
Arabayı abimin evinin önüne park ettim. Babamın ölümünün ardından abim annemi yanına almıştı.
Apartmana girip 3. kata çıktık. Kapıyı çaldığımda anında açıldı. Yeğenim Taha kucağıma atladı. "Hala seni çok özledim."
"Bende seni özledim küçük bey." Saçını okşayıp indirdim. İçeriye girdiğimizde Sahra'yı gördüm. Açık pembe tşörtü ve kırmızı eteğiyle oldukça sevimli duruyordu. Oda kucağıma atladı. "Nasılsın küçük hanım?"
"Çok iyiyim hala. Annem babamın yanına götürecek." Yüzündeki gülümseme sevimliliğini artırıyordu.
Onuda indirip oturma odasına geçtik. Annem sani bizi bekliyormuş gibi oturuşunu dikleştirdi. "Hoş geldiniz kızlar."
"Hoş bulduk anne." Yanına oturdum. Eda'da yanıma oturdu.
"Sizi getiren şeyi biliyorum. İkinizde rüya gördünüz."
Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Geliş sebebimizi nasıl anlamıştı? "Evet anne, ama bunu nasıl anladın?"
"Kızlar sizin geçmişiniz fazlasıyla kötü."
"Nasıl anne?"
Kapı kapanma sesi duyduğumuzda çocukların ve Nur'un çıktığını anladık. Annem dönüp anlatmaya başladı. "Kızlar siz kardeşsiniz."
Aynı anda "kardeşmi?" diye sorduk şaşkınlıkla.
"Evet, çift yumurta ikizisiniz. Siz doğduğunuzda abiniz beş yaşındaydı."
"Rüyamda gördüğüm çocuk" dedim. "O iki bebekte bizdik o zaman."
"Evet. Sizin doğduğunuz gün yağmur yağıyordu. O gece sen 𝘊𝘢𝘯𝘢𝘯 hiç bir şekilde uyumadın. Ama sen Sare'm. O gece hiç uyanmadan uyudun. O gece sizin seçilen kişiler olduğunuzu anladım."
"Rüyamda bahsedilen kardeşim sendin." Eda elini onzuma koydu. Şaşkınlığı sesine yansımıştı.
"Siz bir haftalık olduğunuzda babanızla büyük kavga ettik. Ve olanlar oldu. Sizi dağıtmak zorunda kaldım."
Annemin her söylediği şeyden sonra şaşkınlığım artıyordu. "Abim bunların neresinde?"
"Babanıza sizin seçilmiş çocuklar olduğunuzu söylediğimde sinirlendi. Sizinde kendisi gibi sıradan biri olmanızı istiyordu. Elementlere bulaşmadan bir hayat sürmenizi istiyordu. Benim gibi elementlerin içinde bulunmanızı istemiyordu."
"Anne sen elementleri biliyor musun?"
"Evet. 20 yaşıma girince toprağın koruyuculuğunu yaptım. Kendi isteğimle 26 yaşımda vazgeçtim."
"Yani başından beri biliyordun."
"Evet. Canan'ı ilk gördüğümde emin olamamıştım. Ama abiniz sırrınızı öğrendiğinde emin oldum. Ateşin koruyucu kızı benim küçük Canan'ım dı."
"Peki abimin babamı yakalatması?" Soruları ben soruyordum Eda ise sadece dinliyordu.
"Siz bir haftalık olduğunda babanızla kavga ettiğimi söyledim. O gün babanız Canan'ı öldürmek istedi. Abinde aşağıya inip güvenliği çağırdı. Bir dakika daha geç gelseydi Canan ölmüştü."
"Abim Eda'nın hayatını kurtardı yani?"
"Evet. Babanım işlediği cinayeti biliyorsunuz. Hapise girdikten sonra işledi."
"Babam uyuşturucu satmaktan ve cinayetten girmedimi?"
"Hayır satıştan girdi. Babanı mahkemede savunan kişi seni büyüten babandı. Babanın amacı hapisten çıkıp yarım kalan işini bitirmekti. Ama çıkamadı."
Gözlerime baktı. "Seni büyüten ailene yapılan suikastı duydun." Başımı salladım. Gözlerim dolmuştu. Ne olduğunu anlamıştım. Suikastı biolojik babam düzenlemişti.
"O suikastı baban düzenlemiş. Sizi ayırdığımı bir şekilde öğrenmişti. Yerini de öyle Sare."
"Orada ölebilirdim."
"Hayır Sare'm. Element birliği seni koruyacaktı. Ve korudu da. Patlamanın olduğu yere geldiklerinde seni ve kardeşlerini bir su balonunun içinde bulmuşlar. Element birliği siz dördünüzü seçmişti."
Sessizce ağlamaya başlamıştım. Geçmişim sandığımdan karanlık ve derindi.
"Damarlarımda bir katilin kanı akıyor." Eda dakikalar sonra konuşmuştu.
"Bende istemezdim Canan'ım. Babanın kolu uzundu. Bir çok adamı vardı. Emniyet bile engelleyemedi."
