@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 26 Eylül 2024...
AA-21. BÖLÜM;
"Evet buraya girelim." Doğa eliyle ışıkları kapalı bir kafe gösterdiğinde kaşlarım havalandı.
"Işıkları kapalı saçmalama. Kapanmış demek ki." Dediğimde Duru kolumdan tutarak ben kafeye doğru çekiştirdi.
"Asıl sen saçmalama saat daha 9 ne kapanması. Bu saatte kafe mi kapanır? En işlek saatler hem de. Elektrikle alakalı bir sorun çıkmıştır o yüzden yoktur ışıkları." Duru beni çekiştirirken konuştuğunda derin bir nefes aldım.
Ses etmeden peşinden gittiğimde kafeye girip içeriye doğru ilerlememize rağmen bizim adımlarımız dışında ses çıkmıyordu.
"Ya kızlar ses seda yok. Hadi çıkalım şuradan." Dediğimde Duru durmuştu.
Ben de durduğumda bir anda birkaç adım ötemde beyaz bir perde belirdi ve perdeye bir video görüntüsü düştü.
Kaşlarım çatıp çevreme bakacakken video oynamaya başladığında gördüğüm 5 yaşındaki hâlim ile durup videoyu izlemeye başladım.
"Ya abi ya. Ben bu çikolatayı istiyorum. Bana ne al." Küçük Oya omuzlarını silkerek abisine elindeki çikolatayı uzatarak konuştuğunda abisi gülmüştü.
"Oya param yok alamam. Neyini anlamıyorsun bunun?" Abisi kıza isyan eder gibi konuştuğunda onları videoya alan annelerinin kıkırtısı duyulduğunda minik Oya annesine döndü.
"Annem alsın işte." Orkun annesi yeni aklına gelmiş gibi konuştuğunda Oya tatlı tatlı annesine bakıp ayaklarının ucuna doğru yürüdüğünde video kapanmıştı.
Hafif gözlerim dolmaya başlarken güldüm.
Ne yapmaya çalıştıklarını anlamıştım...
İlk videonun peşinden başlayan videoyu dolu dolu gözlerimle izlemeye başladım.
Çiçekli elbisenin altından yara olmuş diz kapakları gözüken Oya koşa koşa videoyu çeken kişiye doğru gittiğinde dengesini sağlayamayıp yere düştüğü zaman elindeki çiçek de düşmüştü.
Düşer düşmez ağlamaya başlayan Oya'nın yanına videoya çeken kişi ilerledikten sonra kamerayı yere bırakıp Oya'nın yanına çöktüğünde bu kişinin Oya'nın abisi olduğu ortaya çıkmıştı.
"Ya kızım bir kere dikkat etsene. Koşma düşüyorsun sürekli. Bak yeni bir yara daha açıldı işte." Abisi Oya'ya söylenirken Oya yere düşen çiçeğini aldı ve üzerindeki tozları eliyle temizlerken bir yandan da ağlamaya devam etti.
"Ağlama sümüklü böcek. Geçecek yaraların. Acısı da dinecek." Abisi Oya'nın yanaklarını silerken konuştuğunda Oya dolu gözleriyle abisine baktı.
"Ona ağlamıyorum ki." Dediğinde Orkun kaşlarını çattı.
"Neye ağlıyorsun o zaman?" Dediğinde minik kız elindeki çiçeği abisine gösterdi.
"Ozan'ım bana ilk defa çiçek verdi ama ben onu solmasın diye eve götürüp suya koymak için koşarken düştüm ve çiçeği ezdim. İlk defa bir çiçeğim olmuştu, öldü." Konuşmasının ardından tekrar ağlamaya başlayan Oya ile Orkun sinirle bir nefes aldı ama gözlerinden kardeşinin ağlıyor olmasına üzüldüğü de apaçık belliydi.
"Oya kaç defa daha söyleyeceğim. Ozan'ım demeyeceksin, Ozan abi diyeceksin diye! Hem iyi olmuş. Neden çiçek veriyor sana o? Vermesin. Ben veririm sana çiçek." Orkun küçük kız kardeşine bakarak kıskançlık dolu bir ses tonuyla konuştuğunda Oya kaşlarını çattıktan sonra abisine bakarken burnunu çekti ve konuşmaya başladı.
