13.11.2024, 13:28
Savaşın Gölgesinde'nin seksendördüncü bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Gece ilerlerken, güvenli evin içindeki sessizlik, ekibin yoğun çalışmasının altında sarsılmaz bir kararlılıkla yankılanıyordu. Herkes görevine odaklanmış, bir yandan Neogate’in planlarını çözmeye çalışırken, bir yandan da herhangi bir iz bırakıp bırakmadıklarını kontrol ediyordu. Ancak Emre’nin zihni bu sessizliğin çok ötesindeydi; cevaplanmamış sorular zihninde birer çığlık gibi yankılanıyordu.
Uyuyamıyordu. Yatağında birkaç kez döndükten sonra pes etti. Kalkıp odasındaki masanın başına geçti. Haritayı bir kez daha açtı ve Hindikuş Dağları'nda gerçekleştirdikleri operasyonu düşündü. Her şey fazla kusursuzdu. Bu kadar kritik bir tesise sızmışlardı ve hiçbir çatışma yaşanmamıştı.
“Birileri bizi izliyor olmalı,” diye düşündü. Ancak bu izleme bir tehdit mi yoksa bir yardım eli miydi? Bunun cevabını bulmadan bir sonraki adımı atmak istemiyordu.
O sırada kapı çaldı. Emre başını kaldırdı ve giren kişinin Ali olduğunu gördü. Ali, sessizce içeri girip masanın karşısına oturdu.
“Uyuyamadığını biliyordum.”
“Sen de uyumuyorsun.”
“Uyuyacak bir şey bırakmadılar. Bu işin kokusu fena, komutanım. Sence de öyle değil mi?”
Emre, kaşlarını çattıktan sonra “Kesinlikle. Birileri bizi test ediyor olabilir. Ya da daha kötüsü, kullanıyorlar.” dedi.
Ali, masanın üzerine eğilerek Emre’nin haritayı işaret ettiği noktaya baktı.
“Daha önce böyle bir şeyle karşılaşmadık. Neogate’in bizi doğrudan hedef alması gerekiyor. Ama neden bu kadar sessizler? Eğer bir tehdit unsuruysak, bizi neden yok etmediler?”
Emre de Ali'nin aynı şeyi düşünüyor olmasının sevincini hissetti ama bunu belli etmedi. “Belki de daha büyük bir oyunun parçasıyız. Bu lensler, kristaller, elimize geçen her bilgi, hatta kontrolü elimize geçirmemizi sağlayacak cihaz... Bunlar, tüm dünya için bir tehdit oluşturuyor. Eğer Neogate bu kadar sessiz kalıyorsa, bir şey bekliyor olmalı. Belki de bizden gelecek tehdit edici bir hareketi?”
Tam bu sırada odadaki telsizden Sertaç’ın sesi duyuldu.
“Komutanım, ana loglardan bazılarını temizleyip sinyal analizini tamamladım. Duyacağınız şey hoşunuza gitmeyecek.”
Emre ve Ali hızla operasyon odasına geçtiler.
Sertaç, ekrana anlamadıkları bazı analizleri aktardı. “Laboratuvarın güvenlik sistemleri, bizim sinyal kesici devreye girmeden önce zaten devre dışı bırakılmış. Nitekim bunu tespit etmemiz engellenmiş. Bunu yapan kişi, kişiler ya da sistem, biz tesise ulaştıktan sonra da bizi izlemiş. Burada bakın…”
Ekranda, güvenlik sisteminden dışarıya doğru giden bir veri aktarımı görüntüleniyordu.
“Bu, bizim hareketlerimizi bir dış sunucuya göndermiş. Kiminle çalıştıklarını henüz bilmiyoruz, ama birileri bizi izliyordu.”
O sırada Ceren'in sesi kulaklarına ulaştı. “Yani bu bir tuzak değil, bizleri kullanarak yaptıkları bir gözlem operasyonu muydu?”
Sertaç “Belki de ikisi birden. Eğer Neogate bu lensler üzerinden zihin kontrolü yapmayı planlıyorsa, bizim ne kadarını çözdüğümüzü görmek istiyorlardır. Ya da daha kötüsü…” dediğinde huzursuzluğu belli oluyordu.
O sırada uyanan ve konuşmanın sonlarına şahit olan Elif, “Bizi bir şekilde kendi lehlerine kullanmayı planlıyor olabilirler.” diyerek düşüncesini paylaştı.
Bir süre herkes sessiz kaldı. Emre, masanın üzerinde açık duran haritaya tekrar baktı. Sanki bir şeyler eksikti. Tüm parçalar yerine oturmuş gibi görünse de, cevaplar hâlâ eksikti.
Emre, ciddi bir ses tonuyla “Bu gece dinlenmeye devam edin. Yarından itibaren tüm ekip güçlü bir şekilde çalışmaya başlayacak. Bu lenslerin uluslararası ağdaki bağlantılarını bulmadan hiçbir yere hareket etmiyoruz." diyerek emir verdi. Daha sonra "Sertaç, bu sinyal nereden geliyor bulabilecek misin? Sinyali kesenler ve bunu yapanlar kimlermiş?” diyerek sordu.
Sertaç kaşlarını çattı. “Zor, ama imkânsız değil," dedi. "Yarın birkaç saatlik çalışmayla sinyalin ilk düğüm noktasını bulabilirim.” dedi.
“Harika. Herkes dinlenmeye devam etsin o halde.”
Ali'nin odadan ayrılmasının ardından Emre, masa başında tek başına kaldı. Bu operasyonun düşündüğünden daha karmaşık olduğunu biliyordu. Ama bir şey daha biliyordu: Her adımlarını izleyen birileri vardı.
Emre, kendi kendine “Şimdi sıra bizde.” dedi.
Yeni bir gün, yeni sorular ve belki de daha tehlikeli bir adım onları bekliyordu. Bunun farkındaydı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.09k Okunma |
3.47k Oy |
0 Takip |
87 Bölümlü Kitap |