Göz yaşlarımı tutamıyordum.
"Seni o gün yanıma almak istedim Sare. Ama koruyucu teyzen kendilerinde kalmanın daha iyi olacağını söyledi. Haklıydı onlarla kalman iyi olmuştu."
"Ama bir şekilde birbirimizi ve elementleri bulduk."
"Aslında siz hiç karşılaşmayacaktınız, bizim planımız bu şekildeydi. Ama kaderin planı farklıydı, sizi bir araya getirdi. Aynı zamanda bana geitrdi."
"Ayrıca elementlere götürdü." Eda'ya döndüm. "Ne düşünüyorsun Eda?"
"Aynı ilkokula ve ortaokula gitmeseydik ne olurdu onu düşünüyordum." Oda döndüğünde gözlerinin dolduğunu gördüm. "Belki de hiç karşılaşmazdık."
"Ve ben bir ikizim olduğunu bilmeden yaşardım."
"Bu güne kadar bilmiyordun zaten. Peki kayıtlarda neden çıkmadı?"
Annem anlatmaya devam etti. "Kayıtlardan silindi. Canan sen çok iyi gizlendin. Ama Sare'm seni gizleyemedim. Koruyucu babanın, öz babanın avukatı olması bunu engelledi. Adamları da yakalanamadı. Ta ki bir kaç ay öncesine kadar."
Hafif eğilip Eda'ya baktı. "Canan'ın koruyucu babası işin içine girince her şey değişti. Bulmuştu. Yakalandılar ve ait oldukları yerdeler." Annemde ağlamaya başlamıştı.
Eda başını yere eğdi. Bu kendini suçlu hissettiğinde yaptığı bir hareketti. "Eda" derken elimi omzuna koydum. "Bunlar kimsenin hatası değildi."
"Öyleydi. Keşke element birliği bizi seçmeseydi."
Ateş muhafızı salonun ortasında belirdiğinde Eda ayağa kalktı. "Sizi seçmemizin bir sebebi var 𝘊𝘢𝘯𝘢𝘯 𝘈𝘬𝘵𝘢𝘴̧. Sen her zaman güçlü bir kızdın. Ateşin istediğide buydu. Sen Sare Aktaş. Her zaman cesurdun. Suyun istediğide buydu. Sizin son koruyucular olacağınız doğduğunuz gün belirlendi. Ateş ve su seçimlerinden pişman değil. Sizde olmamalısınız." Muhafız kaybolduğunda Eda kendini kollarıyla sardı.
Bu kendimi yanlız hissettiğimde yaptığım bir şeydi. Tahminimce Eda'da yanlız hissediyordu. Ayağa kalkıp omuzlarından tuttum. "Otur. Nasıl bir durumda olduğunu anlıyorum."
Dediğimi ikiletmeden oturdu. Küçüklüğümüzden beri bir birimizi çok iyi anlıyorduk. Bunun sebebini şimdi anlıyordum. Kardeş olmamızdan kaynaklıydı.
Kapı açılma sesi geldi ardından kapanma sesi duyuldu. Kapıda abimi gördüm. "Ne oldu küçüğüm? Yüzünüzden düşen bin parça." Karşımda dizinin üzerine çöktü. "Ağlıyor musun sen?"
Gözlerimden birer damla yaş aktığında sildi. Ardından Eda'ya baktı. "Öğrendiniz değil mi?"
Sadece başımı salladım. Öğrendiklerim bende hâl bırakmamıştı. "Evet bücür nasıl hissediyorsun?"
Eda gülümseyip abime baktı. "Size gülmek çok yakışıyor güzel kardeşlerim. Tüm gerçekleri biliyorsunuz. Ve bu sizi daha güçlü yapacak."
"Abi sen elementleri biliyor muydun?"
"Hayır küçüğüm, siz anlatana kadar bilmiyordum."
"Abi Eda'nın kayıp kardeşin olduğunu anlamışmıydın?"
"Kısmen. Emin olmak için sürekli yanınızdaydım. Ama artık emin olacak bir şey kalmadı. Kesinleşti. O benim küçük ve yaramaz kardeşim."
Bir elini yüzüme koyarken diğer elini Eda'nın yüzüne koydu. "Sizi her şeyden çok seviyorum. Gelin sizinle yemeğe gidelim."
Bana baktı. "Ağlamayın artık. Olanlar oldu, geçmişi değiştiremeyiz." Tekrar Eda'ya baktı. "Siz her zaman güçlüydünüz. Ve inanıyorum ki çok daha güçlü olacaksınız. Hadi kalkın."
İkiletmeden kalktığımızda abimde gülüp kalktı. "Hadi çıkalım. Size bir yemek ısmarlayıp ormana bırakırım."
İkimize de sıkıca sarıldı.
"Ormana giderken beni de al Berat. Son koruyucuları görmek ve tanışmak istiyorum." Annem elini saçlarıma koyup okşadı. "Kızlarımı bu kadar güçlü yapan yeri merak ettim."
