@yazarlik_hayali.06
|
(Diğer bölümlere bakmayı ve oylamayı unutmayın. Yeni başladım hatalarım olursa affedin. Hikayeme bir şans verin. 😊)
Mart ayının son haftasıydı, yağan hafif yağmur eşliğinde kitabımı okuyordum.Yağmurlu günlerde kitap okumayı ve yağmurun sesini dinlemeyi seven biriyim. Gelen mesaj sesiyle kitabı bırakıp telefonumu aldım, ekranı açtığımda gelen mesajın ortaokuldan beri arkadaşım olan Eda'dan geldiğini gördüm.
"Müsaitsen senin oradaki parkta buluşa bilirmiyiz?"
Çevrimiçi olduğu için bekletmeden "Tabi buluşalım " yazarak gönderdim.
Telefonu koltukta bırakarak kalktım. Mutfağa giderek bir bardak su alıp odama geçtim. Kendi kendime düşünmeden edemedim. Beni neden çağırıyordu? Normalde hep telefondan konuşurduk .
Suyu komidinin üzerine koyup dolabımı açarak mavi bir bluz ve siyah bir pantolon alıp giyindim.
Komidinin üzerine koyduğum suyu alıp içtim. Ardından salona geçerek telefonumu aldım.Tek kelimelik bir mesaj yazmıştı "Bekliyorum "
Telefonu cebime koyarken ,yağmurun durduğunu fark ettim.Vestiyerden ceketimi ve evin anahtarını alarak çıktım. Kapıyı kilitlerken bir mesaj daha geldi. Anahtarı çıkartıp cebime koyarken, telefonumu çıkartıp mesajı okudum.
"Geliyormusun?"
"Yeni çıktım geliyorum" mesajı gönderip yürümeye başladım. Bu kadar acele etmesinin sebebi neydi? Bahçeye çıktığımda yağmur tekrar başlamıştı. Son bir haftadır bir yağıyor bir duruyordu. Telefondan saate baktım. 12.54 dü.
Telefonu cebime koyduğumda Eda'yı gördüm, başını yere eğmiş bir seyler düşünüyor gibiydi. Yağmur hızlanmıştı. Adımlarımı hızlandırarak Eda'nın yanina geldim. Beni fark etmemişti.
Yanına oturduğumda bana döndü. Gözleri kızarmıştı. Tahminimce uykusuz kalmıştı.
"Ne oldu Eda? "Diye sordum merakla. "Annemler yurt dışına çıkıyor."
Ailesi zaman zaman yurt dışına çıkardı.
"Bana gel bende kalalım. Sende yalnız kalmazsın bende "
"Kamp yapmaya gidelim mi?"
Son günlerde iyi değildim. Emre'yle büyük bir kavga edip ayrılmıştık. Kafamı toparlamam gerekiyordu. Bu sebeple "Ne zaman ?"diyerek teklifini kabul ettim
"Bu hafta sonu gidelim müsaitsen tabi. Nöbete felan kalmayacaksan. "
2 yıldır bir hastanede Kardioloji doktoru olarak işe başlamıştım "Yok kalmayacağım. Gidebiliriz. Bize gel,yarın gideriz."
"Madem ısrar ediyorsun geleyim. " Eda başını gökyüzüne çevirdi "Bu havaları çok seviyorum. İnsana huzur veriyor"
Haklıydı. Bende bu havalarda huzurlu hissederdim. Ayrıca beni hüzünlendirirdi. Ailemi kaybettiğim günde yağmur yağıyordu. Bende başımı günyüzüne çevirdim, yağmurun yüzümü islatmasına izin verdim .
"Gidelim artık. Daha fazla ıslanmayalım. "Eda'nın gelen sesiyle ona döndüm. İkimizde sırılsıklam olmuştuk. "Haklısın . Gidelim ,sırılsıklam olduk . "
Esen rüzgarla titredim."Yağmur yağdığında hep duygusallaşırım. Ama huzurlu hissediyorum. "
"Aileni hatırlatıyor değilmi? Biliyorum çok zor ." Eda bana döndüğünde gülümsedi. "Biliyorsun bende ailem yurt dışına çıktığında aylarca ayrı kalıyorum. Seni anlıyorum. "
"Biliyorum. İstediğin zaman görebiliyorsun. "Başımı tekrar gökyüzüne çevirdim. "Benim öyle bir şansım yok."
"Gidelim mi ? Yoksa üşütecegiz. " Kalkarak parktan ayrıldık. "Kampa gitme fikri nerden aklına geldi ?"
"Bilmiyorum ki. Birden aklıma geldi . Yarın kahvaltıyı yapar çıkarız "
"Olur geç kalmayız " Apartmana girmiştik. İçerisi dışarıdan daha sıcaktı . Soğuktan ikimizinde yüzü kızarmıştı .
"Teyzenler ne yapıyor? "
"Uzun zamandır konuşmuyoruz, bilmiyorum. Son konuştuğumuzda Poyraz'ın nişanlandığını söylemişti teyzem . "
"Poyraz nişanlandımı ? Bilseydim giderdim. "
"Bende bilmiyordum. Sonradan öğrendim bende " Anahtarı kilide takıp kapıyı açtım. "Bu evi özlemişim be " Eda önden eve girdiğinde bende peşinden girip kapıyı kapattım . Ceketleri vestiyere asıp oturma odasına geçtik.
"Özlersin tabi kaç aydır gelmiyorsun ki ." Sesimdeki kırgınlığı hissetmiş olacak ki "Kamptan sonra sana geliyorum . Bıktıracağım seni " dedi
Eda'ya döndüğümde gülümsedim ." Bıkmayacağımdan emin ol . Bıkacağım son insansın. Şimdi Gidelim mi? "
"Kampa mı? " "Evet 10 dakikaya hazırlanıp çıkalım " "Tamam olur . Önce birşeyler hazırlayalım. Baya eğleneceğiz. Hem kafanı toplarsın. " "Evet buna çok ihtiyacım vardı sağol Eda"
Beraber mutfağa girdiğimizde dolaptan 2 tane elma çıkartıp birini Eda'ya verdim. "Al elmalar baya güzel "kapıya ilerlerken Eda'ya döndüm "Bekle çanta alıp geleyim . Elde gitmez "
Mutfaktan çıkıp odama gittim .Dolabımı açıp üst raftan büyük gri sırt çantayı alıp içine birkaç kıyafet koyup mutfağa döndüm. Eda yiyecekleri paketlemişti. "Hazırlamışsın. Çantaya koyup çıkalım. " " Evet, herşey hazır .Çıkalım fazla geç kalmayalım. Akşama kadar çadırı kurmalıyız. " Yiyecekleri çantaya koyup mutfaktan çıktık. "Her şey hazır çıkabiliriz." Ceketleri giyip çıktık. "Annenler ne yapıyor? Sormayı unuttum ?" Eda bana döndü "Ne yapsınlar. Bu sabah havaalanına gittiler 13.00 gibi uçağa binecekler " Bahçeden çıktığımızda sola döndük. Kamp yapacağımız orman şehre çok uzak değildi. Bu yüzden yürüyerek gidecektik. İkimizde sessizliğe gömüldük.
10 dakika sonra sessizliği bozan Eda oldu." Çantayı ver. Ormana kadar ben taşıyım. Yoruldun ." "Teşekkür ederim. "Derken çantayı Eda'ya verdim. Ormana fazla kalmamıştı. "Kardeşlerini ne zaman alacaksın? Yada alacakmısın yanına? "
Bu soruyu beklemiyordum. Elbette kardeşlerimi alacaktım. "Tabi alacağım .Havalar biraz daha ısınsın " "Bence bekleme . Kamptan dönünce alalım. "
Başımı kaldırıp gökyüzüne baktıgımda nefesimi verdim . Kardeşlerimi düşündüm ardından anne ve babamı . Kazada sağ çikan ben ve kardeşlerimdi.
Teyzemler beni yanlarına alıp büyütürken , kardeşlerimi yetiştirme yurduna bırakmışlardı. Kardeşlerimi çok özlemiştim . Bir gün ikisinide alacadağıma dair kardeşlerime söz verdim.
