68. Bölüm

BÖLÜM 67

Ceren Oktay
yazarcerenoktay
(©Kıdemli Yazar)

06.11.2024, 13:57

Savaşın Gölgesinde'nin altmışyedinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Instagram hesabım : yazarcerenoktay

Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)

Elif, Emre'nin söylediği sözcükleri duymasının ardından "Devam mı ediyor?" dedi, sesi titrek çıkmıştı. "Ne zaman ameliyatı bitermiş? Durumu nasılmış?"

Emre, Elif’in kaygısını anlıyor gibiydi. Bu yüzden anlayışlı bir ses tonuyla “Kerem'in ameliyatında bulunan hemşireden aldığım bilgiye göre durumunun iyi olması ve yaşamaya devam edebilmesi için ellerinden geleni yapıyorlarmış. Ameliyatına giren doktorlara ben güveniyorum. Hastanenin en iyileri. Hatta ülkedeki en iyi doktorlardan." dedi.

Elif, derin bir nefes aldıktan sonra üzüntülü bir sesle "İnşallah öyle olur komutanım," demeden yapamadı. İçinde bir kıpırtı vardı; hem umut hem de korku. “Ama ya başarılı olamazlarsa?” diye fısıldadı daha sonra da.

Serkan, Elif’in yanına yaklaşıp, ona destek olmak için elini omzuna koydu. “Seninle ne konuşmuştuk Elif? O yaşayacak. İyi olacağına inanıyorum. Sen de inan.”

Emre, Serkan'ın sözlerinin ardından ciddiyetle konuşmaya devam etti. “Şimdi yapmamız gereken tek şey beklemek ve bu süre zarfında da ülkemizi savunmak için elimizden gelenin en iyisini yapmak. Her ne kadar çok fazla dile getirmesem de büyük bir savaştayız. Bu savaş, başlamamış gibi görünse de başlamış durumda. Hatta bizim yaptığımız operasyon sonrasında olanlar ortaya çıktığında, ortalık daha da karışacak. Bu yüzden her türlü soruna karşı hazır olmalıyız.”

Cengiz, Elif'e doğru ağır ağır yürüdükten sonra "Duydun mu ufaklık?" diye sordu. "Kerem, emin ellerde. Şimdi Kerem'i düşünmeyi bir kenara bırakıp işimize geri dönelim."

Fırtına Birliği, güvenli eve getirilmiş olan kristalleri incelemeye başladı. Negatronium Kristalleri, ürkütücü bir yeşilimsi-mavi ışık saçıyordu. Keskin kenarlara ve belirgin köşelere sahipti. Bu kristaller,içinde bulunan her daim belli edermiş gibi derinlikli damarlarla kaplıydı ve her yüzeyi göz alıcı şekilde parlıyordu. Kristallerin içinde akan enerji neredeyse hareketliymiş gibi görünürken, içlerinden yayılan ışıltı, en karanlık ortamları aydınlatabilecek kadar kuvvetliydi.

Emre, kristali eline alıp incelemeye başladığında "Böyle bir şeyin varlığından haberimiz yokken onların varlığının olması gerçekten inanılmaz," diyerek konuşmaya başladı. Sesindeki hayret açıkça belli oluyordu.

"Bizim bilmediğimiz kim bilir daha neleri biliyor ve neleri planlıyorlar?" dediğinde Burak, Emre ondan yana döndü. Burak, elinde bir resim tutmaktaydı. Bu resimde bir grup kristal vardı. Sanki görüntü yer altında çekilmiş gibi görünmekteydi.

(Burak'ın elinde olan Negatronium Kristallerine dair olan resim.)

"Bu görüntü şu anda burada bulunan kristalin bire bir aynısı gibi görünse de fotoğrafta daha canlı görünüyor. Sanki bakıldığında resme o enerjiyi ve parlaklığı güçlü bir şekilde hissediyorsunuz. Böyle bir hissiyatı vermesi inanılmaz."

Bakışları yeniden kristallere kaydı. Kristallerden birisini eline alıp dikkatle incelemeye başladığında "Burada ise o kadar parlak, canlı ve enerji verici görünmüyor. Neden? Fotoğraf ile gerçeği arasında neden fark var?"

"Bilmem fark ettiniz mi ama?" diyerek konuşmaya başlayan Caner'in sesi duyuldu. Kafasını hafifçe ileri doğru uzatmıştı ve Burak'ın elindeki resmi inceliyordu. Bu kristallerin çevresimde kare biçimli bir şey var. Bazı kristaller o şey ner neyse ona konulmuş. Sanki içindeki enerjileri bu şekilde çekiyorlar. O şeyler her neyse onun üstünde yer alan kristaller haricinde çok azı onlar gibi soluk görünüyor. Şu ortada yer alan kristaller daha büyük ve daha canlı görünüyor. Bizim elimizdekiler kadar küçük değiller."

Burak, başını hafifçe salladı. "Çok haklısın," dedi. "Şu çevreki damar gibi görünen şeylere ne demeli peki? Onlar ne acaba?"

"Hiçbir fikrim yok," dedi Caner omuz silkerek.

Emre, Burak'ın elindeki resmi aldıktan sonra resme dikkatli bir şekilde bakmaya başladı. Diğer yandan da elindeki kristalleri inceliyordu. "Sakın bu kristallerin birden çok çeşidi olmasın?" diyerek düşüncesini dile getirdi. Birlik üyeleri ne demek istediğini anlamadığı için ona garip gözlerle bakmaya başlayınca "Yani bu kristal tek değil. Nasıl ki elmasların farklı çeşitleri varsa bu kristallerin de farklı çeşitleri olabilir." Cümlesini bitirmesinin ardından "Oradan elde ettiğiniz diğer tüm evrakları inceleyelim," demesinden sonra resmi operasyon masanının üzerine bıraktı.