"Alırım anne. Hadi çıkalım."
Evden çıkıp arabaya ilerlediğimze hâlâ şoktaydık. Dakikalar önce en yakın arkadaşımın kardeşim olduğunu ve annemin elemenet birliğinden biri olduğunu öğrenmiştim.
Sürücü koltuğunda Kerem'i gördüğümde dakikalar sonra gülümsedim. "Bu adamı sevdim ha."
Arka koltuğa dizildiğimizde Kerem dikiz aynasından bana baktı. "Ağladın mı sen güzelim." Arkasını dönüp gözlerime baktı. "Ne oldu bebeğim?"
"Bir şey yok iyiyim" diyerek geçiştirmeye çalıştım ama inanmamıştı. "Gerçekten iyiyim."
"Öyle olsun."
Dönüp arabayı çalıştırıp ilerledi ama hâlâ bana bakıyordu dikiz aynasından. Camdan dışarıyı izlemeye başladım.
"Söyleyin bakiyim ne yemek istiyorsunuz?" Abim kolunu omzuma dolayıp kendine çekti. "Hadi kızlar."
"Hiç bir şey istemiyorum abi." Başımı omzuna yasladım. "Midem bulanıyor."
"Açlıktan. Kerem restoranta sür."
Eda'ya döndü. "Sen bücür?"
"Bende bir şey istemiyorum." Eda koltuğa yaslanıp camdan dışarıyı izlemeye başladı.
"Bu haliniz sinir bozucu. Neşelenin biraz."
Dakikalar sonra bir restorantın önünde durduğumuzda hepimiz indik. İçeriye girdiğimizde abim sipariş vermek için ilerlerken biz boş masalardan birine oturduk.
"Bebeğim ne oldu? Ağlamışsın bu her halinden belli." Elini sırtıma koyup sıvazladı.
"Bir şeyim yok iyiyim." Başımı çevirip mavilerine baktım. "Cidden iyiyim."
"Bu nasıl iyi olmak? Güzelim benden bir şey saklama."
"İyiyim. Sadece... " Sustum bir şey diyemedim. Zaten ne diyecektim ki? Annemin element birliğinden olduğunumu? Ya da Eda'nın ikizim olduğunumu?
"Sadece ne bebeğim?"
"Pamuk'u özledim."
"Yalan söyleyemiyorsun kelebeğim. Ne olduğunu anlat."
"Hiç iyi değilim Kerem."
"Anlat kalbim. Derdine deva olayım."
Gözlerim tekrar dolduğunda kendine çekip sarıldı. Başımı omzuna yasladı. "Bebeğim bu hallerini özlemişim."
Gülüp kalktığımda dolan gözlerimi sildim.
"Beraber atlatacağız. Anlat dök içini."
Derin bir nefes verdiğimde her şeyi anlatmaya karar verdim. "Eda ikizimmiş."
Sesim titriyordu.
"Ne?"
"Evet. Annem bir zamanlar toprağın koruyuculuğunu yapmış."
O sırada abim elinde pizzayla geldi. "Annem bugün sizinle ormana gelecek."
"Bebeğim sen ne diyorsun?"
"Bilmiyorum Kerem. Hiç bir şey bilmiyorum." Bakışlarımı masaya çevirdiğimde Kerem'le abim ellerini sırtıma koydular. "Küçüğüm her zaman yanındayım. Seninde bücür. İkinizinde her zaman yanındayım."
"Tatlım bu kadarı çok fazla." Eda yine dakikaların ardından konuştu. "Sadece ailemin yokluğunda arkadaşımla kampa gitmek istemiştim. Bu kadarını beklemiyordum."
"Kader bu. İnanın bende beklemiyordum sizi bulmayı."
"Biz bulduk zaten."
"Doğru söylüyorsun bücür. Yarın gelme Kerem. Kardeşimin yanında olacaksın. Yiyin, güçten düşmenizi istemiyorum kızlar. Siz bundan sonra bana emanetsiniz."
Kerem boğazını temizlediğinde başımı kaldırdım. "Benden sonra tabi Kerem. O Mert'e söyle canını sıktığı an karşısında beni bulur bücür."
"Söylerim."
Bu kez sessizliğini koruyan bendim. Bakışlarımı hafif eğip pizzaya baktım. Yemek istemiyordum. "Hadi küçüğüm bakma öyle. Ye, sen iki canlısın."
"Abi." Sesim hâlâ titriyordu.
"Söyle abim."
"Tatlı istiyorum."
"Aç aç?"
Abima bakıp başımı salladım.
"Bekle." Kalkıp ayrıldı. Dirseklerimi masaya yaslayıp başımı ellerimin arasına aldım.
"Bebeğim aynı kaderi yaşıyoruz."
"Evet Kerem. Her şeyin daha farklı olmasını isterdim."
Önüme magnolia konduğunda başımı kaldırdım. Abim gülümseyerek bana baktı.
"Hadi küçüğüm. Daha öğreneceğiniz şeyler var."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.92k Okunma |
125 Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |