59. Bölüm

BÖLÜM 58

Ceren Oktay
yazarcerenoktay
(©Kıdemli Yazar)

29.10.2024, 10:19

Savaşın Gölgesinde'nin ellisekizinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Instagram hesabım : yazarcerenoktay

Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)

Emre, kapıya doğru ağır adımlarla ilerlerken zihni ve kulakları tamamen dikkat kesilmişti. Elindeki silahı sıkıca kavrayıp gelen kişinin kim olduğunu anlamak üzere adım atmayı sürdürdü.

Dikkatli bir şekilde kapı deliğinden dışarıya baktığında kapıya vuran kişinin Cengiz olduğunu gördü. Büyük bir rahatlık tüm bedenini kapladı.

Kapıyı açtığında, Cengiz yüzünde hafif bir tebessümle selam verdi. “Sanırım tam zamanında geldim. Mis gibi yemek kokuları var,” dedi.

Emre, elini uzatıp "Hoşgeldin," demesinin ardından Cengiz'in içeri girebilmesi için geri çekildi. Cengiz, ağır adımlarla içeriye girerken Hasan'ın birliğinden olan Göktuğ da tam arkasındaydı.

Birlikte içeri girmelerinin ardından Emre, kapıyı kapatmadan önce çevresini kolaçan etti. Kaşlarını çatıp güvende olduklarını anladıktan sonra kendisi de içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı.

Cengiz'e sıkıca sarıldıktan sonra "Seni iyi gördüm," dedi. "Başına gelen için üzgünüm."

Cengiz, dik bir duruş sergilerken güçlü görünmeye çalışıyordu. Kalp krizi geçirmesi onu yıldıramazdı. Asla pes etmeyecek ve vatanı korumak için elinden geleni yapacaktı.

“Ben de üzgünüm ama o gün artık geride kaldı," dedikten sonra evin içine göz gezdirdi.

Birlikteki arkadaşları onu gördükten sonra Cengiz'e sıkıca sarıldılar. Aralarında ufak bir sohbet geçti. Sohbetten sonra aç olan Cengiz, karnını doyurdu. Daha sonra ayağa kalktı ve neler olduğunu öğrenmek için bilgisayarların bulunduğu alana doğru ilerledi.

Emre, Cengiz'in karnını doyurduğunu gördüğünde ona "Sana şu anda her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var," dedi. "Şu anda büyük bir operasyon üzerinde çalışıyoruz, eminim seninle işimiz çok daha kolay olacak.”

Cengiz başını sallayarak hafifçe salladı. “Neler oluyor, anlatın bakalım?” diye sordu meraklı ama ciddi bir ses tonuyla.

Nihat, bilgisayar ekranının önünde, karşısına çıkan görüntüleri inceliyordu. Görüntüler, Negatronium Kristalleri’nin çıkarıldığı yerin güvenlikle çevrili, oldukça gelişmiş bir teknolojiyle donatılmış bir operasyon alanı olduğunu kanıtlıyordu.

Cengiz, bir an için ekrandaki görüntüleri inceledi, sonra Emre’ye dönerek, “Bu kadar büyük güvenlik önlemleri, buradaki operasyonun çok büyük bir maliyetle yürütüldüğünü gösteriyor. Peki ya bu güvenlikleri aşmak mümkün mü?” diye sordu.

Sertaç araya girerek, “Şu anda bölgedeki tüm güvenlik kameralarını gözetim altına aldık, ancak işin zorluk seviyesi inanılmaz. Alanın dört bir yanında askerler, gözle görülür gelişmiş güvenlik sistemleri ve tespit edilemeyen bazı elektronik savunmalar var,” diyerek açıklama yaptı.

Cengiz, kendisine olanlarla ilgili detaylı bir bilgilendirme yapılmasının ardından Yüzbaşı Ali'nin sesini duydu.

