@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 28 Eylül 2024...
AA - 26. BÖLÜM:
"Kalk , kalk, kalk. Abim Ozan'ı hastanelik etmeden gidelim." Dediğimde Kader bilgisayarımı kapatıp yatağımdan kalktı.
Apar topar üzerime düzgün bir şeyler giydikten sonra odamdan çıktığımda eve giren annemle karşılaştım.
"Annem abim Ozan'ı dövecek!" Dediğimde annem korkuyla bana baktı.
"Ne oldu? Niye?" Dediğinde yutkundum.
"Ozan abime sevgili olduğumuzu söyleyecek. Beni sevdiğini söyleyecek işte. Biz Kader ile oraya gidiyoruz." Evden çıkıp ayakkabılarımı giyerken hızlı hızlı konuştuğumda annem de çıkmak için hareketlendi ama sonra durdu.
"Tamam dikkat edin." Dediğinde başımı hızlı hızlı salladım.
"Kader hızlı ol." Koşarak apartmandan çıktık ve yine koşarak parka doğru ilerledik.
Parka yaklaştığımızda gördüğüm kalabalıktan bir ses yükseldi.
"Bir de ben sana kardeşim dedim şerefsiz! Kardeşim diyerek kadeşimi emanet ettim, pezevenk!" Abimin bağıran sesini duyduğumda bir durakladım.
Arkadaşlar ben sıçtım sanırım. Abimin sesinden öyle bir nefret ve kızgınlık akıyordu ki...
Ozan da ben de yeterince o sinirden hakkımızı düşeni alacaktık sanırım.
Koşarak kalabalığı yara yara çevresinde toplandıkları kişilere yani abim ve Ozan'ın yanına geldiğimde gördüğüm manzara ile birkaç adım geriye gittim ve ağzımı kapattım.
Abim Ozan'ı yere yatırmış , karnına oturmuş ve yüzüne peş peşe yumruk atıyordu.
"Abi!" Kader ile birlikte bağırdığımızda abimin yumruğu anlık havada kalmış ama sonra daha sert bir şekilde Ozan'ın yüzüne indiğinde çığlık attım.
Ozan abimi üzerinden attığında dolmuş gözlerle ikisine baktım.
Nasıl üzerinden atacak kuvveti bulmuştu ki? Oysa hiç kuvveti yok gibiydi.
"Oya ile Kader geldi. Sonra devam edersin Orkun." Ozan konuşurken ayağa kalktığında abim de ayağa kalktı.
"Niye? Yoksa sevgilinin (!) gözleri önünde olmayan erkeklik gururun mu zedelenir?" Abim sinirle konuşurken tekrar Ozan'ın üzerine yürüdüğünde hızlıca Ozan'ın önüne geçtim ve ellerimi abime doğru uzattım.
"Abi, dur. Yalvarırım." Ağlayarak konuştuğumda abim havada kalan yumruğuyla önümde durdu.
Ellerim abimin göğsüne değerken başımı eğmiş ağlıyordum.
"Oya çekil. Dövsün anca içi öyle soğuyacak." Ozan arkamdan doğru konuştuğunda başımı ağlayarak olumsuz manada sağladım.
Sesin çok bitkin çıkıyor be sevgilim. Daha ne dayak yemesinden bahsediyorsun?
Gördüm işte ayağa kalkarken nasıl can çekiştiğini gördüm işte!
"Ölmek mi istiyorsun be adam!" Bağırdığımda arkamdan yorgun soluklarını duydum.
"Eğer ölümüm Orkun'un onay vermesine sebep olacaksa evet onu bile istiyorum." Dediğinde homurdandım.
"Şu an romantiklik yapılacak zaman mı Ozan!? Saçmalama." Dediğimde abim kolumu sertçe tutup beni çekti.
"Kapatın çenenizi! Size onay falan vermiyorum, vermeyeceğim de." Abim konuştuktan sonra kolumu tekrardan sertçe çekip beni arkasına aldığında yutkundum.
"Ozan artık benim senin gibi bir kardeşim yok. Ne ölün ölüme ne de dirim dirime. Seni Oya'nın yanında görmeyi geçtim evimin yakınında bile görürsem bu sefer kendimi tutmam. Gözlerini hastanede açarsın."
