@yazarhanifedemir
|
Bölüm ismi Sofia
"Her insanın bu dünyaya bir geliş amacı vardır" annesinin dediğini hatırladı Kraliçe. Lâkin kendi geliş amacını bir türlü anlayamadı. Bu muydu? Geçmişteki diğer kraliçeler gibi sadece Kralına bağlı olarak yaşayacak ona yeni veliahtlar yapacaktı. Bu kadar basit ve değersiz olmak onu yenilmiş hissettirdi. Hâlbuki daha farklı olabilirdi. Belli bir hayalî yoktu belki ama bu yaşadığı da değildi hayali emindi. Hiçbir farklılığı olmayan diğer kraliçeler gibi silikti işte. Zaten saraya geldiklerinden beri de görmemişti sevgili kralını. Kafese kapatılmış bir kuş gibi hissetti kendini. Aynadaki yansımasına bakarken düşünüyordu bunları. Ne farkı vardı ki? Göz renginden yüzündeki çizgilere kadar bu ayna gibiydi hayatı. Zaten var olan bir hayatı gösteriyordu. Hafif vurulup aralanan kapı ile kendine geldi. Sarayda ona verilen yeni hizmetçisi görüş açısına girerken ne kadar güzel olduğunu düşündü. Yüzünde kendisinde olduğu gibi boya yoktu ya da ihtişamlı kıyafetleri, lâkin buna rağmen güzelliği parlıyordu. "Kraliçem bir emriniz var mı?" Diye sordu bilmem kaçıncı defa. Lâkin kraliçe sadece yalnız kalıp düşünmek istiyordu. "Kral daha dönmedi mi?" Diye sorduğunda hizmetçinin gözlerinin parladığını gördü. Bu da Kraliçenin dikkatini çekmiş aklına az önceki güzelliği sadece kendisinin fark etmemiş olabileceğini getirdi. Zavallı hizmetçi ise cinsel arzuları imkansız duygular ile karıştıracak kadar toy ve cahildi. Bir an kızgın hissetti, başka hizmetçi yok muydu? Nereden bilecekti bu duyguların daha da kötüleşip korkunç emellere dönüşeceğini. Kendisini bu kıza nasıl emanet edecekti? Krala büyük bir öfke hissetti. Yatıp kalktığı bir cariyeyi baş hizmetçisi yapacak kadar ahlâksız ve düşüncesizdi belli ki. "Henüz gelmedi Kraliçem" diyerek başını eğdi. Göz göze gelmekten çekiniyor gibiydi. Kocası ile yattığı için utanıyor olsa gerekti. "Adın ne senin?" Diye sordu soğuk bir sesle. " Sofia Kraliçem" dedi hemen titreyen sesiyle. "Sofia, Kralını çok seviyorsun sanırım." Dediğinde başını şaşkın bir ifadeyle kaldırıp Kraliçe'ye baktı. "Ben.." Sofia tereddütle konuşmaya başladığında Kraliçe tekrar sordu. "O zaman sen bilirsin. Kral nasıl biridir?" Diye sorduğunda Sofia'nın kaşları havaya kalkmış sorulan soruyu algılamaya çalışıyordu. "İyi biridir" dedi zorlukla lâkin ses tonu emin değil gibiydi. Bu da Kraliçe'yi işkillendirmişti. "Pek emin değil gibisin. Bir araya geldiğinizde hiç konuşmaz mi?" Diye sordu imali bir ses tonuyla içinde biraz alay vardı. Sofia yutkunurken kaşlarını çatmıştı. "Bilmiyorum, hiç konuşmadım. Hatta göz göze bile gelmedim Kraliçem" dediğinde şimdi şaşırma sırası Kraliçe' de idi. "Nasıl yani? Sen cariyesi değil misin?" Sofia ağzını kapatıp gözlerini büyüttü. "Ne diyorsunuz siz Kraliçem! Ben sadece bir hizmetkârım. Ayrıca Kral'ımız sarayda pek durmaz bile." Dedi sözlerini hızla sıralayarak. "Fakat az önce Kralını sorduğumda ki gözlerinin parıltısı bana başka bir şey söylüyordu" Sofia iki elini de olumsuz anlamda hızla sallayarak cevap verdi. "Sadece ona minnettar olduğum için. Bizim köyümüze düşman askerleri girdi ve herkesi öldürdüler. Bana tecavüz etmeye çalıştıklarında Kral'ım ve şövalyeleri gelip kurtardı. Sonra da saraya getirdi. Bir süre mutfakta çalıştıktan sonra sizin emrinize verildim. Nasıl minnettar olmam, nasıl adı her geçtiğinde gözlerim parlamaz? Kralım olmasaydı, kim bilir şimdi ne haldeydim" dedi dolan gözleriyle. Kraliçe sertçe yutkunurken Sofia'nın yaşadıklarına üzüldü. Maalesef savaş zamanında bazı civar köylerde bu durum sıkça yaşanıyor, insanlar ve çocuklar katlediliyordu. Kral her ne kadar soğuk ve duygusuz bir adam olsa da merhametli olması Kraliçe'ye tebessüm ettirmişti. Sofia bu tebessümü fark ederken Kraliçe'ye ne kadar çok yakıştığını düşündü. "Çok güzel bir gülümsemeniz var Kraliçem" düşüncelerini fark etmeden