"Geldik " Eda'nın sesiyle tüm düşüncelerden sıyrılıp sonu gözükmeyen ormana baktım.
"Neyin var . İyi değil gibisin " "Bilmiyorum." Dediğimde Eda'ya döndüm "Çantayı ver . Birazda ben alayım. Yorulmuşsundur." Çantayı bana verdiğinde sırtıma taktım. "Girelim" "Bu ormanda vahşi hayvanların olduğu söyleniyor" bu sözler beni korkutmaya yetmişti. "Şaka yapıyorsun degilmi ?" "Hayır ciddiyim. Duymadığını söyleme bana " "Hayır ilk defa senden duyuyorum "
Ne kadar korksamda merakım üstün geldi. Ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladım "Orman havasını çok seviyorum . Ya sen Eda?" "Bende seviyorum da fazla ileriye gitmesek ? Sonra hayvanlardan kaçmak zor olur." Korkmuş gözlerle Eda'ya baktığımda gülmeye başladı " Niye gülüyorsun Eda. Komik olan ne?" "Komik oolan bu ormanda vahşi hayvanların olmadığı. Çıkışı bulamayız diye dedim .Ormanda kaybolmak istemiyorum ." Nasıl yaptıysa içimi rahatlatmayı başarmıştı "Bende ormanda kaybolmak istemiyorum haklısın." Sağımızda kalan ağaçların baya seyrek olduğu yeri gösterdim. "Burası iyi gibi. Her yer çamur ya. " "Boş ver . Sadece iki gün . Fazla kalmayacağız. Çamur olsada fazla kalmayacagimiz için sıkıntı olmaz ." Sağ tarafa dönüp yürümeye devam ettik. Çamur olmayan bir yer bulup çantayı yere koydum."Sen çadırı kur. Ben ateş için dal felan toplayayım. "
"Tamam sen git. Ben kurarım. " Eda'nın yanından ayrılıp ağaçların arasına girdim. Yerde bulduğum bir kaç kuru dal parçasını alıp geri döndüm. Çadır kurulmuştu, ama Eda etrafta yoktu. "Eda nerdesin?"diye bağırdıgımda ses vermedi. Bir dakikalık bir sessizliğin ardından Eda'nın sesini duydum ." Gel buradayım. Burada bir adam var .Yaralanmış, sarman lazım." Sesin geldiği yine baktığımda Eda'yı ve bahsettiği adamı gördüm. Yanlarına gittiğimde adamın yaraları daha belli oluyordu. "Sarabilirim ama bu adam kim ? " Eda " Bilmiyorum . Burada bu halde buldum . Yaraları derin gibi . Bakman lazım" dediğinde başımı sallayıp yere çömeldim. Başını kaldırdığında adamın mavi gözlerini gördüm. Bana tekrar annemi hatırlatmıştı. Annemin gözleride maviydi. "İlk yardım çantası lazım. Eda getirebilirmisin? Çantaya koymuştum. " "Getiriyorum hemen ."Eda yanımızdan ayrılınca, gözlerimi kaçırdım. Çömeldigim yerden kalkarak Eda'ya baktım. İlk yardım çantasını bulmuştu. İki dakika sonra yanımıza geldiginde çantayı alıp açtım , içindeki malzemeleri çıkarttım. "Düz yatabilirmisin? Daha iyi yardım edebilirim." Zorlukla da olsa düz yatabilmişti. Önce göğsündeki kanları bir bez yardımıyla sildim,ardından gazlı bezi açıp yaralarına yerleştirdim. Bandajı açıp bezi sabitledim. "Bir kaç gün sonra tekrar pansuman yapmam gerekebilir. Bizimle kalman gerekiyor. Adın neydi bu arada?" Adam acıyla inlediginde " Adım Kerem " dedi "Tamam kerem. İyi olacaksın " dediğimde Kerem'in gözlerine baktım. Ve bana tekrar annemi hatırlattı. Eda "Ecem arkana bak ."dediginde arkama baktım. Karşımda 22 yaşında iki genç çocuk duruyordu. Sağ taraftaki yeşil gözlü çocuk bize doğru yürümeye başladı. "Ormanımda ne işiniz var ? Neden geldiniz? "Tam karşımda dikildiginde ,göz ucuyla Kerem'e baktım. Bu halde kalkamazdı. "Ormanımda Ne işiniz var ?"diye bagırdıgında çocuğa döndüm. "Ormana kamp yapmaya geldik . Başka bir amacımız yok . Bir kaç gün kalıp gideceğiz " diyerek kendimizi açıklamaya çalıştım. "Bu ormandan gidin. Sizin için çok tehlikeli. " "Ne gibi bir tehlike ?"diye sorduğumda arkadaşına döndü. " Mert anlatmalıyım "tekrar bize döndü " Bu orman vahşi hayvanların evi. Ben Arda bu ormanda yaşıyorum. Kaç saattir ormandasınız?"
