
Asya
Özge'yle beraber bir gün önce varlığını öğrendiğimiz sığınağın önündeydik. Bir duvarı yeşertip çıkmıştık.
"Asya benden çok daha güçlüsün."
Kolunu boynuma dolayıp kendine çekti. "Senden önce almama rağmen ben bile bu kadar iyi yapamıyorum."
"O kadar iyi değil ya" diyerek Özge'ye döndüm. "Senin kadar iyi değilim."
"Saçmalama. Bu akşam için heyecanlı mısın?"
Başımı sallamakla yetindim. Akşam büyük bir isteme olacaktı. Özgür dün akşam büyük bir sürpriz yaparak evlenme teklifi etmişti. Babamda 𝘰̈𝘺𝘭𝘦 𝘬𝘰𝘭𝘢𝘺 𝘷𝘦𝘳𝘮𝘦𝘮 𝘨𝘦𝘭𝘪𝘱 𝘣𝘦𝘯𝘥𝘦𝘯 𝘪𝘴𝘵𝘦𝘺𝘦𝘤𝘦𝘬𝘴𝘪𝘯 demişti. Bu akşam ise isteme olacaktı.
"Sana elbise gerekiyor. Hadi."
"Hayır elbise kesinlikle olmaz."
"Bir kez giyeceksin, onda da zorluk çıkartma."
"Offf."
"Ablamlar bekliyor."
"Abartı bir şey istemiyorum."
"Bana bırak."
Boynumu bırakıp koluma girdi. Ormanın çıkışa ilerledik. Mavi ve Alvin her zaman ki gibi yanımızdaydı.
Mavi heyecanla kanatlarını açıp kapatıyordu. Çıkışa yaklaştığımızda Berat abiyi ve Sare ablayı gördüm. Yine bir birlerine girmişlerdi. Bizi gördüklerinde ayrıldılar.
"Ablam kendine gelmiş. Dün baya kötüydü."
"Evet. Daha fazla bekletmeyelim."
Hızla yanlarına gittik. Mavi ve Alvin geri döndü. Açıklıkta dolaşmaları teklikeliydi.
"Hadi ama küçüğüm. Ondan daha iyileri var." Berat abi, Kerem abiden daha iyileri olduğunu savunurken Sare abla bir top yapıp attı. "Abi seni buraya tartışmak için çağırmadım."
"Biliyorum abim. Atlayın hadi."
Sare abla, Berat abinin çıkardığı anahtarı bir çırpıda aldı. "Aslında gelmesen daha iyi olur abi."
Sürücü koltuğuna ilerlediğinde arka koltuğa geçtik.
"Ablam intikamını aldı." Özge rahat bir pozisyona geçip oturdu. Ben ise camdan dışarıyı, ormanı izlemeye başladım. İlerlemeye başladığımızda Berat abinin şaşkın bakışları hâlâ bizi izliyordu.
Ormanın bittiği yere geldiğimizde önüme döndüm.
"Sanki Kerem'den daha iyisini bulabilir mişim gibi. Karnımda onun bebeğini taşıyorum ben. Ayrıca sanane abi ya." Sare ablanın söylenmeleri eşliğinde ilerlemeye devam ettik.
On dakika sonra bir mağazanın önünde durduk. İndiğimizde Özge hemen yanımda bitti. "Hadi çok zamanımız yok."
Oflayıp ilerlemeye başladım. Özge hemen yanımdaydı. "Hiç öyle oflama. Bir kez de olsa elbise giyeceksin."
"İstemiyorum sıkıyor. Ayrıca alışık değilim."
"Bir kez giyeceksin."
Kolumdan tuttuğu gibi mağazaya soktu. Elbiselere bakıp bordo bir elbise aldı. Bırakıp mor bir elbise aldı. "Dene şunu."
İçimden sabır çekip elbiseyi alıp kabine girdip. Üzerime tutup baktım aynadan. Sağ tarafından sol göğüs kısmına uzanan parıltılı kısmı hariç güzeldi. Göğüs dekoltesi çok yoktu.
Giyinip çıktığımda elinde mavi bir elbise tutan Özge'yle karşılaştım. "Çok yakışmış."
"Hiç rahat değil Özge."
"Başlama yine. Bir kez giyeceksin."
Elbiseyi uzattı. "Şunu dene bir de."
Alıp değiştirdim. Bu elbisenin neredeyse her bir noktası ışıl ışıldı. Gözlerimi devirip çıktım. "Bunun moru lazım. Değiştir."
Kendi giysilerimi giyip çıktım. Elimdeki mavi elbiseyi alıp görevliye ilerledi.
"Bakar mısınız? Bu modelin moru varmı?"
"Evet. Olması gerekiyor." Görevli biraz ilerleyip aynı modelin morunu çıkarttı. Özge alıp kasaya ilerledi. Bende elimdeki elbiseyi asıp peşinden ilerledim.
Kasaya geldiğimizde bana döndü. "Bakma öyle. Bunu giyeceksin."
Çıkıp dışarıda beklemeye başladım. İki dakika sonra geldiklerinde "ayakkabı ve kuaför kaldı" dedi.
"Hadi ama ya ciddi misin?"
"Evet hadi."
"Boşuna uğraşma Asya bırakmaz." Sare abla arabaya bindiğinde bizde bindik. "İşkence gibi hissettiriyor değil mi?"
Başımı salladım.
"Yarın her şey bitecek."
