@yazarlorin
|
16 yaşındayım. Yaklaşık 7 yıldır kimsem yok. Kimsem yok derken duru ablayı yabana atamam. Bu yaşıma kadar o baktı bana. Simge ve ada artık kardeşim gibi oldular, çünkü onlarla ilkokulda, ortaokulda ve lisede aynı sınıfta okuduk ve okuyoruz.Başıma gelen tüm bu olaylar yüzünden beni birazda olsa mutlu etmek isteyen simge ve ada umutuda çağırmışlardı parka.
Onu gördüğüm an kalbimin hızlandığını hissettim.
A: "Kumsal yürüsene geçemiyoruz."
Şaşkınlıktan yürümeyi bırakmış ortada kalakalmıştım.
Simge ve ada banka doğru yürümeye devam ederken bende yavaş adımlarla onları takip ettim. Sessizce banka oturduğumda bakışların üzerimde olduğu hissettiğim için kafamı istemeden öne eğdim.
Y: " Kumsal geçmiş olsun, iyisin değil mi?"
Yağız umutun en yakın arkadaşıdır, genellikle umutla konuşmaya utandığım için onunla daha çok sohbet ederiz.
K: "İyiyim sağol."
U: "Geçmiş olsun kumsal."
Ve onun sesi.
Kalbimin hızlanmasına sebep olan ses.
K: "Teşekkür ederim."
Herkes ortada okul ile ilgili bir konu konuşurken ben sürekli Umuta bakıyordum ama tabi bazen bakışlarımı çekiyordum biri görmesin diye.
A: " Kumsal bize gitar çalsana biraz ortam şenlensin."
S: "Aynen ya, hatta 'Gözlerimin etrafındaki çizgiler' bunu çal."
K: "Peki tamam."
Gitarı düzeltip sesimi denedikten sonra çalmaya başladım.
Y: "Çok iyi yaa."
Bakışlarımı umut'a çevirip şarkıya devam ettim
"BEN SANA HALA AŞIĞIM..." ❤
"İŞTE TAM BURADA KARŞINDAYIM." ❤
"YA ŞİMDİ TUT ELLERİMDEN." ❤
"YADA BİR DAHA SÖZ ETME ÖZLEMEKTEN." ❤
Herkes derin bir sessizlik içinde izliyordu beni. Ve bende tabi ki utançtan bakışlarımı çekmiş sadece gitara bakıyordum.
A:" Ay çok iyi çaldın ya, mükemmeldi."
Y:" Bence de çok iyiydi, daha önce bunun için hiç eğitim aldınmı Kumsal?"
K:" Hayır almadım, kendim evde öğrendim."
U:" Harbiden çok iyiydi çok yeteneklisin."
K:" Teşekkür ederim"
Aslında içimden ona teşekkür etmek yerine adamsın demek geçmişti çünkü ben ne zaman ona bir iyilik yapsam o bana teşekkür etmek yerine adamsın diyor.
Bir süre daha sohbet ettikten sonra eve gitmek için ayağa kalktık ve hazırlanıp yola çıktık.
Eve yaklaştıktan sonra simge ve adaya geri kalan yolu kendim gidebileceğimi söyledim ve onlardan ayrıldım.
Yoluma telefona bakarak devam ederken bazen de kafamı kaldırıp etrafıma bakıyordum çünkü hava kararmıştı artık.
"Kumsaal"
İsmimin söylenmesiyle hızlıca etrafıma baktım o sırada telefonum çaldı arayan duru ablaydı
"Alo kumsal, nerde kaldın ya hava karardı."
"Haklısın duru abla şuan yoldayım geliyorum."
"Kumsal senin başına daha yeni bir olay geldi ve sen şu saatte dışarıdasın, hemen hızlı gel seni bekliyorum."
Telefonu kapattıktan sonra ürkekçe etrafıma bakmaya devam ettim.İçimden bir ses şuan onun yakınımda olduğunu söylüyordu. Bugün çok güzel bir gün geçirmiştim, hem bu olan olaydan sonra arkadaşlarımla vakit geçirmek hemde umutu görmek bana çok iyi gelmişti.
Eve sağ salim vardıktan sonra biraz duru ablanın azarını işittim ardından çok sıkıldığım için odama gittim ve telefonumu açarak önceden okulda umutun gizlice çektiğim fotoğraflarına bakmaya başladım.
kahverengi gözleri , siyah saçları... çok güzeldi.
Biraz daha telefonumda galerimde gezinirken annem ile çekindiğimiz fotoğraflara denk geldim ve o sırada gözlerimin dolduğunu hissettim.
Acaba şuan yaşıyor olsaydı ne olurdu?
Yada babamda bizi hiç terk etmeseydi?
"Kumsal iyimisin?" Telefonda fotoğraflara daldığım için duru ablanın kapımı çalmasını hiç duymamıştım.
"İyiyim duru abla sorun yok, kulaklığımı takmıştımda."
"Anladım tatlım, bu gece biraz vakit geçirelimmi hem kafan dağılır."
"Nasıl bir vakit geçireceğiz?"
"Film gecesi yapalım mesela önceden yaptığımız gibi."
"Olur peki tamam."
"O zaman ben atıştırmalıkları hazırlayım sende ben çağırınca gelirsin."
Duru abla odadan çıktıktan biraz araştırma yapmaya karar verdim
Babam hakkında.
Eğer hala eskiden yaşadığı gibi Fransa'da ve aynı şehirde yaşıyorsa işim biraz kolaylaşacaktı. Önceliğim sosyal medyadan hesaplarına bakmaktı bu yüzden Instagram'ın arama kısmına DEMİR DENİZ yazdım.
