Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm Ejderha Avcıları

@yazarlik_hayali.06

                               Ecem

 

Büyük yangının üzerinden iki gün geçmiş ve toprağın koruyucuları her şeyi düzelmişti. Orman eskisinden canlı görünüyordu.

 

Şimdi ise gölün karşısında oturmuş omzuna başını yasladığım Kerem'in saçlarımı okşamasına izin veriyordum.

 

Toprağın koruyucuları ormanda dolaşırken, Ebru Arda'yla beraber yavru kurtlarla oynuyorlardı.

 

Eda ve Mert sadece ateş gücüne sahip kişilerin gire bildiği bir yere gittiler. Ateş kızı Asya'yla beraber ayrıldı. Nereye gittiğini bilmiyorduk.

 

"Güzelim çok kısa süredir beraberiz ve ben seni hayatım yaptım" dedi saçlarımı okşamaya devam ederken.

 

"Bende. Birden hayatıma girdin be hayatımın tamamı oldun."

 

"Annemin kaybından sonra bana iyi geldin. Seni gördüğüm an içimdeki büyük bir yara kapandı sanki."

 

"Bu konudaki hassaslığını biliyorum ama bir şeyi de merak ediyorum."

 

"Sor güzelim."

 

"Anneni kaç yaşında kaybettin?"

 

Parmakları durduğunda "on beş yaşındaydım" dedi.

 

"Ben çok daha küçüktüm." Gözlerimi kapattığımda parmaklarını çenemde hissettim. Kendine çevirdiğinde dudaklarımda dudaklarını hissetmemle kalbim hızlandı. Gözlerimi açtığımda uzaklaştı.

 

"O eski sen yok. Kardeşleri için yaşayan cesur bir kadın var ardık."

 

"O eski sen yok" dedim onu tekrar ederek.

"Sadece benim için yaşayan bir adam var."

 

"Senin ve kardeşim için yaşıyorum." Ateş'i söylememişti.

 

"Bende. Buz pateni?"

 

"Buz patenimi?" Bakışlarını üzerimden ayakkabılarına indirdi. "Bu ayakkabılarla kaya bileceğimze emin misin?"

 

"Aklıma ne geldi biliyor musun?"

 

"Bilmiyorum güzelim. Ama tahmin ediyorum. Seni ilk öptüğüm gün ve saatlerce buz pateni yapmamız."

 

"Evet doğru tahmin. Hadi." Kalkıp bileğinden tuttum. "Bu öpücüğün ve hırsızlığının cezasını çekeceksin."

 

"Ne?" dedi şaşırarak. "Bir şey çalmadım ki."

 

"Kalbimi çaldın be adam" dedim sertçe. "Daha ne yapacaksın?"

 

"Sende kalbim, kendini çaldın."

 

"Hadi."

 

Kalktığında göle ilerledik. Suya temas ettiğimiz anda buza döndü. Sadece üst kısmını dondurmuştuk.

 

"En son geldiğimizde Eren seni fena gömmüştü."

 

"Hatırlatma lütfen. O kadar iyi kaydığını nereden bile bilirdim."

 

"Bence o gün Ada'yı etkilemeye çalıştı."

 

"Bence de kelebeğim. Artık Ada'yı etkilemeye çalışacağını sanmıyorum."

 

"Bende. Lena'ya aşık. Açılması an meselesi."

 

"İkisi de birbirine aşık. Sadece itiraf etmeleri gerekiyor. Ve ben korkak kardeşime nasıl söyleteceğimi biliyorum."

 

"Nasıl yapacaksın?"

 

"Dün gece Lena'yla gittiğimi ve orada bir çocukla buluştuğunu söyleyeceğim."

 

"Eren'in yapacaklarından korkmuyor musun?"

 

Kerem başını iki yana sallayıp buzun üzerine cıktı. "Lena'ya aşıksa çok geç olmadan söylemesini, söyleyeceğim."