Dakikalar sonunda bir ayakkabıcının önünde durduk. Ben yine istemediğimi söylerken Özge gerek olduğunu söylüyordu. On beş dakika sonra yine arabadaydık. Aldırdığı ayakkabı mor simli bir ayakkabıydı.
Akşama doğru ancak kaleye gelebilmiştik. Özge'ye söylene söylene giysileri giyinip odadan çıktım. Özge'yle karşılaştım. YİNE!
Üzerinde kırmızı diz altı mat bir elbise vardı. Saçı kendi eseriydi. Bakışlarından aklından geçenleri anlamak zor değildi. Saçlarımı yapmak istiyordu.
"Bu kez olmaz Özge."
"Hadi ama. Bu şekildemi çıkacaksın."
Boş boş baktım.
"Seni çok sıkmayacağım."
"Sağ ol ya. Hiç sıkmadın." Kollarımı göğsümde bağladım.
"Hadi söylenme de in. Bizi bekliyorlar."
İlerlemeye başladığımda hemen yanımdaydı. Aşağıya inip salona ilerledik. Herkes kendi arasında koyu bir sohpet içindeydi. Hepsi oldukça şık giyinmişti. Olivia abla da vardı.
İkinci en güzel günümde yine görmüştüm. Tam babamın yanında oturuyordu. İlerleyip yerime, Özgür'ün yanına oturdum. Üzerinde takım elbise vardı.
O an tüm gözler bize döndü. Özgür alttan elimi tuttu. Üst kısmını okşarken hafifçe sıktı.
"Evet efendim oğlumuz ne işle meşguldür?" Babam ellerini dizlerine koydu.
Kerem amcam boğazını temizledi. "Kendisi toprağı korur. Oldukça cesur ve güçlüdür."
"İleride ne olmayı düşünür?"
"Müzisyen olmak istiyorum abi." Özgür daha dik oturdu.
"Olursun Özgür. İnanıyorum sana."
"Saol abi."
Özge bakışlarıyla kapıyı gösterdiğinde kalkıp çıktık. Sıra kahveye gelmişti.
"Dayan Asya. Az kaldı."
"Yaa ne demezsin. Elbise çok boğuyor beni."
Başını çevirip arkasına baktı. Geri dönüp yaklaştı. "Özgür'e fena şaka yapacağım."
"Özge senden korkulur."
"Ne sandın Asya."
Mutfağa girip fincanları ayarladım. Ardından cezveye kişi başı suyu ve kahveyi atıp pişirdim.
"Özgür'ün süte alerjisi var."
"Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi?"
"Bilemiyorum."
Dolabı açıp sütü çıkarttı. Özgür'ün kahvesine süt damlatacaktı.
"Belki yapmam, belki yaparım."
"Özge bu tehlikeli değil mi?"
"Sadece iki damla süt. Bir şey olacağını sanmıyorum. Ayrıca ablam olacak."
"Alerjisi olduğunu söylüyorsun."
"Evet."
"Damlatacağını söylüyorsun."
"Evet. Kızarıklık ve kaşıntı dışında bir şey olmuyor."
Özgür'e yaptığım kahveye iki damla süt damlattı. Tepsiye dizip içeriye geçtik. Tüm kahveleri dağıtıp tepsiyi masaya koyup yerime oturdum.
Özgür kahveyi aldığında, Efe "o kahveyi içmeni tavsiye etmiyorum Özgür" dedi.
"İçeceğim Efe. Asya'nın elinden zehir olsa içerim." Özgür tek dikişte bitirdi. Bilmeden zehir içmişti. "Özge!"
"Ne var be?" Özge fincanı elindeki tabağa koydu.
"Bu senin başının altından çıktı değil mi?"
"Ne Özgür?"
"Kahveme süt koymak. Alerjimin olduğunu bile bile süt koydun."
"Ne sütü Özgür? Bildiğin türk kahvesi bu."
Özgür'ün eli benek benek kızarmaya başladı. "Özge bunu fena ödeteceğim sana!"
"Az önce 'zehir olsa içerim' diyordun kanka." Efe'nin sesi oldukça keyifliydi.
"Lan şakasına dedim onu ben."
"Acaba duası daha hızlı kabul olan biri varmı ya."
"Sus Efe, senide harcarım."
Kaşınmaya başladığında kalkmaya yeltendi. Babam ise "son sözü söylemedim Özgür. Otur." Önce tüm koruyuculara baktı ardından benimle Özgür'e. "Gençler bir birini görmüş sevmişler. Bizede bu birlikteliğe izin vermek düşer. Kızımı verdim gitti."
Özgür kaşınmaya devam ederken hızla uzaklştı. Bir kaç saniye sonra su sesi geldi.
Duşa girmişti.
"Ne abarttı ya. Alt tarafı iki damla süt." Özge kalkıp yanıma geldi. Fincanı koyup oturdu. Yaklaşarak "ama onun için zehir" diye fısıldadı.
"Bir daha benden böyle bir şey yapmamı isteme Özge."
"İstemem zaten. Şimdi üç gün kaşınır." Bana döndü. "Şimdi geriye tek bir şey kaldı."
"Başka bir şey istemiyorum."
"Bekarlığa veda partisinden sonra başka bir şey istemeyeceğim."
"Bekarlığa veda partisimi?"
"Evet. İtiraz etmeden bunuda yapacaksın."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.92k Okunma |
125 Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |