@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 25 Eylül 2024...
AA- 20. BÖLÜM:
"Ya uyumak istiyorum."
Gecenin 4'ünde uyumama hâlâ izin vermeyen kuzenlerim ve abime ağlanırken söylediğim şeyle gülmeye başladılar.
"Hayır uyuyamazsın. 2 gece sizdeyiz sadece yani yarın öğlen yola çıkacağız biz." Duru'nun söylediği şeyle gözlerim kocaman oldu.
Nayır, nolamaz.
"Ne?" Bağırdığımda Baran ağzımı kapatarak üzerime çullandığında elini ısırdım.
"Ulan, süt kardeş dedik bağrımıza bastık. Gelmiş ağzımı kapama suretiyle beni öldürmeye çalışıyor haysiyetsiz." Baran elini ağzımdan çeker çekmez konuştuğumda kıkırdadılar.
Evet Baran ve Sinan ile süt kardeştik biz. Annem beni doğurduğu vakit ilk 2 ay sütü gelmemiş ben de teyzemden yararlanmışım. Yani teyzem aynı zamanda benim süt annem.
"Ya ne demek çok kalamayacağız." Dediğimde Baran alt dudağını sakıttı.
"Kızların yks'ye bizim de finallere çalışmamız lazım." Sinan konuştuğunda omuzlarımı düşürdüm.
"Nalet olası eğitim sistemi. Nalet olası sınavlar. Of!" Dediğimde güldüler.
"Neyse yatalım yatalım bugün çok dolu geçecek." Baran'ın söylediği şeyle gözlerim kocaman oldu.
"Ne yapacağız ki?" Tatlı tatlı konuşurken Baran'a yaklaştım.
Baran sürprizleri tutmakta biraz becerikli değildi.
Sürpriz yapılacağı zaman çok heyecanlanır mutlu olur ve onu bir an önce sürpriz yapılacak kişi görsün de mutlu olsun isterdi şapşik.
O yüzden Baran'ın biraz üzerine gitmek sürprizi öğrenmeye yeterdi.
"Yo yo yo. Bu sefer hayır Oya." Sinan bana doğru yatağımdan aldığı yastığımı attığında başıma gelmişti.
"Ya pis Sinan. Git Baranım ile arama girme benim. Baran bizim aramızı bozmaya çalışıyorlar." Son cümlemi Baran'a dönüp tatlı tatlı bakarken söylediğimde Baran tebessüm etti.
"Ah be güzelim bu sefer gerçekten de söyleyemem yoksa senin doğduğun gün benim öldüğüm gün olur." Dediğinde homurdandım.
"Çok kötüsünüz." Diyerek söylendiğimde güldüler.
Ha ha ha. Çok komik.
Pislikler.
"Hem siz bunu neyle korkuttunuz da bir şey diyemiyor?" Sinan'a bakarak konuştuğumda Sinan mor şeytan emojisi gibi gülmeye başladığında kaşlarım havalandı.
"Sadece sevdiği kıza onu ifşa etmekle tehdit ettim." Dediğinde gözlerim kocaman oldu.
"Ne sevdiği kız mı? Lan Baran aşık mı oldun?" Şaşkınca Baran'a döndüğümde tatlı tatlı gülmeye çalıştı.
"Lan şebeklik yapmaya çalışma, dökül." Dediğimde derim bir nefes aldı.
"Bir şey yok kanka ya bizim bölümde bir kız var çok güzel. Beğendim kızı yani olay o sadece." Söylediği şeyle kaşlarım havalandı.
"Neden tehditten korktun o zaman?" Sorduğum soruyla homurdandı.
"Kızla birkaç şey konuştuk arkadaş gibi bir şeyiz ya Sinan'ın saçma tehdidin korktuğum falan yok." Söylediği şeyle güldüm.
Yav he he. Kesin öyledir.
"Baran be hiç değerim yok mu be sende. Söyle be." Mırıl mırıl konuşarak Baran'ın omzuna başımı sürterken konuştuğumda eliyle başımı tutup itti.
"Çalış baban gibi eşek olma cümlesinde virgülün önemi kadar önemlisin benim için. Cidden bak." Dediğinde gözlerimi kıstım.
