10.10.2024, 03:09
Savaşın Gölgesi'ndenin ondokuzuncu bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.
Tam o sırada hedef aniden hareketlenerek, çevresini kontrol etmeye başladı. Kerem’in kalbi hızlandı; bu, onun için bir anlık bir fırsattı. Tetiği çekti ve kurşun, hedefini buldu. Hedef aniden yere yıkıldı.
Emre, “Hedef etkisiz hale getirildi,” diye bildirdi. “Hızla pozisyon alın! Diğerleriyle iletişim kurabileceklerini düşünerek çabuk hareket etmeliyiz.”
Ekip, Kerem’in vurduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Cengiz, yavaş ve dikkatli adımlarla hareket ederken, “Hedefin yanına gidiyorum. Diğerleri varsa, onları etkisiz hale getirmek zorundayız,” dedi.
İçeri girmeden önce Ali, ekip üyelerine döndü. “Dikkatli olmalıyız. Bu bölgede düşmanın ne kadar güçlü olabileceğini bilmiyoruz.”
Binbaşı Emre, “Sana katılıyorum,” diyerek onayladı. “Bu konuşma her kiminle gerçekleşiyorsa, daha büyük bir tehlikenin parçası olabilir.”
Caner Arslan, yerde cansız yatmakta olan düşmanın yanına geldiğinde elini hemen kullandığı iletişim cihazına uzattı. O sırada komutanı onu durdurdu.
"Sakın dokunma!" dedi. "Bu adamlar ölmeden ya da ölebileceklerini düşündüklerinde tuzak kurabiliyorlar."
"Çok haklısınız komutanım," dedikten sonra Caner geri çekildi.
"Emre, herkes uzaklaşsın ve dikkatle çevresini gözlemlemeye devam etsin," demesinin ardından kendisine yapılan itirazları duymazdan geldi. “Eğer sıkıntı varsa ben ölürüm ama siz yaşamalı ve vatanı korumaya devam etmelisiniz." İtirazlar devam edecekken "Anlaşıldı mı asker!" diye bağırdı.
Bunun üzerine hep birlikte "Anlaşıldı komutanım!" diye bağırmadan yapamadılar.
Binbaşı Emre ve yerde yatan cesetten epey uzaklaşmalarının ardından, Emre temkinli bir şekilde cesedi incelemeye başladı. Önce konuştuğu telefonu elinie alırken çok dikkatliydi. Telefonda patlayıcı bir düzenek olabilirdi.
Telefonu eline aldıktan sonra baktı ama böyle bir düzenek göremedi. Bunun üzerine adamın kıyafetlerinin altında böyle bir şey olup olmadığını anlamak için kontrole devam etti. Yine bir şeye rastlamadı.
Bunun üzerine telefonu eline alıp ekranı açmak istedi. Şifreliydi.
"Belli ki bizi uğraştıracaksınız," dedikten sonra cesetten uzaklaştı.
"Telefon bizde," dedi askerlerine dönüp. “İşe yarayacak bilgiler varsa bu süreçte çok işimize yarayacaktır.”
Ekibi, tedbirli olmayı elden bırakmamıştı. Birlikte alandan uzaklaşmaya başladıklarında çok uzaktan birkaç el silah sesi duyuldu. Kerem, hemen silah sesinin yükseldiği alana bakmak istedi ama ağaçlardan dolayı bir şey göremedi.
Üzerine çıktığı ağaçtan inmesinin ardından "Komutanım ne yapacağız?" diye sordu.
Binbaşı Emre, "Sesin kaynağını tespit edip oraya gideceğiz," dedi. Dikkatle silah sesinin yükseldiği bölgeyi tespit etmek için dinlemeye koyuldu.
Burak Kaya, hemen devreye girip "Komutanım, sesler 12.3 derece doğu, 45.6 derece kuzey koordinatlarından yükseliyor. Oraya doğru gitmeliyiz," diyerek bir açıklamada bulundu. "Bu bölge fazlasıyla ağaçlık olduğu için, eğer kamuflaj giymişlerse, onları bulmamız zor olacaktır. Bu yüzden dikkatli olmamız gerekiyor."
Burak'ın coğrafya bilgisini dikkate alarak hep birlikte o bölgeye doğru yürümeye başladılar. Attıkları her adımda, vücutları adrenalin pompalıyor ve kalpleri hızla atıyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.62k Okunma |
3.49k Oy |
0 Takip |
88 Bölümlü Kitap |