09.10.2024, 17:28
Savaşın Gölgesi'ndenin onaltıncı bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.
Helikopterin motor sesi Elif'in kulağında yankılanırken içindeki heyecan, merak ve hafif bir endişe birbirine karışıyordu. Eğitimlerin ve tatbikatların ötesinde gerçek görevlerin dünyasına adım atıyordu artık. Bordo Bereli olmak demek, sadece fiziksel olarak güçlü olmak değil, aynı zamanda zekâ ve strateji yeteneklerinin de en üst düzeyde olması anlamına geliyordu. Elif de bunun olması için elinden geleni yapacaktı.
Helikopter yavaş yavaş yüksekliğini alırken, Elif babasının sesini yeniden duydu zihninde. "Başarırsın kızım, güçlü birisin." diyordu. Gözleri dolduğunda kendisini hemen hızla toparladı ve dik duruşa geçti. O an içindeki tüm karışık hisler bir nebze de olsa yatıştı. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı.
Yolculuk boyunca Elif, birliğine vardığında nasıl görevlerin onu bekleyeceğini düşündü. Yeni birliğinde neyle karşılaşacağını bilmiyordu, ama bu bilinmezlik ona heyecan veriyordu.
Sonunda helikopter, Düztepe Üs Bölgesi'ne yaklaştığında, ufukta üsse dair ilk izleri görmeye başladı. Dağlarla çevrili bu bölge, hem güvenli hem de stratejik bir konumdaydı. Türkiye’nin en önemli askeri üslerinden biri olan Düztepe, dünyanın en yüksek üs bölgesiydi. Elif için yeni bir başlangıcın kapısıydı.
Helikopter piste inişe geçtiğinde, Elif kemerini çözüp hazırlandı. Ayakları yere bastığında, içine çektiği temiz dağ havası ona bir kez daha burada olmanın ne kadar anlamlı olduğunu hatırlattı.
Karşılaştığı askerler arasında birkaç subay ve onun yeni birliğinde yer alacak komutanlar da vardı.
Karşılayanlardan biri, tecrübeli bir yüzbaşıydı. Gözleri sertti ama dostane bir ifade vardı bakışlarında. "Teğmen Elif Çelik, hoş geldiniz," dedi resmi bir ses tonuyla.
Elif, yüzbaşının selamını ciddiyetle karşılayıp, "Hoş bulduk, komutanım," diyerek yanıt verdi.
Yüzbaşı, Elif'in gözlerine kısa bir süre baktıktan sonra devam etti. "Yeni görev yerinize hoş geldiniz. Siz gelmeden önce birliğiniz özel bir göreve gittiği için sizinle tanışma fırsatı bulamadılar ama geldiklerinde onlarla tanışma fırsatı elde edeceksiniz."
Elif, bunu bilmiyordu. Birliğinin üste olduğunu sanmaktaydı. "Anladım komutanım," dedi kararlı bir ses tonuyla. "Eğer beni yanlış anlamazsanız, birliğim burada olmadığına göre ben ne yapacağım? Üzerime düşen her şeyi yaparım."
"Şu an için size ihtiyacımız yok Teğmen'im. Biz ilgileniyoruz. Siz istirahatinize bakın."
"Sağ ol komutanım!" dedikten sonra Elif, elinde bulunan belgeleri teslim etmek üzere üssün içine girdi.
Üssün içinde dolaşıp Personel Birimini bulduktan sonra elinde bulunan belgeleri vermek için kapıya tıklattı. İçeriden yükselen "Gir!" sesini duymasının ardından kapıyı açtı ve içeri girdi.
"Üsteğmen Elif Aydın!" diyerek kendisini tanıttı. "Bugün sevkim gerçekleşti. Bana teslim etmem için bu evrakları verdiler."
Elif'in elindeki evrakları alan AstSubay Üsçavuş Çağkan Barış "Komutanım, birliğiniz şu anda burada değil," dedi.
"Biliyorum," diyerek yanıt verdi Elif.
"Birazdan size odanızı göstereceğim," dedikten sonra Çağkan, Elif'in verdiği evrakları kaybolmayacak şekilde masanın üstüne yerleştirdi. Daha sonra Elif ile birlikte dışarı çıktı.
"Siz gelmeden önce haberiniz birliğe ulaştı komutanım. Epeydir kadın komutanımız olmadığı için üssümüzde şaşırdığımı söylemek isterim," diyerek açıklama yaptı.
"Erkek asker sayısına nazaran kadın asker sayısı daha az olduğu için bu durumun normal olduğunu düşünüyorum," dedi Elif. "Zamanla bu sayının daha artacağına inanıyorum. Ülkemizde erkek polis ve asker kadar kadın polis ve askerlere de ihtiyaç bulunmaktadır. Bu vatan hepimizin."
"Çok haklısınız komutanım," dedikten sonra Çağkan, sessiz kaldı. Elif ile birlikte yürümeye devam etti.
Kapalı kapılardan birini açmasının ardından "Odanız şu an için burası komutanım," diyerek odayı işaret etti. Elif, odaya baktığında diğer odalara nazaran küçük ve üç kişilik olduğunu gördü.
"Benden başka kalan birisi var mı burada?" diye sorduğunda "Yüzbaşı Nermin Cantürk de kalıyor," diyerek bilgilendirme yaptı Çağkan. "Kendisi üssümüzün doktorudur."
Odaya girdikten sonra Elif "Teşekkür ederim," dedi. "Senin adın nedir asker?" diye sorduğunda Çağkan "Üsçavuş Çağkan Barış Komutanım!" diyerek yanıt verdi.
"Peki," dedi Elif. Çağkan, bunun ardından "Sizi yalnız bırakayım," dedi ve odadan çıktı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.58k Okunma |
3.49k Oy |
0 Takip |
88 Bölümlü Kitap |