@yazarmeryos
|
Ayakkabıları zahmetle giydim ve boy aynasında kendimi son kez gözden geçirdiğimde şaşkınlığa uğradım. Resmen yıllardır hiç bu kadar dikkat ederek hazırlanmamıştım hiçbir şeye. Ayna karşısında kendime şöyle bir dikkatle bakınca şaşırmıştım kendimi süzmeye devam ederek. (Kıyafet kahverengi ve kısa bir elbise. Inkspired'da da bu hikayeyi yayınlıyorum orada bu bölüme elbisenin modelini koydum fakat burada koyamadım. Sadece kamerayla fotoğraf çekip koyuyoruz sanırım. Burada elbise gözükmediği için siz istediğiniz bir kahverengi modelde elbiseyi hayal edebilirsiniz.) ... 🖌 Saat 20.30'du. Sanki geç kalacakmış gibi hissediyordum fakat beni almaya gelecek olan onlardı, geç kalmazdım lakin kendi heyecanıma ve tedirginliliğime engel olamıyordum. Zamanın geçmesi için telefonumu elime aldım. Instagramda biraz zaman geçirmek istiyordum. 20.40'ta evden çıkacak ve evimin önündeki bankta bekleyecektim. Instagram'a girdiğimde, az sonra gidecek ve iş görüşmesi yapacak olduğum adamın hikaye attığını gördüm. Vural Akın Alkan... Yeni Hikaye.. Fotoğrafının bulunduğu kısma basarak hikayesine girdim. Hikayesinde; bir restorantın önünde duruyordu.Üzerinde kahverengi bir smokin mevcuttu. Kahverengi ceket, beyaz gömlek ve kahverengi pantolon... Kolunda takmış olduğu saat ise beyaz renkteydi ve oldukça göz kamaştırıcıydı. Pahalı bir saat olduğu belliydi, güzel görünüyordu. Saçları rüzgardan dolayı birbirine girmiş, uçuşuyordu ve ne yalan söyleyeyim oldukça yakışıklıydı. İnanamadığım şey ise aylardır takipte olduğum bu adamın yanına iş görüşmesine mi gidecektim? Ben neden görüşmeyi şirketin sahibiyle yapıyordum onu bile anlamış değildim. Hikayesini 20 dakika önce atmıştı. Sanırım beni getirecekleri yerde bu mekandı. Mekan oldukça kahverengi vibe veriyordu bana sebepsizce. Hikayeyi beğeneyim mi yoksa beğenmeyeyim mi diye düşünürken duyduğum korna sesiyle anında saate baktım. Saat 20.47'ydi. Şaşkınlıkla yatağın üzerinden çantamı alarak, masanın üzerinden herhangi bir parfüm aldım ve üzerime bocaladım. Pudralı vanilya... Bugün iyi günümdeydim sanırım. Hem kahverengi elbiseyle kombim yapmışım, üzerine vanilya aromalı parfüm sıkmışım. Hem iş görüşmesi yapacağım adam kahverengi smokin giymiş, hem de görüşme yapacağımız mekan kahverengi. Evin önünde olan araba da kahverengiyse kahkahalara boğulurdum. Hızlıca dış kapıya koştum kapıyı ardımdan kilitlediğimde kabanımı almayı unuttuğumu fark ettim. Eğer kapının kilidini açıp tekrar eve girersem, kabanı almak için odama gidip alıp geri dönersem bahçenin önünde arabayı bulamayabilirdim. Bu sebeple hızlıca bahçe kapısına yürüyerek bahçeden çıktım. Araba kahverengi değildi. Mercedes Benz AMG C63. Alkan Şirketi'nin şoförleri bu arabalardan mı kullanıyordu yoksa Vural Akın Alkan'ın arabası mıydı? Koskoca Vural Akın Alkan işe alıp almayacağına karar vereceği bir kızı görüşme için evinden mi alacaktı, yok daha neler. Arabaya doğru ilerlediğimde ne yapacağım hakkında tereddüte kapıldım. Ön koltuğa mı yoksa arka koltuğa mı oturacaktım?Ne olur ne olmaz arka kapının yönüne doğru ilerledim, arkaya oturacaktım belki ön koltuk benim gibi birisi için uygun olmazdı. Kapıyı açtım ve ilk önce içeriye göz gezdirdim. Şoför koltuğunda bir adam görünüyordu. Arabanın içi güzel bir erkek parfümü kokuyordu. Oldukça karanlık olduğundan adamın kıyafetini görememiştim ama neyse ki konuşmaya zahmet edip bana döndü. "Mayıs Hanım, öne gelin lütfen." Sesin sahibi şoför hariç her şeye benziyordu. Eğer Vural Bey ise ilk günden işe alınmadan kovulmuş olacaktım. Vural Bey'i geciktirmiştim. Tabii oysa. Kapıyı kapatarak ön kapıyı açtım, yavaş ve dikkatlice koltuğa oturduğumda kapıyı ne yavaş ne hızlı bir şekilde kapattım. Sürücü koltuğunda oturan ve arabayı kullanmak için hazırlık yapan kişiye bakmak için başımı çevirdiğimde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Vural Akın Alkan hemen gözlerimin önünde tüm gerçekliğiyle karşımdaydı. Şaşkınlığım dolayısıyla ne yapacağımı bilemedim, olduğum durum bana rezillik çıkarmasın diye kendimi toparlamaya çalışarak emniyet kemerini takmak için harekette bulundum. Kemeri taktığımda çantamı kucağıma yerleştirerek ne söyleyeceğimi düşünmeye başladım. "Merhaba," aptal Mayıs! Merhaba ne? Merhaba ne yani ben neden böyle bir diyalog başlatma zahmetine girmiştim ki! "Merhaba, Mayıs." Heyecanımı ve utancımı bastırmak için ellerimi sıkmaya başladım fakat tırnaklar elime batıyor ve acıtıyordu. Yine de yapmaya devam ettim çünkü rahatlamama yardımcı oluyordu.
|
0% |