Sanki şimdi hastaneye gitmeyecek.
Bağırdıktan sonra kolumu çekiştirerek yürümeye başladığında arkama dönüp Ozan'a baktım.
Omuzları düşmüş bir şekilde bana bakarken burukça gülümsedi. İki kaşının da kenarı ve dudağı patlamış, sağ elmacık kemiği kızarmıştı.
İçim giderek ona bakarken ayağım bir taşa takıldı ve tökezledim.
"Önüne bak Oya." Abimin bağırışını duyunca burnumu çekerek önüme döndüm.
Sessizce ağlayarak abimin peşinden giderken yani sürüklenirken eve varmıştık.
Hayvan resmen beni sürükledi.
İnsan bir bakar ağlıyor mu? Üzgün mü? Az yavaş davranayım. Az üzerine gitmeyeyim der ama nerede?..
Abim sinirden titreyen elleriyle anahtarla kapıyı açtığında ayakkabılarımı çıkartmanın ardından sinirle beni evin içine ittirdi.
"Anne!" Abim anneme bağırarak seslendiğinde kapıyı kapamıştı.
"Ne oluyor Orkun? Ne bağırıyorsun?" Annem çatık kaşlarıyla salondan koridora çıktığında abim sinirle soluk alıp veriyordu.
"Anne, Oya ben bir şey diyene kadar evden çıkmayacak. Ozan bu eve gelmeyecek. Gelirse bana söyleyeceksin." Sinirli sinirli konuşmaya başladığında annem kaşlarını çattı.
"Ver telefonunu." Abim bana dönerek bağırdığında telefonumu cebimden çıkarıp göğsüme bastırdım.
"Hayır!" Dediğimde sinirle bileğimi tutup çektikten sonra telefonu elimden aldı.
"Bu telefonu alıyorum. Telefonla onunla haberleşmeyeceksin. O şerefsizle konuşmayacaksın. Yok artık öyle biri. Unut! Kalbinden de aklından da sileceksin o şerefsizi." Telefonumu göstererek bağırdığında korkuyla duvara yaslandım.
"Orkun. Saçmalama oğlum." Annem sakin bir şekilde konuştuğunda abimin sinirli bakışları bu sefer anneme döndü.
"Anne sen bu konuya karışma." Sinirli bir şekilde konuştuğunda annemin kaşları çatıldı.
"Yeter , Orkun." Annem abim gibi bağırdığında anneme baktım.
"İlk olarak ben senin annenim kardeşin ya da arkadaşın değilim bana emir veremezsin, bağıramazsın da. Haddini bil!" İşaret parmağını abime sallayarak hafif yüksek bir sesle konuştuğunda abim derin bir nefes aldı.
"Anne-"
Annem abimin sözünü keserek konuşmaya başladı.
"Bak 'anne' diyorsun. Ben senin annenim. Senden daha çok şey biliyorum. Çocuklarıma nasıl eğitim vereceğimi ben bilirim. Oya benim kızım ve yasaklarını ben koyarım sen bunu yapacak bir konumda değilsin. Sen onun abisisin sadece öğüt verebilirsin uyup uymamak ona kalmış bir şey. O yüzden o telefonu Oya'ya veriyorsun." Annem sinirli bir şekilde konuştuğunda Orkun elinde sıktığı telefonu bana verdiğinde korkarak telefonu abimden aldım.
Abim ikimize kısa bir bakış atıp odasına gitti ve sertçe kapıyı kapattığında olduğum yerde titredim.
"Anne." Mırıldandıktan sonra kollarımı annemin boynuna doladım ve ağlamaya başladım.
Annem saçlarımı okşayarak sakinleşmemi beklediğinde bir süre sonra ağlamam iç çekişlere döndü.
"Güzel kızım. Abinin siniri dinene kadar biraz Ozan ile yüz yüze gelme. Dışarı çıkma tamam mı? En azından abin görmesin." Göz yaşlarımı silerken konuştuğunda başımı onaylar manada salladım.
