86. Bölüm

BÖLÜM 85

Ceren Oktay
yazarcerenoktay
(©Kıdemli Yazar)

13.11.2024, 13:28

Savaşın Gölgesinde'nin seksenbeşinci bölümüne hepiniz hoş geldiniz,
ve keyifli okumalar!

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Yorumlarınızı satır aralarına yazmayı ihmal etmeyin.

Instagram hesabım : yazarcerenoktay

Hepinizin takiplerini, videolarıma beğeni, kaydet, yorum ve anket desteklerini bekliyorum. :)

 

Ertesi sabah, güvenli evin içinde bir hareketlilik hâkimdi. Emre, dimdik ayaktaydı ve toplantı odasına ilk giren kişi oldu. Peşinden Ceren ve Elif geldi.

Sertaç, kahve fincanıyla içeri girdiğinde uykusunu aldığı için daha dinç ve çalışmaya hazır görünüyordu.

“Pekala, çalışmaya başlayalım,” dedi Sertaç, fincanını masaya bırakırken.

Emre, ekrana gözlerini diktikten sonra “İlk olarak şu sinyalin konumunu bulmanızı istiyorum. Ardından lenslerle ilgili elimizde bulunan bilgiler haricinde bilgileri elde etmemiz gerek. Kimler bu lensleri kullanmayı planlıyor, piyasaya sürüldü mü ve daha fazlası. Zamanımız daralıyor. Neogate harekete geçmeden biz hareket etmeliyiz.”

Sertaç, dizüstü bilgisayarını açıp hızlıca klavyesine vurmaya başladı. “Sinyalin ilk düğüm noktasını bulmak için birkaç filtreleme yaptım uyumadan önce. Büyük ihtimalle bir yerel sunucudan global bir ağa dağıtılıyor sinyal.”

Sertaç'ın sözleri üzerine Elif, bir an duraklayıp dikkatle sordu. “Yerel dediğin... bize yakın bir yerden mi? Yani ülke içinden mi?”

“Muhtemelen. Sinyalin güçlü olduğu bir merkez var, ancak izini tamamen sürmek için birkaç saat daha gerekli.”

Ali, odaya girip herkesi selamladıktan sonra doğrudan Emre’ye döndü. “Komutanım, ekip hazır. Eğer bir yere hareket etmemiz gerekirse her şeyimiz tamam.”

Emre, Ali’ye kısa bir bakış attıktan sonra “Harika. Ancak şu an beklemedeyiz. Öncelikle edinmemiz gereken bazı bilgiler var. Ayrıca şu sinyalin yerini tespit ettikten sonra hareket ederiz.” dedi.

Ceren, bilgisayar ekranını işaret etti. Lenslerin detaylı bir diyagramı görünüyordu. “Daha önce konuştuğumuz gibi, bu lensler kristallerle bir araya gelerek enerji akışını optimize ediyor. Ancak burada bir şey daha dikkatimi çekti.”

Ekranda belirli bir noktayla işaretlenen bir alanı büyüttü. “Bu yapı, sadece bilgi aktarımı için değil, aynı zamanda bir sinyal amplifikatörü* gibi çalışıyor. Yani bu lensler takan kişilerin hem bilgilerini hem de düşüncelerini bir ağa iletiyorlar diye düşünüyorum..”

Bu bilgi odadaki herkesin yüzüne ciddi bir ifade yerleştirdi. Elif, derin bir nefes aldı. “Eğer bu doğruysa, bu lensler sadece birer kontrol aracı değil, aynı zamanda zihinler arası bir köprü görevi görüyor olabilir.”

“Ve bu,” dedi Emre, “Neogate’in neden bu kadar ileri gittiğini açıklıyor. Sadece fiziksel kontrol değil, düşünceleri bile kontrol edebilecek bir sistem kuruyorlar. Bu, tüm dünyanın üzerinde bir güç kurabilecekleri anlamına gelir.”

Sertaç, o sıralarda çalışmaya devam ediyordu. Ekip, kendi aralarında konuşmaya devam ederken dikkatlerini çekti. “Tamamdır. Sinyalin yerini tespit ettim," dedi ve duraksadı. "S*ktir! Komutanım buna inanamayacaksınız!"

Emre, merak ve endişe içinde "Ne oldu?" diye sordu.

Sertaç "Bu konum," dedi ve yutkundu. "Buna inanamayacaksınız."

"Nereyi işaret ediyor bu konum? Söylesene be adam!" dediğinde Emre, Sertaç ekrandaki haritayı yaklaştırdı. Haritada işaretli alanda oturan kişinin adı açıkça görünüyordu.

"Emekli Genelkurmay Başkanı Erhan Timur'un evi burası komutanım. Biz, o bölgeye ulaştığımız vakit sinyali bizden önce kesen, bunu yapan kişi veyahut kişilerin konumu bu adresi gösteriyor.”

O sırada daha yeni ekibin arasına karışan Hasan "Bu adam durmayacak mı!" diyerek öfkeyle söylendi. "Lanet olsun. Ülkemize ihanet edip rahat içinde yaşadığı yetmiyormuş gibi şimdi de bunu mu yapıyor?"

“Bunu bilmiyorum komutanım, ama artık bir şeyler yapılması şart. Belli ki Erhan Timur'un,” dediğinde bunu tükürürcesine söylemişti Sertaç "yakalanması gerekmekte. Daha fazla ileri gitmesine izin veremeyiz ve ondan edinebileceğiz her türlü bilgiye ihtiyacımız var."

Emre, "Haklısın!" dedi öfkeli sesiyle. “Tamam. Hazırlanın. Artık daha fazla vakit kaybedemeyiz. Sertaç'ın da dediği gibi elimizdeki kanıtlarla birlikte Erhan Timur'u almamak için bir sebep kalmadı.”

"Bu konuda izin istemeyecek misiniz komutanım?" diye sorduğunda Elif, "O iş bende," diyerek yanıt verdi Ali. "Ben halledeceğim komutanım. Siz gidin ve alın o şerefsizi!"

Ekip, hazırlıklarının ardından yola çıkmak için harekete geçti. Emre, odadan çıkmadan önce "Erhan Timur'u aldıktan sonra konuyu artık Cumhurbaşkanı'na bildirmemiz gerekiyor," dedi. "Onunla birlikte Ankara'ya yol alacağız. Hep birlikte Ankara'ya varmamızın ardından elimizdeki tüm bilgileri, tüm verileri anlatacağız. Umalım ki bize inansın ve bizim gibi ülkemizin güvenliği için harekete geçsin."

"Dikkatli olun komutanım," dedi evde kalan ve onlara buradan destek olacak olan Kıdemli Üsteğmen Cengiz. "Artık öyle bir noktadayız ki, bu nokta her noktadan daha kritik."

Emre, başıyla anladığını belli ettikten sonra yürümeye devam etti. Kapıyı arkasından kapattığında, yüreği sıkışıyordu. Kim bilir daha neler ortaya çıkacak, neler yaşanacaktı?

Bölüm : 27.12.2024 05:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...