"Ama bu sefer ben de sana gerçekten sürpriz olsun istiyorum mutluluğunu ve şaşkınlığını görmek istiyorum." Diyerek sözüne devam ettiğinde göz devirdim tebessüm ederken.
"Eyvallah ya. Sağ ol cidden . Baya göğsüm kabardı bu iltifatın karşısında." Homurdanır gibi konuştuğumda güldüler.
"Neyse hadi yatalım artık sabah kalkmadığımızda annem başımızın etini yer. Baran , Sinan hadi benim odama." Abim ayaklanırken konuştuğunda Baran ve Sinan da başlarını sallayıp kalktıklarında onlar abimin odasına gitti biz de kızlarla benim odamda hazırladığımız yerlerimize geçip uyuduk.
📱 📱 📱
"İşte kuzu kuzu geldim Dilediğince kapandım dizlerine Bu kez gururumu ateşe verdim Yaktım da geldim."
Duru'nun sesiyle beraber şarkının sözleri de Tarkan'ın sesinden kulağıma dolduğunda gözlerimi araladım.
"Ya uyuyorum ben uyuyorum." Uykulu bir şekilde bağırdığımda kıkırdadılar.
"Sevdiği şarkıyı mı açsak ne yapsak?" Doğa'nın fısıltılı sesini duyduktan kısa bir süre sonra kulağıma bir şarkı dolduğunda kaşlarımı çattım.
"Şaka mı yapıyorsunuz?" Derken pikemi üzerimden atıp yatakta oturur pozisyona geçtim.
İsmail YK sözleri söylemeye başladığında ayağa kalktım.
Doğa ve Duru kahkaha attığında homurdandım .
"Yani sevmekten ziyada neden utandığım anları hatırlatan şarkıyı açıyorsunuz ya?" Dediğimde beni tınlamayıp şarkıya eşlik ettiler.
"Bas gaza aşkım bas gaza." Demelerinin ardından kahkaha attıklarında göz devirdim.
"Of o gün ne rezil olmuştun." Dediklerinde hemen şarkıya doğru ilerledim.
Ozan'ın küçükken akülü minik bir arabası vardı. Ben de bir kere o arabaya binmiştim. Ozan Kader'i arabayla gezdiriyor diye kıskanmıştım Ozan da beni gezdirmeyi teklif etmişti. Öyle binmiştim yani. Ozan beni arabayla gezdirirken bu şarkıyı bağırarak söylemiştim.
ÇOK KÜÇÜKTÜM AMA BANA NE YA!
Rezillik sayılmaz bence.
O olaydan sonra mahallede beni gören gençler hep bu şarkıyı açardı. Tabii ki sonra zamanla unutuldu Allah'tan.
Ama bizimkiler unutur mu? ASLA!
Her beni gıcık edip utandırmak istediklerinde ya da uyanmadığımda bu şarkıyı çalarlardı.
Caniler.
"Ulan salak düzgün çevir şunu batırdın batırdın." Abimin bağırışını duyduğumda kaşlarım havalandı.
"Ne oluyor?" Derken odamdan çıkıp seslere doğru yürüdüm.
Mutfağa girdiğimde gördüğüm şeylerle gözlerim kocaman oldu.
Şaka mı bu hâl?
Annem canlarına okuyacak!
"Ne yapıyorsunuz siz? Bu mutfağın hâli ne?! Annem cingar çıkarır görmesin bu mutfağı?" Derken mutfakta bir sessizlik olduğunda hemen arkamda duran bedeni hissettim .
Yandılar...
"Bu mutfağın hâli ne?" Annemin kulağımın dibinde bağırışı ile irkildim.
"Teyzem canım teyzem. Hani bugün Oya'nın doğum günü ya biz ona sürpriz yapalım istemiştik..." Baran minnoş minnoş konuştuğunda hafif tebessüm ettim.
Ya ama ben onları yerdim ki. Şapşallar.
"Çabuk çıkın mutfaktan. Gidin dışarda kahvaltı mı ediyorsunuz başka bir şey mi yiyorsunuz bana ne. Gidin gözüm görmesin sizi." Annem azarlar tonda konuştuğunda abim, Sinan ve Baran sırayla mutfaktan çıktıklarında kızlarla ben de peşlerinden çıkmıştık.
Annem söylene söylene mutfağı toparlarken hepimiz abimin odasına gittik ve ben kapıyı kapatır kapamaz kahkaha atmaya başladım.
"Ya siz nesiniz ya? Tatlı bir panda mı? Yerim ben sizi şapşallar." Derken onlara ilerleyip üçüne bir sarıldım.
Onlar da bana sarıldıklarında arkamdan da Doğa ve Duru gelip sarıldı.
"Bizsiz sarılma eksik kaldırdı." Doğa gülerek konuştuğunda ben de güldüm.
Geri çekilip onlara baktığımda sırıttılar.
"Hadi hemen giyinelim de annem mutfağı toplarken kendi kendini daha fazla sinirlendirip hepimizi alıkoymasın." Abim gülerek konuştuğunda hepimiz başımızı salladık ve kızlar ile odama gidip üzerimizi giyinmeye gittik.
Bugün doğum günüm az kendime özen göstereyim.
Güzel giyineyim de az makyaj yapayım.
Üzerimi giyinmeden maşamı çıkarıp prize taktım ve üzerimi giyindim.
Bir dysonumuz yoktu ki anca maşamız vardı işte.
Neyse ona da şükür.
Makyaj çantamdan göz altı kapatıcımı, göz ve dudak kalemimi, rimelimi , pudramı ve rujumu aldıktan sonra hemen sonra makyajımı yaptım. Makyajımı bitirince hemen saç uçlarımı kalın tutamlar alarak maşa yaptıktan sonra maşayı prizden çekip kızlara döndüm. Onlar da hazırdı.
"Eeee nasılım?" Derken çevremde döndüğümde ikisi de beğeni dolu mırıltılar çıkardı.
"Bu kadar güzel olman haksızlık." Duru konuştuğunda güldüm.
"O haksızlık konusunu konuşmayalım bebeğim yoksa en büyük haksızlığı siz yapıyorsunuz." Dediğime ikisi de kıkırdadı.
Odamdan çıktığımda abim beni görünce gözlerini kıstı tam bir şey demek için dudaklarını araladı ki son anda durdu ve ofladı.
"Bugün doğum günün diye canını sıkmak istemiyorum. O yüzden bir şey yok, bir şey yok." Kendi kendine konuşurken arkasından gelen Baran beni görünce gözlerini kocaman açtı.
"Evet Orkun abi cidden bir şey yok. Kızım bu ne?" Dediğinde onun arkasından gelen Sinan da Baran'ın başına vurdu.
"Kes zevzek. Kızın doğum günü bugün hem yanında biz varız bir şey olmaz." Sinan bana göz kırparak konuştuğunda ben de ona öpücük attım.
Hep beraber dışarı çıktığımızda yürürken arada telefonuma bakıyordum Ozan mesaj atmış mı diye.
Hayvan doğum günümü hala kutlamamıştı.
Gıcık pislik.
Kesin unuttu.
"Bir şey mi oldu? Hafif durgun gibisin?" Baran koluma girerken hafif kulağıma doğru eğilip konuşmuştu. Derin bir nefes aldım.
"Sonra anlatırım." Dediğimde başını sallayarak beni onayladı.
Hep beraber kahvaltı yapmaya gittikten sonra karnımızı doyurup ayaklandığımızda abim telefonundan saate baktı.
"Gençler siz planınızı yapın. Benim işim var. Akşam görüşürüz." Dediğinde kaşlarım havalandı.
Ne planı?
"Ne işin var?" Dediğimde abim güldü.
"Sana ne kız bücür." Dedikten sonra burnumu sıktı ve diğerlerine baş selamı verdikten sonra gittiğinde bizimkilere döndüm.
"Ne planınız var?" Dediğimde sırıttılar.
"Sürpriz." Hep bir ağızdan bana cevap verdiklerinde gözlerimi devirdim gülerken.
Tamam hoşuma gidiyordu , gitmiyor diyemem ama ben çok meraklı bir insanım.
Çatlatıyorlar beni bana ne söylesinler.
