@yazargibibisi
|
daha bağırdı. Öğle yemeğine kadar keyfi yerine gelmişti, bacaklarını çalıştırmak, sokağın karşısına yürüyüp fırından bir çörek almak istedi.Pelerinli insanlar aklından bütün bütüne çıkmıştı ki,içlerinden bazılarına rastladı fırının orada. Yanlarından geçerken öfkeyle baktı. Nedenini bilmiyordu, ama tedirgin oluyordu onlardan. Bunlar da heyecanlı heyecanlı fısıldaşıyorlardı, ortalıkta bir tek para tası bile görünmüyordu. Elindeki kese kâğıdında koca bir çörekle dönüp yanlarından geçerken, konuşmalarından birkaç sözcük çalındı kulağına."Potter'lar, doğru, ben de öyle duydum -""- evet, oğulları, Harry -"Kaskatı kesiliverdi Mr. Dursley. Her yanını korku sardı.Bir şey söyleyecekmiş gibi, fısıldaşanlara baktı, ama vazgeçti.Yolun karşısına geçti hızla, bürosuna koştu, sekreterine rahatsız edilmemesini söyledi, telefona sarıldı, evinin numarasını tam çevirmişti ki, kararını değiştirdi.Telefonu yerine bıraktı, bıyıklarını sıvazlayarak düşündü... Hayır, düpe düz aptallık ediyordu. Potter öylepek alışılmadık bir ad değildi ki. Harry diye oğulları olanPotter adında kim bilir kaç kişi vardı. Üstelik yeğenininadının Harry olup olmadığından da emin değildi.Çocuğu görmemişti bile. Belki de Harvey'ydi. Ya da Harold. Mrs. Dursley'yi telaşlandırmanın anlamı yoktu,kardeşinin adını söyleyince bile tedirgin olurdu karısı.
Onu suçlamıyordu- kendisinin de öyle bir kardeşiolsaydı... ama ya o kişiler, o pelerinli insanlar...O ikindi kafasını matkaplara veremedi, olanaksızdı bu,saat beşte binadan ayrılırken öylesine dalgındı ki,kapının tam önünde birine çarptı.Sendeleyip az kalsın yere düşecek sıska ihtiyara, "Özürdilerim," diye homurdandı. Onun menekşe rengi bir pelerin giydiğini kavraması için birkaç saniye yetti Mr.Dursley'ye. Adam bu çarpmaya pek aldırmışa benzemiyordu. Aksine, koca bir gülümseme yayıldı yüzüne, yoldan geçenleri dönüp baktıracak kadar incebir sesle, "Özür dilemeyin, efendim," dedi, "bugün hiçbirşey keyfimi kaçıramaz! Sevinin, o Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen sonunda gitti! Sizin gibi bir Muggle bile bunu, bu mutlu, mutlu günü kutlamalı!"İhtiyar, Mr. Dursley'yi karnına sarılıp kucakladı, sonra uzaklaştı.Mr. Dursley olduğu yerde kalakaldı. Bütün bütüne bir yabancı tarafından kucaklanmıştı. Üstelik Muggle olarak nitelenmişti, artık ne demekse bu. İyice karışmıştı kafası. Arabasına koştu, eve yollandı, hayal gördüğünü umuyordu, daha önce hiç ummamıştı bunu, çünkü hayalgücü denilen şeye hiç inanmazdı.Arabasını dört numaranın park yerine çekerken, ilk gördüğü -bu da hiç keyiflendirmedi onu- o sabah gözüne ilişen tekir kedi oldu. Bahçe duvarında oturuyordu şimdi. Aynı kedi olduğuna emindi; gözlerinin çevresinde aynı çizgiler vardı."Şişşşt!" diye bağırdı Mr. Dursley. |
0% |