Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Şömine Başında

@yazarmeryos

"Hayatında olup biten şeylerin, dilediğin şekilde olmasını isteme: nasıl oluyorlarsa öyle olmalarını iste. Böylece her zaman mutlu olursun."

💛

Gözlerimi açmaya çalışırken bunu yapmakta epey zorlanmıştım. Sanki haftalarca uyumuşumda yeni açıyordum gözlerimi.

Sonunda göz kapaklarımı açabildiğimde sağ bacağımın kuvvetle ağrıması nefesimi uzunca içime çekmeme sebep oldu. Gözlerimle olduğum yeri incelemeye başladım.

Bir koltukta yatıyordum, üzerime pamuk battaniye çekilmişti ve hemen solumda alev alev yanan şömine bulunuyordu. Şöminede yanan ateş etrafı aydınlatıyordu, ateşin ışığından başka ışık yoktu.

Hemen arka tarafımda yerden tavana kadar uzanan geniş pencere ve hemen dışarısında havuz bulunuyordu. Havuzun üzerine düşen damlalar sayesinde yağmur yağdığını anlamıştım. Yağmur sesinden başka ses yoktu, etraf oldukça sessizdi.

Bir an bu sessizliğin, sessizlikten daha sessiz olduğunu düşündüm.

"Sonunda uyanmışsın."

Başımı sesin kaynağına çevirdiğimde sesin sahibi, beni yolun ortasından alan adama aitti. O gün kendisini incelememiştim, kafam dağınık olduğu için hiçbir yerine dikkat etmemiştim fakat şuan şöminedeki ateşin gölgeleri adamın yüzüne vuruyor ve onu görebilmemi sağlıyordu.

Hemen ayaklarımın ucunda kanepenin kenarlarına iki elini yaslamış şekilde bana bakıyordu fakat ben cevap vermeyince şömineyi izlemeye başladı. Ben de onu. Eğer onu izlediğimi annem görse benim fahişe olduğumu falan söylerdi herhalde ama neyse ki annem burada değildi.

Adamın yüzünün sol elmacık kemiğinde neredeyse beş santimetre kadar yara izi vardı. Çok eskiden kaldığı belliydi. Üzerinde siyah sporcu atleti ve altında siyah eşofmanı vardı. Atlet, adamın kaslarını zar zor kendisine hapsetmiş gibiydi. Oldukça iri olduğu için atleti yırtılacak gibi duruyordu veya atlet çok küçük olduğu için öyle görünüyor da olabilirdi.

Siyah dalgalı saçlarının ön tarafı kaşlarına kadar uzanıyordu. Biraz daha uzun olsa gözlerini kapatacak kadar uzunluktaydı. Diğer kısımlar normal boyuttaydı.

"Ne zamandan beri uyuyorum?"

Sorumla başını bana çevirdiğinde yaslandığı kanepeden ayrıldı ve yanımda bulunan sandalyeye oturarak ellerini birbirine kavuşturdu. "Bir gün oldu. Eğer bugünde uyanmasaydın hastaneye gitmek zorunda kalacaktık."

Başımı rastgele sallayarak olduğum yerde doğruldum. Üzerimde o akşam olan kıyafetler yoktu. Gri bir sweat ve gri bir eşofman vardı üzerimde. Fakat eşofmanın sağ tarafı yukarı çekilmişti, hemen dizimin biraz üzerine ve dizim sarılıydı.

"İsmin ne?" diye sorduğumda kaşlarını havaya kaldırdı ve bulunduğu sandalyeye iyice yaslanarak başını sol omzuna yatırdı.

"Sen kendi ismini söylersen ben de kendi ismimi söyleyebilirim."

Söylediğiyle kaşlarım çatılırken kanepeye yaslandım ve sağ bacağımı sol bacağımın üzerine zor da olsa atarak elimi başımın arkasına götürdüm. Orası da sargılıydı. Ben bunu neden yeni fark ediyordum ki?

"Beni arayan oldu mu?" diye sordum. Neden tanımadığım birinin evinde korkmuyor ve her soruyu rahatlıkla soruyordum ben de bilmiyordum fakat bu adamın zararsız olduğunu düşünüyordum. Zaten böyle bir yakışıklılık bana ne yapabilirdi ki.

"Seni arayan olmadı çünkü yanında telefonun yoktu."

Doğruydu, kaçırıldığım arabada telefonumu almışlardı ve bir daha vermemişlerdi ama ben sadece en büyük abimin telefon numarasını bildiğim için onu arayabilirdim. Umarım bu yakışıklının telefonu vardır.

"Telefonun var mı?"

Başını olumlu anlamda sallayarak eşofmanının cebinden telefonunu uzattı ve ondan alarak hemen arama kısmına kaydırdım ve ezberlediğim numarayı tuşlamaya başladım.

Karşımdaki yabancı kalkarak başka bir yere gitti. O sırada telefon çalmaya devam ediyordu. Uzun süren çalıştan sonra nihayet telefon açıldı.

"Alo?"

Abimin sesiydi, Polat abimin sesiydi. Büyük bir nefes vererek nefes aldım ve konuştum.

"Abi benim, Vera."

Abim bir anda çığlık attı. Bu çığlık sevinç çığlıydı.

"Vera, abim nasılsın, neredesin?" Dudaklarımda buruk bir gülümsemeyle sesimin titrememesine özen göstererek nefes almaya çalıştım. "İyiyim abi ama nerede olduğumu bilmiyorum. En son kaçırıldığım arabadan bilmediğim bir yere atıldım. Sonra bir adam beni yanına alarak evine getirdi."

Abim birkaç saniye sessiz kaldı, "Vera, sana bir şey söyleyeceğim ama sakin kalacaksın," sesi titriyordu abimin sesi titrediğinde hep kötü şeyler olurdu.

Ona karşılık ses vermediğimde söylemesini istediğimi anladı ve tekrar konuşmaya başladı.

"Vera, seni kaçırmaları emrini veren anne ve babamızdı."

Hayat durdu sanki. Onca işkenceyi yapmalarını annem ve babam mı istemişti yani?

Loading...
0%