 

"Senden korkulur Kerem."

 

"O kadar da değil be güzelim."

 

Kaymaya başladığında bende peşinden ilerledim. Hızlandığımda dengemi kaybedip düştüm. Kerem bunu hissetmiş olacak ki arkasını dönüp elini alnına koydu. "Kalbim sen dikkatsiz ve sakarsın. Bir daha sana buz pateni yapmak yasak."

Yanıma gelirken bu kezde Kerem düştü.

 

"Bana diyene bak" bak dedim gülerek."

 

Kalkmaya çalıştığında tekrar düştü.

 

"Bence bu kadar kaymak yeter" dedi buzu suya dönüştürürken. Bir tek benim olduğum yer hâlâ buzdu.

 

"Sen niye gelmiyorsun?"

 

"Islanmayı sevmiyorum." Ayağa kalkıp yürümeye başladığımda, adım attığım yerler buza dönüyordu. Bize verilen bu güçler muhteşemdi.

 

Kumsala geldiğimde arkamı döndüm. Yürüdüğüm yerlerde tek bir buz bile yoktu. Gelirken sanki suyun üzerinde yürümüştüm. Kumsala oturup Kerem'in gelmesini bekledim. Geldiğinde yanıma oturdu.

 

"Bileğimi fena burktum" dedi bileğini tutup. Bana döndü.

 

"Beni boşver acıyor mu?"

 

"Ne demek boşver Ecem?"

 

"Çok acımıyor."

 

Yaklaşıp belimden sardı. "Sana çok aşığım Ecem."

 

Drago ve Mavi yere indiğinde, diğerlerinin sesini duyduk.

 

"Drago sonunda indin." Eren'in sesiydi.

 

"Ne oldu buna?" Bu Ateş'ti.

 

Mavi yaklaştığında Drago bir kanadını, Mavi'nin üzerine koydu. Neden bizden koruyordu? Bunu yapmasının bir amacı olmalıydı.

 

"Ne oluyor Eren? diye sordu Kerem Arkasına dönüp. "Drago neden böyle davranıyor?"

 

"Bilmiyorum Kerem." Eren Drago'nun karşında dikildi. "Mavi'yi bir şeyden koruyor." Drago birden kanatlarını açıp, bizi kanatları altına aldı. Bir çok ejderha sesi duyulmaya başladı. Drago kısık sesle kükrüyordu. Kerem tekrar belimden sardı.

 

Yere yaklaşık on ejderha indiğinde Arda sessizce "vahşi ejderhalar" dedi. Mavi korkarak geri çekildiğinde, Drago'nun bu kadar fazla ejderhayla baş edemeyeceğini anladık.

 

Drago şiddetli bir şekilde kükreyip ateş püskürttüğünde karşısında ki ejderhalar geri çekildi. Bir şekilde püskürtmüştü. Çıktığımızda hâlâ saldırıya hazır durumdaydı. Bağlı olduğu insanı be yavrusunu korumak için hazırdı.

 

"Her sene bunlarla uğraşırız." Arda eğilip elini Mavi'nin başına koydu. "Mavi'yi istiyorlar. Kendileri gibi vahşileştirmek istiyorlar."

 

"Bu korkunç" dedim ejderhaların gittiği yine bakarak. "Giden ejderhalar..."

 

"Evet. Küçükken alı koyulup vahşileştirilen ejderhalar. Sırf bu yüzden insanlar ejderhaları kötü biliyor. Mavi'yi bir yerde saklamalıyız."

 

"Tek Mavi'yi değil." Eren Drago'nun yanına geçti. "Ejderha mağaralarında onlarca yavru var. Hepsini nereye götüreceğiz?"

 

"Rüzgârlı dağlar?"

 

"Onlar daha yavru. Rüzgara karşı gelemezler."

 

"Çocuklar yer altından bir yol açsa?"

 

"Karanlık onları huzursuzlaştırıyor."

 

"O halde başka şansımız yok, uçacaklar. Rüzgarı durdurmaya çalışacağım."

 

"Hadi. Mağaraya gidelim Drago." Eren Drago'nun üzerine çıktığında uçtular. Bizde yürümeye başladığımızda Lena'yı gördüm. Chris'le beraber ağaçların altında bekliyorlardı. İkisi içinde üzülüyordum. Bizim gibi istedikleri kadar güneşte kalamıyorlardı.

 

Kerem "Eren'e bugün söyleteceğim."

 

"Neyi söyleteceksin Kerem?" Lena Kerem'le arama girdi. Onu her ne kadar sevsemde beni sinir ediyordu. "Bir şey karıştırmıyor değil mi?"

 

"Hayır. Sadece bir şey saklıyor. Ne olduğunu öğrenmeliyim. Önce yavruları güvene alalım."

 

"Evet. Sizinle tanıştıktan sonra sakin hayatım değişti. Değil mi Chris?"

 

"Evet prenses." Chris'in sesi uzaktan geldiginde ağacın tepesine çıktığını anladım. "Benimde öyle prenses."

 

"İn Chris. Düşmeni istemiyorum. Babam seni bana emanet etti."

 

"Az ileride ineceğim prenses."

 

"Dikkat et."

 

Lena Chris'e karşı bir abla gibiydi. Ağacın üzerine çıktığında hemen Chris'in arkasındaydı.

 

Etrafı izlerken Kerem'in parmaklarını belimde hissetmemle irkildim.

 

"Korkuttum mu?"

 

"Biraz. Burası gördüğüm en güzel yer."

 

"Sende gördüğüm en güzel kızsın."

 

Kolay utanan biri değildim ama bu söylediği beni utandırmıştı.

 

"Güzelim bunu her zaman söylüyorum ve şimdi utandın."

 

"Nereden anladın?" diye salakça bir soru sordum. Yüzümün kızarmasından belli oluyordu.

 

"Kızardın güzelim. Bu halinin ne kadar tatlı olduğunu söylemiş miydim?"

 

"O zaman diğerleri olmuyordu."

 

"Ne yani? Diğerleri var diye sana istediğimi söyleyemecek miyim?"

 

Ejderhe mağaralarına geldiğimizde Eren'in tüm yavruları uçuş için hazırladığını gördük. Mavi uçarak aralarına karıştığında Eren başını kaldırıp biza baktı. Ardından ejderhalara geri döndü. Tüm yavrular için korkuyordu. Özelliklede Mavi için.

 

Aralarında farklı bir bağ vardı.

 

Ejderhaların arasına geldiğimizde biri oldukça tanıdık geldi. Bu Eren'in daha önce bana verdiği yavruydu.

 

Baya büyümüş ve güçlenmişti.

 

"Bu senin bana verdiğin ejderha değilmi Eren?"

 

"Evet Ecem" dedi Eren başını sallayıp. "Sana verdiğim ejderha. Şimdi büyük ve vahşileştirilmeye hazır."

 

"Ve biz buna izin vermeyeceğiz. Bu kadar uysal canlılar saldırgan olmayı hak etmiyor."

 

"Evet. Özellikle de bu küçük yaramaz. Mavi sürüyü sen kontrol edeceksin."

 

Başını kaldırıp Drago'ya baktı. "Ben Drago'yla önden gideceğim. Arkada iki ejderha olacak." Başını eğip yavrulara baktı. "Bu kadar yavruyu korumasız götüremem."

 

Birden duyulan ejderha sesleriyle mağaralara girdik. Anlaşılan vahşi ejderlardan kurtulmak kolay olmayacaktı.

 

Mavi çıkmak için yürüdüğünde tutup her çektim. "Biliyorum sıkıldın Mavi. Ama şimdi çıkamazsın. Dışarıda büyük tehlike var."

 

Lena"Chris senden bir şey isteyeceğim."

