Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yazarhanifedemir

"Güzel insanların var olduğuna inandığım bir dünyada yaşadım"


Derken kelepçeli elleri titriyordu.


Göz bebekleri karanlık bir boşlukta sallanırken parmakların arasındaki sigaranın dumanı o boşluğa eşlik etti.


Babadan yadigar kol saatine son kez bakan sorgu amiri derin bir nefesi içine çekip geriye doğru yaslanarak, "Yine başa döndük, değil mi Owen?" Dedi bıkkınlıkla.


"Anlamıyorsunuz" fısıltıdan farksız çıkan sesiyle soğuk bakışlarını amire çevirdi. Dudakları alayla kıvrılırken kaşlarının altından bakıyordu.


"Dünya'nın sonu geliyor" diyerek deli gibi kıkırdamaya başladığında sorgu amiri Daw, sıkıntılı bir nefes verip ayaklandı. Kendini dışarıya attığında adamın kahkaları büyümüştü.


Yardımcısı Brad, meraklı bakışlarını amirinin üzerinde tutup gelecek emri bekledi.


"Şu kaçık herifi çağır!" Brad'in kaşları şaşkınlıkla havalanırken anladığından emin olmak için bakışlarını amirinden çekmedi.


"Brad hâlâ ne bekliyorsun!" Diye bağırdığında sesindeki öfkeden emin olmuştu. "Baş üstüne!" Diyerek koşar adım uzaklaştı.


Yaklaşık bir saat sonra karakolun uzun koridorunun ucunduki asansör aralanmış, içinden beklenilen adam çıkmıştı.


Bacaklarını saran koyu renk bir kot pantolon, kuru kafa baskılı bir tişört ve üzerinde deri ceketiyle uzun koridoru yürürken kalın botlarındaki sesler gelişini duyuruyor gibiydi.


Bütün bakışlar ona dönerken kiminin yüzünde tiksinti, kiminin yüzünde öfke bariz belli oluyordu. Burada sevilmediği çok açıktı ama her zamanki gibi umursamadı.


Kendini amirin odasına attığında ona ihtiyaç duyulduğu için hiç mutlu olmayan bir ifadeyle karşılaştı.


"Hiç havalara girme Kirk! O adamın itirafina ihtiyacım var."


"Bana bu kadar çok güveniyor olman bir miktar gururumu okşadı Daw" diyerek parmaklarını yüzüne sallarken Daw dişlerini sıktı. Bu adama ihtiyacı olduğu her durumdan nefret ediyordu. Bunu da vücut diliyle gayet iyi dile getiriyordu.


Kirk, teşkilatın en yetenkli danışmanıydı. Genelde itiraf almakta zorlandıklarında ya da içinden çıkılmaz davalarda yardımına ihtiyaç duyulurdu. Lâkin kendini beğenmiş egosu ve her şeyi ben bilirim havaları onu teşkilat da sevilmeyen adam konumuna getirmişti.


"Adam koca bir kasabayı ateşe verdi. Lâkin kanıtlar jüriyi etkileyecek kadar güçlü değil, itirafı lazım." Diyen adam ile başını salladı Kirk.


"Sen bu işi bana bırak dostum"


Kendini sorgu odasına atarken diğerleri aynalı camın arkasındaydı.


Elleri kelepçeli adamın titrek bakışları içeri giren Kirk'e değdiğinde kaşlarını çattı. Odaya giren adamın yolunu kaybettiğinden emin olduğu bir an da karşısındaki sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı.


Kapali kapı ile tuhaf giyimli adam arasında gidip gelen bakışları hâlâ yanlış odada olduğuna inandığını gösteriyordu.


"Dostum dışarıdaki yağmuru görsen gök yer yüzüne düşecek dersin." Diyerek cebindeki sigaradan bir dal çıkarırken karşısındaki adama da uzattı. Fakat adam şaşkınlıkla onu izlediği için sigaraya uzanmadı. Kirk zaten sigarasını paylaşmayı sevmezdi. Memnun bir tavırda paketi cebine geri koydu.