"Ne planı ?" Sorduğum soruyla Doğa güldü.
"Gidince görürsün." Duru konuştuğunda ofladım.
"Nasıl gideceğiz peki?" Yine soru sorduğumda Baran güldü.
"Giderken görürsün." Dediğinde koluna vurdum hızla.
"İyi gidelim bari yoksa meraktan sizi döveceğim." Dediğimde Baran bana kötü kötü baktı.
"Dövdün ya zaten." Söylediği şeyle kıkırdadım.
Haklıydı ama bana ne. Onlar da beni meraktan çatlatmasınlar.
Metroya bindiğimizde her bir durağı söyleyip peşinden 'burada mı ineceğiz?' soruma aldığıma 'hayır' cevabıyla homurdandım.
"Ulan madem hiçbir durakta inmeyeceğiz. Niye bindik?" Dediğimde güldüler.
Ha ha ha, çok komik.
"Ya kızım bir sus ya." Sinan konuştuğunda ensenine bir şaplak attım.
"Mama kapıma yem de dök istersen Sinan." Dediğimde ensesini ovalarken bana pis pis baktı.
"Alenen , sana iyilik yapalım derken kötülük görüyoruz. Kabul edilemez bir şey bu." Duru gülerek konuştuğunda ona baktım.
"Hadi kız yerden bitme. Abinin ensesine vurmamın hoşuna gittiğini inkar edemezsin." Dediğimde gülerek sessiz kaldı ve benim onaylamış oldu.
"İniyoruz." Baran konuştuktan sonra geldiğimiz durağa baktım.
"Ulan madem forum istanbul'a gelecektik. Niye söylemediniz kıvrandırdınız beni?" Dediğimde Sinan homurdandı.
"Çünkü buraya gelmedik. Buradan otobüse ya da minibüse bineceğiz." Dediğinde tek kaşım havalandı.
Minibüs sevmiyorum.
Minibüs kötü.
Minibüsler pis.
Sessizce hem otobüs duraklarının olduğu hem de minibüslerin durduğu yere geldiğimizde Doğa bir otobüsü gösterdi.
"Şu geçiyor bir soralım kalkacak mı diye?"
Baran hemen otobüse ilerleyip şoför ile konuştuktan kısa süre sonra yanımıza geldi.
"Şimdi kalkmıyormuş. Durakta bekleyin , dedi." Dediğinde hepimiz başımızı salladık.
Aha.
Bu otobüs gideceğimiz yerden geçiyorsa.
Belki durak isimlerinden nereye gideceğimizi çıkartabilirdim.
Hemen telefonumdan otobüsün duraklarına baktığımda gördüğüm durak ile sırıttım.
"Ada park." Gülerek konuştuğumda hepsinin başı bana döndü.
"Ada parka mı gidiyoruz?" Dediğimde hepsi homurdandı.
"Zaten az beklesen şaşardık." Sinan homurdanarak konuştuğunda sırıttım.
Ben meraklıyım diyorum. Öğrenmezsem çatlarım diyorum!
Allah Allah ya.
Ay bir keyfim yerine geldi neresi olduğunu öğrendim ya.
NİHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA , kötü kadın kahkahası.
Gelen minibüse doğru Sinan ilerledi ve içerideki şoför ile konuştuktan sonra eliyle bize gelmemizi işaretledi.
Minibüse biner binmez kızlarla boş yerlere oturduğumuzda Sinan ile Baran parayı ödeyip onlar da oturdu.
Ada parka gelince indik ve sırıttım.
"Ay yaşasın. Kesin dönme dolaba bineceğiz değil mi? Gondol , kamikazeye falan ölsem binmem." Hızlı hızlı konuştuğumda gülerek başlarını salladılar.
Ada parka girip jeton almak için Baran , Sinan, Doğa ve Duru önden gittiklerinde ben de peşlerine takıldım.
Teker teker jeton aldıklarında ben de jeton alacakkan Baran beni tutup yanına doğru çekti.
"Ne jeton alacağım binmeyeyim mi yani ben de?" Dediğimde hafifçe kafama vurdu.
