49. Bölüm

BÖLÜM 48

Ceren Oktay
yazarcerenoktay
(©Kıdemli Yazar)

24.10.2024, 18:06

Savaşın Gölgesinde'nin kırksekizinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Instagram hesabım : yazarcerenoktay

Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)


Cengiz odada yalnız kaldığında, yastığa yaslanarak derin bir nefes aldı. Ekip arkadaşlarının varlığı ona moral olmuştu, ama aklında dönen düşünceler bir türlü susmak bilmiyordu. Onlara söyleyemediği gerçek ağır bir yük gibi göğsüne oturmuştu. Kalp krizi sonrası askeriyedeki rolünün değişeceğini biliyordu. Sahadaki görevler, birliğinin yanında olmanın verdiği o adrenalin, artık onun için geride kalacaktı. Buna alışmak mı? İşte o düşündüğü kadar kolay değildi.

Cengiz, başını çevirip pencerenin dışına baktı. Hastane odasının camından şehrin uzak ışıkları görünüyor, sokaklardaki insanlar rutin hayatlarına devam ediyordu. Onların sıradanlığı, onun içinde olduğu karmaşayı daha da belirgin hale getiriyordu. “Sadece bir masa başı adamı mı olacağım?” diye kendi kendine sordu. O an içinde bir boşluk hissetti. Sahada olmak, birliğiyle ilerlemek, tehlikenin ortasında dimdik durmak... Bütün bunlar onun hayatıydı.

Düşünceleri zihninde dolaşmaya devam ederken kapının hafifçe açıldığını duydu. Kafasını çevirip baktığında, içeriye giren kişinin doktor olduğunu fark etti.

“Merhaba Cengiz Bey, nasıl hissediyorsunuz?” diye sordu doktor, elinde tuttuğu dosyayla ona doğru yürürken.

Cengiz, yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirerek başını salladı. “Şimdi iyiyim, sanırım. Ama asıl mesele bu değil, değil mi?”

Doktor, onun bu keskin farkındalığına şaşırmış görünüyordu. Yüzü bir an için ciddileşti ve gözlüklerini düzeltti. “Gerçek şu ki, sağlığınız için saha görevlerine geri dönmek riskli bir durum. Kalp damarlarınızdaki sorun çözüldü, ama bu tekrarlayabilecek bir durum.”

Cengiz, doktorun sözleriyle ne demek istediğini hemen anladı. Nitekim duyduklarından sonra zihninde düşündüklerinin gerçek olacağını anlaması, üzülmesine sebep oldu. Yutkunmasının ardından anlayışla başını salladı. “Birliğimden ayrılmak zor olacak, doktor. Onlar benim ailem gibi.”

Doktor, Cengiz'in sözlerinin ardından anlayışla başını salladı. “Bunu anlıyorum, Cengiz Bey. Ancak sağlığınız da önemli. Sizi burada bir süre daha tutup son kontrollerinizi gerçekleştireceğiz, durumunuzun iyi olduğunu anladığımızda da taburcu olacaksınız. Biz bunu yaparken sizin bolca dinlenmenizi ve daha önceleri da yaptığınız gibi sağlıklı beslenmenizi istiyoruz. Spor yapmanızı asla ama asla istemiyoruz. Spor yapmanız bu süreçte çok riskli. Dediğim gibi durumunuz iyi olduğunda sonuçlar üstünüze iletilecek. Daha sonra nasıl bir süreç işleyeceğine dair sizi bilgilendirecekler.”

Doktor, odadan çıkarken Cengiz’in içinde bir şeyler kopuyordu. Peki ya birliğim? diye düşünmeden edemedi. Onlara nasıl veda edecekti?

O sırada, telefonunun titrediğini hissetti. Hızla telefona uzanıp ekrana baktığında, arayanın Binbaşı Emre olduğunu gördü. Cengiz, kaşlarını çatarak telefonu açtı.

"Emre? Ne oluyor? Neden diğerleriyle gelmedin?" diye sordu.

Emre’nin sesi, her zamanki gibi sakin ve otoriterdi, ama altında bir gerginlik vardı. "Cengiz, konuşmamız gereken önemli şeyler var. Bu iş düşündüğünden daha karmaşık. Şu anda üsse dönmen tehlikeli olabilir."

Cengiz, şaşkınlıkla doğruldu. "Ne demek bu? Ne oluyor Emre?"

Emre bir an sessiz kaldı, ardından ciddi bir ses tonuyla devam etti. "Vatan hainleri dört bir yanda Cengiz. Kimseye güvenemeyiz. Bu yüzden şu anda uzakta olman iyi bir şey. Birlik ile de iletişim kurdum. Onlar da dikkatli olacak ve zarar görmemeye çalışacaklar."

Cengiz’in zihnindeki tüm sorular bir anda karmaşık hale gelmişti. Emre’nin söyledikleri, kalp krizi geçirmesinden sonra bir şeyler olduğunu gösteriyordu. Kendi ekibi, birlikte savaştığı insanlar da tehlikedeydi demek. Üstelik tehlikede olan sadece kendileri de değildi. Vatan tehlikedeydi! Türkiye tehlikedeydi! Bu, Cengiz'in duymayı ummadığı şeylerin başında geliyordu.

"Emre, bana her şeyi anlat. Kimin peşindeyiz?" diye sordu Cengiz endişe içinde.

Emre'nin sesi iyice ciddileşti. "Kendini toparla. İyileştiğinde neler olduğunu bir bir anlatacağım. Sana şu anda çok ihtiyacımız var. Üstelik kalp krizi geçirmen tam zamanında gerçekleşti. Saha dışında çalışması gereken bir adama ihtiyacım vardı. Masa başı görevinde. O kişi sen olacaksın. Bunun olması, yine bizimle bağlantılı olman adına elimden geleni yapacağım."

Cengiz, duyduğu sözler üzerine bir yandan tedirgin olmaya devam ederken diğer yandan da içine su serpildiğini fark etti. "Pekala," dedi. "Kendime çok iyi bakacağım. İyileşip taburcu olduğum vakit yeniden iletişimde olacağız."

Emre, telefonu kapattıktan sonra sessizlik dört yanını sardı. Cengiz, neler olduğunu bilmiyordu ama hiç iyi şeylerin olmadığının farkındaydı.

Bölüm : 27.12.2024 20:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...