"Oradaki makinelerin nasıl hareket ettiğini ve güvenlik sistemlerinin tam olarak nasıl çalıştığını anlamamız gerek. Ayrıca bu kristallerin nasıl çıkarıldığını görüp sonrasında neler yaptıklarını da bilmeliyiz."

Emre, stresli bir nefes alıp vermesinin ardından “Bu Negatronium Kristalleri, onları kontrol eden ülkeler için neredeyse sınırsız bir enerji ve üstünlük anlamına geliyor. Şu an gördüğümüz güvenlik, bu kristallerin çıkarılıp taşındığı ana operasyonu korumak için oluşturulmuş durumda. Eğer bu yapıyı detaylıca analiz edebilirsek, hem çıkarılma sürecini hem de güvenlik sistemlerinin nasıl çalıştığını öğrenebiliriz.”

Cengiz bir süre düşündü, ardından, “Eğer bu seviyede bir savunma hattını kırmak istiyorsak, tüm iletişim ve izleme sistemlerini geçici olarak devre dışı bırakabileceğimiz bir çözüm bulmalıyız. Hatta sahte görüntüler ile donatabilirsek bu oldukça iyi olur. Böyle yerlerde çalışanlar ne kadar profesyonel görünse de genelde aldığı paraya bakan insanlar olur. Bunu yaptığımızı fark etmeyeceklerdir,” dedi.

Kerem, Cengiz’in önerisi üzerine “Hay aklınla bin yaşa," dedi coşkuyla. "Bölgeyi epeydir inceliyoruz. Epey kayıt var elimizde. Bu kayıtları öyle bir düzene sokalım ki, hiçbir şekilde bunu yaptığımızı anlamasınlar.”

Emre, Hasan'a döndükten sonra onun başını sallayarak bu düşünceyi onayladığını gördü. Hasan ve diğerlerinin de bu teklifi mantıklı bulması üzerine “O halde, ilk adım olarak görüntüleri inceleyip hangi giriş noktasının bize avantaj sağlayacağını bulmalıyız," dedi. "Aynı zamanda sahte görüntüleri de yükleyerek bir süre onları oyalamamız şart.”

Kerem ve Elif'e döndükten sonra "Size söylenen, bize faydası olacak giriş kısımlarını not alın," dedi. "Ayrıca çevrede ne kadar asker bulunduğunu, ellerinde bulunan diğer güvenlik sistemlerinin nasıl yok edileceğini de not aldıktan sonra güçlü bir analiz gerçekleştirin. Bu analizin ardından elde ettiğiniz veri bilgilerini bize sunun!" diyerek emir verdi.

Herkes sessizce yerlerine döndü ve görevlerini yerine getirmeye başladı. Emre, onlar bunu yaparken boş durmadı.

Çevrede bulunan başka yapılar olup olmadığını öğrenmek istedi. Başka yapılar yoktu ama fabrikanın çevresinde başka alanlar vardı. Bu alanlardan bazılarında anladıkları kadarıyla mühimmat ve silahlar depolanıyordu. Çıkarılan Kristaller de bu alanlara götürülerek depolanıyordu. Her yapının önünde yaklaşık üç güvenlik bulunmaktaydı. Elektrik sağlamak amacıyla kullanılan jenaratörler de gözle görülmekteydi.

Emre, önce bu ufak yerlerdeki düşman askerlerini indirmeleri gerektiğini düşündü. Bu askerleri indirmelerinin ardından hem fazlaca mühimmat elde edebilir hem de bu kristalleri daha yakından görme imkanı elde edebilirlerdi. Bu düşüncesini dile getirmeden önce bir süre bekledi. Güvenlik kameralarına sahte görüntülerin yerleştirildiğini ve bölgeye hangi noktalardan kolay giriş yapılabileceğini öğrenmesinin ardından "Planı açıklıyorum," diyerek konuşmaya başladı.

Bölüm : 27.12.2024 20:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...