"Sen kimsin be!"


"Ah! Ben mi? Seni hapse tıkacak adamım" diyerek geriye yaslanırken gayet sakin ve ifadesizdi.


"Evet, eminim bu olur"  Adam aynı tavırla geriye yaslanıp kollarını birbirine bağladı.


Kirk ise, sigarasını dudaklarının arasına koyup derin bir fırt çektiğinde dumanını saniyeler sonra dışarıya bıraktı.


Gözlerini hafifçe kısıp karşısındaki adamı süzerken sessizlik saniyelere eşlik ediyordu. Elleri kelepçeli adam gerginlikle sırtını dikleştirirken gelecek soruları bekliyordu.


Kirk'ün bakışları adamın boynundaki haç şeklindeki kolyeye değdi ve bir süre ona baktı.


"İnançlı biri olmana rağmen o kadar insanı diri diri yakmak sana nasıl hissettirdi?" Adamın bakışları gelen soruyla hüzüne evrilirken sertçe yutkundu.


"Ne düşündüğünüz umurumda değil. Ben bir şey yapmadım"


Diyerek omzunu silkti.


"Çığlıklarını duydun mu, yoksa kulaklık mı takıyordun?" Diye sorduğunda adam ileri geri hareket ediyordu.


"Ben bir şey yapmadım. Ben Tanrı'nın adamıyım"


"O mu söyledi sana yapmanı?" Diye soran Kirk'e şaşkınlıkla baktı


"Ah! O söyledi. Doğru ya Tanrı'nın adamısın sen. O ne derse onu yaparsın. Ya da manyağın birisin ve Tanrı söyledi diyerek kendini kandırıyorsun" diyen Kirk'e öfkeyle baktı adam.


"Siktir git!"


"Gözlerime bak Owen" diyerek adama doğru eğildi.


"Üzerinde koca bir kaya var. O kadar büyük ve ağır ki, sen nefes aldıkça daha fazla ağırlaşıyor. Eğer gerçeği anlatırsan o ağırlıktan sonsuza kadar kurtulacaksın. Aksi takdirde uykusuzluk seni ele geçirmeye devam edecek. " Derken sesi sakin ve şefkatliydi.


"Hiçbir şey bildiğin yok herkes gibi." Diyerek alayla konuşup arkasına yaslanırken kollarını göğsünde bağladı.


"Bak nasıl oldu sana anlatayım: Bir adam vardı. Senin gibi Tanrı'nın adamı olduğunu ifade eden. Eminim senin gibi dindar bir adamı inandırmak için çok fazla uğraşmamıstır. Hatta şöyle söylemiştir; "Sen seçilmiş adamsın" gururun okşandı. Kendini önemli biri gibi hissettin. Sonunda o adama saygı duydun, ne söylerse sorgulamadan yaptın. Eh! tabii o Tanrı'nın adamı. Nasıl sorgulamak gibi bir hadsizlik yapasın. Tabii istekleri büyüdü. Son isteği de koca bir kasabayı ateşe vermek. Açıklaması da hazırdı. 'Dünya'nın sonu geliyor' " Kirk olan biteni anlatırken aynanın arkasındaki adamlar bile şaşkındı.


Kirk devam etti.


"Dünya'nın sonu çok acımasız gelecek ve sadece günahkârlar görmeli. diyerek ve daha bir sürü vaaz ile seni ikna etti. Ta ki insanlar diri diri yanarken acı dolu çığlıkları duyana kadar. O zaman kendine geldin. 'Ne yapıyorum ben!' Belli ki yanlış bir yoldaydın ama ya doğruysa? Bu düşünce bir kurt gibi beynini kemirdi. Bu sebeple seni yakalamalarını istedin. Eğer yakalanırsan, Tanrı sana kızamazdı. Elinde değildi neticede. Bunu Tanrı'ya bıraktın. Eğer gerçekse yakalanmana engel olacaktı. Şimdi ise buradayız. Peki, şimdi nasıl hissediyorsun Owen? Hâlâ seni kandıran adamı kollamayı düşünüyor musun? Onun yüzünden koca bir kasabayı ateşe verdin ve masum bir sürü insan öldü. Çocuklar da dahil. Tanrı'nın seni affedeceğine gerçekten inanıyor musun?"


Kirk'ün cümlesi bittiğinde adam hıçkırarak ağlamaya başladı.


"Ben sadece doğru olanı yaptığımı düşünüyordum. Kimseye zarar vermek istemedim ve Tanrı'nın yolundan hiç sapmadım"


"Biliyor musun sen manyağın birisin ve içten içe bunu bildiğin için Tanrı'ya sığınıyorsun. Tanrı korkusu ve içindeki canavar sürekli savaş hâlinde. içindeki canavar ise ilk firsatta dizginleri ele aldı. Seni kullanan adamın da içindeki canavarı gördüğüne eminim. O yüzden seni seçti. "


"Seni piç herif! Peki, Tanrı'nın seni affedeceğine gerçekten inanıyor musun? Hayır! Çünkü tüm insanlığa çok kızgın. Hiçbir şey bilmiyorsunuz derken haklıydım. Hiçbir boktan haberiniz yok! Artık gerçeği biliyorum, dünyanın sonu geldi. Cennet, Cehennem ve Araf'ın kapısı açıldı. Bütün varlıklar yer yüzüne düştü. Sizin yapacağınız hiçbir şey, dünyayı ve içindekileri kurtaramayacak!" Çığlık çığlığa konuşan adamım yüzünde dehşet ve korku vardı. Söylediklerine gerçekten inanıyordu.


Kirk ise adamın yüzünü okumaya çalışıyordu. İlk defa bir adamın söyledikleri deli saçması olmasına rağmen gerçek gibiydi. Zira yüzündeki ifade deliyi değil, korkmuş bir adamı gösteriyordu.


Adamı ne kadar okumaya çalışsa da içindeki bir his onu ilk defa bu denli korkuttu.


Öyle ki, adamın söylediklerine inanmak üzereydi.


Dünya'nın sonu gerçekten geliyor muydu?


Işıklar yanıp sönmeye başladığında gerginlikle karşısında kendinden geçmiş adama baktı. Ellerini boynundaki kolyeye getirmiş dualar ediyordu. Bacak üstüne attığı sol bacağını indirirken kapının zorlandığını duydu.


Sanki olanları bir fanusun içinde izliyor gibiydi. Nefesleri sıklaşmış üzerlerindeki ampul patlamıştı. Önündeki masa sarsılırken bir deprem mi acaba diye düşünüyordu ama sadece zorlanan kapıyı görüyordu. Karşısındaki adam korkuyla kendini yere atarken başını yere koymuş af diliyordu.


Saniyeler sonra arkasındaki patlayan ayna soğuk ve karanlık odaya saçılırken Kirk hareketsiz bir şekilde duruyordu. Sonrası ise karanlık..


Aylardir aklımda olan bir kurgu. Hatta kapağını bile aylar önce yaptım ama yazmak nasip olmamıştı. Şimdi ilk bölümü atmak istedim.


Biraz fantastik bir kurgu.. ilk defa bu denli yoğun bir fantastik öğeleri olan kurgu yazacağım.


Henüz bu bölümde asıl başrolümüz görünmedi ama bir sonraki bölüm onu da okuyacağız. Hatta eminim en çok o ilginizi çekecek. Çünkü bu kurguda ki ilhamı bana veren kesinlikle o!


İki erkek başrolümüz olacak ..


Biri Kirk tabii ki..


Beklemede kalın.


Çünkü gümbür gümbür geliyoruz.... 📢📢📢📢


Loading...
0%