Emre’nin sözü üzerine Fırtına Birliği, operasyonda elde ettikleri tüm belgeleri dikkatle incelemeye başladı. Belgelerde, kristallerin nasıl çıkarıldığına, hangi işlemlerden geçtiğine ve nasıl kullanıldığına dair bazı teknik bilgiler bulunuyordu. Ancak, bu bilgiler yüzeyseldi ve tam anlamıyla kristallerin sırrını çözmek için yetersizdi.

Elif, bir belgeyi eline alarak yüksek sesle okudu. “Negatronium Kristalleri, doğrudan yeraltından çıkarılırken çevresinde özel bir metal çerçeveye yerleştiriliyor. Bu çerçeve, kristallerin içindeki enerjiyi stabil tutarak kontrol altına almaya yarıyor. Enerji, dışarı sızdığı takdirde tehlikeli reaksiyonlar meydana gelmesine sebep oluyor.”

Emre, Elif'in okuduklarına kulak kesildi. "Bu yüzden mi elimizdeki kristaller solgun görünüyor?" diye düşündü. “Eğer stabil kalmaları için özel çerçeveye ihtiyaç duyuyorlarsa, bu çerçeveden çıktıkları taktirde güçlerini yeniden kazanabilirler. Ama ben çerçeve falan göremiyorum.”

Önündeki kristalleri işaret etti. Gerçekten de görünürde bir çerçeve yoktu.

Bu sırada Burak, bir diğer belgeyi inceleyip konuştu. “Bu bilgi son derece ilginç. Burada kristallerin laboratuvarda biyolojik ve kimyasal bileşenlerle birleştiğinde ortaya nasıl bir enerjiyi ortaya çıkardığı anlatılıyor. Ama bu bilgi yüzeysel; çok daha detaylı verilere ihtiyaç var. Sanki bazı sayfalar özellikle kaybedilmiş gibi...”

Emre, kaşlarını çatarak bir sonraki belgeye geçmeden önce "Belirli bilgileri saklıyor olabilirler," dedi. "Belki bu kristallerin esas gücünü bilmelerinin sebebi, onları farklı formlarda ya da belirli işlemlerden sonra kullanmaları. Elimizdeki veriler tam değil ama en azından ne aramamız gerektiğini biliyoruz. Bu kristalleri aktif hale getirmenin bir yolu olmalı."

Serkan, belgelerdeki bu eksik bilgilerin üzerinde düşündükten sonra gergin bir ifadeyle konuştu. “Komutanım, bu durumda kristalleri tam potansiyellerinde kullanıldığını neler olduğunu anlamak ve daha fazla bilgi edinmek için o eksik sayfaları bulmamız şart. Onlar olmadan, elimizde sadece potansiyel tehlike içeren ama stabil olmayan bir enerji kaynağı mevcut.”

O sırada Hasan, sessiz sedasız onları izliyordu. Birkaç adım attıktan sonra dikkatli bir bakışla Emre'nin ekibini süzdü. “O eksik sayfaları bulmanız çok zor olacak," dedi. "Bölgeyi imha ettiniz. Elinizde sadece elde ettiğiniz bu kristaller ve alanda bulduğunuz sayfalar yer alıyor. Keşke bir bilgisayar elde edebilseydiniz ama bunu yapacak fırsatınız olmadı. Kerem'in vurulması, tüm operasyonun daha farklı bir şekilde ilerlemesine sebep oldu."

Cengiz, bir harita çıkardı ve operasyon masasının üzerine yerleştirdi. "Bu harita sizin görev yaptığınız alanın ve çevresinin tüm bilgilerini içeriyor. Nitekim kristallerin çıkarıldığı bölgeyi tamamen patlattığınız için o bölgeye varmak çok riskli. Bu yüzden uzak dahi olsa çevredeki kameraları inceleyerek kristallerin çıkarıldıktan sonra nereye götürüldüğüne dair bir şey bulabiliriz. İlla ki hareket halinde olan helikopterlere veyahut yükleri yüklemek için kullandıkları uçakların uçuş güzergahlerına dair görüntüler vardır. Eğer o görüntüleri elde edebilirsek ilerleyişimiz bu defa farklı bir noktaya evrilir."

Emre, Caner'in sözlerini düşündü. Bu plan tamamen mantıksız ve işe yaramaz sayılmazdı. Uzun zaman alacaktı belki ama o alanın çevresinde hala aktif olan kameralara erişim yapıp -uzak olsa bile bu önemli değildi- her görüntüyü tek tek inceleyeceklerdi.

"Cengiz haklı. Kameralardaki görüntüleri incelemek için çalışmalara başlansın. Bölgenin çevresinde varlığı aktif olan ve görüntü içeren her kamerayı tek tek inceleyecek, şüpheli ve dikkat çekecek şekilde gördüğümüz her bir şeyi not alacağız."

Fırtına Birliği, Emre’nin sözleri üzerine harekete geçti. Bir grup Hasan'ın ekibiyle organize bir şekilde kameralarla ilgili çalışırken, diğer grup ise Hasan'ın bulduğu ve kontrolünü tamamen ele geçirdikleri cihazı tarıyordu. Amaçları cihazın içinde kristallerle ilgili bilgileri saptamaktı. Her bilgi hayati öneme sahipti

Bölüm : 27.12.2024 19:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...