"Ya aynı şey değil ki işte. Sen benim abimsin ama Ozan benim abim değil. Onun verdiği çiçek ile senin verdiğin çiçek aynı değil işte. Değil."
Abim yerden kalkınca video sonlandığında güldüm.
Yine ben ve benim Ozan aşkım.
O zamanlar daha 6 yaşlarında falandım ve Ozan'ı çocuk kalbimle sevmeye başlamıştım.
Abim de her zamanki gibi Ozan'ı kötüleme çabasında tabi. Şaşırdık mı? Hayır.
Ve o çiçeğin asıl olayı benim çiçeği çok beğenip Ozan'a sürekli 'kopartıp bana verir misin?' diye başının etinin yememden dolayı Ozan'ın verdiği bir çiçek olmasıydı. Tabii abim bunu hala bilmiyor ama olsun.
Ah be, ne günlerdi!
Ekrana başka bir video geldiğinde hemen ona dikkat kesildim.
10 yaşındaki Oya ekranda gözüktüğünde gülümsedim.
"Şimdi bak güzelim bu çikolata senin. Başkasının çikolatasına sulanmak yok." Orkun küçük kız kardeşine bakarak tane tane konuştuğunda Oya ofladı.
"Ya ama abi bu çok az." Dediğinde Orkun kaşlarını çattı.
"Çikolata canavarı minik Oyacık." Kerem çikolatasını yarılamışken gülerek Oya'ya bakarak konuştuğunda bu sefer Oya kaşlarını çatıp Kerem abisine baktı.
"Bana diyene bak sen. Ben daha yemedim bile sen gelmiş yarılamışsın çikolatanı. Kim çikolata canavarı bu durumda Kerem abi?" Oya ellerini beline koyarak konuştuğunda abisi, Aytaç abisi ve Ozan'ı güldüğünde Kerem abisi elindeki çikolatanın geri kalanını Oya sanki hiçbir şey dememiş gibi ağzına attı.
"Sensin çikolata canavarı minik Oyacık. Tüm gün beraberdik bu Orkun'un sana aldığı kaçıncı çikolata?" Kerem gülerek konuştuğunda Oya gözlerini kıstı ve çikolatasını açıp hırsla bir ısırık aldı.
Bu bugün yediği onuncu çikolata olabilirdi ama bunu söylemek gibi bir niyeti yoktu.
"Oya'ya bulaşmayın minik o daha." Aytaç abisi dalga geçer gibi konuştuğunda Oya homurdanmıştı.
"Ya Aytaç abi , Kerem abi biraz Ozan gibi olsanıza bak benim yediğim çikolatalara karışıyor mu? Hayır." Oya'nın söylediği şeyle abisi derin bir 'Of' çekti.
"Bak Oya. Bana , Kerem'e ve Aytaç'a nasıl abi diyorsan Ozan'a da abi diyeceksin kızım. Kaç senedir ne kadar daha diyeceğim bunu sana?!" Abisi bıkkınlıkla konuştuğunda bu sefer Oya derin bir 'of' çekti.
"İyi tamam. Ozan abi." Oya ima ile konuştuğunda Orkun kameraya ilerlemeye başladı.
"Valla video çekme hevesimi kursağımda bıraktın Oya." Demesinin ardından video kaydı bitmişti.
Derin bir nefes aldığımda başlayan diğer video ile güldüm. Bu videoyu hatırlıyordum!
"Bas gaz aşkım bas gaza. Kim tutar seni bas gaza." Oya cırtlak sesi ile bağırarak Ozan'ın yanında Ozan'ın sürdüğü akülü arabada giderken söylediği şarkı herkesi kahkahaya boğmuştu.
Ozan arabayı gülerek sürerken Oya şarkısına bir süre devam etmiş sonra da videonun kaydı düşmüştü.
Zaten bu videoyu koymasalar şaşardım. Hainler.
"Oya. Aynı liseye gidiyoruz." Kader video çekerken koşarak konuştuğunda kamerada görünmeyen birinden kocaman bir çığlık duyuldu.
Çığlık atan kişi Kader'in üzerine atladığında Kader'in elinden telefon düşmüştü.
Telefonun düşmesinin ardından iki kız da çığlık attığında telefon yerden kaldırılmış ve kameranın açısına Oya'nın yüzü girmişti.
Derin bir nefes alıp telefonun kamerasına bu sefer Kader ile kendini alan Oya sırıttı.
