10.11.2024, 15:18
Savaşın Gölgesinde'nin yetmişbirinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Emre ve birliği, Hindikuş Dağları'nda yer alan bu gizli laboratuvarın konumunu öğrenince harekete geçmek için hızlıca bir plan yapmaya başladılar. Ceren’in bulduğu bilgiler, onları derin bir komplonun içine sürüklüyordu; Neogate'in sadece kendi çıkarları için değil, dünya güçleriyle olan bağlantıları sayesinde daha geniş çaplı bir etki alanı yaratmaya çalıştığı açıktı. Emre, buldukları bu yeni bilgileri sindirmeye çalışırken Ali’ye dönerek gözlerini kıstı.
“Burası sadece bir laboratuvar değil, anladığımız kadarıyla uluslararası bir üs gibi işliyor. Bu bilgiyi nasıl kullanacağımızı iyi planlamamız lazım, yoksa büyük bir risk alırız,” dedi. Ali başını sallayarak, “Bence bu risk, daha fazla bekleyerek alacağımız riskten daha küçük. Eğer bir adım atmazsak Neogate'in projelerini hayata geçirmesi an meselesi olur,” dedi. Diğerleri de Ali'nin kararlılığına katılıyordu.
Ceren, bu laboratuvara yapılacak operasyonda bilgi toplamanın en önemli öncelikleri olduğunu belirtti. "Hedefimiz sadece lenslerin üretimini durdurmak değil; aynı zamanda bu projeyi destekleyen ülkelerle ilgili daha fazla bilgi edinmek. Eğer bu ülkeler Neogate ile iş birliği yapıyorsa, bu iş uluslararası bir kriz haline gelebilir. Bizim de stratejimiz, öncelikle sessizce sızıp içeriden bilgi toplamak," diyerek planın ilk adımını açıkladı.
Emre, Ceren’in sözlerine hak vererek ekledi, "Bu operasyona kimseye haber vermeden devam edeceğiz. Eğer fark edilmeden girip çıkmayı başarırsak, planlarımızı daha uzun vadeli yürütebiliriz." Ardından Sertaç’a döndü. “Güvenlik sistemleri üzerinde ne durumdayız? İçeriye sızma şansımızı nasıl arttırabiliriz?”
Sertaç, laboratuvarın güvenlik protokollerini detaylıca inceledikten sonra, “Laboratuvar çevresindeki güvenlik kameraları yüksek çözünürlüklü ve 24 saat izleniyor. Ancak dış çevrede bazı zayıf noktalar var. Eğer dikkatlice hareket edersek, herhangi bir alarmı tetiklemeden binaya yaklaşabiliriz. Ancak iç güvenlik sistemleri daha sıkı, giriş yapmadan önce bir plan geliştirmemiz gerek,” dedi.
Sertaç, daha sonra bir harita açarak laboratuvarın çevresindeki yolları ve araziyi inceledi. "Hindikuş Dağları’nın sarp ve engebeli yapısı sayesinde farklı giriş rotaları var. Eğer gece vakti harekete geçersek daha az görünür oluruz ve riskimizi minimize ederiz," diyerek düşündüğü stratejiyi açıkladı. Birlik üyeleri birbirlerine baktı, bu görev diğerlerinden çok daha zor ve tehlikeliydi, ancak Emre'nin liderliğinde bu zorlukları aşabileceklerine inanıyorlardı.
Elif, operasyonun başarıya ulaşması için gerekli olan malzemeleri temin etmek için hazırlıklara başladı. Her şey en ince ayrıntısına kadar planlanmıştı; gece görüş gözlükleri, ses geçirmez ayakkabılar, frekans kesici cihazlar, kameraları kör edebilecek mini drone’lar… Ekibin her üyesi göreve en iyi şekilde hazırlanmış olmalıydı.
Gece vakti geldiğinde, Emre ve Fırtına Birliği Hindikuş Dağları’nın sert havasında ilerlemeye başladı. Sarp yamaçlardan geçerek laboratuvarın çevresine kadar sessizce sızdılar. Serkan, kameraların zayıf noktalarına göre rota belirleyerek ekibi yönlendiriyordu. Ceren, Sertaç ve Cengiz, sürekli olarak iletişim hattında olan ekibe rehberlik ediyordu. Ekip, nefeslerini tutarak güvenlik hattını aştı ve laboratuvarın yakınındaki bir tepeye ulaştı.
Laboratuvarın görkemli ışıkları altında, Hindikuş’un karanlık dağlarının soluk bir ışıkla parlıyordu. Bu laboratuarın içinde ne gibi sırlar saklı olduğunu bilmeden, ekip sessizce ve dikkatli bir şekilde ilerlemeye devam başladı.
Bir süre sonra Yüzbaşı Ali, fısıldayarak, "Burası düşündüğümüzden daha büyük," dedi. "Bu kadar geniş bir alanda çalışıyorlarsa, içerideki güvenlik sistemi ve personel sayısı tahminimizden fazla olabilir."
Emre, ellerini beline koyduktan sonra dudaklarını büzdü. Kaşlarını çatmasının ardından "Planımızı dikkatli bir şekilde yürüteceğiz. Serkan, güvenlik sistemlerini devre dışı bırakmak için hazırlanan cihazı kullanmanın zamanı geldi," dedi daha sonra.
