22.10.2024, 13:07
Savaşın Gölgesinde'nin kırkdördüncü bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Sofia’nın içindeki heyecan, başarıyı tattığında yavaş yavaş yerini dikkatli bir soğukkanlılığa bıraktı. "Başardık," dedi bir kez daha ama bu kez sesi daha sakindi.
Hasan ve Emre onu sessizce beklerken, Sofia, ekranın derinliklerine dalmaya devam etti. Şimdi işler ciddiydi; karşılarında açılan devasa bilgi hazinesi, onları bir sonraki adıma götürecek anahtarı sunuyordu.
Emre, ekrandaki dosyaların üzerine eğildi. Parmaklarıyla ekranı işaret etti, gözleri keskin bir bakışla titizlikle satırları tarıyordu. "Düşmanlarımızın artık ne kadar güçlü olduğunu biliyoruz," dedi. "Ama bu… Bu cihaz, onların en savunmasız yanlarını açığa çıkaracak. Artık sırlarını saklayamayacaklar."
Sofia ekrana dokunarak birkaç dosya daha açtı. Grafikler, raporlar, şifreli mesajlar birer birer gözlerinin önüne seriliyordu. "Bu dosyalardan bazıları Xerxes Operasyonu’nun sadece başlangıç olduğunu gösteriyor," dedi, yüzündeki ciddiyetle. "Bunun arkasında daha büyük bir plan var. Dosyaları inceleyip neler olduğunu anlarsak sadece bir operasyonu değil, tüm organizasyonlarını ve operasyonlarını çökertiriz."
Hasan’ın gözleri bu sözler üzerine ay gibi parladı. "Yani, bu onların sonu olabilir," dedi bir çocuk gibi neşe içinde. "Kim bilir bu operasyonlar ve gizli belgeler, klasörler gibi neler neler var. Üstelik bunlar haricinde istediğimiz kişilerin, ülkelerin verilerine, hatta düşmanların tüm konuşmalarına erişebilecek olmak... Vay canına. Bütün bunlar bir rüya gibi."
Bir süre sessizlik oldu. Herkes ekrandaki bilgileri sindirmeye çalışırken, odayı sadece klavye sesleri dolduruyordu. Her tuş sesi, onları daha da heyecanlandırıyordu.
Tam o anda, ekranda yeni bir uyarı belirdi. "Bu gizli dosyanın şifresi var. Erişim engeli bulunuyor. Hemen açacağım, siz de bu süre zarfında dinlenmeye devam edebilirsiniz. Hatta şöyle yapacağım, bu daha iyi olacak. Eğer başka şifreli dosyalar varsa onların da şifrelerini açacağım. Bir daha uğraşmamız gerekmeyecek. Normalde böyle olmaması, her dosyaya rahatlıkla erişmemiz gerekiyordu. Nitekim neden böyle oldu anlamadım."
Emre, kara kara düşünürken "Acaba cihaz tamamen çalışmıyor olabilir mi? Yani arızalı olabilir mi?" diye sordu.
"Bilemiyorum. Nitekim bu olması muhtemel bir şey."
Sofia derin bir nefes aldı, gözlerini ekrandan ayırmadan konuşmaya devam etti. "Bu dosya, Xerxes Operasyonu’nu tamamen açığa çıkaracak bir dosya." Hasan'ın ve Emre'nin gözleri yeniden ekrana kilitlendi.
Emre, gözlerini kısarken Sofia'ya "Bunu nasıl anladın?" diye sormadan yapamadı.
"Tecrübe... Tecrübe..." diyerek yanıt verdi Sofia. Emre, Sofia'nın sözleri üzerine kaşlarını çattı.
"Sofia, sana bir soru soracağım ama bana karşı lütfen dürüst ol."
"Tabii," dedi Sofia Emre'nin sözleri üzerine. "Sor bakalım."
"Geçmişte bu cihazı kullanıp bu cihazı kullanan şirketlerde ya da devletlerde çalışmış olabilir misin? Hem cihazla ilgili bildiğin şeyler hem de bazı dosyaların içeriğini daha iyi anlaman, analiz yapabilmen bana bunu düşündürdü."
Sofia, bir an için duraksadı. Emre'ye ifadesiz bir yüzle bakarken ne diyeceğini düşündü. "Üsteğmen..." dedi ifadesiz bir sesle. "Geçmişim sizi zerre alakadar etmez."
