10.10.2024, 15:39
Savaşın Gölgesi'ndenin yirmibirinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.
Ekip, Burak’ın verdiği koordinatları takip ederek dikkatlice ilerlemeye başladı. Adımlarını sessizce atmaya özen gösteriyor, her bir yaprağın hışırtısından kaçınarak düşmana fark edilmeden ilerlemeye çalışıyorlardı. Ağaçların arasında kamufle olmuş olabilecek düşmanların varlığı, tüm ekibi tetikte tutuyordu.
Cengiz, en önde ilerlerken gözlerini çevredeki izlere dikti. "Yerde ayak izleri var," diye fısıldadı. "Birileri buradan geçmiş."
Bu bilgi, ekibin hareketlerini daha da dikkatli hale getirdi.
Binbaşı Emre, öndeki lider pozisyonundan ekip üyelerine el işaretleriyle durmalarını söyledi.
Kerem, dürbününü çıkarıp etrafı taramaya başladı. Gözleri önündeki ağaçlık alanı incelerken, olası bir hareketi ya da gölgelenmeyi yakalamaya çalışıyordu. Birkaç saniye sonra, uzaktaki bir noktada hafif bir kıpırtı fark etti.
“Komutanım, saat 3 yönünde bir hareket var,” diye sessizce rapor verdi Kerem. “Birileri var gibi görünüyor.”
Emre, gözlerini o yöne çevirerek başını salladı. "Hedefe doğru yavaşça ilerleyin. Ancak temkinli olun, kaç kişi olduklarını henüz bilmiyoruz."
Birlik, Emre’nin talimatıyla ağır ağır ilerlemeye devam etti. Her adımda silahlarını daha sıkı kavrıyor, tetikte kalıyorlardı.
Birkaç metre daha ilerlediklerinde, Kerem'in gözleri yeniden hareket tespit etti. Bu sefer açıkça birkaç kişinin bir araya toplandığını görebiliyordu.
“Düşman tespit edildi, komutanım,” dedi Kerem. "Üç kişi. Silahlılar."
Emre bir an durdu, hızlıca durum değerlendirmesi yaptı.
“Burak, çevreyi gözlemlemeye devam et. Cengiz ve Kerem, hedeflere sessizce yaklaşın. Ben arkada kalıp durumu kontrol edeceğim. Eğer gerekirse ateş açacağız ama gerekmedikçe sessiz kalmaya devam edin.”
Cengiz ve Kerem, Emre’nin talimatını alır almaz harekete geçtiler. Eğilip yere daha yakın bir pozisyonda ilerleyerek hedeflere doğru yaklaştılar. Görünmemek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kerem, nişan alırken kalp atışını dengelemeye çalıştı. Atışını yaparken oldukça sessiz olmalıydı ve ateşi kusursuz olmalıydı.
Hedefe yaklaştıklarında, Cengiz el işaretiyle Kerem'e durmasını söyledi. Düşmanların ne konuştuklarını duyabilecek kadar yakınlardı. Yüksek sesle konuştuklarını duyduğunda, Cengiz bir an kulak kesildi.
“Diğerlerine haber verin, hareket etmemiz gerek,” diye seslendi biri. "Evi patlattılar. Buraya geliyor olmalılar."
Bu cümle, evden kaçanların yakında olduğunu gösteriyordu.
Cengiz, "Komutanım evden kaçanlar bunlar. Ateş edelim mi?" diye sordu.
Emre’nin kararı anında netleşti. “Kerem, ilk hedefi sen al. Cengiz onu destekle. Kimseyi sağ bırakmayın."
Kerem, nişan aldı. Derin bir nefes aldı ve tetiği çekti. Kurşun, hedefini sessizce buldu, adam yere yığılırken diğerleri henüz ne olduğunu fark edememişti. Cengiz ise hemen ardından diğer adama yöneldi, anında silahını kaldırıp onu da etkisiz hale getirdi.
Üçü de etkisiz hale getirildiğinde Cengiz “Etkisiz hale getirildiler Komutanım,” dedi alçak bir sesle. "Devam edebiliriz, ancak burada daha fazla düşman olabilir. Bu yüzden kamufle olmalı ve düşmanın varlığına dair çevrede tarama yapmalıyız."
"Gereken neyse onu yapın," dedikten sonra Emre, çevrede kendilerini kamufle ederek ilerlemeyi sürdürdüler.
Bunun ardından diğerleri, daha temkinli ve sessiz bir şekilde ilerlemeyi sürdürdüler. Amaçları hem çevreyi kolaçan etmek hem de Kerem ve Cengiz'i korumaktı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.09k Okunma |
3.47k Oy |
0 Takip |
87 Bölümlü Kitap |