13.11.2024, 13:28
Savaşın Gölgesinde'nin seksenikinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!
Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.
Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.
Instagram hesabım : yazarcerenoktay
Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)
Burak, Emre ve Hasan'ın içinde bulunduğu araçta sohbet hız kesmeden devam ediyordu. Burak, direksiyon başında bir yandan yolları dikkatle kontrol ederken bir yandan da yan koltukta oturan komutanına laf atmaktan geri kalmamıştı.
"Bimbaşım sen de bir gün cesaret edip birine açılmayı düşünecek misin, yoksa böyle ara gaz vermekle mi kalacaksın?" dedi, gülümseyerek.
Emre, omuz silkerek, "Benim aşkla işim olmaz, Burak. Sana ve romantizm konularında uzman olan Hasan’a bırakıyorum o işleri," dedi. Sonra arka koltuktaki Hasan’a dönüp, "Hasan, Kerem’in Elif’e yaptığı fedakarlıkları duydukça gözlerin doluyor mu? Söyle de bilelim."
Hasan, ciddiyetini koruyarak, "Fedakarlık başka bir şey, duygusal olmak başka bir şey. İkisini birbirine karıştırmayın," dedi. Ama gözlerindeki sıcak ifade, aslında tüm ekibin Elif ve Kerem’in mutluluğunu ne kadar önemsediğini gösteriyordu.
Burak dayanamadan araya girip, "Hasan’ın gözleri dolmaz ama cebinden mendil çıkarıp başkalarına uzatmasıyla ünlüdür. Duygusal anlar için hazır bir ekip üyesidir kendisi," dedi. Kısa sürede Hasan hakkında öğrendikleri, bunu söylemesine sebep olmuştu. Sözünün üzerine Hasan ve Emre kahkaha atıp gülmeden yapamadı.
Arkadaki araçta ise Ali, Elif’i köşeye sıkıştırmaya devam ediyordu. "Peki ya Kerem seni ilk kez gördüğünde ne dedi? Bana bak, bu tür detaylar bizim için önemli," diyerek konuştukça Elif’in utangaç tavırlarının tadını çıkarıyordu.
Elif yüzünü elleriyle kapatıp mırıldandı. "Komutanım, ayıp oluyor ama. Lütfen artık konuyu uzatmayın! Zaten yeterince rezil oldum, daha fazla üstüme gelmeyin."
"Rezil olmak mı?" dedi Ali, yapmacık bir şok ifadesiyle. "Elif, sen bizim grubun en asil üyesisin. Kerem’in gözünden düşmen mümkün değil. Biz sadece detayları bilmek istiyoruz, öyle değil mi çocuklar?"
Serkan bu sırada telsizden bağlanıp araya girdi. "Kesinlikle, Komutanım. Detaylar önemli. Elif, hadi bir güzellik yap. İlk görüşte kim önce konuştu? Kerem mi yoksa sen mi?"
Elif bir an duraksadı. "Kerem," dedi sonunda, hafifçe gülümseyerek. "İlk konuşan oydu. Ama konuşmayı devam ettiren ben oldum."
Herkes, "Vay be, Elif! Sen bayağı iddialıymışsın," diyerek Elif’i şakayla karışık alkışlamaya başladı. Elif, arkadaşlarının arasındaki bu sıcak ortamda utanmaktan çok keyif aldığını fark etti. Bu insanlar onun ailesi gibiydi.
Onların hastaneye ayak bastığı saniyelerde Kerem, yatakta oturmuş, elindeki kitabı okuyordu. Elif ve diğerleri odaya girerken yüzünde hafif bir şaşkınlık belirdi. "Burada bir kutlama mı var, yoksa beni görmeye mi geldiniz?" diye sordu, hafif bir gülümsemeyle.
Burak, elindeki bir paket çikolatayı havaya kaldırarak, "Kutlama, tabii ki! Ama sakin ol, Kerem. Hasta haklarına uygun bir şekilde kutlama yapacağız," dedi.
Emre, Kerem’in yanına oturarak, "Kerem, seni tebrik etmek istedik. Elif sonunda itiraf etti. Evet, sizin birlikteliğiniz artık resmi," dedi. Bunu söylerken Kerem’e göz kırptı.
Kerem, Elif’e dönerek şaşkın bir ifadeyle baktı. "Gerçekten mi?" diye sordu, sesi alçak ama duygulu bir tondaydı.
Elif, hafifçe başını sallayarak, "Evet, artık kaçacak yerim kalmadı. Herkes zaten anlamış," dedi.
Kerem, Elif’in yanına varmasıyla onun elini nazikçe tuttu. "Kaçmana gerek yoktu. Ben, seni her zaman olduğun gibi kabul ettim, Elif," dedi. Odanın atmosferi, Kerem’in bu sözleriyle daha da sıcaklaştı.