"Ay bir an telefonuna bir şey oldu sandım." Derken telefonu masanın üzerine koydu ve kamerada gözükecekleri şekilde Kader ile geriye doğru gitti.
"Aynı lisedeyiz." İkisi birbirine bakıp çığlık attılar ve sarıldıklarında bu sefer kameraya Orkun'un kafası girdi.
"Allah'ın psikopatları hem çığlık atıp hem kendilerini videoya çekiyorlar. Boşuna hayal falan kurmayın ha şu okuduğunuz saçma sapan ergen kitapları yüzünden. Çocuklarla ben de o okuldayım ki Baran ve Sinan da orayı kazanmış sen sormamışsındır ben sordum. Sevgili ihtimalini falan o kafandan sil yani Oya. Duyabiliyorum hayallerini." Orkun söylenerek giderken Oya ve Kader'in göz deviren yüzleri kamerada gözükmüştü.
"Benim hayaller yine çöp desene kanka." Kader Oya'ya , Oya Kader'e mazlum mazlum bakış atarlarken video değişmişti.
"Oha Oya. Sinirden çocuğun üzerine atlamayacaksın değil mi?"
Sinan'ın sesiyle beraber benim nefret dolu bakışlarım ekrana geldiğinde kahkaha attım.
Lise sonuçlarının açıklandığında Kader ile verdiğimiz tepkinin olduğu videonun ardından bu sefer lise 3'ten bir anıyı görmek istemsiz heyecanlanmama sebep olmuştu.
Demek ki yakın zamanlara geldik.
"Evet, atlayacağım. " Oya nefretle konuştuktan sonra yürümeye başladığında Baran Oya'nın beline kolunu sarmış gitmesini engellemişti.
"Şampiyon sakin ol. " Derken güldüğünde Oya sinirle nefes aldı.
"Baran kardeşim falan demem bak köprücük kemiğini ısırarak kırarım." Oya'nın söylediği herkesi güldürdüğünde Baran homurdanmıştı.
"Oya ve Oya'nın garip tehditleri." Sinan konuştuğunda Oya'nın sinirle baktığı çocuğun sesi duyuldu.
"Tutmayın küçük enişteyi ya. Gelsin de bir temiz dayak yesin benden." Dediğinde Baran'ın eğlenen bakışları bir anda değişmişti. Sinan elindeki kamerayı Kader'e verdiğinde bu sefer kameradan Baran , Sinan ve Oya gözüküyordu.
"Şimdi güzelim sen burada duruyorsun. Biz de küçük enişte neymiş gösterip geliyoruz." Sinan Oya'nın saçlarını karıştırıp konuştuktan sonra okul formasının kolunu kıvırarak çocuğa doğru ilerlediğinde Baran da formasının kollarını katlayıp Sinan'ın peşinden ilerledi.
Sinan tam çocuğa yumruk atacakken video kapandığında homurdandım.
Lisede telefonları dolaba koymak zorunluydu ve Sinan ile Baran kavga ettiği için hocalar gelecek diye Kader videoyu kapatıp telefonu saklamıştı. Tabii ben o sırada büyük bir zevkle kavgayı izliyordum.
Aslında o çocuğa gıcık olmam için bir sebep yoktu ya da vardı ya boyuma laf etmişti.
Bir de salak sürekli sürekli bana takılıyordu hele de abimler okuldan mezun olunca iyi de cıvkını çıkartmıştı.
En sonunda da Baran ile Sinan dayanamayıp kavga etmişlerdi işte.
Krallarım ya.
Bu sefer ekrana geçen seneden bir video geldiğinde tebessüm ettim. 18 yaşıma girdiğimdeki bir videoydu.
"Hadi bücür dilek tut." Kamerayı tutan Orkun konuştuğunda Oya kameraya baktıktan sonra kısa bir an Ozan'a bakıp gözlerini kapadı ve bir süre sonra mumları üflediğinde herkes alkışlamıştı.
"Ne dilek tuttun." Duru konuştuğunda Oya Duru'ya bakıp tebessüm etti.
"Söylersem kabul olmaz." Oya gülerek konuştuğunda herkes gülmüştü.
"E söyleme de tutsun o zaman." Oya konuşan Ozan'a baktıktan sonra gülmesi tebessüme dönüştü.