Serkan, yanındaki çantasından frekans kesiciyi çıkardı ve laboratuvarın belirli bir bölgesine yerleştirdi. Böylece ekip, laboratuvarın en dış güvenlik katmanını etkisiz hale getirmeyi başardı.
Ancak, daha iç katmanlara ulaşmaları gerekiyordu. Bu ise en zorlu olandı.
Laboratuvarın içinde yoğun bir güvenlik sistemi vardı; koridorlarda devriye gezen özel güvenlikler, biyometrik tarayıcılar ve ısı sensörleri bulunuyordu. Ceren, onların ilerlemesine izin vermeden önce güvenlik sistemine sızarak bir harita görüntüsü çıkardı ve ekibe içeri girerken dikkat etmeleri gereken bölgeleri işaretledi.
Emre, bir el hareketiyle ekibi iki gruba ayırdı. Kendisi, Elif ve Caner bir yana, Hasan, Burak, Ali ve Serkan diğer bir yöne ilerleyecekti.
Emre, ekibi ile birlikte ilerlemeye devam etti. Bir süre sonra diğer alanlara doğru ayrılarak laboratuvarın farklı bölümlerini incelemek için ilerlemeyi sürdürdüler.
Elif, içeri girebilecekleri bir alan bulunca yanındaki küçük cihazı kullanarak biyometrik kilidi devre dışı bıraktı ve hep birlikte içeri girdiler.
Laboratuar tesisinin içinde ilerledikçe, Neogate'in projeleri hakkında daha fazla bilgi edinmeye başlayacaklarını biliyorlardı. Devre dışı bırakılan kameralar sayesinde rahatça ilerleseler de karşılarına çıkabilecek herhangi bir personel veya güvenlik birimi olabilecek olması, dikkatlerinin daha da odaklanmasına sebep oluyordu.
Ne hikmetse ilerledikleri süre boyunca karşılarına kimse çıkmadı. Sadece üç dakikalık bir yürüyüşün ardından karşılarına çıkan odalardan birinde, kristallerin incelendiği bir odayı gördüler. Bu odanın duvarları, kristallerin enerjisi ile ilgili grafikler ve analizlerle doluydu.
Emre, buradan elde edecekleri bilgilerin planlarını değiştirebilecek kadar değerli olduğunun farkındaydı. Caner'e hızla işaret etti. Bunun üzerine Caner hızlıca birkaç fotoğraf çekip elde ettiği verileri yanındaki tablete yükledi.
Onlar bunu yaparken içeriye girmiş olan Ali, Hasan, Serkan ve Burak ilerlemeyi sürdürüyordu. Bir süre ilerlemelerinin ardından karşılarına bir üretim alanı çıkmıştı. Bu üretim alanının içinde bulunan bölmelerde lenslerin üretimi için kullanılan araştırmaların yapıldığı laboratuarlar vardı. Toplamda üç kısma ayrılmıştı. İlk kısımda başlangıç kısmı, ikincisinde geliştirme aşaması, üçüncü kısımdaysa lensin tamamlanması için yapılan işlemlere dair çalışmalar yer alıyordu.
Bu alana girebilmek için ne yapabileceklerini düşünürlerden Hasan, yanında bulunan bir şeyi cama yasladı. Bu şey ortaya çıkardığı lazerle camı kesti. Birkaç kesiğin ardından içeriye girebilmelerini sağlayacak olan bir alan ortaya çıktı.
Hep birlikte dikkatli bir şekilde içeri girmelerinin ardından alandan fotoğrafları çektiler ve elde ettikleri her veriyi depoladılar.
Alanın sadece araştırma için ayrılmadığını, aynı zamanda gizli bir alanın üretim hattına bağlandığını gördüklerinde bu alana girebilmek için gizli alanı açıp ilerlemeye devam ettiler. Gizlenen alana ilerlemeye devam edip karşılarına çıkan metalik kapıyı açtıklarında gördükleri nefeslerini tutmalarına sebep oldu. Düzenli bir şekilde yerleştirilen lensler, kristallerin enerjisi ile besleniyor ve hafifçe parlıyordu. Bu lenslerin içerdiği enerji, insanların zihinlerini kontrol etmeye yönelik ciddi bir tehlike taşıyordu.
Hasan, “Bu lenslerin buradan çıkmasını nasıl engelleyeceğiz? Eğer bu üretimi burada durdurmazsak, Neogate'in planları kısa sürede hayata geçecek,” diye endişesini belirtti. Ali, “Planımızı hatırla. Şimdi sadece bilgi topluyoruz. Neogate’in planlarını ifşa edecek kadar bilgiye sahip olduğumuzda, bu üretimi durdurmak için harekete geçeceğiz,” dedi.
Birlik, içerdeki bilgileri topladıktan sonra tekrar buluşma noktasına geri döndü. Topladıkları bilgilerle donanmış bir şekilde geri çekildiler. Emre, bir sonraki adımlarını planlamak için birliği ile yeniden güvenli eve dönerken Neogate'in projelerini durdurmak için tüm gücünü ortaya koymaya kararlıydı.
Bunu düşünürken aklı sürekli neden personel görmediklerini düşünmesine ve neden güvenlik personelleri ile karşılaşamadıklarını düşünmesine sebep oluyordu. Bu durum hiç normal değildi. En ufacık bir çatışma bile gerçekleşmediyse bu işte bir bit yeniği olmalıydı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.59k Okunma |
3.49k Oy |
0 Takip |
88 Bölümlü Kitap |