08.11.2024, 14:36
Savaşın Gölgesinde'nin altmışsekizinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Fırtına Birliği, Emre’nin talimatıyla hızla harekete geçti. Kameralar üzerinde yapılacak inceleme, ekiplerin en önemli görevi haline gelmişti. Tüm ekip birleşip, bölgedeki kameraları tespit etti ve incelemeye başladı.
Caner ve Serkan, kayıp olan verilerin nerede olabileceğini araştırırken Emre’nin aklı hâlâ eksik sayfalarda ve kristallerin potansiyelindeki tehlikelerdeydi.
Elif, her geçen dakika Kerem’in durumu hakkında yeni haberler almayı beklerken, bir yandan da ekipteki diğer üyelere destek oluyor ve kameraları incelemeye devam ediyordu.
Hasan, Cengiz ve Burak, kristal hakkında daha fazla bilgi bulabilmek adına çalışıyorlardı.
Burak "Negatronium kristallerinin tam olarak nasıl çalıştığını anlamamız şart," dedi düşünceli bir sesle arkadaşlarına bakarak. Elindeki kristali evirdi, çevirdi. "Eğer söylendiği gibi bu kristaller enerji konusunda çok büyük bir destek sağlıyorsa, ülkemiz için kullanabilmemiz şart. O ülkelerin hiçbiri bunu yapmamıza engel olamaz. Buna izin veremeyiz. Bizimle paylaşmak zorundalar. Başka şansları yok."
Cengiz, Burak'ın sözleri üzerine sonra derin bir nefes aldı. "Çok haklısın," dedi. "Bu kristalleri tek başlarına kullanmak istemeleri ve biyolojik, kimyasal silah olarak da kullanma kararı almaları çok bencilce. Üstelik biz hariç hiçbir ülkenin bu durumdan haberi olduğunu sanmıyorum. Sadede anlaşmada olan ülkeler bu durumu biliyorlar."
O sırada, Cengiz kaşlarını hafifçe çattı ve dikkatin kendisine yönelmesine sebep oldu. "İmha edilen bölgeden uzaklaşan helikopterlerden bir kaçının varlığını tespit ettik."
Ekip, Cengiz’in söylediği bu sözler üzerine hızla hareket edip Cengiz'in önündeki ekrana doğru yürümeye başladı. Birkaç saniye öncesinde helikopterlerin izlediği rotayı bilmiyorlardı ve ellerinde bir veri yoktu. Şimdiyse bu helikopterin gittiği yönü çevredeki kameraları incelemeye devam ederek tespit edebilirlerdi.
"Gittiği yönü izleyeceğiz ama bu yönden daha önemli bir bilgi karşımızda," diyerek konuşmaya devam etti Cengiz.
Ceren, ekrandaki görüntüyü durdurduktan sonra elini ekrana uzattı ve helikopterde yazan Neogate ismini gösterdi. Hiçbirinin bu isim hakkında bir fikri yoktu.
"Bir şirket olabilir mi?" diye sorduğunda Elif kafası karışık bir şekilde Ceren "Bilmiyorum," dedi. "Ama araştıracağım."
Ceren, sözlerinin ardından şirket hakkında araştırma yapmaya başladı. Edindiği bilgilerden bazıları şirketin beş sene önce kurulduğunu, şirketin pek çok türde teknoloji geliştirmek için çalıştığını gösteriyordu.
Şirket, yapay zekadan yararlanıyor ve robotlar üretiyordu. Ayrıca iki sene öncesinde insanların zihinlerindeki düşüncelerini okuyabilmek ve düşünceleri etkileyebilmek için Negatronium kristallerini kullanarak bir proje başlatmışlardı. Amaçları, bu kristal aracılığı ile ürettikleri lensleri piyasaya sürmek ve bu sayede hem insanların düşüncelerini okumak hem de onları etki altına almaktı.
Bu şirketin bağlantılı olduğu ülkeler, hiçbirini şaşırtmamıştı doğrusu.
"Lanet olsun!" dedi Emre öfke içinde. "Bu kadar ileri gidebileceklerini asla düşünmemiştim. Lensleri kullanarak insanları kontrol altına almak istemeleri çok acımasızca!"
"Onların hiçbiri insanları düşünmedi ki. Tek düşündükleri kendileri. Ceplerini doldurmak, rahat bir yaşam için her şeyi yaparlar!" diyerek tiksinti içinde ekrana bakmaya devam etti Cengiz.
"Bu düzeni değiştirmek için ne yapabiliriz ki? Bu işler artık eskisi gibi kolay değil."
"Ne mi yapabiliriz? İzin vermeyeceğiz tabii ki. Ellerini kollarını sallayarak, rahatlıkla istedikleri şeyleri yapabileceklerini mi sanıyorlar?"
"Ama bu işler hep böyle olmadı mı? İnsanları doğru olmayan şeylerle zehinlediler. Zararlı gıdaları yedirdiler, yedirdikleri şeylerle hasta ettiler, teknolojiye bağımlı kıldılar. İstedikleri şekilde sistemi yönetiyorlar ve bu durumdan hiç rahatsız değiller. Ben bundan dolayı bu yaptıklarında bir sorun görmüyorum."
"Bilimkurgu filmleri boşuna değilmiş demek ki," dediğinde Hasan kaşları çatıktı. "Bu filmleri bizleri alıştırmak için çektikleri aşikar. Bilmem farkında mısınız ama zaman geçtikçe gördüğümüz şeyler bir bir gerçekleşiyor."
"Oldu olacak Hasan, zombi filmleri de gerçek olacak de tam olsun," dedikten sonra Emre gözlerini devirmeden yapamadı.
"Neden olmasın?" diyerek konuşmaya devam etti Hasan. "Bu ülkeler, bu insanlar nüfusu azaltmak veyahut kontrol altına almak için her şeyi yaparlar. Bu filmler de gerçekleşirse hiç şaşırmam."
"Herneyse," diyen Yüzbaşı Ali'nin sesi konuyu kapattı ve bakışlar ona yöneldi. "Şu anda bu konuları konuşacak vaktimiz yok. Bilgi edinmek için araştırmaya devam etmeliyiz."
Ali'nin cümlesiyle tüm ekip durumun ciddiyetini tekrardan hissetti. Ali, doğru söylüyordu. Daha fazla bilgi edinmeleri şarttı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.6k Okunma |
3.49k Oy |
0 Takip |
88 Bölümlü Kitap |