"Tutar inşallah."
Video kapandığında sırıttım.
Duam kabul oldu arkadaşlar.
O gün orada Ozan'ın sevgilim olmasını dilemişti.
Şekil A'da görüldüğü gibi evet oldu.
"İyi ki doğdun Oya."
Bir anda kafenin ışıkları açılıp herkes bir ağızdan şarkıyı söylerlerken Kader pastamı önüme getirdiğinde dolan gözlerimden birkaç mutluluk gözyaşı dökülmeye başlamıştı.
"Hadi bir dilek tut Oya." Herkes sustuğunda Ozan'ın sesini duyduğumda ona baktım ve tebessüm ettikten sonra gözlerimi kapadım.
Sevdiklerimle hep mutlu olmak istiyorum. Allah'ım lütfen.
Gözlerimi açıp mumları üflediğimde herkes alkışlamıştı.
"Evet şimdi eğlence zamanı." Doğa bağırdığında Kerem abi şarkı açtığında Kader elindeki pastayı bir masaya koydu.
İlk pastayı yeseydik ya...
Hep beraber dans ederken bir süre sonra Ozan başıyla kafenin dışarısını işaret ettiğinde gözlerimi kırpıştırarak onayladığımı gösterdim.
Kapıya doğru ilerlerken abim önüme geçtiğinde kaşlarım havalandı.
Helva? Un, irmik? Fıstıklı , fıstıksız?
Allah'ım, fark etmemiştir inşallah.
"Nereye?" Dediğinde tebessüm ettim.
Heh tamam fark etmemiş. Helva alarmını kapatabiliriz.
"Çok oynadım terledim de az dışarıya çıkayım nefes alayım dedim." Dediğimde başını salladı ve önümden çekildi. Tam bir şey diyecekken Kerem abi abime seslenince abim bir şey demeden bana bir bakıp Kerem abinin yanına gittiğinde hızla dışarı çıktım.
Sana yalan söylemek hiç hoşuma gitmiyor abim özür dilerim ama...
Hepsi sen sinir hastası olma diye.
Dışarı çıkıp Ozan'ın yanına gittiğimde boşta olan eliyle hemen elimi tuttu.
Diğer elinde ne vardı bunun?
Yoksa hediyem mi?
"Çok zaman geçmeden gidip gelmemiz lazım güzelim." Dediğinde sessizce başımı sallayarak onayladım.
Güzelin miyim gerçekten de?
Ozan'ın ve benim hızlı adımlarımızla bugün bizimkilerle geldiğimiz ada parka tekrar geldiğimizde kaşlarım havalandı.
Hızlı bir şekilde dönme dolaba ilerlediğimizde elindeki jetonları oradaki görevliye verdi ve kabine geçtik.
Şansımıza sıra da yoktu ha.
Dönme dolap hareket ettiğinde yanımda oturan Ozan'a baktım.
"Şimdi. " Dedikten sonra derin bir nefes aldı.
"Benim de yeni yeni keşfettiğim bir gerçeği sana söyleyeceğim." Dediğinde kaşlarım havalandı ve sessiz kalarak konuşmasına devam etmesini bekledim.
"Küçükken sen bana her abi dediğinde kalbim acırdı sonra zamanla o acıya alıştım ve unuttum ama sen ne zaman bana yazdın ve ben bana yazan Gül Bahçesinin sen olduğunu anladım o zaman tekrar bana yine her abi dediğinde kalbim acımaya başladı. İşte tam o yüzden korkup senden uzaklaşmaya çalıştım. Bugün o videoların kolajını yaparken fark ettim aslında ben seni hiçbir zaman mahalledeki diğer kızlar gibi görmediğimi onlardan daha farklı gördüğümü. Seni hiçbir zaman kardeşim gibi görmediğimi her şeyin aslında tamamen sözde olduğunu- "
Elimi tutup göğsünde kalbinin hizasına getirip yasladığında gözlerimi gözlerinden ayırmadım.
"Aslında burada tamamen farklı bir konumda olduğunu fark ettim. " Dedikten sonra elimi bıraktı ve aramıza koyduğu poşeti alıp bana uzattığında en tepeye çıkmıştık ve dönme dolap durmuştu.
