@yazarinn.birii
|
---
---
İki Aile Arasındaki Düşmanlığın Kökeni ve Baran'ın Kararı
22 yıl önce, Kızılhan ve Karacan aileleri Mardin'in en güçlü aşiretlerinden olmanın yanı sıra aynı zamanda dostane bir ilişkiye sahipti. Bu iki ailenin dostluğu, bölgedeki diğer aşiretlerin gıpta ile baktığı bir bağdı. Ancak bir gün çıkan bir silahlı çatışma bu dostluğu kökünden sarsacaktı. Çatışmada Karacan aşiretinin ağası Kemal, Kızılhan aşiretinin lideri Cemal’i vurup öldürdü. Cemal’in ölümü, Kızılhan ailesini tarifsiz bir yasa boğarken iki aile arasında büyük bir düşmanlık başlattı. O günden sonra Kızılhan ve Karacan aileleri için barış kelimesi sadece bir hayal oldu.
Cemal’in ölümü sırasında henüz 19 yaşında olan Baran, ailenin en büyük oğlu olarak ağalık sorumluluğunu üstlenmek zorunda kaldı. Hem genç yaşta babasını kaybetmenin travması hem de aşiretin tüm yükünü sırtlamak, Baran’ın karakterini sertleştirdi. Geçen yıllar boyunca Baran, aşiretini en güçlü hale getirdi. Ancak bu süreçte evlilik ya da bir aile kurmak gibi düşüncelere asla yer vermedi. Çocuk sahibi olma fikri bile babasını kaybettiği o günün acısını hatırlattığı için korkuyla doluydu.
Aradan yıllar geçtiğinde, Mardin’deki diğer ağalar iki aile arasındaki düşmanlığın artık son bulması gerektiğine karar verdi. Bunun tek yolu ise Kızılhan aşiretinin ağası Baran ile Karacan aşiretinin genç kızı Alya’nın evlenmesiydi. Bu evlilik, iki ailenin düşmanlığını sonlandıracak, yıllardır süren kan davasına nokta koyacaktı.
Baran, bu öneriyi duyduğunda öfkesine hâkim olamadı. Evlilik onun için hem kişisel korkularını hem de babasının intikamını unutturacak bir seçenek değildi. Sinirle annesi Meryem’in yanına gidip durumu anlattığında, Meryem ona sakin bir ses tonuyla şöyle dedi: “Bu evlilik, sadece senin soyunun devamı için değil oğlum. Bu, yıllardır süren düşmanlığın bitmesi için de bir fırsat. İnsanların kan dökerek çözemediklerini belki sevgiyle çözebilirsiniz. Sen aşiretin reisisin, bunu unutma. Hem babanın ruhu hem de bizim geleceğimiz için bu evliliğe evet demelisin.”
Baran, annesinin sözleri karşısında derin bir sessizliğe büründü. Günlerce düşündü, uykusuz geceler geçirdi. Hayatı boyunca aşiret için kararlar almıştı ama bu kez konu onun geleceğiydi. Zor da olsa, sonunda bu evliliği kabul etti
Karacan Konağı’nda Fırtına Öncesi Sessizlik
Karacan konağında, iki aileyi birleştirecek evliliğe dair haberler henüz ulaşmamıştı. Alya, bahçeden topladığı taze sebzelerle mutfağa girip yemek hazırlamaya koyulmuştu. Mutfakta geçirdiği zaman, Alya için bir kaçış gibiydi. Ellerinin lezzeti herkesçe bilinse de yemek yapmanın ona sağladığı huzur, Alya için çok daha önemliydi.
Yaklaşık iki saatlik bir çabanın ardından yemekler hazırdı. Tam o sırada mutfağa Bervan girdi. Suratında öfke dolu bir ifade vardı. Alya, abisinin gözlerinden bir şeylerin yolunda gitmediğini anladı. Bervan, soğuk bir sesle konuşmaya başladı: "Bugün ağalar bir karar aldı. Baran Kızılhan’la evleneceksin. Bu evlilik gerçekleşmezse seni kendi ellerimle öldürürüm, anladın mı?"
Alya’nın tüm dünyası başına yıkılmıştı. Boğazı düğümlendi, tek kelime edemedi. Bervan ise bu tehdit dolu sözlerini bıraktıktan sonra arkasını döndü ve sert adımlarla mutfaktan çıktı. Arkasında bıraktığı yıkımın farkında değildi. Alya’nın gözleri dolmuş, içinde yükselen acıya daha fazla karşı koyamamıştı.
Kısa bir süre sonra, konağın önüne bir araba park etti. Azat, işten dönmüştü. Konağa girdiğinde Alya’yı mutfakta, bir köşeye sinmiş halde buldu. Hemen yanına koştu. "Alya? Ne oldu sana? Kim üzdü seni?" diye sordu endişeli bir sesle.
Alya, boğazına düğümlenen kelimelerle cevap veremedi. Sessizce ağlamaya devam etti. Bu sırada salon tarafından gelen sert ayak sesleri, Azat’ın dikkatini çekti. Arkasına döndüğünde babası Kemal Karacan’ı gördü. Kemal, sert bir bakışla Alya’ya yaklaştı ve hiç tereddüt etmeden konuşmaya başladı: "İki gün sonra evleniyorsun. Karar verildi. Buna itiraz yok."
Alya, gözyaşları içinde başını salladı. Ancak Azat, bu karara sessiz kalamadı. Babasına dönerek öfkeyle bağırdı: "Bu nasıl bir karar, baba? Alya daha çocuk! Onu böyle bir şeye nasıl zorlayabilirsiniz?"
Kemal, oğlunun isyanına tahammül edemedi. Aniden elini kaldırdı ve Azat’a tokat attı. Tokatın etkisiyle Azat’ın dudaklarından kan sızmaya başladı. Ancak Azat, babasına öfkeyle bakmaya devam etti. "Baba, sana olan saygım bugün tamamen bitti!" dedi sert bir sesle.
Bu sırada gürültüleri duyan Bervan, aşağıya indi. Babasının sinirlenmesini önlemek için araya girdi ve ortamı sakinleştirmeye çalıştı. Ancak Alya, babasının bu katı kararını değiştirebilmek için dizlerinin üzerine çöktü ve yalvarmaya başladı. "Baba, ne olur... Yapma! Lütfen beni bu evliliğe mecbur etme!" dedi, gözyaşlarına boğularak.
Kemal Karacan, kızının yalvarışlarına karşılık vermek yerine daha da sertleşti. O gece, Alya’ya büyük bir şiddet uyguladı. Azat, engel olmaya çalışsa da babasının öfkesine karşı koyamadı. Alya, babasının hiddetiyle o gece gözyaşları içinde uyumadan sabaha kadar ağladı.
Diğer yanda, Kızılhan konağında Baran da aynı geceyi uykusuz geçirdi. Bu evliliği kabul etmek, onun için kolay değildi. Ancak aşireti için her şeyi göze almak zorundaydı. Alya ise, yaşadığı onca acıya rağmen Baran Ağa'nın ona iyi davranacağını düşünerek kendini teselli etmeye çalıştı. Zira bu evlilik, onun kaçınılmaz kaderiydi.
---
|
0% |