25. Bölüm

25. Bölüm Karanlık Zihin

Beyza Soykun
yazarlik_hayali.06

Eren başını tutarak oturdu. Küçük bir ışık patlaması yaptı. Kendinde değil di. Gücünü, bedenini ve zihnini kontrol edemiyor gibiydi.

 

"Babam ölmediğini söylüyor." Eren Ateş'e döndü. "Abi yaşaması imkansız değil mi?"

 

"Eren gücüne karşı koymasının tek yolu karanlığı kalben bırakmasıydı. Ama yapmadı."

 

"Alper? Oda bırakmamıştı." Gökyüzünü gösterdi. "Tehlike yaratmaya devam ediyor."

 

"O günden beri bunu düşünüyorum. Alper hâlâ hayatta. Bu karanlık güçleri bıraktığı anlamına geliyor."

 

"Bu bırakmadığının büyük bir kanıtı."

 

"Evet, yeterince büyük bir kanıt. Patlamadan sağ çıkması imkansızdı."

 

"Bir şekilde çıkmış." Eren bir yeri gösterdi. "Babam orada işte." Gösterdiği yerde bir kaç ağaç ve bolca çimenden başka bir şey yoktu. "Duymuyor musunuz? Onu öldüremediğimi, başarısız olduğumu söylüyor."

 

"Eren, Alper zihninle oynuyor."

 

"Nasıl abi nasıl? Nasıl o patlamada hayatta kaldı? Nasıl yer altından kaçtı?"

 

Abime döndüm. Az önceki anlattıklarımızı sindirememişken, daha fazla şey öğrenmenin şaşkınlığı vardı yüzünde.

 

"Küçüğüm bunlarla uğraşmanı istemiyorum."

 

"Yapamam abi bu benim görevim."

 

Şu muhafızı hemen önünde belirdi. "Koruyucu gölün ssuyu kirleniyor. Gölde olman gerekiyor."

 

"Muhafız hava bu haldeyken çıkamam."

 

"Kalkanın altında gideriz Sare." Ebru daha küçük bir küre oluşturdu. "Bu küre bizi koruyacak. Hadi."

 

Ebru'yla beraber kalktığımızda, Kerem kalkıp sarıldı. "Dikkat et kalbim."

 

"Edeceğim."

 

Alnımdan öptüğünde Ebru'yla beraber ayrıldık.

 

Kerem

 

Eren iyi değildi. Rengi solmuştu. Ara ara güç patlaması yaşıyordu. Kendi eliyle öldürdüğü babamı öldürmediğini onunla konuştuğunu söylüyordu sürekli.

 

Abim ise aklıyla oynandığını bunlara kalmaması gerektiğini söylüyordu. Ama kardeşim dinlemiyordu. Bu kadar inatçı olmak zorunda mıydı?

 

Eren büyük ama bir o kadarda kısa bir patlama daha yaptı. Hepimizin kızardığına emindim.

 

"Yapamadım abi. Babam bir yerlerde yaşıyor."

 

"Yaptın Eren" dedi abim bıkkın bir şekilde. "Alper aklınla oynuyor kanma."

 

Kürenin hemen ardında Alper'i gördüm. Yerimden bir ok gibi fırlayıp karşısında dikildim.

Küreye öfkeyle bir yumruk vurdum. "Her ne yaptıysan Eren'i normale dönder."

 

"Neden yapayım?" diye sordu alayla gülerek. Bir kez daha vurdum. "Bu halini daha çok sevdim."

 

"Seni parçalarım Alper!"

 

"Bu küreden çıktığın an yanarsın sevgili kuzenim. Aklındaki soruyu biliyorum. Bu yağmur neden beni yakmıyor?" Kollarını açtı. "Çünkü saf karanlık."

 

"Aynı ruhun ve kalbin gibi."

 

Küreye küçük bir çatlak oluştu. Ebru uzaklaştığı için küre gücünü kaybediyordu. Gölge'nin burada olması hiç bir şeyi değiştirmiyordu.

 

"Bu küre havanın kızına ait. Kendisi gördüğüm kadarıyla burada değil. Bu kötü oldu."