"Hadi biraz uyu dinlen. Gözlerin kızarmış." Saçlarımı severken konuşmaya devam ettiğinde başımı sallayıp odama gittim ve telefonumu açıp hemen Ozan'ı aradım.
Telefon açıldığında sesini duyunca derin bir nefes aldım.
"Ozan?" Titreyen sesimle konuştuğumda iç çekti.
"Güzelim, iyi misin?" Dediğinde tekrar gözlerim doldu.
"Asıl sen iyi misin?" Dediğimde gülen sesini duydum.
"İyiyim. Dayak yedim yüzüm biraz dağıldı ama en azından artık Orkun biliyor diye rahatım." Söylediği şeyle iç çektim.
"Olsun ben seni öyle de severim." Dediğimde gülüşünü abimin odasını benim odamla ayıran duvara sertçe vurması bastırdı.
"Oya beni sinir etme kapat şu telefonu. Konuşmayacaksın dedim sana." Diye bağırdığında yutkundum.
"Tamam güzelim Orkun'u sinirlendirme biraz siniri dinsin." Dediğinde iç çektim.
"Tamam. Dikkat et." Dediğimde o da aynısını dedi ve telefonu kapattığında abimin adım seslerini duydum.
Odasından çıktıktan sonra odama girdiğinde telefonumu hemen cebime koydum.
Gözlerindeki sinirin aksine kapıyı sakince kapattıktan sonra başıyla yatağımı gösterdi.
"Otur." Dediğinde ses etmeden yatağıma oturdum.
Sandalyemi yatakta benim oturduğum tam karşısına koyup oturduğunda gözlerimi kaçırdım.
"Sana Ozan'dan olmaz , imkansız dedim Oya." Dediğinde gözlerimi abimin gözlerine çıkardım.
"Ben de sana zoru başarırız ama imkansız zaman alır dedim abi. Benim imkansızım hiçbir zaman olmayacak anlamına gelmiyor abi." Dediğimde sinirle gözlerini kapattı.
"Ama benim imkansızım olmayacak anlamına geliyor Oya." Gözlerini açtıktan sonra söylediği şeyle derin bir nefes aldım.
"Abi-"
"Kaç aydır sevgilisiniz Oya? Benim yanımda kaç kez abi dedin Ozan'a? Ne kadar süre ayakta uyuttu beni güvendiğim o iki kişi? Güvendiğim kız kardeşimle manevi kardeşim ne kadar süre güvenimle oynadı?" Söylediği şeyle yutkundum.
"Sınavdan 1 ay önce sevgili olduk." Duyacağı kadar kısık sesle konuştuğumda başımı önüme eğdim.
"Doğum gününde , tatilde , sınava o son bir ay kala sana her fizik dersi çalıştırdığında Ozan'a güvenip kardeşi gözüyle bakıyor diye kardeşimi gönül rahatlığıyla emanet etmiştim ve siz o zamandan beri sevgilisiniz demek? Peki arkamdan iyi dalga geçtiniz mi Oya?" Dile getirdiği şeylerle tekrardan ağlamaya başladım.
"Abi ne dalga geçmesi? İkimiz de hiç rahat edemedik hep kendimizi kötü hissettik. Gerçekten." Dediğimde alayla güldü.
"İkiniz de güvenimi kırmışken bu sözüne ne kadar güvenebilirim sence Oya?" Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırıp başımı öne eğdim.
Abim ayağa kalktıktan sonra sandalyemi çalışma masamın önüne koydu ve bana döndü.
"Bu sırtıma saplanan iki bıçağın acısına alışana kadar benimle konuşma Oya. En azından ihanetinize alışayım." Dedikten sonra odamdan çıktığında elimle yüzümü kapatıp ağlamaya devam ettim.
Ama biz bir şey yapmamıştık ki.
Sadece birbirimizi sevmiştik.
Hani sevmek suç değildi?
BÖLÜM SONU...
Şey ya öyle yani
Bir de bayıl istersen Orkun lkdfnlsjd
Sizce Orkun verdiği tepkide haklı mı?
Bölüm nasıldı?
Beğendiniz mi?
Beğendiyseniz eğer bölüme oy verebilir ve yorum yapabilirsiniz.
Kendinize iyi bakın.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere... |
0% |