@yazarhanifedemir
|
Hayatım boyunca hep bir şeyleri değiştirme çabasıyla yasadım. Okuldaki zorbalıklara dur demek için sıfımdaki bazı baba yiğit öğrencileri gruplandırdım. Hiçbir haksızlığa boyun eğmeden okudum ve alıp verdiğim nefesleri hak ettim. Uzayıp giden yola ve ara sıra kaçamak bakışlarımı uyuyan adama çevirirken bunları düşünüyor, yollar daha bir uzun geliyordu. "İnsan birini sevmek felaketine uğradımı esir gibi bir şey oluyor." Bakışlarımı şaşkınca gerilip gözlerini ovalayan adama çevirdim. "Daha önce okudunuz mu?" Diye sordum merakla kitabın kapağını örterek. "Belki üç defa" dedi gözlerini kısıp düşünerek. "Yolculuk nereye hanımefendi?" Diye sordu sonunda. "Kars Sarıkamış" dediğimde kaşlarını havaya kaldırıp düşünceli bir şekilde yüzüme baktı. "Sarıkamış da ne işiniz var? Ziyaret ya da seyahat mi?" Diye sordu gözlerini kısıp ben ise bu kadar fazla sorgulamasından rahatsız olsam da kibarlığı elden bırakmamak için cevap verdim. "Hayır, görev icabı gidiyorum" dediğimde başını belli belirsiz sallayıp pencereye döndü. Burnuma gelen sıcak çay kokusu ile gözlerimi araladığım da yabancıyla göz göze gelmiş irkilerek doğrulmuştum. "Günaydın" dedi tebessümle çayından bir yudum alarak. "Günaydın" yeni uyandığım için sesim zorlukla çıkmıştı. "Elinizi yüzünüzü yıkayında bir an önce başlayın, çayınız daha fazla soğumadan" "Aa Ne münasebet! Neden bir yabancı ile kahvaltı edecekmişim" "Sakin olun. Siz elinizi yüzünüzü yıkayın gelin, ben giderim rahat rahat kahvaltınızı edersiniz." dediğinde ağır hareketlerle doğrulup yürüyerek vagondan çıktım. Geri döndüğümde gerçekten yerinde yoktu. "Hoş geldiniz kaymakam hanım" dediğinde tebessümle karşılık verdim. "Hoş buldum, siz.." "Valim karşılamamı emretti ben İhsan müşerref oldum hanım efendi. Bugünden itibaren bütün resmi işlerinizde eliniz ayağınız olacağım." Diyerek elimdeki küçük bavulu almış başka bir adama el hareketi yaparak çağırdı. Kısa boylu tıknaz üstündeki kıyafetlerden hamal olduğu belli olan bir genç benim büyük bavullarımı çoktan el arabasına doldurmuş bizi görünce yanımıza doğru koşturarak geliyordu. "Bende müşerref oldum ihsan bey. Beni nasıl tanıdınız?" Diye sordum merakla. "Sizden önce dosyanız geldi kaymakam hanım. Resminizi gördüm" dedi utana sıkıla. "Alâ" diyerek gülümseyip sonunda kalabalığı yarıp gelmiş genç çocuğa baktım. "Hadi Cihan oğlum al şu kaymakam hanımın çantasını da arabaya yerleştir." Dediğinde baş üstüne diyerek meraklı çekingen bakışlarını bana çevirip birkaç saniye üzerimde tutup hızla çektikten sonra kalabalığın arasına tekrar dalıp çıkışa doğru koşturdu. "Buyrun kaymakam hanım. Sarıkamış'a araba ile deva edeceğiz." diyerek çıkışı gösterdi. ben ise hala meraklı bakışlar ile çocuğun görüş açımdan kaybolup gittiği noktaya bakıyordum ama bozmadan takip ettim. "Kusruna bakmayın kaymakam hanım, çocuğun heyecanına ve şaşkınlığına verin. İlk defa kadın bir Kaymakam görüyor." Dediğinde kaşlarımı havaya kaldırıp sertçe yutkundum. "Tamam Cihan teşekkürler. Sen git artık" diyen İhsan ile başını hızlıca sallayıp kayboldu. "Özel şoförünüz Kaymakam hanım. Ruhi bey" diyerek tanıttı İhsan. 50 li yaşlarında olan zayıf yüzü kırışıklık dolu adam sessizdi ama gözleri hiç durmadan konuşuyor gibi bakıyordu. Henüz ismini bile bilmediğim ama aynı vagonu paylaştığım adam kalabalık içinde tek koluna attığı el çantası ile yürüyordu. Kurak sarı düzlükler arasında görünen küçük eski binalar görünmeye başlamıştı. Çarşı diye tahmin ettiğim yerden geçerken insanlar ve dükkanlar çoktan kalabalıklaşmaya başlamıştı bile. Açılan kapıyla bakışlarımı binadan çekmiş kendimi dışarı atmıştım. Soğuk rüzgar yüzümü yalayıp geçerken titrediğimi hissetmiş kollarımı birbirine bağlamıştım. "Dışının böyle göründüğüne bakmayın Kaymakam hanım o işi Fırat evladımız halledecek Allah'ın izniyle" diyen adam ile kaşlarımı çattım. "Fırat?" Sorgulu bakışlarımı adamın üzerine tuttuğumda arkamdaki bir noktaya büyük bir gülümseme ile baktı. "Ahan da geldi işte." dediğinde başımı arkaya çevirmiş ve görüş açıma giren beden ile yüzüm şaşkınlıkla kasılmıştı. "Nerede kaldın Fırat oğlum ya" "Kusura bakma İhsan abi dün ki treni kaçırdım. Bu sabah zor bela buldum bir tane. Kondüktör Tahsin abi olmasa açıkta kalıyordum valla" diyerek alaylı bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerim şaşkınca büyümüştü. Yoksa en başından beri kim olduğumu biliyor muydu? |
0% |