 

Alper sert bir yumruğu küreye vurduğu anda küre parçalandı. Aynı anda Arda aynı büyüklükte bir küre oluşturdu.

 

"Ama havanın oğlu burada" dedim Arda'yı göstererek. " Bu küreyi kırman imkansız Alper."

 

"Zor kuzenim. İmkansız değil. Bakalım sert çocuk ne kadar dayanacak."

 

"O sandığından daha güçlü Apler. Ayrıca yanında bağlı olduğu hayvanı var."

 

"Elbet ikiside yorgun düşecek kuzen. O zaman tüm elementler karanlığa gömülecek."

 

"Hâlâ gündüz abi. Eren'in gücünü karanlığa gömeyeceksin."

 

"Size kötü bir haberim var kuzen. Gereksiz güç kullanımı onu tüketti. Umudunuz yok!"

 

O an aklıma Eren'in daha önce söylediği söz geldi.

 

Güneş parladığı her an umut vardır. Umudunu kaybetme.

 

"Güneş parladığı her an umut vardır Alper."

 

"Umut? Ben onu kaybedeli çok oldu kuzen."

 

"Senin için hâlâ bir umut var Alper. Sen değiştin."

 

"Değişmedim kuzen. Ben hâlâ saf karanlığım."

 

"Bunu değiştire bilirsin Alper. Vazgeç karanlıktan, ışığa gel."

 

"Işık?" dedi alayla gülerek. "Beni bu hale ışık getirdi."

 

"Alper bunu kimden duyduysan doğru değil." Gözlerine baktım. "Hâlâ bir umut var Alper. Sen özünde iyi birisin. Bunu hissediyorum."

 

Bakışları değişti. Karanlıktan körelmiş gözleri umutla parlıyordu.

 

"Temiz bir ruhun var. Kirletme."

 

"Kuzen değişeceğime inanıyor musun?"

 

"Evet. İnanıyorum."

 

"Yaptığım onca şeye rağmen affettinmi?"

 

"Yaptıkların affedilecek şeyler değildi. Affedilmek istiyorsan çabalayacaksın."

 

"Biliyorum yaptıklarım affedilir şeyler değil. Düzelteceğim."

 

Yağmur durdurduğunda acıyla gülümsedi. "Haklısın ben eski Alper değilim. Değiştim ben. Seçmem gereken tarafı biliyorum. Işık bana yol gösterecek."

 

"Yaptın Kerem. Karanlığın varisini çökerttin." Abim dakikalar sonra konuştu. "İkinizde karanlığı bitirdiniz."

 

"Arda küreyi kaldır. Eren daha fazla bitkin düşmeden kurtarayım."

 

"Güvenecek miyiz?" diye sordu Mert. Güvenmiyordu, sonuna kadarda haklıydı. Halkı ortadaydı.

 

"Güveneceğiz. Yüzükleri alırken geçtiğimiz testleri hatırla. Güven." Arda küreyi kaldırdı.

 

"Cesaret. Yanlış bir şey yapma Alper."

 

Alper küçük bir karanlık top yapıp Eren'e attı. "Bu onu düzeltecek. Korkmanıza gerek yok."

 

"İyi olacak değilmi?"

 

"Evet iyi olacak. Dinlenmesi gerek." Hâlâ gözlerime bakıyordu. "Amcam beni bu hale getirenin ışık olduğunu söylüyordu."

 

"Büyük bir yalana inanmışsın."

 

"Hipnoz" dedi sadece. Baygın şekilde yatan Eren'in yanına gitti. "Az sinirlendirmedi beni."

 

"Benide" dedi abim.

 

Eren başını tutup doğruldu. Halsiz sesi kısık çıktı. "Ne oldu bana? Neden halsiz hissediyorum?" Başını kaldırıp Alper'e baktı. Senin burada ne işin var lan?"

 

"İnsan teşekkür eder yüzsüz herif."

 

"Alper içindeki karanlığı hissedemiyorum. Tekrar aklımı kaybediyorum galiba."