Aslında babamın şu anki halini bilmiyordum çünkü elimde sadece onun eskiden kalma fotoğrafları vardı ama yinede çok değişmediğini umarak hesapları araştırmaya koyuldum.
Bir süre bütün sosyal medya platformlarına bakmıştım ancak demir deniz adına hiçbir hesap yoktu.
Bilgisayarımın açık ekranına bakarak düşünmeye başladım.
Ölmüş olabilir miydi acaba?
İşte o an sebepsiz yere gözlerimin dolduğunu hissettim, beni ve annemi yıllar önce terk ve annem öldükten sonra kızına bile sahip çıkmayan bir baba için ağlayacak mıydım ?
Asla.
Hemen oturduğum yerden kalkıp film için beni çağıran duru ablanın yanına gittim moralimin bozuk olduğunu anlayarak;
"Kumsal bir sorun olmadığına emin misin bitanem?" diye sordu
Bende "Değilim." diye cevap verdim
Ve tekrar konuşarak "Babam öldümü?" diye sordum.
Yüzüme şaşkın bir ifadeyle bakakalmıştı duru abla ,oda en az benim kadar bilgisizdi bu konularda ama yinede bişeyler bildiğine emindim.
"Duru abla cevap vermeyecek misin?"
"Bilmiyorum kumsal, inanki bende hiçbir şey bilmiyorum bu konulara dair. Sen ne kadar biliyorsan bende o kadar biliyorum."
Ardından ikimizde de ölüm sessizliği oluştu, öylece bakakaldık birbirimize.
"Tamam hadi unut her şeyi filmimizi izleyelim." diyerek sessizliğimizi bozdu bende kafa sallayarak karşılık verdim. Konuşmak şuan tercihlerimin arasında değildi biraz olsun sessizliğimi korumak istiyordum.
"Stranger things açıyorum, en son çocuğu bulmuşlardı değilmi?"
Yine cevap vermeyerek sadece ekrana bakmaya devam oda kabul ettiğimi umarak dediğini yaptı. Yaklaşık 2 saatte iki bölüme yakın izlemiştik ve ben film esnasında her şeyi unutarak mutlu bir şekilde izlemiştim.
"Duru abla ben odama çıkıyorum zaten çok yorgunum."
"Tamam bitanem sen odana git iyice dinlen." Dediğim gibi odama gittim ve tam yatağıma yatmak üzereyken kitaplığımdaki nazım hikmetin şiir kitabı çarptı bu yüzden hemen ayağa kalkarak kitabı elime aldım. Çok eski bir kitaptı çünkü bu kitap babamın yıllar önce daha evli değillerken anneme sevgililer gününde aldığı kitaptı ve annemde öldükten sonra bana kalmıştı. Sayfaların arasında şiirlere bakarken bir tane şiir dikkatimi çekmişti 'BÜYÜK İNSANLIK'
Kendi kendime odada şiiri okumaya başladım.
"Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
Trende üçüncü mevki
Şosede yayan büyük insanlık.
Büyük insanlık sekizinde işe gider,
Yirmisinde evlenir,
Kırkında ölür büyük insanlık.
Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter,
Şekerde öyle,
Kitapta öyle,
Kumaşta öyle,
Büyük insanlıktan başka herkese yeter.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok,
Sokağında fener,
Penceresinde cam,
Ama umudu var büyük insanlığın UMUTSUZ yaşanmıyor."
Evet diye geçirdim kendi kendime UMUTSUZ yaşanmıyor.
Tam kitabı kapatıp rafa koyacakken kitaptan düşen bir kağıt yüzünden duraksadım.
Yere eğilip kağıdı açtığımda içinde sadece
"LOUİS DENİS (2014/20 HAZİRAN)
"ROSALİE DENİS ( 2018/6 ŞUBAT)
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı çünkü
2014 yılı 20 haziranda babam bizi bırakıp Fransa'ya gitmişti
YANİ BU TARİH BABAMIN BİZİ TERK ETTİĞİ TARİHTİ!
2018 yılı 6 şubatta ise annem vefat etmişti
Kağıdın yeni yazılmış olduğunu umuyordum ancak kağıt yıllar önceden kalma bir kitaptan çıkmıştı ve çok eski bir kağıda yazılmıştı. Ve ben bu kitap bana annemi hatırlattığı için hiç dokunmamış ve en üst rafa koymuştum.
Bu isimlerin Fransızca olması beni dahada korkutmaya başlamıştı.
Hızlıca çalışma masama oturup bilgisayarımdan Instagram'ı açtım ve arama kısmına louis denis yazdım. Karşıma sadece bu isimle Fransız bir hesap çıkmıştı ve baya ünlüydü, hızlıca hesaba tıkladım. Karşıma bir adam çıkmıştı ilk fotoğrafta. Ellerim titreye titreye dolabımdan babamın yıllar önce bize WhatsApp'tan attığı bir fotoğrafın çıktısını aldım.
Ve Allah kahretmesinki bu babamdı. Ünlü bir iş adamı olarak gözüküyordu Fransa'da bende bu yüzden googleden hemen aynı ismi arattım ve karşıma yeni çekilmiş olan iki kişinin olduğu fotoğraflar çıktı.
Fotoğraf daha geçen ay Fransa'da olan bir partide çekilmişti ve bu fotoğrafta;
Annem ve babam yan yanaydılar...
_______________________________________
Bu bölüm çok çok geç kaldığı için özür dilerim lgs sınavı vardı o yüzden bu kadar gecikti ama artık daha sık bölüm geliceeek.💕🤗
|
0% |