24. Bölüm

BÖLÜM 23

Ceren Oktay
yazarcerenoktay
(©Kıdemli Yazar)

11.10.2024, 10:46

Savaşın Gölgesi'ndenin yirmiüçüncü bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Not : Bu kitap savaş, askeri birlik, askerler, inanç, vatan ve bayrak sevgisi, aşk ve nefret gibi temaları içermektedir. Eğer ki askeri kurgu arayışındaysanız sizin için uygundur.



Ekip, dikkatli bir şekilde ilerlemeye devam ederken hava gittikçe ağırlaşıyordu. Ağaçların dalları arasından sızan zayıf ışık, ormanın içinde daha karanlık ve gizemli bir atmosfer yaratıyordu. Herkesin nefesi kesik kesikti, en ufak bir ses bile onların pozisyonlarını ele verebilirdi.

Kerem, dürbünüyle çevreyi taramaya devam ediyordu. Gözlerini sıkıca kıstı ve bir anlık hareketsizlikten sonra, uzaklarda bir hareketlilik fark etti. Bu, ekibin daha önce etkisiz hale getirdiği düşman grubundan daha farklı hareket eden insanların varlığını işaret ediyordu. Hemen dürbününü kullanarak dikkatlice gözlem yapmaya başladı. “Komutanım, saat 11 yönünde bir grup daha var,” dedi. Dikkatlice inceleme yapmaya devam etti. "Bu grup dört kişi. Yanlarında iki kişi daha var. Rehine olduklarını düşünüyorum. Onları sürükleyerek ilerliyorlar."

Emre, bu bilginin ciddi olduğunu fark ederek hemen ekibe yeni talimatlar verdi. “Kerem, dikkatlice incelemene devam et. Diğerleri çevreyi dikkatlice taramaya devam edin. Rehine olması durumu farklı bir yöne çeviriyor.”

Burak hızlıca başını salladıktan sonra dikkatlice ilerlemeye devam etti. Oldukça sessiz ve temkinliydi. "Komutanım, hedef yaklaşık yüz metre önümüzdeler. Bu adamlar Kerem'in bahsettiği adamlar!"

Emre, Burak'ın raporunu duyduğunda yüzündeki ciddiyet bir kat daha arttı. Rehinelerin varlığı durumu daha da karmaşıklaştırdığından acele etmeden, ama kararlı bir şekilde durumu değerlendirdi.

"Tamam. Herkes sakin olsun," dedi Emre, sessiz ama kararlı bir sesle. "Rehineler bizim önceliğimiz. Düşmanı etkisiz hale getirirken dikkatli olmalıyız, aksi halde rehinelere zarar gelebilir."

Cengiz ve Kerem gözlerini birbirlerine diktiler, bu tip durumlarda birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu biliyorlardı.

Cengiz hızlıca öne atılarak komutanın talimatını beklerken Kerem de dürbününü tekrar gözlerine götürdü. Uzakta, dört düşmanın arasında sıkışmış halde hareket eden iki kişi dikkatini çekti. Elleri ve ağzı bağlı olan bu kişiler, zorla hareket ettiriyorlardı.

"Sakin sesinizi çıkarmayın yoksa öldürürüm!" diyerek adamları tehdit etti dört kişiden biri rehineleri. Rehinelerden birisi kıpırdadığında silahıyla adamın omzuna vurdu. "Kapa lan çeneni! Yürümeye devam et."

Kerem, daha öncesinde olduğu gibi ağaçlardan birinin tepesine çıkıp çevrede başkalarının olup olmadığını taramaya başladı. Başkalarının olmadığını gördüğünde "Komutanım," diye fısıldadı. "Rehineleri kurtarmak için harekete geçiyorum. İlkini indirdiğimde siz de ortaya çıkan karmaşadan faydalanarak diğerlerini indirin."

Binbaşı Emre'den onay aldıktan sonra ilkini kafasından nokta atışıyla vurup indirdi. Olayın şokunda olan adamlar daha tepki veremeden vurulup cansız bir şekilde yere yığıldığında geriye rehineler kalmıştı.

Caner ve Serkan, hemen harekete geçti. Çevrelerini dikkatlice gözlemlerken sağ kalan rehinelere doğru ilerlemeye başladılar.

Hep birlikte rehinelerin yanına vardıklarında Emre "İyi misiniz?" diye sordu. Daha sonra rehineleri konuşmalarını engelleyen bez parçasından kurtardı.

"İyiyiz," dedi rehinelerden diğerine göre uzun ve sıska olanı. "Siz gelmeseydiniz sonumuz ölüm olacaktı."

Emre, rehinelerin kurtarılmasının ardından rahat bir nefes alarak, çevrede daha fazla düşman olup olmadığını kontrol etti. Rehinelerin güvenliğini sağlamak öncelikti, ancak tehlike tamamen geçmiş olmayabilirdi. Takım, dikkatli bir şekilde pozisyonlarını koruyarak etrafı kolaçan etmeye devam etti.

Ali Yüzbaşı, ön plana çıkıp "Sizi neden rehin aldılar?" diye sordu.

Daha kısa ve kilolu duran adam, derin bir nefes aldıktan sonra hızlıca konuşmaya başladı. "Biz... biz bu adamlar tarafından evimizden zorla alınıp buraya getirildik. Ormanın içinde bir tane eve bizi bıraktılar ve verdikleri adreslere saldırı gerçekleştirmemizi istediler."

Emre, bu bilgiyi zihninde hızlıca işledi. “Nasıl saldırı?” diye sordu.

"Siber saldırı," dediler aynı anda. "Arkadaşım ve ben bu konularda çok iyiyiz. Aramızda bir kişi daha vardı ama onu çıkan boğuşma sonrası öldürdüler. O bunu yapmak istemedi. Türk istihbaratına saldırıp bilgileri ele geçirmek istemiyordu. Bizimse yapmaktan başka şansımız kalmadı. Yoksa onun gibi bizi de öldüreceklerdi."

Adamların sözü üzerine neler olduğunu daha iyi anladılar.

Demek ki burada bulunmalarına sebep olan saldırı, bu ikisi tarafından gerçekleştirilmişti.

"Sizi buna zorlayanlar kaç kişi? Amaçları ne?"

"Tüm bilgileri ele geçirip sistemi çökertmek istiyorlarmış," diyerek açıklama yaptı uzun boylu olan. "Çalıştıkları kişiler kim bilmiyorum ama onlarla konuşurken komutanım kelimesini sıkça kullanıyorlardı. Bu da bize asker olduklarını düşündürdü. Bunu onlardan isteyen kişiler askerdi galiba."

"Öldürdüklerimiz haricinde başka adamlar var mıydı?" diye sorduğunda Ali "Başkaları da vardı ama onlar evin yakınlarındaydılar. Bu adamlar bizi kaçmak isterken yakaladılar. Zorla geri eve götürüyorlardı. Bize ihtiyaçları olduğu için öldürmediler."

Tehlike, sanılandan daha büyüktü.

"Daha önceki öldürdüklerimiz ve bu ölenlerle çevrede başkalarının olduğunu sanmıyorum," diyerek konuşmaya başladı Emre. "Birlik hazır olun, geri dönüyoruz."

Hep birlikte rehineler ile birlikte ilerlemeye devam ettiler. İlerlerken rehineleri korumaya devam ediyor ve gözlerini dört açıyorlardı.

Bölüm : 27.12.2024 20:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...