@yazarhanifedemir
|
Rüzgâr yüzünü yalayıp geçerken açık kahve saçları savruluyordu. Gözünün önüne nefret dolu bakışlar geldikçe titreyen ellerine hâkim olamıyordu. Geri dönmeye yüzü olsa bir saniye bile durmazdı lâkin kimseyi haklı çıkarmaya niyeti yoktu. "Ne düşünüyorsunuz?" Kalın tok sesle irkilip bakışlarını sesin sahibine çevirdi. Fırat, düşünceli bakışlarını bu defa kendi yüzünde dolaştıran kadına bakıp tekrar konuştu. "En kestirme yolu mu bulmaya çalışıyorsunuz?" Diye alayla soran adam ile anlamayarak kaşlarını çattı. "Pardon?" Fırat, bakışlarını uzayıp giden düzlüklere çevirip konuştu. "Buradan kaçmanın en kestirme yolu.. Şuradaki sık ağaçların olduğu taşlı yolu görüyor musunuz? Oradan aşağıya birkaç kilometre yürüdükten ana yola çıkarsınız. İki saatte bir tren garına giden dolmuşlar geçiyor. Sizi kimse görmeden sessizce kaçıp gidebilirsiniz." Diyerek kinayeli bakışlarını Feride'ye çevirdi. "Karşınızda kim olduğunu unuttunuz herhalde latife edebildiğinize göre" dedi sesinde bariz belli olan sinirle. "Aslında gayet ciddiydim" bir an da ciddileşen ifadesiyle. "Kaçmak istediğimi de nereden çıkardınız?" "Uzaklara bakan buğulu gözleriniz ve titreyen çenenizden." Dedi derin bir nefes alıp ceketinin cebinden sigara çıkarırken. "Biraz zaman kaymakam hanım. Hem onlar için hem sizin için. Buralara kadar vazgeçmek için gelmediğinizi sanıyorum" dediğinde Feride bakışlarını tekrar Fırat'a çevirdi. "Asla!" Aniden söylediği sözcükle Fırat kıvrılan dudaklarının arasına sigarasını yerleştirdi. "Mersi" dedi Feride sadece elini kalsın anlamında uzatırken. "Bu arada o gün sana için size teşekkür edemedim. Teşekkür ederim. Siz olmasaydınız belki de..." "Eminim bir cengaver çıkardı. Bir kadın zor durumdayken kimsenin görmezden geleceğini sanmıyorum" diyerek sözünü kesti. "Ama gelmişlerdi." Dedi Feride acı bir tebessümle bakarak.. "Kaymakamlık binasından neden uzaklaştınız? Burası pek tekin bir yer sayılmaz" dedi Fırat etrafına göz gezdirirken aklından neler geçtiğini anlamak imkânsızdı. "Neden? Canıma kast mı ederler?" Diye alayla sorduğunda Fırat bakışlarını hızla Feride'ye çevirdi. "Sadece.. kimse için tekin değildir belki de. Üstünüze alınmayın kaymakam hanım. Bu zamanda kim dost kim düşman anlamak zor oluyor. Siz yine de tedbiri elden bırakmayın." diyerek arkasını döndü. "Nereye?" " Sizinle uzun uzun memleket meselelerini konuşmak isterdim kaymakam hanım lâkin herkesin bir işi var bittabi benim de. Siz de bir an önce makamınıza dönün." Diyerek elleri cebinde geri geri yürüyen adam hızla önüne dönüp uzaklaştı. Feride arkasından bakarken Fırat'ın kim olduğunu bilmek ve onu tanımak istediğini hissetti. Yüzündeki gizemli adam maskesi altındakini merak etti. ✨✨✨ Fırat öfkeli adımlarla karakola girerken yumruklarını sıkıyordu. "Nerede o kansız?" "Sorgu odasında" dediğinde adımlarını o yöne atmıştı ki Tahsin amir kollarından tuttu. "Fırat, söz verdin evlat unutma" dedi uyarıcı bir bakış atarak. "Sen orasını merak etme Tahsin baba. Sağolasın." Dedi kollarını sarmış ellerini pat patlayarak. Yere sert basan adımları sorgu odasına geldiğinde kapının önündeki memur geçmesi için yol verdi. Fırat memurun omzunu sıkıp diğer eliyle kapıyı bir hışımla açtı. ✨✨✨ "İhsan bey anlayamıyorum neden hiç kimse bu yasa dışı işgallere sesini çıkarmadı?!" Diyerek öfkeyle soludu Feride. Anlayamıyordu. Bu ilçede sadece parası olanın borusu ötüyordu ve kalanlar sadece boyun eğmek durumunda kalmışlardı. En kötüsü de buna hiç kimsenin sesinin çıkmamasıydı. "Kaymakam hanım. Bu insanların devletten ya da adaletten korktuğu yok ki. Bu sebeple kimse boşuna enerjisini tüketip hedef olmak istemedi." "İhsan ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu sizin? Dağ başımı burası canım!?" Diye kükredi Feride sinirle. "Kaymakam hanım burası dağ başı" dedi çaresiz bir sesle İhsan. "Ben göstereceğim onlara dağ başını! Devleti salak yerine koymak neymiş görecekler" diyerek sinirle mırıldanan kadına kaslarını çatarak baktı İhsan. "Kaymakamım burası onların çöplüğü. Sakın gözlerine batacak bir şey yapmayın" diye uyardığında sinirli bakışlarını İhsan'a çevirdi Feride. "Ne demek gözlerine batacak bir şey yapmayın. Onlar benim gözüme batmamalıydı. Devletten güçlü hiç kimsenin olmayacağını rica ederim unutmayın İhsan bey. Ben de bu ilçeyi onlara dar etmezsem Bana Feride demesinler" diyerek masaya vurduğunda İhsan sıkıntılı bir nefes aldı. Şimdi Feride'ye baktığında korkmadan edemiyordu. "Kaymakam hanım gelin sadece yer işgali yapan esnafı dize getirelim ama daha büyük adamlarla uğraşmayalım" dedi son bir ısrarla. Sesinde çaresizliğin tınısı vardı. "İhsan bey bir kere daha sözlerimin üstüne söz söylemeye çalışırsanız sizin için güzel sonuçlanmayacaktır. Haddinizi takının lütfen ve sadece emirlerime uyun!" Dedi Tehditvari bir sesle. "Afedersiniz Kaymakam hanım ben sadece sizi korumaya çalışıyorum" dedi başını eğerek. "Beni kimden koruyorsunuz? Güçsüzlerden zorla gasp ettikleri toprakların üzerine konup zenginliğine zenginlik katan çabulculardan mı?" Dedi alaylı bir sinirle. "Ben..." "Yeter! Yarın şu Mahmut Karahanlı'yı bir ziyaret edelim" diyen kadına endişeli bir bakış atan İhsan bunun sonunun iyi yerlere gitmeyeceğinden emindi. Bitti Bitmek tükenmek bilmeyen bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz.. Görüş ve önerilerinizi bekliyorum |
0% |