Burak, bu romantik anı bölerek, "Tamam, tamam. Herkes burada gözyaşı dökmeden önce çikolatamızı yiyelim ve bu işi güzelce kutlayalım," dedi. Bunun üzerine herkes hafif kahkahalarla eğlenmeye başladı.
Kerem, Burak’ın çikolata şakasına hafifçe gülümseyip, "Eğer çikolata varsa bu kutlama benim için fazlasıyla yeterli," dedi. Ardından Emre’ye döndü. "Ama dürüst olun komutanım. Bu organizasyon senin fikrin miydi, yoksa Burak’ın mı?"
Emre, omuz silkerek, "Burak’ın çikolata fikri dışında geri kalanı tamamen benim işim," dedi, göz kırparak. "Biliyorsun, ben ince detaylar ustasıyımdır."
Burak, hemen araya girerek, "Şimdi burada durun komutanım! Bunu kesinlikle kabul edemem! Sakın çikolata fikrini küçümsemeyin. Çikolata, romantik her hikayenin gizli kahramanıdır," dedi. Daha sonra Kerem’e dönüp, "Bu arada Kerem, eğer Elif’i bir daha üzersen, seni çikolatadan mahrum bırakırım. Düşün bir kere, böyle bir hayatta nasıl yaşayacaksın?"
Herkes kahkahalarla gülerken, Hasan ciddi bir tavırla lafa girdi. "Burak’ın çikolatayla olan bu duygusal bağı bir gün bilim insanlarının araştırması gereken bir konu olacak. Bunu bir yere not etmek lazım," dedi.
Elif, bu eğlenceli ortamda Kerem’e dönüp alçak bir sesle, "Seninle ilgili ne kadar şey konuştuklarını bir bilsen… Gerçekten benimle uğraşmayı çok seviyorlar," dedi, gözlerinde hafif bir utanmışlıkla.
Kerem, Elif’in gözlerinin içine bakarak, "Beni hiç rahatsız etmiyor," dedi. "Aksine, bu sıcaklığı hissetmek güzel. Çünkü senin hayatındaki insanlar, senin gibi özel biri için ne kadar değerli olduklarını gösteriyor."
Tam bu sırada Serkan, odaya elleri dolu bir şekilde girerek, "Kutlama tam bir kutlama olmadan olur mu? İşte size birkaç içecek ve atıştırmalık. Tabii, Kerem için sadece meyve suyu getirdim. Doktor emirleri," dedi.
Burak, Serkan’ın elindekilere bakarak, "Serkan, sen gerçekten de bu ekibin gizli kahramanısın. Hem çikolata hem de atıştırmalıklar... Bunu hak ediyorsun!" diye bağırdı.
Kerem, ekibin bu kadar zahmete girmesine şaşırmıştı ama bir yandan da bu sıcaklık ona iyi geliyordu. "Gerçekten bu kadar şeyi hak ettiğimi düşünüyor musunuz?" diye sordu.
Ali, gülümseyerek, "Sen sadece Elif’i değil, bizi de etkiledin, Kerem," dedi. "Ama seni kazanmış olan Elif, asıl şanslı olan kişi. Bu konuda hiç şüphe yok."
Kutlama tüm neşesiyle devam ederken Burak, masasındaki çikolatadan bir parça alıp Kerem’e uzattı. "Hadi ama, bir tane al. Doktorlar anlamaz."
Kerem gülerek, "Teşekkür ederim ama bu seferlik kurallara uyacağım," dedi. Ardından Elif’e dönerek, "Senin mutluluğun benim için her şeyden daha önemli. Ve şu an, herkesin bu kadar destek olması beni gerçekten çok mutlu ediyor."
Elif, Kerem’in bu sözleri karşısında biraz utanarak ama daha çok mutlu olarak, "Sen hep böyle konuşmaya devam edersen, bu ekibin şakalarına hiç dayanamayacağım," dedi.
Burak, aniden araya girip, "Elif, biz bu ekiple birlikte, Kerem ve senin hikayenizi yazmaya hazırız. Adını da ‘Çikolatadan Beter Aşk Hikayesi’ koyarız," dedi. Bunun üzerine odada tekrar kahkahalar yükseldi.
Bu küçük ama samimi kutlama, hastane odasını dolduran kahkahalar ve sıcak bir atmosferle devam etti. Ekibin her bir üyesi, birbirlerine duydukları bağlılık ve arkadaşlık duygusuyla Kerem ve Elif için bu anı unutulmaz kılmıştı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
69.09k Okunma |
3.47k Oy |
0 Takip |
87 Bölümlü Kitap |