@yazarnejmiyes
|
~1. Bölüm~
Burçe paltosunu görevliye verip ağır ağır yürümeye başladı. Ayağındaki siyah, zarif stilettolarıyla tak tak sesler çıkarıyordu. Kara gözleri avını arayan leopar gibi etrafı taradı. Etrafta birçok göz onun üzerindeydi, fakat bu onun umrunda bile degildi. Onun buraya geliş amacı başkaydı. Aradığı kişiyi gözüne kestirip yanına doğru adımlamaya başladı. Yürürken kulağına hafif hafif dedikodular geliyordu. Adının geçtiği bir kaç nida duysada üzerinde durmadı. Aslında onlarada hak veriyordu çünkü burası onun gelecegi bir yer değildi haliyle insanlar şaşırmıştı. Burçe kendi kendine amaan der gibi omuz silkti. Hedef yere gelmişti. "Hoşgeldiniz Burçe Hanım" Dedi Ahmet. Ahmet onun sağ koluydu. Buraya onu etrafı gözetmesi için Burçe göndermişti. Burçe "geldiler mi? " Dedi malum kişileri kastederek. Ahmet kafasını salladı "geldiler efendim saat 10 yönündeler" Burçe yavaşca kafasını cevirip göz attı. Masa tam takırdı. Dudağının kenarıyla gülümseyip "o zaman gösteri baslaşın" Dedi ve o yöne adımlamaya başladı. Üzerindeki leopar desenli elbisesi, ayağında siyah yüksek topuklu stilettoları ve koyu makyajıyla gerçekten bir leoparı andırıyordu. Asil adımlarla masaya yaklaştıgında masadaki bütün gözler ona dönmüştü. Onu tanıyan bir kaç adam ayağa kalkıp ceketinin önünü bağladı. Burçe çekici bir gülümsemeyle elini kaldırıp "merhaba beyler" Dedi. Burçenin otoriter bir o kadarda çekici sesini duyan adamlardan onu tanımayanlar bile bir anda ayağa kalktı. Uzun boylu, kirli sakallı, kırklı yasladaki adam "merhaba Burçe Hanım hoşgeldiniz" Diyerek elini uzattı. Burçe adamın elini tutup "Hoşbuldum hoşbuldum" Dedi. Adam "buyrun oturun" Dedi masanın başındaki sandalyeyi göstererek. Burçe uzun bacaklarını büküp sandalyeye oturdu. Ayaktaki adamlara bakıp eliyle oturun işareti yaptı. Komutla beraber herkes oturmustu fakat bakışlar hala Burçedeydi. Kimse onun neden geldigini anlayamamıştı. Az önceki adam tekrar konuştu "kusurumuza baymayın Burçe Hanım geleceğinizi bilmiyorduk haberimiz olsa hazırlık yapardık" Dedi mahcup bir ifadeyle. Burce gülümsedi "önemli degil burada çok durmayacagım zaten" Dedi. Adam "sebebi ziyaretinizi ögrenebilir miyiz" Dedi dogru kelimeleri sectiginden emin olmayan bir ifadeyle. "Ziyaret sebebimden önce bana bir çay ikram etmeyecek misiniz" Adam utancla kafasını eğdi "özür dilerim efendim hemen hallediyorum" Diyerek masadan fırladı. Burçe masadakilere göz gezdirdi. Çogu yeraltının önemli insanlarıydı. Ve Burçe gibi bir adalet kadının böyle bir masada oturması herkes için çok absürt bir durumdu. Kimilerinin aklına şu soru geliyordu. Burçe Barbaros, babasının yerine gecmeyi kabul mu etti? Ah hayır. Burçe'nin planı bambaska...
(Burçenin agzından) Bakışlarımı karsımda dimdik bana bakan kara gözlü, asıl hedefim olan adama çevirdim. Bakışları, bebeksi ve masum duran yüzüyle çelişiyordu. Bakışları simsiyahtı, baktıkça içine düsüyormuş hissi veriyordu. Fakat insanın baktıkça bakasını getiriyordu. Bana beni çözmeye çalısıyormuş, aklımı okumaya çalısıyormuş gibi bakıyordu. Dudağımın kenarıyla sinsi bir gülüş attım. Bu, beni çözemezsin bosa bakma, bakışıydı.
Önüme koyulan çayla bakışlarımı ondan çektim. "Buyrun efendim çayınız" "Tesekkür ederim" Diyip çayımı elime aldım. İhtiyaçla büyük bir yudum aldım, beni rahatlatacağını biliyordum. Arkama yaslandım. Gözlerimi tekrar masada gezdirdim. "Hepinizin şaşkın olduğunu biliyorum, aklınızda bir çok soru oldugu yüzlerinizden okunuyor. " Dememle herkes kendini toplamaya çalıştı. Onları bir bakışta anlamam rahatsız etmişti. "Öncelikle kendimi tanıtayım, ben Burçe Ecmel BARBAROS" Beni tanımayanların soyismimi duymalarıyla dikleşmeleri bir oldu. Simdi daha bir çekingen daha bir saygılı bakıyorlardı. Bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Soyismimle saygı görmek en nefret ettigim şeylerden biri olsada konu meslegim oldugunda bunu kullanmaktan çekinmezdim. "Evet, Adnan BARBAROS'un kızıyım, namıdiger veliaht" Dedim akıllarındaki soruyu cevaplayarak. Bazılarının ağzı aralanmıştı bazıları ise kendini tutuyordu. Kimseyle ilgilenmeyip bakışlarımı direkt karşıma çevirdim. Karşımdaki kara gözlerde şaşkınlık yoktu. Şimdi şaşırma sırası bendeydi. Nasıl yani biliyor muydu Barbaros olduğumu? Peki neden beni çözmeye çalışıyor gibi bakıyordu? Yeşil smokinli, otuzlarında olan bir adam sandalyeden kalkıp "şeref verdiniz kraliçem" Diyip önümde egildi. İçimden bu napıyo be desemde yüzüme yansıtmadan sol elimi omzuna koyup kalkmasını emrettim -sonucta yeni lider bendim- "yerine oturasun efendu" Dedim kaçan şivemle. Sinirlenmiştim. Kim olursa olsun kimsenin önünde eğilinmesinden hoşlanmazdım. Bu ben olsam bile. "Neyse beyler sebebi ziyaretime geleyim, buraya geliş amacım hem size kendimi tanıtmak hemde bi konuyu gündeme getirmek" Otoriter sesinle herkes ciddiyete büründü. "Biliyorsunuzki başa geçmek için bu masadan biriyle evlenmem gerekiyor" Dedim ciddiyetle. Herkes konuyu nereye bağlayacagımı merakla bekliyordu. "Ve ben o kişinin kim olacağına karar verdim" Masadakilerin yüzünden bin bir türlü ifade geçerken bacak bacak üstüne atıp tam karşımı işaret ederek "Tüfekcilerin veliahtı Akın Halis Tüfekçi ile evlenecegim." Masadaki herkesin ağzı açıldı. Herkes birbirine bakmaya başladı. Saçının önü hafif kel olan adam konuştu. "Ama efendim o daha 20 yaşında bir toy, sizin işlerinizi idare edemez." Adama boş bakışlar atıp "Umrumda değil onu istiyorum" Dedim ve masadan kalktım.
Yazım yanlıslarını maruz görün🙏 İyi okumalarrr💋 |
0% |