"Çok olmadı yarım saat yada 40 dakika felan ."dedigimde sorgulayan gözlerlerle bakmaya devam ettim. "Neden sordun?"
Arda "Bu ormanın bilmediğiniz bir sırrı var. Giren kişiler bazı yeteneklere ve bir hayvana sahip oluyor. " Arkadaşına döndü "Mert babana söylesene misafirlerimiz var. Bizimle kabileye gelecekler."
"Arkadaşımız Kerem kalkamaz . Yaraları çok derince fazla. Her an kanayabilir"dedigimde tüm gözler bana döndü. "Bu halde olmaz. Kalkamaz"
Kerem doğrulmaya çalışsa da doğrulamadı. "Kalkabilirim "dediğinde ona döndüm. Tekrar doğrulmayı denediğinde yardım edip oturttum. Arkasındaki ağaçtan destek alarak ayağa kalktığında Arda gelip koluna girdi. "Fazla uzak değil. Az ileride. Kızlar sizde eşyalarınızı toplayın. Bizimle kalırsınız. "
Eda'ya baktığımda göz göze geldik. Bu çocuklarla gitmek konusunda kararsızdık . "Teşekkür ederiz ama biz burada kalacağız "dedim.
"Bizimle gelmenizi istiyorum. Vahşi hayvanlarla başa çıkamazsınız. Size saldırırlar. Ama bize asla. Onlar bizim dostumuz" dedinde Eda'yla, Arda'ya baktik sonra birbirimize. "Tamam gelelim o zaman. Bu ormanı bizden daha iyi biliyorsun. Biraz beklersen iyi olur eşyaları almamız lazım" dedigimde Arda bana baktı ardından ormana geri baktı. "Beş dakika sadece. Kabilede daha fazlasını anlayacağım. Biraz da olsa dinlenirsiniz."
Eda'yla çadıra doğru yürümeye başladık. "Sence bu çocuklara güvenmekle iyimi yaptık sence ?" Eda bana baktı "Bilmiyorum, öğreneceğiz. Ormanı bizden iyi biliyorlar. Bence gitmeliyiz. " "Bende öyle düşünüyorum. Hızlı olalım. " Ben çadırı sökerken Eda'da çantayı topladı. İlk yardım çantasını ararken çanta biraz dağılmıştı. Topladığımızda çantayı sırtıma taktım."Hazırız gidebiliriz artık. " Arda Kerem'le beraber yanımıza gelmişti." Gidelim artık. Peşimden ayrılmadan beni takip edin. Merak etmeyin kabile halkı sevecen insanlardır. Sizi iyi karşılayacaklardır. "
Arda yürümeye başladığında peşinden ilerledik. Beş dakika sonra bir yere ulaşmıştık. Bu alanda bir çok çadır ve yerli insanlar vardı. "İleride ki çadır size ait. Birazdan yemek getirirler. Biz geçelim."
İlerideki mavi çadıra baktım. Aklina bu sefer babam geldi. Babamın gözleri gibi maviydi. Gözlerimin dolduğunu hissettim." Teşekkürler. Bize evinizi açtınız. "
"Önemli degil" dediğinde Arda bana baktı." Her insanın yapacağı şeyi yaptık. " Gösterdiği çadırın önüne geldiğimizde Kerem'i dik bir şekilde oturttu. "Tekrar soruyorum. Ormana neden geldiniz ve siz kimsiniz?"
Kendimi göstererek" Ben Ecem" dedim ardından Eda'yı göstererek" Buda arkadaşım Eda . Az önce de dediğim gibi sadece kamp yapmaya geldik başka bir amacımız yok ."
Aslan kükremesi duydugumuzda korkarak irkildik. Arda güldügünde ikimizde ona döndük " Komik olan ne ?diye sordum
"O bağlı olduğum hayvanın sesi. Demiştim orman bize birer hayvan veriyor. Banada ormanların kralı aslan verildi . Korkmanıza gerek yok yani"
Bir ormanın nasıl böyle bir özelliği olabilir ve insana nasıl bir hayvan verebilirdi ki?
"Size de bir tane hayvan verecek . Ama ne zaman bilmiyorum. Tek diyeceğim hayvanla bağ kurmak bizim için çok doğal bir şey. Sizin için aynı şey geçerli değil . Siz sonradan geldiniz."
Bizde mi hayvanlarla bağ kuracaktık? Hangi hayvanlarla bağ kuracaktık? Bağı nasıl kuracaktık?
"Nasıl bağ kuracağız peki?" Bu sorumdan sonra Arda'ya döndüm. "İstediğimiz hayvanla bağ kurabiliyormuşuz?"
"Hayır " Arda başını iki yana salladı. "İstediginiz hayvanla bağ kuramazsınız. Ormanın sizin için seçtiği hayvanla bağ kurabilirsiniz. Zamanı geldiğinde kuracaksınız. Ha birde 4 element kontrolü var. Ama o sadece bizim için geçerli. Siz kontrol edemezsiniz. "
Arda'nın her söylediği şeyden sonra şaşkınlığımız artıyordu.
" 4 element ateş hava su ve toprak. Biz orman halkı elementleri kontrol etmeyi öğrendik. Ama arkadaşım Mert ve ben halen elementlerimizi keşfedebilmiş değiliz. Annem yakında keşfedecegimizi söylüyor. "
"Beni alakadar etmez ama birşey sora bilirmiyim?"dediğimde Arda yüzüme baktı "Hayvanını nasıl buldun Arda?"
Bir süre sessiz kaldıktan sonra anlatmaya başladı " 14 yaşında Mert'le ormanda gezerken buldum. Buldugumda yavru bi aslandı. Şimdi büyük bir aslan. "
Arda'la Mert'in ilişkisi aklıma kardeşlerimi getirdi. Onları bir kaç aydır ziyarete gitmemiştim. "Yarın şehre gitmem lazım. Kardeşlerimi almam lazım .Onlar olmadan daha fazla duramam. "
Eda" bende geliyorum " diyerek bana katıldığını belirtti. Tek başıma gitmek istemiyordum zaten. "Teşekkür ederim Eda. Bende gelirmisin diyecektim."
10 dakika sonra sonra birkaç kadın ellerinde tabaklarla yiyecekleri getirdiler.
"Çekinmeyin istediğiniz kadar yeyin. Sizin için hazırlattık."dedi Arda. Ona minnettar bir halde baktığımızda Arda gülümsedi. İçten sıcak bir gülümsemeydi.
"Birazdan gidelim Eda. Akşama kalmayalım."
" Haklısın . Gidelim, çocukları alınca geri geleceğiz. Akşam olmadan almalıyız. "
Biraz daha yiyip kalktık. Önce bu alandan sonra ormandan çıktık. Kardeşlerimi bu ormana getirmek konusunda kararsızdım. Getirmelimiydim?Getirmemelimiydim ? Eda bunu fark etmiş olacakki" Ecem istersen eşyaları alıp geleyim. Kamp felan yapmayalım. "
"Hayır hayır yapalım. Sadece bu çocuklara güvenebilirmiyiz. Onu düşünüyordum. "
Eda elini omzuma koydu."Bence güvenebiliriz."dedi beni rahatlatmak istermis gibi." İyi birine benziyorlar."
"Emre'de öyleydi sadece benziyordu." dedim ardından Eda'ya döndüm "Emre'den sonra kimseye güvenemiyorum."
Yürümeye devam ederken ikimizde sessizdik. Sessiz geçen dakikalar sonrasında eve gelmistik. Eda arabaya ilerlerken ben apartmana girip eve çıktım. Kapıyı açtığımda sanki son kez gelmişim gibi baktım. Yavaşça içeriye girip arabanın anahtarı aldım. "Sanki son kez gelmişim gibi" dedim içimden.
Çıkıp ayakkabılarımı giydigimde tekrar eve döndüm. Acı bir şekilde gülümsedim. Kazadan önce annemlerle bu evde son kez uyumuştuk. Son kez yemek yemiş, son kez gülmüştük. Annem son kez saçımı örmüş, babam son kez saçımı okşamıştı. Bu kadar çok anımız var ki istesemde bu evden gidemezdim.
Elimdeki anahtara baktım. Son kez birlikte arabayla gezmiştik. Kapıyı kapatıp kilitledim. Anahtarları cebime koyup merdivene yöneldim. Dışarıya çıktığımda yağmur tekrar başlamıştı. Arabaya doğru yürümeye başladım.
Arabanın yanına geldiğimde kapıları açtım. Ben sürücü koltuğuna oturduğum sırada Eda'da yolcu koltuğuna oturdu. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığımda baya dalgındım.
"Neyin var daldın?"
"Bilmiyorum Eda. Bana o günü hatırlattı."
"Atlatman baya uzun sürecek. "
"Tahmininden bile uzun Eda. 10 sene olasına rağmen unutamadım. Ne zaman yağmur yağsa o günü hatırlıyorum." Direksiyonu daha sıkı tuttum. "Eve ne zaman girsem anılarımız canlanıyor. Eda annemle babamı çok özledim."
Sağ taraftaki sokağa girdim. Arabada yağmurun cama vurma sesinden başka ses yoktu. İkimizde tek kelime etmiyorduk. Gözümden bir damla yaş aktığında elimin tersiyle sildim.
"Kaç saatlik yolumuz var ?" Eda'nın sesiyle başımı hafif çevirerek ona baktım "Biraz uzak bir, bir buçuk saat felan. " Tekrar önüme döndüğümde arabayı dikkatli kullanmaya özen gösteriyordum. " Baya yolumuz var yani " "Evet"
Bana baktığını hissettim ardından Eda'nın elini omzumda hissettim. "Ben kullanayımm mı ? Çok dalınsın." Başımı sallayarak arabayı sağa çektim. "Değişelim. "Arabadan inip yerleri değiştik.
Eda arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında dirseğimi cama yaslayıp çenemi elime koydum. Camdan kayan yağmur damlalarını izledim. Yağmur hızını ve şiddetini artırmıştı.
O an ne düşündüm bilmiyorum ama gözümden bir damla yaş aktı. Sildiğimde önüme döndüm.
"Kendine gel kızım. Bu sen değilsin." "Kardeşlerimi aldiğimda geleceğim. " Başımı koltuğa yaslanıp gözlerimi kapattım. Son hatırladığım Eda'nın bir şeyler dedigiydi ama ne dediğini anlayamadım, uyuyakalmıştım.
*
Kaç saat uyumuştum bilmiyorum. Eda'nın sarsmasıyla uyandım. "Geldikmi" diye sorarken gözlerimi açtım. Yetiştirme yurdunun büyük binasını gördüm
"Geldik. Yarım saattir buradayız, uyanmanı bekliyordum. İnelim artık "
"İnelim" Arabadan inip yürümeye başladığımızda anlam veremedigim bir heyecan vardı içimde. Kardeşlerimi o kadar özlemiştim ki. Aylardır görmeye gelmemiştim. Eda koluma girdiğinde ona döndüm. Gülümsediğinde aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdim.
Binaya girdiğimizde ilerideki görevlinin yanına gittik. "Kardeşlerimi almak için geldim." "İsimleri alayım efendim." "Bulut ikizleri" "Hemen getiriyorum efendim. 5 dakika bekleyin lütfen. " Görevli yanımızdan ayrıldığında Eda yanıma geldi. "Eda ben onları çok özledim" "Biliyorum. Senin kadar bende özledim. Bugün buraya son gelişin. ."
Buraya son gelişimdi. Son kez bu binaya girişimdi. Son kez kardeşlerimi burada görüşümdü. Bugün kardeşlerimi alıp gidecektim.
Beş dakika sonra onları gördüm. Kardeşlerimi. Şimdi ikiside birer yetişkindi.
Beni gördüklerinde koşmaya başladılar. Kollarımı açtığımda gözlerimin dolduğunu hissettim. Yanıma geldiklerinde sıkıca sarıldım.
Kız kardeşim Özge kalbimi parçalayacak o sözleri söyledi "Annemler gibi bıraktın gelmeyeceksin , sözünü unuttun sandım " "Asla miniğim . Asla bırakmayacağım "
Erkek kardeşim Özgür babama benziyordu ,Özge ise anneme.
"Hadi çocuklar gidiyoruz artık. Söz verdiğim gibi ." Bir kolumu Özgür'ün bir kolumu Özge'nin omzuna koydum.
"Efendim çantaları"
Eda'ya baktığımda ne demek istediğimi anlamış gibi görevliden çantaları aldığında çıktık. Kardeşlerim arkalarına dönüp son kez yurda baktılar. "Hadi istediğiniz zaman getiririm. Gitmemiz gereken bir yer var."
Bahçeden çıktığımızda Eda'dan çantanın birini aldım. Önümüzden giden kardeşlerime bakıp gülümsedim. "Birinde annemi birinde babamı gördüm. Çok benziyorlar. " "Evet çok benziyorlar. Çok büyümüşler."
Arabaya geldiğimizde kardeşlerimi arka koltuğa oturtup yolcu koltuğuna geçtim. Arabayı yine Eda sürecekti. Araba çalıştığında arkama döndüm. "Kemerleri bağlayın çocuklar" dediğimde emniyet kemerlerini taktılar. " Hadi Eda gidelim ."
"Abla nereye gideceğiz?" "Sürpriz Özgür. O yüzden söylemeyeceğim."Önüme döndüğümde yürümeye başladık. Uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.
* Eda arabayı park ettiğinde inip ormana girdik. Yağan yağmur toprağı yumuşatmıştı. "Abla sürprizin ormandamı?" "Evet Özgür. Ormanda."
10 dakika sonra orman halkının bulunduğu alana gelmiştik. Arda'nın bizim için hazırlattığı mavi çadıra doğru ilerledik. Özgür koşmaya başladığında "yavaş ol düşeceksin. " diye uyarmama rağmen dinlemedi. Ayağı takılıp düştüğünde, koşarak yanına gittim. Kaldırdığımda dizinin kanadığını gördüm. "Yavaş ol demiştim. İlerde sarayım. Yürüyebilirmisin?"
Özgür başını sallayıp "yürüyebilirim" dedi. Yavaş yavaş yürümeye başladığında Özge koluna girip destek oldu. Bu hallerini görünce gülümsedim.
"Seni böyle görmeyeli uzun zaman olmuştu. " Eda bileğimden tuttuğunda koşmaya başladı,benide peşinden sürükledi. Koşarken herkes bize bakıyordu. "Eda herkes bize bakıyor" dediğimde bile durmadı. Çadıra kadar deli gibi koştuk. Çadıra gelince çantadan ilk yardım setini çıkartıp malzemeleri aldım. Özgür dizini uzatmış beni bekliyordu. Önce yaralanan bölgeyi temizledim ardından sargı beziyle sardım.
"Birkaç güne çıkartırım" derken malzemeleri toparlayıp çantaya koydum. "Bir daha bu kadar hızlı koşma tamam mı? "
"Tamam abla. Bir daha koşmam. " Pişman olmuş gibiydi. Onları buraya getirmekle hatamı yapmıştım? Bu ormandan çıkmalımıydık ?
Bir kaç dakika sonra Arda Mert'le beraber yanımıza geldi."Hoşgeldniz. kızlar. Sizde hoşgeldiniz çocuklar "
"Kerem nasıl oldu? "Soruyu sorduğumda Arda'yla Mert'e baktım "Biraz daha iyi mi ? Akşama doğru pansuman yapmam gerekiyor."
Mert " İyi dinleniyor." Dediginde rahatladım " Tahmin ettiğim gibi kaplan saldırısına uğramış. " Kardeşlerime döndüğümde korkmuş gözlerle bana bakıyorlardı.
"Korkmayın, hayvanlar hislerine göre hareket eder. Zarar vermezseniz saldırmazlar. Babam yani kabilenin lideri sizinle konuşmak istiyor. Birazdan gelir. İyi biridir, sizi anlayışla karşılayacaktır. "
Etrafa göz gezdirdiğimde onlarca insanın arasında bu kabilenin lideri olduğunu düşündüğüm kişiyi gördüm. Başında tüylerden yapılmış bir taç, elinde ise mızrak benzeri bir şey vardı. Yanında ise yaşıtım bir kız ve on altı on yedi yaşlarında bir erkek çocuğu vardı.
Mert" hoşgeldiniz baba "diyerek kırklı yaşlarında olan orta boylu adamın yanına geçti. Bizi göstererek "İşte sana bahsettiğim kızlar baba. "
"Ormanımıza hoşgeldiniz kızlar. Özel değilse ormana gelme sebebinizi öğrenebilir miyim? "
Eda" Efendim biz sadece kamp yapmak istemiştik "dediginde liderleri Eda'ya döndü. " başka bir sebebimiz yok."
" Tamam kızlar sakin olun ve benden korkmayın . Bu orman bildiğiniz ormanlara benzemez. Gezerken dikkatli olun derim. Hayvan saldırısına uğramanızı istemiyorum. Arda yada Mert anlatmış olmalı, bu orman her birinize uygun bir hayvan verecek " Gülümseyip arkasını dönüp gitti.
Arda kızı gösterdi" Kızlar bu Ebru . Yaklaşık iki hafta önce onuda bulduk. Buda kardeşi Efe."
Ebru" Merhaba arkadaşlar " dediginde şaşırdım. Sesi annemin sesine çok benziyordu. "Merhaba Ebru " dediğimde ayağa kalktım.
Mert" Hadi ormanı gezelim. Belki hayvanlarınızı bulursunuz." Kolunu uzattığında bir kartal koluna kondu." Merak etmeyin. Bağlı olduğun hayvan. Size zarar vermeyecek. Kendisi göklerin hakimi. Sizi Cesur'la tanıştırayım."
Bir kartalı bu kadar yakından görmemiştim. Elimi korkarak uzattığımda Mert'e baktım. Elime baktığında titrediğini gördü. Korktuğumda elim titrer. Bana yaklaşıp kolunu uzattı. " Korkma . Cesaretini göster ki sana itaat etsin. Korkma uzat elini. " Elimi uzattığımda kartalın yumuşak tüyleri parmaklarımın arasındaydı."Çok yumuşak. "
"Biliyorum. Çok yumuşak. "
Elimi çektiğimde bir kaç tane tüy yere düştü. Başımı eğerek yerdeki tüylere baktım.
"Korkma " dediginde Mert'e baktım. "Tüy döküm döneminde. Sen bir şey yapmadın yani. Hadi ormana gidelim. "
Özgur'e baktığımda ayağa kalkmıştı. "Yürüyebilirim abla. Biraz abarttın sanki " derken dizindeki sargıyı gösteriyordu. "Az bir şey kanadı sadece. Çıkarsanmı artık?" "Öyle olsun bakalım." Yere çömeldiğimde dizindeki sargıyı çözdüm. Kanamıyordu ama iyileşmesi uzun sürecekti.
Ormana girdiğimizde duyulan aslan kükremesiyse kardeşlerimi arkama aldım. Ağaçların arasında aslan göründüğünde Arda yanına gitti. " Gelin. Hayvanım Kral. Bu kadar yüksek ve korkutucu sesi olmasına rağmen saldırgan değildir." Yanımıza döndüklerinde aslan beni koklamaya başladığında korkudan kalbim hızlandı. Arda" korkma tanımaya çalışıyor" dediginde Kral'ın başını okşamaya başladım. Yelesi hissettiğim en yumuşak şeydi.
|
0% |