 

"Hayır aptal. İkizin beni uyandırdı. İçimdeki karanlık artık iyiliğe hizmet edecek."

 

Lena dakikalar sonra konuştu. "Bizimle kalmayacak değil mi?"

 

"Kalacak" dedi Eren yorgun bir sesle. "Ona güvenmiyorsan, bana güven."

 

"Eren seni bu hale getiren o. Nasıl güvenmemi beklersin?"

 

"Babam beni yönettiği gibi onuda yönetmeye çalıştı. Abim elini Alper'in omzuna koydu. "Özünde iyi biri olduğunu biliyordum Alper."

 

"Sandığından daha iyi biriyim Ateş."

 

"Başından hissetmiştim Alper."

 

Eren kendini toplayıp oturduğunda biri arkamdan sarıldı. Bu Ecem'den başkası değildi.

 

"Güzelim" diyerek elimi elinin üzerine koydum. "Gölü temizledin mi?"

 

"Evet maviş temizledim."

 

İki haftadır bana maviş diyordu. Ne kadar sinir olsamda hoşuma gidiyordu.

 

"Aferim zeytinime."

 

Elini çevirip tırnaklarını elime batırdı. Oda zeytin dememe sinir oluyordu. Ben ise gözlerine baktığımda aklıma zeytinden başka bir şey gelmiyordu.

 

"Zeytin deme ya. Sinir oluyorum."

 

"Sende maviş deme o zaman."

 

"Hayır mavişimsin."

 

Kolundan tutup yanıma çektim. "Zeyti..." Bacağıma sert bir tekme yediğimde yerle bir oldum. Nasıl bu kadar sert vura biliyordu?"

 

"Bir daha deme."

 

"Demem zaten" derken doğrulup oturdum. "Kalbim sende ne güç varmış."

 

Eğilerek yakamdan tutup çekti. Boşta kalan eliyle çenemi tuttu. "Bir daha dersen sonun babanın sonuyla aynı olur Kerem Yıldırım. "

 

"Kızım nasıl bu kadar tehlikeli ola bilirsin ya?"

 

"En tehlikeli adamlarımdan birini öldürdü. Güçlüsün güzel..."

 

Ecem bir anda üzerimden kalkıp Alper'in yakasına yapıştı. "Adamını özlemiş gibisin."

 

"Hayır hayır özlemedim" dedi Alper korkuyla. Ecem'den korkuyordu. Kos koca karanlığın prensi suyun koruyucu kızından korkuyordu.

 

"Bir daha o kelimeyi ağzına alma Alper."

 

"Tamam sakin ol."

 

Ecem bırakıp yanıma geldi. Ben ise hâlâ yerde oturuyordum. "Sende kalk hadi maviş. Göle gidelim."

 

"Maviş deme ya."

 

"Yürü maviş."

 

Oflayarak kalkıp Ecem'i belinden tutup kendime çektim. "Ne dersen de orman gözlüm."

 

"Orman gözlümde deme." Karnıma sert bir şekilde vurdu. Bir kız nasıl bu kadar sert vura biliyordu? "Ne diyeyim güzelim ya?"

 

"Orman gözlüm ve zeytin hariç herhangi bir şey."

 

   

                                Ecem

 

Tam Kerem'in koluna girdiğimde üst muhafızlar belirdi. Elementlerle alakalı bir şey olmuş olmalıydı. Normalde üst muhafızlar gelmezdi çünkü.

 

Hepsi ikişer tane top yaptı. Toprak muhafızı ek olarak iki tane daha yapmıştı. Ay ve güneş muhafızı ise birer tane yapmıştı.

 

Güneş muhafızı öne çıktı. "Elementleri bir çok kez kurtardınız. Bu yüzden tarihte ikinci kez yaşanacakbbir olayla karşı karşıyasınız. Size bizlerden bir parça olan güçlerimizi vereceğiz."

 

Ne demek istediğini anlamamıştık ama anlamamız uzun sürmeyecekti. Hepimiz bir araya geldik. Eskisi gibi birdik, bir olmaya devam edecektik.

 

 

Bölüm : 28.12.2024 09:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...