"Çocukluğundan beri uzaya hayran olup bir o kadar da korktuğunu biliyorum o yüzden belki seni uzaya çıkartamam ama uzayın bir galaksisini küçültüp odana getirebilirim." Derken bana verdiği hediyeyi açtım ve içinden çıkan şeyle gözlerim kocaman oldu ve aynı zamanda doldu da.
Minik bir küre için samanyolu galaksisi vardı. Bunları görmüştüm , pil takıp düğmesie basınca parlıyordu.
Bu çok güzeldi...
"Ben, teşekkür ederim." Dediğimde güldü.
"Etme." Dedikten sonra beni kendine çekip sarıldığında ben de ona sıkıca sarıldım.
"İyi ki doğdun, iyi ki bizim mahalleye geldin , iyi ki bana yazdın. Bu hayattaki iyikilerim olduğun ve olacağın için teşekkür ederim meleğim." Söylediği şeyle güldüm.
"Etme." Dediğimde onun da güldüğünü hissettim.
Omzumu öpüp benden uzaklaştığında dönme dolap dönmeye devam etmişti.
"Doğum günümü unuttun sandım." Derken dolmuş gözlerle ona baktığımda alnımı öptü.
"Dolmasın o gözlerin. Mutluluktan bile akmasın o yaşların. Kahvelerin okyanuslara dönmesin." Dediğinde burnumu çektim.
"Sürpriz olsun istedim o yüzden hiç kutlamadım. Senin doğum gününü unutabilir miyim ben güzelim? Sen bu kadar içime işlemişken." Söylediği şeyle derin bir nefes aldım.
Ay çok romantik oldu nefes alamıyorum.
Ay bayılacağım.
İç çekerek bana baktıktığında dönme dolap tekrar durmuştu.
"Abi inmeniz gerek." Görevlinin sesini duyduğumda Ozan'la birlikte güldüm.
Dönme dolaptan indikten sonra hediyemi geri yerine koyup poşetin olmadığı elimle Ozan'ın elini tuttum.
"Hadi çok belli olmadan gidelim." Dedikten sonra hızla yüreyecektim ki Ozan durup elimi kendine doğru çektiğinde hızlı bir şekilde ona dönmüştüm ve bedenim bedenine çarpmıştı.
Boştaki elini belime koyup gözlerime baktı.
"Bir öpseydin." Dediğinde alayla güldüm.
Tabii efendim.
Tabii paşam.
Parmak uçlarımda kalkıp hızla yanağını öptükten sonra elini belimden itip hızlı yürümeye başladım.
Ozan homurdanarak peşimden gelirken kıkırdadım.
Kafeye geldiğimizde elini bırakıp içeriye öyle girdiğimde hâlâ dans ediyorlardı.
Ozan elimdeki hediyeyi alıp bana göz kırptıktan sonra masaların birinin üzerinde hediyelerin yanına hediyeyi koyduğunda derin bir nefes aldım.
"Hadi pasta keselim." Bağırdığımda Kerem abi şarkıyı kesmişti.
Herkes beni onayladığında pastayı kesip masalara kurulduk ve gülerek pasta yemeye başladık.
"Böyle bir şey kimin aklına geldi ya?" Dediğimde güldüler.
"Kafe kapatmak benim aklıma geldi. Abim, Orkun abi ,Kerem abi , ben ve Aytaç abi birleşip beraber kapattık. Pastayı Aytaç abi yaptı. Müzikler Kerem abiden. Benim abim videoyu hazırladı. Orkun abi mekanı hazırladı. Sinan, Baran, Doğa ve Duru seni oyaladı. Bu kadar." Kader sorumu cevapladığında tebessüm ettim.
"Teşekkür ederim hepinize." Dediğimde bana tebessüm ettiklerinde tek bir kişi tebessüm etmemişti.
Ozan dudaklarını oynatarak 'etme' dediğinde gülerek hepsine bakmaya devam ettim.
Allah'ım lütfen bu duam da tutsun.
Lütfen sevdiğim kişilerle hep mutlu olayım.
Bugün gibi...
BÖLÜM SONU...
Yaaaaaaaaaaaa çok güzeldiiiiiiiiiiiiiiiiiii.
Duygulandım...
Nasıldı bölüm ,beğendiniz mi?
Eğer bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Gelişmelerden haberdar olmak için beni takip etmeyi unutmayın.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.
Kendinize iyi bakıııııııın. |
0% |