Ateş
Ne kadar zamandır yürüyorduk bilmiyordum. Büyük bir yapının önüne geldiğimizde durduk.
"Burası Ateş. İyisin değil mi? "
Başımı sallamakla yetindim. İçten içe iyi degildim. Ben Ateş Yıldırım ilk kez ne yapacağını bilmiyordum. "Evet iyiyim."
Arda'ya döndüm. "Şimdi geri dön. Sabaha kadar gelmezsek, buraya gelmeyin."
"Gelicez. Siz ekibin bir parçasısınız." Yüzüğünü çıkartıp verdi. "Ne olur ne olmaz."
Yüzüğü aldığımda hemen sol taraftaki büyük kapıdan biri çıktı. Arda önce davranıp adamı tutup duvara yapıştırdı.
Ben ise zihnini bana verilen güçle kontrol altında aldım. "Buraya başka bir giriş varmı? "
"Var efendim. "
Adamı Arda'dan aldım.
"Bende Arda. Geri dön."
"Dikkat et Ateş." Arda yanımdan geçip ormana girdi.
"Götür beni."
Binanın arkasına ilerlemeye başladık. Tek amacım Asya'yı alıp buradan gitmekti. O benim hayata tutunma sebebimdi.
Arka tarafa geldiğimizde elini duvara koyarak bir kapı açtı. İçeri girdiğimizde saklandım. Her yer yıldız avcılarıyla doluydu.
"Beni kızın yanın götür" dedim fısıldayarak.
İlerlemeye devam etti. Bir kaç dakika sonra bir binanın önündeydik. Yavaşça içeri girip ilerledik. Bir kaç hücrenin parmaklıkları kırılmıştı. İlerledikçe etraf kararmaya başlıyordu.
Işığın yok denecek kadar azaldığı bir yerde onu gördüm. En sonunda Asya'nın tutulduğu hücrenin önüne geldik.
"Kapıyı aç."
Kapıyı açıp Asya'yı çıkarttı. "Size beni bırakın dedim! "
Gururlu bir şekilde gülümsedim. Güçlü bir kız büyütmüştüm.
"Sakın ol Asya."
"Baba."
"Hadi çıkıyoruz."
Aynı yoldan çıktık. Bir küre yapıp zihnini kontrol ettiğim adama verdim.
"Hadi ay tepeye çıkmadan gidelim."
"Neden baba?"
"Bu küre bir bomba. Ay tepeye çıktığında patlyacak. 3 dakika var. "
Adam girerken biz hızla uzaklaştık. Bomba büyük bir gürültüyle patladı.
Derin bir nefes verdim. Zamanı gelmişti. Asya tüm hayatını öğrenecekti. Bir ağacın altına oturduk.
"Yıldız gücü bir efsane değilmiydi?"
"Hayır, değildi."
Gözlerine baktım. "Koruyucusu sensin Asya."
"Neden? Nasıl?"
"Bilmiyorum. Emin misin?"
"Herşeyi bilmek istiyorum."
"Sen doğduğunda sağ omzunda gücüne ait bir sembol varmış."
Sağ omzunda küçük bir yıldız parladı. Aynı anda bileğide.
"Bu iki güç nasıl bende ola biliyor?"
"Bilmiyorum. Tek bildiğim bu iki güç sende ise." Elimi omzuna koydum. "Çok güçlüsün."
"Ailem beni." Elini omzundaki işaretin üzerine koydu. "Bunun içinmi bıraktı."
Başımı yere eğmekten başka bir şey yapamadım. Biyolojik ailesi yıldız gücü yüzünden onu bırakmıştı. Ve bunu kötü bir zamanda öğrenmişti.
"Malesef Asya. Sana sakin bir zamanda anlatacaktım."
"Şimdi anlat."
Başımı kaldırıp gök yüzüne baktım. Derin bir nefes verip anlatmaya başladım. "Omzundaki iz kırk günlük olduğunda kaybolmuş. Babanlar şüphelenip efendilerine götürmüş. Babam senin çok özel bir bebek olduğunu, seni korumaları gerektiğini söylemiş."
Başımı eğip gözlerine baktım. "Ama"
"Ama ailem dinlemedi. Beni sahip olduğum güç yüzünden bıraktı."
"Evet." Yüzünü ellerimin arasına aldım. "Seni aldığım gün kendime bir söz verdim. Seni ne olursa olsun koruyacaktım."
"Korudun baba."
Bir anda üzerimize bir kafes indi. Yakalanmıştık. Parmaklıklardan tutup ayırmayı denedim ama nafileydi. Gücüm buna yetmiyordu.
"Gücünü boşa harcama ayın oğlu."
Bu sesi tanıyordum. Bu Buse'ydi. Usta bir büyücüydü.