 

Chris "isteğiniz benim için emirdir prenses."

 

"Bunu kaç kez konuştuk Chris. Sarayda değiliz. Emrim altında değilsin. Şimdi dışarıya çık ve etrafa bak. Hızlı ol."

 

"Hemen." Chris uçup gözle görülemeyen bir hızla kayboldu. Vampirlerin insan üstü yeteneklerine hergün biraz daha hayran oluyordum.

 

"Çok iyi değilmi Ecem?"

 

"Evet Lena. Siz vampirlere hergün hayran oluyorum."

 

"Ciddi değilsin değil mi Ecem? Biz vampirlerin hayran olunacak bir yanı yok."

 

"Asıl sen ciddi değilsin değil mi Lena? Vampirlerin insan üstü yetenekleri muhteşem. Seninle tanıştıktan sonra vampir olmak isteyeceğim kadar muhteşem yetenekler."

 

"Bazı kötü yanlarıda var. Kan içmek gibi."

 

"Tek kötü yanı bu."

 

Chris heri geldiğinde "uçuş için hazırlana biliriz. Ejderhalar yeterince uzaklaştı" dedi.

 

Hızlı bir şekilde çıktığımızda Eren Drago'nun üzerine çıkıp uçtu. Mavi ve diğer yavrularda uçtuğunda peşlerinden iki ejderha da uçtu. Biz ise yerden yürümeye başladık.

 

Hızlı bir şekilde rüzgârlı dağlara gitmeliydik. Bu altın yumurtaları kaybedemezdik.

 

"Ecem."

 

"Evet Lena?"

 

"Neyse boşver, sonra söylerim."

 

Takılıp düştüğüm sırada birden havalandım. Lena son anda tutmuştu.

 

"Ecem tanıdığım en sakar insansın."

 

Başımı kaldırdığımda yere indirdi. Vampirlere biraz daha hayran oldum.

 

"Tekrar son anda. Teşekkür ederim Lena."

 

"Vampir olmayı sevmeye başladım." Lena bana döndü. "Senin sayende Ecem. Bana bu halimi sevdirdin."

 

Ben ne yapmış ola bilirdim? Sadece kendisine hayran olduğumu söyledim. Küçüklüğümden beri vampirlere ilgi duyardım.

 

"Ben ne yaptım ki Lena? Küçüklüğümden beri vampirlere ilgi duydum. Ve şanslıyım ki çok iyi bir vampir arkadaşım var."

 

"Bu gece bizimle saraya gel."

 

"Bir insan yüzlerce vampirin arasında ha? Lena delirdin mi?"

 

"Hayır. Yanında olacağım zaten. Korkma hiç biri sana dokunamaz."

 

"Geliyo..." diyecektim ki Kerem sözümü kesti. "Abine söyle. Sevgilimden uzak dursun."

 

"Tekrar başlama lütfen" dedim bıkkın bir şekilde. Bu konu yeterince canımı sıkmıştı. Kalbim Kerem'e aitti, başkasına ait olamazdı. "Canımı sıkmaya başladın."

 

"Sende benim Ecem."

 

Dağa geldiğimizde Pamuk'u özlediğimi fark ettim. İki gündür görmemiştim. Bağ kurduğumuzdan beri bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştık.

 

"Pamuk'u özledim" dedim başımı yere eğerek. "İki gündür görmedim."

 

"Bende Maya'yı görmedim. Şimdi nerede onu bile bilmiyorum." Kerem'in kolu belime dolandı. Elimi elinin üzerine koydum. "Yavruları güvene alalım güzelim, buluruz."

 

"Drago ne yapıyorsun? Dur!" Yükselen ateşlerle Eren dağdan indi. "Drago'ya bir şeyler oluyor. Kendinde değil." Eren korkuyla arkamıza baktığında Drago'nun sesi yükseldi arkamızdan. Hiç duymadigim şiddette bir kükremeydi.

 

 

Loading...
0%