"Söz konusu Vatan ise gayet de alakadar eder! Sana gerçekten güvenebilmem için geçmişte neler olduğunu, nerelerde, hangi görevlerde ve şartlarda çalıştığını bilmem gerekiyor."
Sofia'nın sessizliği sürüp giderken Emre, ondan beklediği yanıtı alamadı. Sofia, tek kelime etmiyordu. Sessizliği "Sana söylediğim gibi Üsteğmen. Bu seni alakadar etmez," diyerek bozdu. "Geçmişimde ne yaşadıysam yaşadım. Artık önemli olan gelecekte ne yapacağım."
Hasan, ikisi konuşurken sessiz kalmıştı ama aralarındaki kıvılcım gitgide daha da şiddetlenecek gibi göründüğü için "Hadi ama," dedi. "Sofia'yı tanıyorum. Geçmişte neler yaşadı, neler oldu bitti biliyorum ben. Eğer ona güvenemeseydim burada olmazdım."
Emre, dehşet içinde Hasan'a döndü. "Yoksa..." dedi şok dolu bir sesle. "Yoksa sen de mi?"
"Ne saçmalıyorsun Emre?" diye sordu Hasan. "Benim öyle bir adam olmayacağımı bilmen gerekiyor."
"Hayır, bilmiyorum. Önce seni öldü sandım sonra yaşıyor olarak karşıma çıktın. Şimdiyse buradayız ve duyduğum şeyler, benden bir şeyler gizlendiğini ve bu şeylerin hiç iyi olmadığını hissettiriyor. Sizin..." Elleriyle hem Sofia'yı hem de Hasan'ı işaret etti. "Vatan haini olduğunuzu düşünüyorum."
Sofia, dudaklarını büzüp başını alaycı bir şekilde salladıktan sonra "Bak sen..." dedi. "Küçük bey, neler de düşünüyor öyle? Kendini çok mu akıllı sanıyorsun Emre?"
Emre, duyduklarının şokuyla ihanetin dört bir yanı sardığını anladı. Vakit kaybetmeden cihazı eline aldıktan sonra "Yaklaşmayın!" diye bağırdı. "Yaklaşmayın. Yoksa cihazı parçalarım."
Emre, ne Hasan'a ne de Sofia'ya güvenmiyordu artık. O saniyelerde gördükleri, duydukları, hisleri ve keskin zekası Emre'yi cihazı güvence altına alma itmişti. Kıracak olduğunu söylemesi aslında bir şaşırtmacadan ibaretti. Hasan'ın ve Sofia'nın bu cihaza ve içindeki şeylere, onun kullanılışına değer verdiklerini biliyordu. Gerçeği söylemek gerekirse kendisi de değer veriyordu. Kim bilir altın değerinde neler vardı cihazın içinde. Ne bilgiler, ne ses kayıtları depolamıştı. Sonsuz hafızaya sahip olması, denetlenecek çok şey olduğunu belli ediyordu.
Hasan, dehşete kapılmış bir sesle "Emre! Kardeşim ne yapıyorsun öyle? Kendine gel lütfen," dediğinde Emre "Kapa çeneni vatan haini!" diye bağırdı. "Sizin gibiler asla bitmiyor kahretsin ki. Adımımızı attığımız her yerde sizin gibi hainleri görmek canıma yetti."
"Ben hain değilim," dedi Hasan Emre'ye doğru bir adım atarkan. "Sakın yaklaşmaya kalkma!" diye bağırdı Emre.
"Buna inanacağımı mı sanıyorsun?" dedi Emre inanmadığını belli eden bir ses tonuyla. "İkinizin de Allah belanızı versin!"
Sırtındaki tüfeğini eline almasının ardından "Şimdi ben buradan gideceğim ama peşimden gelmeyecek, tek bir adım dahi atmayacaksınız!" dedi, ardından elindeki cihazı cebine koydu. Tüfeğini daha sıkı tutarken asla geriye dönmüyor ama çevresindeki seslere dikkat kesiliyordu. O anda Sofia'nın yaptığı bir hareket dikkatini çekti. Bir el silah sesi duyuldu. Silah sesini duymasının ardından hareket etti. Mermi, kendisine doğru ilerlerken Hasan hızla atıldı ve Emre'yi itti. Yere düşen Emre, neye uğradığını şaşırdı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.59k Okunma |
3.49k Oy |
0 Takip |
88 Bölümlü Kitap |