"Buse!"
"Tanıdın ha?"
"Bu kafesi ancak sen yapabilirdin. Ne istiyorsun? "
"Yıldızı. Şanslıyımki bir kuş gibi elimde."
Yaklaştığında yüzü ortaya çıktı. Tamamen siyah giyinmişti, yüzünde ise sadece gözleri açıktı.
"Senin, bu kızın ve o aptal kardeşinin gücünü aldığımda yenilmez olacağım."
Biraz daha yaklaştı. "Üç büyük güç birleştiğinde olacakları biliyorsun Ateş."
"Buna asla izin vermeyeceğim. Bizimkileri alsan bile Eren'in gücünü alamayacaksın."
"Yıllar içinde çok geliştim Ateş. Ufak bir ışık bana hiç bir şey yapamayacak."
Arkasında iki çift kırmızı göz gördüm. Vampirlerin burada ne işi vardı. Daha da önemlisi bizi nasıl bulmuşlardı?
"Güçleri almak için bizi öldürmen gerekiyor."
"Biliyorum Ateş. Bunu zevkle yapacağım."
"Tepede dolunay varken mi?"
"Evet."
Belinden her zamanki kullandığı bıçağı çıkardı. " Önce yıldız. Sonra güneş. En son senin gücünü alacağim Ateş."
"Göreceğiz."
Buse bir anda yere düştü. Kafes kalktığında Buse'nin bayıldığını anladım. Bunu yapan Olivia' ydı.
"Nasıl buldunuz? "
"Sesini her yerde takip ederim Ateş."
"Hadi kalkmadan gidelim."
Kolumu Asya'nın omzuna koydum. "Önemli olanı kurtardım."
Hızlı adımlarla uzaklaştık. Asya dalgındı.
"Neyin var Asya?"
"Ailem beni bu güç yüzünden bıraktı. Benden alınmalıydı."
"Asya bu gücün tek koruyucusu var oda sensin. İnan bana ailen seni hak etmedi."
"Biyolojik ailem hak etmedi."
Saraya geldiğimizde baya yorulmuştum.
Tek isteğim uyumaktı.
Sabahın ilk ışıklarıyla Asya'nın yanına oturdum. Saçlarını okşamaya başladım. Ne zaman okşasam uyanırdı. Yine şaşırtmayarak uyandı.
"Güzel kızım seni görmek isteyen birileri var."
"Kim?" Gözlerini ovuşturup doğruldu.
"Biyolojik ailen. Seni almak istiyorlar."
"Vemeyeceksin değil mi baba?"
"Tabi vermeyeceğim. Seni bırakmam yıldızım."
Gülümseyip yataktan çıktı. Beraber saraydan çıktık. Bahçede misafirlerimiz ve tüm koruyucular büyük bir masada oturuyordu.
Bizim için ayrılan sandalyelere oturduk. Yarım dakika sonra babası konuştu. "Çok büyümüşsün."
"Evet büyüdüm. Ve çok şey öğrendim."
Omzundaki işareti gösterdi. "Beni bu güç yüzünden bıraktığınızı bile."
"Sana tüm hikayeyi anlatacağım."
Babsı bileğini gösterdi. "Ben yıldız gücünü almak için görevlendirildim. ama yapamazdım. Seni öldüremezdim."
"Ve çözümü bırakmakta buldunuz?"
"Zor olsada evet. Şimdi ise almak istiyoruz."
"Gelmiyorum."
"Geleceksin o kadar."
"Gelmiyorum. Bunca yıl siz olmadan yaşadım. Bundan sonrada yaşaya bilirim."
"Babana karşımı geliyorsun?"
Elimi masaya koyarak ayağa kalktım. "Kız istemiyor. Lütfen zorluk çıkarmayın bayım."
"Kızımla arama girmeyin."
"Araya giren sizsiniz bayım. Lüften zorluk çıkarmadan burayı terk edin."
"Kızımı almadan gitmiyorum."
Elimi kaldırıp bir kaç askeri çağırdığımda misafirler ayağa kalktı. Onlar için ziyaret bitmişti.
"Arkadaşlar eşlik edin lütfen."
Ayrıldıklarında tekrar oturdum. "Seni ne olursa olsun koruyacağım. Baban hâlâ gücün peşinde."
"Evet baba. Hissettim."
"Seni onlarla gönderemezdim."
"Gitmek istemiyordum zaten."
"Annem nasıl Eren."
"Daha iyi abi. Bu sabah kaleye götüreceğim." Eren ayağa kalkıp tam arkama baktı. "Hemen buraya getirin."
"Ne oluyor Eren? "
"Birazdan öğrenirsiniz."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
1.12k Okunma |
106 Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |