13.11.2024, 13:28
Savaşın Gölgesinde'nin seksenbirinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Burak, en heyecanlısıydı ve bu sessizliği bozan ilk kişi oldu. "Hadi ama Elif, bir şeyler anlatmaya ne zaman başlayacaksın?" dedi, gözlerinde hafif bir alay vardı. Ama Elif, onun bakışlarındaki samimiyetin farkındaydı.
Emre, Burak’ın yanına gelerek omzuna dokundu. "Yani Kerem’le aranda bir şeyler var, değil mi?" dedi, gülümseyerek. "Sadece gözlerinin içindeki parıldamayı görmek bile her şeyi anlatıyor."
Elif, hafifçe irkildi. "Siz neden bahsediyorsunuz? Ne var ki ortada?" dedi, ama sesindeki gerginlik, ne kadar endişelendiğini gösteriyordu.
Ali, masanın başında otururken başını kaldırıp Elif’e bakarak, "Bir şeyler yoksa bile, biz zaten anladık," dedi. "Bunu sana daha önce de söylemiştim. Üstelik daha önceleri Kerem’in seni gördüğünde gözlerinin nasıl ışıldadığını fark etmedik mi sanıyorsun? Aynı şey senin için de geçerli."
Hasan, her zamanki gibi daha sakindi, ama gözlerinde bir parıltı vardı. "Çok uzun zamandır konuşuyorsunuz ama nihayet beklenen an geldi. Bu kadar zaman sonra sonunda olan oldu," dedi, hafifçe gülümseyerek. "Kerem gibi bir adamın senin yaşaman için hayatını riske atması öyle boşuna değil. O sana gerçekten değer veriyor."
Elif, tüm bu konuşmalara biraz mahcup olsa da, içinde bir şeylerin değiştiğini hissediyordu. Gerçekten de, Kerem’in ona olan ilgisi ve sevgisi, tüm duvarlarını tek tek yıkmıştı. Ama yine de duygularını burada açmak istemiyordu. İçini dökmek, o kadar kolay değildi.
Burak, gözlerindeki pırıltı daha da belirginleşerek Elif’in karşısına geçip, "Ya Elif, biz Kerem ile sevgili olduğunuzu duyduk," dedi, gözlerini kısıp muzip bir şekilde gülümsedi. "Açıkça itiraf et. Sen de rahatla biz de rahatlayalım."
Serkan, Burak’ı alaycı bir şekilde uyararak gülümsedi. "Komutanım, direkt söylemek de olmadı ama." Daha sonra Elif'e bakmayı sürdürdü.
Ali, bu esnada Elif’e göz kırpıp, "Elif... Biz seni her zaman böyle görmek istiyoruz," dedi. "Neşeli, heyecanlı ve utangaç." Sonra ayağa kalktı ve Elif'in yanına varıp saçlarını karıştırırken "Kerem ile böyle tatlı, mutlu mu mutlu bir çift mi olacaksınız? Senin gibi biri, o kadar değerli birini hak ediyor," dedi neşe içinde.
Elif bir an sessiz kaldı, ne diyeceğini bilemedi. Ama sonra içinden bir ses, bu soruları es geçmek yerine, onlara dürüstçe cevap vermesinin doğru olacağını söyledi. Yavaşça başını eğerek, "Evet, Kerem ile birlikteyiz," dedi, utangaç ama kararlı bir şekilde. "Bunu hepinizin fark ettiğini biliyorum zaten, ama evet, bugünden itibaren resmi olarak sevgiliyiz."
Bu sözler odada bir sessizlik oluşturdu. Daha sonra Burak ile Emre'nin kahkahası odanın içini doldurdu.
Burak, "Vay canına! Sonunda itiraf ettin," dedi. "Kerem, seni gerçekten mutlu ediyor gibi görünüyor. Harikasınız!" dedi ve ardından Emre ile göz göze gelip, "Haydi, kutlayalım!" diye bağırdı.
Hasan, gülümseyerek, "Kerem seni gerçekten seviyor Elif. Senin de ona gerçekten değer verdiğini görebiliyoruz," dedi, sözlerini sonlandırırken biraz daha ciddi bir tonla. "Ona her zaman sahip çık Elif. Çünkü böyle biri kolay bulunmaz."
Serkan, "Birbirinizi çok iyi tamamlıyorsunuz, gerçekten," dedi, ama sesindeki alaycılık biraz daha sakinleşmişti. "Geriye sadece o kutlamayı yapmak kaldı, değil mi?"
Elif, gülümsedi. "Beni utandırıyorsunuz," dedi ama içinde hissettiği sıcaklık, hastanede yaşananların gerçek olduğunu onaylıyordu. "Ben çok ama çok mutluyum. Kerem ile her şey çok güzel. Her şey düşündüğümden daha iyi."
Ali, gülümseyerek Elif’e dönüp, "Siz ikiniz, güzel bir ikilisiniz," dedi. "Ne zaman kutlama yapalım? Bu yeni ilişkiyi kutlayacak kadar eğlenceli bir şeyler yapmamız lazım!"
Elif, derin bir nefes alarak gruptaki diğer üyeleri tek tek gözden geçirdi. İçindeki huzur giderek büyüyordu. Bu insanlar, hayatındaki en değerli kişilerdi ve onların desteğini almak, ona güç veriyordu.
Burak son bir kez daha gülerek, "Hadi, hadi. Herkes çok sıkıcı oldu," dedi. "Ne zaman kutlayacağımıza karar verelim, çünkü bu mutluluğu hep birlikte kutlamak lazım! Hatta şöyle yapalım, gidelim hastaneye ve bu birlikteliği hastanede kutlayalım diyorum. Tabii gürültü yapmadan. Başka hastaları rahatsız etmek istemeyiz. Ne dersiniz? Kutlamamızın esas kişilerinden birisi olan Kerem de bu olaya dahil olmalı."
Evin içi kısa sürede neşeyle doldu. Herkes gülüp eğlenirken, Elif, Kerem ile aralarındaki ilişkiyi resmiyet kazandırmanın rahatlığıyla derin bir iç çekti. Her şey yolundaydı, ve bundan sonrası için yalnızca güzel şeyler düşünüyordu.
"Sahi," dedi bir şeyin şimdi farkına varıyormuşçasına. "Siz bizi nasıl dinlediniz?"
"Yanında bulunan telsizine erişip dinledik. Evden çıktığın andan itibaren güvenliğin için seni takip edip izliyorduk da."
"Anlıyorum," dedi Elif şaşkınlık içinde. Bunu yapmış olacaklarını hiç düşünmemişti doğrusu.
Sertaç ile Ceren evde yalnız kaldı. Olası bir duruma karşı onları uyarmak için evde kalmayı tercih etmişlerdi. Sonuçta görevleri daha sona ermemişti ve her şey yeni başlıyor sayılırdı.
Birlik, farklı araçlarla hastane yoluna çıkarken hepsi fazlasıyla neşeliydi. Hastaneye bir an evvel varmak için can atıyorlardı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.09k Okunma |
3.47k Oy |
0 Takip |
87 Bölümlü Kitap |