@yazarlik_hayali.06
|
Çiçeklerle kaplı bu yerde bu kadar büyük bir kale olmadığına emindim. Burası kaleden çok bir saraya benziyordu.
Dört bir kenarında gözlem bölgelerine benzer yerler vardı. Her bölgede bize ait işaretler vardı.
"Vayyy." Kerem az önceki olanların hâlâ etkisindeydi. Beni o halde gördüğündeki yüzünü unutmam imkansızdı.
"Burası bizim mi?"
"Evet Kerem." Eren ilerlerken biz öylece durup beyaz kaleyi izlemeye devam ettik. "Bu işin içinde olmama rağmen bunun gibi sayılı yerler gördüm." Durup Lena'ya döndü. "İyisin değil mi?"
Lena kanatlarını açıp kollarını göğsünde bağladı. "Evet. Sizi diğer türle tanıştırmak istiyorum."
Kanadının biriyle Olivia'yı sardı. "Kuzenim. Diğer türün prensesi. Göster kendini."
Olivia form değiştirip kalenin üzerine çıkıp, tekrar form değiştirdi. İlerledigimizde Olivia yere indi. Kaleye girdiğimizde muhafızlar karşıladı.
Toprak muhafızı öne çıktı. "Bu kale bizde size hediyedir koruyucular."
Ardından su muhafızı öne çıktı. "Siz sonuncularsınız. Sen güneşin oğlu, yıllardır süren bir savaşı bitirdin."
"Zevkle yaptım." Eren önümüze geçti. "Tekrar olsa tekrar yaparım."
"Sizi siz yapan budur koruyucular. Cesaret bağlılık ve özgüven."
"Size bir hediyemiz daha var." Hava muhafızı kalenin içini yoğun bir sisle kapladı. Bir kaç saniye sonra sis kalktığında hepimizin bileğine renkli taşlardan yapılmış bileklikler geldi.
"Bunlar birbirinize olan bağlılığınız. Bu bağı koparmayın."
"Bunlar element kristalimi muhafız?" diye sordu Mert.
"Evet ateşin oğlu. Tekrar görüşeceğiz."
Muhafızlar kaybolduğunda kaleyi gezmeye başladık. Sol tarafta iki kapı ve üst kata çıkan döner bir merdiven vardı.
Sağ tarafta ise bir dizi kapı vardı. İlk olarak üst kata çıktık. Bir çok kapı vardı. Her kapının üzerinde bize ait işaretler vardı.
Kendi işaretimin olduğu kapıdan girdim. Beni yansıtıyordu. Tam karşıda büyük bir pencere vardı. Sol taraftaki yatakla uyumlu sağ taraftaki kitaplık odayı tamamlıyordu.
Kapı açıldığında Kerem'in sesini duydum. Ardından elini omzumda hisettim. "Güzelim yakında bu oda bizim olacak"
"Evet."
"Senin kadar olmasa da güzel bir oda."
"Bunu her fırsatta söyleyeceksin değil mi?"
"Evet güzelim. Umarım bıktırmam."
Kitaplığa ilerledim. Elementlerle ilgili bir çok kitap vardı. Aklındaki tek şey hepsini okumaktı.
"Bunları en kısa zamanda kaldırmalıyım."
"Neyi?"
"Kitapları."
"Delirdin herhalde. Onlarca kitabı nereye koyacaksın?"
"Bulurum bir yer."
"Diğerlerini bulalım hadi."
Odadan çıktığımızda diğerleriyle karşılaştık. Alt kata inip kaleden çıktık. Bağ kurduğumuz hayvanlar karşıladı. Aralarında Mavi'de vardı. Uçup Eren'in üzerine atladı.
"Neyin var Lena?" diye sordum. Bir şeyler tedirgin etmişti.
"Annem yıllar sonra saraydan ayrılıp ormana gelecek." Lena hafif hafif kanatlarını çırptı. "Abim ve babamda geliyor."
"Krallık?"
"Amcam bakacak."
Koca bir krallıktan sanki küçük bir yermiş gibi bahsediyordu.
"Başka bir şey var Lena."
"Annem sıcak kan seven biri. Ve siz bunun için muhteşemsiniz."
Eren kalktığında Mavi uçup Asya'nın önünde durduğunda başında Asya'ya ait işaret parladı.
"Lena bunun için neden korkuyorsun? Bize bir şey yapmaz değil mi?"
"Öyle umuyorum."
Eren
Lena'ya aşıktım ama sahip olduğum güçler bunu engelliyordu. Derin bir nefes verip başımı kaldırdım. Ardından Lena'ya baktığımda kendimi hazırlayıp "Lena" diyerek elimi boynuma götürdüm. "Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama seni seviyorum." Rahatlamıştım.
"Bende" dedi çok sevdiğim sesiyle.
(Kısa oldu. Bir sonraki bölüm uzun olacak❤)
|
0% |