Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Kahraman~1

@yazarizistew

Selam bu benim ilk hikayem. Hatalarım olursa mahsur görün. Sizi fazla tutmayayım o zaman geçelim---->

________________________________

Annemin seslenişi ile alt kattaki kafemize merdivenleri ikişer ikişer atlayarak aşağı indim. Bugün hafta sonu olduğu için baya yoğunduk.

Annem ve babam aşçılık yaparken ben garsonluk yapıyordum. Aslında elim hamaratı ama şimdi annem ve babamada garsonluk yakışmazdı değil mi?

Hemen kafenin mutfağına gelip çiçekli elbisemin üzerine önlüğümü geçirip arkadan bağladım. Mutfağımız amerikan mutfak şeklindeydi.

Müşteriler aşçıların ne yaptığını görebiliyordu. Müşterilerin siparişlerini verdiği uzun bir tezgah birde onun arkasında aşçıların içecek, kek gibi yaptı şeyler için bir tezgah vardı.

Müşteriler için olan tezgahtan annemin iki numaralı masa için hazırladığı tepsiyi alıp. Masa ikiye götürdüm.

"Buyrun içecekleriniz, başka bir isteğiniz var mı?" Derken tepsideki içecekleri masaya koyuyordum. Karşı karşıya oturmuş orta yaşta bir kadın ve ders kitabından başını kaldırmayan bir kız vardı. Kadın cevap verdi. "Kızım ekler sever iki tane ekler alayım." Gülümseyerek "tabi" demekle yetindim.

Anneme seslendim. "Masa ikiye iki tane ekler." Annem ve babamın içinden küfür ettiği belliydi. O kadar yoğundu ki habire siparişler geliyordu. Bu kafeye yeni bir çalışan şarttı.

Bende yeni gelen müşterilerin siparişlerini alıyor. İkide birde müşterilere tepsi götürmekten canım çıkıyordu.

Merdivenlerden dikkatlice inmeye çalışan İkra'yı gördüm. İkra benim yedi yaşındaki küçük kardeşimdi. Daha yeni birinci sınıfa geçmişti. Hafta sonu olması onuda rahatlatmıştı. Gerçi ben pek rahatlamış değildim ama...

Kafede işlere yardımcı olmayı çok severdi. İki yandan ördüğü saçlarına cicili bicili tokalar takmış yanıma geliyordu. "Apla ne yapıyorsun? Yaydım ediyim mi?" Biraz peltek konuştuğu doğrudur ama büyüdükçe geçecek diye umuyorum.

"Yardım etsen çok iyi olur gülüm. Abla çok yoruldu." Dedim elimdeki iki tepsiyi tutmaya çalışırken. Gülümseyip yerinde hopladı. "Yehuu o zaman ben kasaya geçeyim. Ne demiştin herşeyi hesap makinesi ile yap mı?"

Tepsilerden birini masaya koyup kekleri müşterilere verirken konuştum. "Evet evet. Hadi koş bakalım müşteriler bekliyor." En azından çıkarma toplama biliyordu ama büyük sayıları yapması zordu bu yüzden hesap makinesi kullanmayı öğretmiştim ona. Hem böyle pekiştirmek yapıyordu.

Onun için olan tabureye çıkıp sevinçle paraları almaya başladı. Ona bakmayı kesip diğer tepsiyide altı numaralı masaya koyup içecekleri ve ekleri dağıttım.

İçeri giren Cemal' görmem ile sıkıntılı bir nefes verdim. Cemal bana aşık lakin ben ona aşık değilim. Tamam tatlı samimi çocuk ama çok sıkıyor. Neymiş ben utanıyormuşum o yüzden sevdiğimi söyleyemiyormuşum.

Bu çocukta kendi hayal dünyasında işte. Bana bir zararı yok ama dediğim gibi çok bunaltıyor artık. Yinede belli etmemeye çalışarak. "Hoş geldin Cemal" dedim.

Cemal gülümseyerek bana baktı. "Hoş buldum Duru şey acaba işten sonra bir gezmeye mi çıksak diyorum sence?" Bu teklifi kabul etmek gerçekten istemedim. Çünkü neredeyse ona ümit vermiş olacaktım ve kalbini kıracaktım. Sadece geçiştirmeye çalıştım.

"Maalesef Cemal ya iş bittiği anda Asya ile buluşacağım" Aslında Asya ile buluşmayacaktım. Bir bahane olarak kullandım.

Ha bu arada Asya benim canım arkadaşım. O kadar yakınız ki. Hergün benimle, çok iyi tavsiyeler verir. Dara düşsem yanımda dara düşmese yine yanımda.

Cemal buna inanmadı tabi. Gerçi o böyle buluşma işlerinde asla inanmazdı zaten bahanelere. "Yeme beni kızım. Bak buluşuyoruz dedim hadi bay bay." Ben tek bir söz söyleyemeden kafeden çıktı.

Hep böyledir zaten. Neyse ne yapıcaz yine gizli gizli çıkıp Asya ya gidicez...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Dükkanı kilitleyip etrafıma baktım. Gece olmuştu. Yüzüme vuran sokak lambası ışığı ile gülümsedim. Geceyi seviyordum. Yıldızları, lambaları, böceklerin seslerini, her şeyi

geceye ait her şeyi...

Bazen gizlice yatağımın altında akıttığım göz yaşlarımı bile seviyorum. Gece huzur verici, Ay huzur verici, sessizlik huzur verici...

Yavaş adımlarla ara sokaklara ilerledim. Evet bu saatte hiç güvenli değil ama Cemal'e fark edilmemem lazımdı. Bu yüzden en iyi seçenek ara sokaklardı.

Nefret ettiğim bir yoldu. Hiç ışık yoktu ama yıldızlar tamamen görünüyordu. Bazen ışık yüzünden bütün yıldızları göremezken şimdi görüyordum. Tamam o kadarda kötü değilmiş.

Önümü görmek için telefonumun flaşını açtım. Yaklaşan adım sesleri ile ürperdim. Kimdi bu yada kimlerdi. Bir çok adım sesi vardı yanımdan gelen ses ile flaşı oraya döndürdüm.

"Selam güzelim, senin burada ne işin var?"

Karşımda ki kar maskeli adamı görünce korku ile geri çekildim sırtıma çarpan sert şeye bakmak için arkamı döndüm. Üç tane adamı görmem ile gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Bu adamların iyi niyetli olmasına imkan yoktu. Ne olacaktı şimdi? Aklıma getirmek bile istemediğim şeyler olursa hayata küserdim her halde. Birini alt edebilirdim ama dördü birden asla.

Kollarımdan tutan iki adamı itmek istesemde buna gücüm yetmedi. Son çare olarak hızla bağırma kararı aldım. "İMDAT! YARDIM EDİN. KİMSE YOK MU?"

Duyan yoktu bana yanıt veren tek şey çatılardan havalanarak uçuşan kargalar oldu.

Bağırmam ile ağzımı kapatan üçüncü adamıda itemedim. Ayağına basmak, yada tekme atmak istesemde kollarıma batan tırnaklar ve ağızımı kapatmakla birlikte burnumu kapatan insan yüzünden bu mümkün değildi.

Nefessiz kaldığım aşinaydı. Önümde duran ve bu adamların lideri olduğu kesin olan adam konuştu. "Sana ne yapsak ki?"

"Acaba ben size ne yapsam ki?" Tanıdık olmayan erkek sesi ile ağzımı tutan insanın bir anda elini çekip yere düşmesi bir oldu.

Kollarımı çeken adamlar da kollarımı bırakıp hızla koşmaya başladılar ne olduğunu anlamadan arkama baktım. Ağızımı tutan adamın yüzü kanamış bayılmıştı.

Biraz daha ileri baktığımda elindeki kanlı sopa ile bana bakan yeşil gözleri gördüm.

Bu kimdi? Yada ne yapıyordu? Hiç bir fikrim yoktu. Tek bildiğim kahraman olduğuydu...

________________________________

800 kelime tuttu umarım beğenmişsinizdir. Diğer bölümlerde görüşmek üzere...

 

Loading...
0%