dile döken kızın gülümseyen yüzü solmuş kırdığı pot ile başını hızla eğip korkudan titremeye başladı. Zira ne haddineydi! Kraliçe ise Sofia'nın bu cesur sözlerine önce şaşırsa da daha sonra hoşuna gittiğini fark etmişti. Özellikle kızaran yüzünü hatırladıkça dudaklarını gülmemek için birbirine bastırdı. "Teşekkür ederim Sofia. Sen de çok güzel bir kızsın" diyen Kraliçe ile yüzü iyice pancara dönen kız aynı zamanda Kraliçe'den böyle bir iltifat aldığı için şaşkındı. "Biraz bahçede dolaşmak istiyorum bana eşlik etmek ister misin?" Diye soran Kraliçe'ye yutkunarak baktı Sofia. Zira benim ile gel yerine, gelir misin diye rızasını sormuştu. Kral'dan sonra Kraliçe'yi de çok sevdiğini düşündü. "Tabii! Kraliçem, emredin" dediğinde Kraliçe kaşlarını çattı. Sofia ne hata yaptığını düşündü. "Sen benim hizmetçim değilsin!" Diyen Kraliçe ile içini büyük bir hayal kırıklığı esir alırken nerede hata yaptığını anlamamıştı. Bu hayal kırıklığı yüzüne yansımış olacak Kraliçe konuştu: "Hemen asma yüzünü. Hizmetçim değil, arkadaşım olmanı istiyorum sadece" dediğinde Sofia şaşkındı. "Yapmayın Kraliçem! Ben kim, sizin arkadaşınız olmak kim?" Dediğinde Kraliçe kaşlarını çattı. "Ama bu koca sarayda bir tane bile arkadaşım yok" dedi dudaklarını yaramazca bükerek. Sofia koskoca Kraliçe'nin böyle hallere girmesi onu şaşırtmıştı. Çünkü ona göre bu saraydaki herkes ruhani bir varlıkken Kral ve Kraliçe tanrı gibi bir şeydi. Şimdi onları çıplak gözle görmek ve aralarında bulunmak hiçte öyle olmadığını hatta normal insandan farklı olmadıklarını göstermişti. "Ee ne diyorsun? Yoksa olduğum yerde tepinip banane arkadaşım ol diye bağırayım mı?" Diye soran Kraliçe'nin sevimliliğine sabırla baktı. Zira kucağına oturtup bir bebek gibi sevmemek için kendini zor tutuyordu. Bütün duygularını yüzüne yansıtan Sofia'ya bakan Kraliçe büyükçe gülümseyip ellerini uzattı. Sofia uzatılan ele sorgularcasına bakarken Kraliçe kendinden ufak tefek görünen kızı kollarından çekip ellerini tuttu. Sofia'nın kalbi göğsünü parçalarcasına atıyor, şaşkın bakışlarını Kraliçe de gezdiriyordu. "Aramaz da kalacak tabii. Zira biliyorsun sarayda böyle bir arkadaşlığa izin vereceklerini sanmam ve bizi ayırmalarını istemiyorum" dedi Kraliçe. Sofia başını ağır hareketler ile sallıyordu lâkin gözlerini birleşik ellerinden çekemiyordu. Zira bir Kraliçe'nin ellerini tutuyordu. Ne kadar yumuşak ve sıcak olduğunu düşündü. Hafif bir kayganlık da vardı sanki. Bir yaprağın yüzeyi gibi.. Sofia birleşik ellere bakıp bunu düşünürken Kraliçe yakalanmamak için dikkat etmeleri gereken hususları sayıyordu. Hiç tepki vermeyen Sofia'a ile konuşmasını kesen Kraliçe yeni arkadaşının bakışlarını takip ederek dalıp gittiği birleşik ellerine baktı. Bu hâli ona çok tatlı gelirken gülümsedi. Kral bir muamma idi tıpkı hayatı gibi, lâkin yalnız olmadığını hissetmek bir nebze olsun iyi hissettirmişti. Tabii ki insan sarrafi değildi lâkin daha odasına girer girmez güzel yüzünün altındaki saflığa hayran olmuştu. Belki bu yüzden Sofia'nın Kral ile bir cinsel ilişki yaşayıp aşık olduğunu düşünmüştü. Sadece bu kadar masum kalpler aşk gibi duygulara çabuk yenilir. Eğer bu aşk imkansız ve yıpratıcı ise insanın içinde masum olan ne varsa alır sadece acıyı bırakır. Bu da hata yapmasına sebep olurdu. Kraliçe işte bu hatadan korkmuştu. Sofia ileride bu hataya düşerse hem onun için hem kendi için felaket olacaktı. Nihayet ki böyle bir durum söz konusu bile değil, sadece minnettarlık duygusuydu. Neden ilk bu olasılığı düşünmedi. Hâlbuki ilk akla gelen minnettir. Sarayda yaşanan imkansız bir aşk, en zoraki olan sebepti. Sanırım birinin Krala minnet duygusu ile bağlı olması ona imkânı bile yok gibi gelmişti. Anlaşılan Kralı tanımak için uzun bir zamana ihtiyacı olacaktı. Şimdi aynadaki yansımasına bakarken bir kişiyi daha yanına eklemiş olmanın haklı gururunu yaşıyordu.
|
0% |