"Salak bugün doğum günün senin ve buraya seni biz getirdik ne jeton alması." Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Mal zaten minibüs parasını ödediniz bir de jeton mu aldınız?" Söylendiğimde Doğa kolumu cimcikledi.
"Doğum gününde para mı ödeyeceksin yani? Olmaz." Doğa da benim gibi söylendiğinde iç çektim.
"Hadi dönme dolaba binelim." Diyerek dönme dolaba ilerlediğimde derin bir nefes aldım.
"Çok yüksek." Duru'nun ağlamaklı sesini duyduğumda kıkırdadım.
"Şşşşhhh bir şey yok. Olmaz bir şey. " Gülerek konuştum ve dönme dolaba doğru ilerledim.
Hepimiz dönme dolaba bindikten sonra çalışmaya başladı.
"Çok durmaz değil mi?" Doğa korka korka sorduğunda kıkırdadım.
"İki tur atar içlerinden bir turda durur biraz en tepede." Dediğimde küçük çaplı bir çığlık attı.
"Hayır tepede durmasın pataklarım adamı." Dediğinde gülüp başımı olumsuz manada salladım.
Deliydi bu kız ya.
Yavaş yavaş en tepeye çıkarken Doğa ortadaki demire tutundu.
"Ay bu çok yükseliyor." Dediğinde beni de yavaştan yavaştan germeye başlamıştı.
En tepeye çıktığımızda çıkan 'tık tık' sesiyle Doğa kısa bir çığlık attı.
"Ay tık tık yapıyor bu. Korkuyorum." Dediğimde sinirle ve gerginlikle biraz sesimi yükselttim.
"Ya geri zekalı. Beni de korkutuyorsun kes şunu. Ve sürekli gerilip hareket ediyorsun her hareket etmense kabin sallanıyor. Germe beni." Dediğimde bana minnoş minnoş baktı.
Bir tur atıp tekrar yukarıya çıkmaya başladığında Doğa söylenmeyi bırakmamıştı.
İkinci kez yukarıya çıktığında bu sefer az önce dikkat etmediğinden pek net duymadığım 'tık tık' sesini daha net duyduğumda besmele çektim, Baran gerginliğimize inat kabini pislik olsun diye hareket ederek salladığında kızlar olarak küçük çaplı bir çığlık atmıştık Sinan da küfür edip Baran'ın kafasına vurmuştu.
" Yapma salak, yapma geri zekalı. Allah'ım daha yeni Ozan'ım ile sevgili oldum daha yeni kavuştuk. Ölmek için çok gencim hem daha doğum günümü kutlamadı ben doğum günüm geçince ona trip atıp canına okuyacağım bu kadar erken ölemem." Dediğimde herkes bir anda sustu.
Hadi be! Ben az önce pot kırdım değil mi?
Ama yani hep beni gerdikleri için bu. Gerilince çenem düşüyor benim.
Haksızlık!
"Sen sevgili mi yaptın?" Sinan şaşkınca sorduğunda ardından hemen Duru atıldı.
"Hem de Ozan abiyi sevgilin yaptın?"
"Bize niye söylemedin lan?" Baran Duru'nun ardından konuştuğunda derin bir nefes aldım.
"Şimdi şöyle. Çok karışık olaylar. Ben Kader ile bir oldum Kader kendi eski telefonuna hat alıp bana verdi. Ben ondan Ozan'a yazdım. Sonra abim Ozan'a yazdığımı öğrendi. Bana bir kızdı daha sonra Ozan beni terslemeye başladı mesajlaşırken. Bir şeyler oldu ben onu yemekte bastım sonracığıma sevgili olduk. Ayrıntısına şimdi giremem akşam konuşuruz. Bu kadar." Dediğimde kabin aşağıya inmiş ve görevli kapıyı açmıştı.
"Hadi çarpışan arabalara gidelim." Titreyen bacaklarım ile kabinden indiğimde konuyu değiştirmek amaçlı konuşmuştum.
Pis Doğa beni gerdi , gerdi, gerdi. Şimdi de bacaklarım titriyordu. Kendimi çok kasmışım.
"İyi gece konuşalım madem." Baran kolunu omzuma atıp bizi çarpışan arabalara yönelttiğinde hepimiz birer arabaya bindik.
