Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@yazardide

 

Firuze içinde sinirle karışık garip bir heyecanla evden çıktı, otobüs durağına doğru yürümeye başladı. Okula giden arabaların güzergâhında iki seçeneği vardı. Alt sokaktaki otobüse de binebilirdi, kendi sokağının sonundan kalkan otobüse de. Annesi bizim sokaktakine bin demişti. Firuze diğer durağa gitmek istedi ama annesine söz verdiği için en azından tanışırız diye vazgeçti. Sokağın sonuna doğru yürümeye başladı. Durağa yaklaştığında biri vardı. Gerçekten gelmiş galiba diye düşündü. Çocuk gelen var mı diye sağa sola bakıyordu. En sonunda Firuze’yi fark etti, hafifçe üzerini düzeltir gibi yaptı. Firuze ise fark etmemiş gibi yürüdü ve durakta beklemeye başladı. Asla yanına bakmamaya çalışıyordu ama çocuk sürekli ona bakıyordu.

-Merhaba Firuze.

-Tanışıyor muyuz? Ben çıkaramadım sizi kusura bakmayın.

-Yok, hayır rica ederim, şey Cem ben. Fatma teyzem bu mahallede oturuyor belki tanırsın.

-Aa, Fatma teyzenin yeğenisin demek. Ne güzel.

-Evet, bende işte yatay geçiş yaptım buradaki üniversiteye.

-Yata yata geldin yani.

 

Bu iğrenç soğuk esprinin üzerine Firuze ve Cem aynı anda yüzlerini buruşturdu ama Cem gülüyor, Firuze ise utançtan kızarıyordu.

-Ay, çok özür dilerim ya valla istemeden oldu dilimin ucundaydı, çok kötüydü.

-Ne özrü yahu saçmalama. Evet, çok soğuktu ama güldürdü değil mi? Ayrıca bu şakayı yapan tanıdığım ilk kişi sensin.

-Daha kötü, artık beni kötü espri yapan biri olarak tanıyacaksın.

-Ben seni her halinle tanımak istiyorum desem çok mu hızlı giderim?

 

Firuze şaşırmıştı böyle birisini beklemiyordu. Bu söze ne denebilirdi ki? O sırada gelen otobüs Firuze’yi kurtardı.

-Otobüs, otobüs geldi. Kartın yoksa senin için basabilirim.

-Daha çıkartamadım, çok sevinirim.

-Tamam sen önden geç.

 

Cem gülümsüyordu, Firuze ise çılgın gibi otobüs dursun diye elini sallıyordu. Otobüse bindiler. Otobüste çok yer yoktu. Sadece karşılıklı iki yer kalmıştı. Oturdular. Firuze çantasından kulaklığını çıkardı, okula gidene kadar kimseyle konuşmamak için hemen takıp dışarıyı izlemeye koyuldu. Cem’de kulaklığını taktı. Kulaklığı da gözleri gibi maviydi Cem’in. Gerçi çantası ve ceketi de maviydi. Firuze çok izliyormuş gibi görünmemek için sürekli gözlerini kaçırıyordu ama Cem mavi gözlerini kaçırmadan direkt Firuze’ye bakıyordu. Bir süre sonra Firuze’nin yanındaki teyze kalkınca Cem çok hızlı bir şekilde Firuze’nin yanına oturdu. Firuze içinden gülüyordu. Cem, Firuze’yi dirseği ile dürtüp telefonunu gösterdi. Telefonda ise notlar kısmında “Ne dinliyorsun?” yazıyordu. Firuze güldü, o da o anda dinlediği şarkı ekranını gösterip okumasını sağladı. Firuze “Ayça Özefe’den Zaman Alır ” dinliyordu. Cem beğenmiş bir yüz ifadesi takındı. Firuze göz kırpıp sen ne dinliyorsun demeye çalışmıştı. Cem ne demek istediğini anlayınca o da telefonunun ekranını gösterdi. Cem ise “Emir Can İğrek’ten Bıçaklandım” dinliyordu. Az önce Cem’in yaptığı yüz ifadesinin aynısını yaptı Firuze. Belli etmese de şaşmıştı Firuze. Müzik tarzını beğenmişti.

-Hangi fakültedesin Cem?

-Mühendislikteyim.

 

Firuze bilmiyormuş gibi yapıyordu.

-Aa, öyle mi? Ben Fen Edebiyat Fakültesindeyim. Türk Dili ve Edebiyatı okuyorum.

-Bende bilgisayar mühendisliği okuyorum.

-İyiymiş

-Firuze, acaba bana dersten sonra okulu gezdirebilir misin?

-Yani aslında göründüğü kadar büyük değil.

-Gezdirmez misin yani?

-Ay yok canım gezdiririm tabi ki.

Canım lafı Cem’i gülümsetmişti. Firuze sonradan fark etti ne dediğini.

-Şey canım derken, ağız alışkanlığı olduğundan. Yanlış anlama.

-Tamam, anlamam. Peki dersin kaçta bitecek?

-Bugün bir dersim var o da üçü çeyrek geçe bitecek. Seninki kaçta bitiyor?

-Benimde bir dersim var ama dörde çeyrek kala bitecek.

-Üç kırk beş yani. Tamam, sorun değil yarım saat zaten, beklerim seni kafeteryada.

-Gerçekten mi?

-Evet. Beklemeyeyim mi?

-Yok canım, bekle. Şey canım derken…

-Biliyorum, biliyorum. Sorun değil.

-Numaranı alsam dersten sonra haberleşsek?

-Tamam, olur.

 

İkisi de sınıflarına gittiler. Firuze daha sınıfa girmeden birisi kolunu sertçe çekti. Ozan’dı bu. Firuze’nin, okul psikopatlarından biri.

-Hayırdır Firuze, kim o çocuk?

-Sana ne Ozan?

-Bir daha yanında görmeyeceğim onu.

 

Firuze hızla kolunu çekti. Yine sinirlenmişti.

-Sana mı soracaktım? O ellerin bir daha bana değerse senin canına okurum. Haberin olsun.

 

Firuze aynı hızla sınıfa girip herhangi bir kızın yanına oturdu. Çok arkadaşı yoktu. Bazıları vize zamanı ortaya çıkıp “notun var mı?” diye soruyordu. Onlara hiç pas vermeden “bende de yok, bulursan bana da versene” diyerek geçiştiriyordu. Ama hocaları ile arası gayet iyiydi. Derslerinde de başarılıydı. Bir buçuk saat sonra dersi bitti Firuze’nin. Derslikten çıkıp kafeteryaya indi. Bir çay aldı ve Cem’i beklemeye başladı. Yarım saat sonra Cem koşturarak kafeteryaya girdi. Gözleriyle aradıktan sonra Firuze’yi görünce yüzünde bir tebessüm belirdi. Firuze ise Cem’in neden koştuğunu anlayamadığı için şaşkındı. Cem derin bir nefes alıp Firuze’nin masasına doğru yürüyüp oturdu.

-İyi misin? Niye koşuyordun?

-Seni çok bekletmek istemedim.

-Bence beklemeyeceğimi düşündün ama neyse.

-Yani o da var tabi. Yeni tanıştık ya belki ekersin diye düşünmeden edemedim.

-Bizde söz ağızdan bir kere çıkar. Bekleyeceğim dedim beklerim.

-Teşekkür ederim.

-Mesaj atsaydın “Geliyorum” diye.

-O hiç aklıma gelmedi benim ya

 

Firuze gülümsedi.

-Hadi gel, kütüphaneden başlayalım.

 

Neredeyse bir saat sonra okulu gezmeleri bitmişti yine kafeteryanın önüne gelmişlerdi.

-Sana söylemiştim o kadar büyük değil.

-Haklıymışsın. Şey acıktın mı?

-Bilmem. Sen acıktın mı?

-Biraz acıktım. Bir şeyler yiyelim mi?

 

Firuze içinde bir anda gerilme hissetti. Bu çocuğa şuan neden bu kadar iyi davranıyordu. Onu Çetin’den ya da bir başka platonikten ayıran neydi? Evet, gözleri güzeldi ama bu bir sebep değildi. Saçma bir şekilde bırakmıştı kendini. Hemen kendisine gelmeliydi. Firuze bu düşünceleri o mavi gözlere kitlenip yaptığı için Cem endişelenmişti. Firuze hızlı bir şekilde gözlerinin kaçırdı.

-Olmaz, yemeyelim yemek falan. Eve gitmem lazım. Arkadaşıma gidecektim.

 

Cem güzel hava bir anda bulutlandı gibi hissetti. Üzüldü ama üzüldüğünü belli etmedi. Firuze’yi kaybetmektense onunla arkadaş olmaya bile razıydı.

-Tamam, o zaman mahalleye dönelim. Nereden kalkıyordu otobüsler, şuradan mı?

 

Cem Firuze’ye cevap verme hakkı tanımadan önden yürümeye başladı. Çünkü cevap verirse belki, başka bir mazeret bulabilirdi. Firuze Cem’in peşinden önce gitmedi, sonra yanlış yöne yürüdüğü için ikaz etti.

-Cem! Orada değil durak. Anlatmadım mı az önce? Alt sokaktan bineceğiz.

-Kusura bakma, unutmuşum.

-Bir de kaybolma buralarda.

İkili bir süre sonra mahalleye gelmişlerdi. Otobüsten indiler

-Firuze yarın dersin var mı?

-Evet, yarın sabahtan dersim var. Senin var mı?

-Benimde sabahtan dersim var. Sabah otobüsü kaçta geçer biliyor musun?

Cem’in aslında sabahtan dersi yoktu, maksat Firuze ile biraz daha fazla vakit geçirmekti.

-Sekizi on geçe burada olur.

-Peki, teşekkür ederim o zaman yarın sabah görüşürüz.

-Aslında…

 

Firuze Cem’in yanında mutlu olmuştu. Çetin gibi kasıntı değildi.

-Ben şimdi Nazlı’ya gidecektim, sende onların yan evinde oturuyormuşsun. İstersen beraber yürüyelim. Yani ister misin?

- Nazlı... Nazlı sana anlattı değil mi? Sabahtan beri hiçbir şey bilmiyorsun sandım Firuze! Neden bilmiyormuş gibi yaptın?

 

Firuze içinden keşke söylemeseydim diyordu ama artık çok geçti.

-Bir tek Nazlı olsa keşke! Önce Nazlı sonra Fatma teyze aracılığıyla annem. Hepsi seninle tanışmamı istiyordu. Ama seni diğerleri gibi sandım. Belki öylesindir de bilmiyorum, çünkü seni hala tanımıyorum. Benden ne duymak istiyordun ki? “Merhaba ben Firuze herkes seninle tanışmamı söyledi biz sevgili olacağız seninle.” Dememi falan mı bekledin? Söz verdiğim için bilmiyormuş gibi yapıp tanımaya çalıştım seni. Hepsi bu.

Cem koca cümle içerisinde bir tek “Sevgili olacağız” kısmına takılmış gülümsüyordu. Her şeyi unutup olayı yumuşatmaya çalıştı. Bir yandan da yürüyorlardı.

-Peki, tanıdın mı beni?

-Eh işte, pozitif not kısmın yüksek.

-Bana not mu verdin? Hemen söyle, lütfen söyle, ne olur söyle.

Cem saçma bir şekilde çok sevinmişti. Firuze onu önemseyecek kadar not tutmuştu ve bu notlar pozitifti, o mutlu olmasında kim olsundu?

-Yok artık, asla söylemem.

-Olsun o notların pozitif olması benim için çok önemli.

-Unutma canım, notların pozitif ya da negatifliği sana bağlı.

-Unutur muyum hiç? O notların hepsi pozitif olacak görürsün. Negatifi hayatımızdan atıp kurtulacağız.

-Göreceğiz bakalım, ama benim hafızam iyidir bu laflarını unutursan sana bir bir hatırlatırım.

-Kendimi unuturum bu laflarımı unutmam.

-Göreceğiz orasını. Neyse gelmişiz bile, sabah görüşürüz.

-Görüşürüz “canım.” Şey canım derken.

-Cem!

-Tamam sustum. Görüşürüz.

Loading...
0%