Birbirimize çarparak eğlenirken arabaların süresi bittiğinde ayağa kalktık.
"Jetonlar bitti hadi eve geçelim." Baran çarpışan arabaların sahasından çıktığımızda konuştuğunda başımı salladım.
Otobüs durağına gidip otobüs beklerken Baran yanıma geldi.
"Çok merak ettim ya. Akşamı bekleyemem otobüs gelene kadar anlatsana." Dediğinde güldüm.
Bu da meraklı 2.
Meraklı 1 de ben oluyorum.
Başımı sallayarak onu onayladıktan sonra çok özele inmeden olayları anlattım.
"Abim daha bilmiyor. Pot kırmayın lütfen. Benim Ozan'ı sevdiğimi biliyor ama Ozan'ın beni sevdiğini ondan öğrenmesi lazım. O yüzden Ozan'ın söylemesini bekliyorum." Dediğimde otobüs gelmişti.
Hepsi onaylar mırıltılar çıkardıktan sonra otobüse bindik ve bugün şansımız o kadar yerindeydi ki boş olan koltuklara kurulduk.
Eve geldiğimizde Baran ve Sinan abimin odasına geçtiğinde ben de kızlar ile benim odama gittim.
Yatağımın üzerinde gördüğüm büyük hediye kutusu ile kaşlarım havalandı.
Kutuya ilerleyip açtığımda lacivert bir kumaş gördüm. Kumaşı elime alıp kaldırdığında aslında çok zarif ve güzel bir elbise olduğunu anladım.
Uzun kollu ve sırtında çok derin bir dekoltesi olmayan, orta boyda bir elbiseydi. Kutunun içindeki notu aldım ve yazılanı okumaya başladım.
'Üzerine çok yakışacağını düşündüğüm bu elbise benim sana doğum günü hediyem güzelim. Elden vermiyorum sonra gelip 'oy benim canım abim' diye yanaklarımı sıkmanı istemedim. Al işte giy elbiseni Allah Allah ne yanaklarımı sıkıcan. Hadi iyi ki doğdun böcek.'
Yazan notla gözlerim dolsa da güldüm.
Gıcık ya. Olayı dramatize etmemek için yazdığı şeye bak.
Tam da duygulanacaktık be!
Tüh artık daha sonra duygulanırım.
"Ay çok güzel. Hadi giy. Giy de dışarı çıkıp biraz eğlenelim." Duru hevesle konuştuğunda kaşlarım havalandı.
"Nereye gideceğiz ki?" Derken elbiseyi yatağımın üzerine koydum.
"Bilmem ama bizimkiler her doğum gününde dışarı çıkıyor. Biz niye çıkamıyoruz? Biz 18 yaşındayız sen 19 oldun. Bence artık doğum gününde akşam dışarı çıkabiliriz." Dediğinde güldüm.
"İyi çıkalım da nereye gidelim?" Üzerimdeki elbisemi çıkarırken konuştuğumda Doğa sırıttı.
"Bara?" Dediğinde hızla ona baktım ve kaşlarımı çattım.
"Saçmalama Doğa. Olmayacak öyle bir şey. Gideriz işte bir kafeye tamam oldu bitti." Dediğimde kıkırdadılar.
Abimin aldığı elbiseyi giydikten sonra rujumu tazeleyip kızlara döndüm.
"Hadi hazırsanız çıkalım?" Dediğimde onlar da hazırlanmalarını bitirmişti.
"Haber vermeden gidelim." Doğa'nın sunduğu fikri Duru onayladığında ben de başımı sallayarak onayladım.
Aman artık battı balık yan gider.
Üçümüz evden sadece anneme haber vererek çıktık.
"O zaman eğlence başlasın." Doğa ve Duru mor şeytan emojisi gibi sırıtıp konuştuklarında güldüm.
E başlasın o zaman.
BÖLÜM SONU...
21. Bölümde de doğum gününün devamı var.
Bölüm nasıldı, beğendiniz mi?
Diğer bölümde görüşmek üzereeee.
Bölümü beğendiyseniz eğer oy ve yorum yapmayı unutmayın. İsterseniz beni takip ederek gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
Kendinize iyi bakııın. |
0% |