Yeni Üyelik
29.
Bölüm

AA-29. BÖLÜM

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 29 Eylül 2024...

 

AA- 29. BÖLÜM;

 

"Hey sana diyorum. Kapıyı kilitleyip durma bak en sonunda kıracağım kapıyı ha!"

 

Abimin odasının kapısına dayanmış durmadan kapısını tıklatıp açmak için kapı kolunu zorlarken aynı zamanda konuşuyordum da.

 

"Yoksa Deli Yasemin mi? Saçmalama onu yenge olarak istemiyorum ben o kızla ne kadar kavga ettim sen biliyor musun? Bak iyi hatırladım bir de onunla bir düğünde dans etmiştin sen. Eğer oysa cingar çıkarırım oğlum. Olamaz o benim yengem falan kabul etmiyorum. Abi bak aç kapıyı ve bana cevap ver yoksa annem eve gelince ilk işim her şeyi ona anlatmak olur."

 

İçerdeki sessizlik hâlâ devam edince sinirle kapıya yumruk attım.

 

"Ah elim! Var ya beşe kadar sayacağım kapıyı açtın açtın , yemin ederim anneme söylerim o zaman." Elimi tutup göğsüme yaslarken konuştuğumda acıyla yerimde zıpladım.

 

Ama dizi ve kitaplarda karakterler duvara ya da kapıya yumruk atınca yüzlerinde mimik bile oynamıyordu!

 

E bu çok acıdı!!!

 

"Bir."

 

Tık yok.

 

"İki."

 

Hâlâ tık yok.

 

"Üç."

 

Hafif bir kıpırtı oldu sanki.

 

Durup sesi dinlediğimde hiçbir şey duymadım.

 

"Dört."

 

İçerden hâlâ bir yaşam belirtisi almadığımda homurdandım.

 

"Bak yemin ettim. Yemin edince yaparım ben, bak abi. Söylerim anneme." Dediğimde bu sefer içerden abimin homurtusunu duydum.

 

Birkaç saniye sonra kapının kilidini açıp yüzüme baygın baygın baktığında sırıttım.

 

"Ne pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun?" Dediğinde kıkırdadım.

 

"Paşa paşa o kıçını kaldırıp kapıyı açtın ya ona sırıtıyorum. Neyse sen cevap ver bakayım kim o Dünya'nın en şanssız kızı?" Söylediğim şeylerle gözlerini devirdi.

 

"Söylemeyeceğim."

 

Alt dudağımı sarkıtıp üzülmüş gibi abime baktım.

 

"Ah, neyse. Artık anneme anlatırsın bizim mahalleden olan sevdiğin kızı." Üzülmüş gibi konuştuğumda alnıma bir fiske attığında alnımı ovalarken yüzüne kötü kötü baktım.

 

"Sen beni mi tehdit ediyorsun?"

 

"Evet." Sırıtarak cevap verdiğimde gözlerini devirdi.

 

"Söylemezsem kesin anneme söyleyeceksin, değil mi?" Umutsuz bir sesle konuştuğunda hemen başımı onaylar manada salladım.

 

"Pırıl." Ağzından çıkan isimle gözlerim kocaman oldu.

 

"Pırıltı Pırıl mı?" Dediğimde başını onaylar manada salladı.

 

Bir aralar aşırı derecede pırıltı diyor diye mahallede Pırıltı Pırıl denmeye başlanmıştı kendisine.

 

"Hadi lan oradan! Kız evden bile çıkmıyor ne ara gördün de hoşlandın. Tamam kız aşırı güzel ama abi. Ne ara hoşlandın ondan sen ya?" Son soruyu kapı pervazına yaslanarak sorduğumda homurdandı.

 

Tamam Pırıltı Pırıl çok güzel bir kızdı. Bir içim su yani. Bir ara mahalledeki çoğu kişi ona aşıktı yani. Ama kız bir o kadar nazik ve de mülayim biri e ben buna gıcıklık yapamam ki çünkü Pırıl'ı ben de seviyorum küçükken mahallede oynarken hep bizim yanımıza gelir bizimle oyun oynardı. Okulu kazanınca da ders çalışmak için eve kapandı.

 

Bir saniye o abimle aynı üniversite okuyor.

 

"Şaka yapıyorsun. Okulda mı dikkatini çekti yoksa?" Dediğimde ofladı.

 

"Evet, okulda dikkatini çekmiş! Ulan kız hukuk okuyor sen beden eğitimi öğretmenliği ne ara gördün de dikkatini çekti?!"

 

Elini başıma koydu, beni geriye doğru ittirip suratıma kapıyı kapattı ve kilitlediğinde gözlerimi kıstım.

 

"Sadece adını söylememi istedin ve söyledim. Bu kadar daha fazla soru yok." Kapının ardından konuştuğunda yerimde tepindim.

 

"Asıl sana benim sesim, yüzüm falan yok. Demek bana o kadar trip atarsın. Ulan sen en azından benim Ozan'ı sevdiğimi biliyordun bak ben senin Pırıl'ı sevdiğini bilmiyordum bile. Bu sefer ben trip atıyorum işte. Konuşma benim pis hain köpekbalığı." Son cümlemi bağırarak söyledikten sonra odamın kapısını çarparak kapattım ve kilitledim.

 

Trip neymiş ve nasıl atılırmış gör bakalım abiciğim!

 

📱 📱 📱

 

"Oya ne yapıyorsun kızım?" Abimin hemen yanımdaki sesini duyduğumda gözlerimi devirdim.

 

"Muhattap olduğunuz Oya'ya şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar denemeyiniz ve mutfağı terk ediniz." Abimin yüzüne bile bakmadan kurabiye hamurunu yoğururken konuştuğumda tezgaha yaslandı.

 

"Versene hamurdan bir parça." Dediğinde duymamış gibi yapıp bir parça hamur aldım ve kendi ağzıma attım.

 

Ama bunun tadı çok güzel...

 

Pişirmeden çiğ çiğ hepsini yiyebilirim ve hayır iğrenç değilim.

 

Zevkler ve renkler tartışılmaz.

 

Teşekkürler.

 

"Bana ver dedim kendin ye demedim." Söylediği cümleye yine tepki vermediğimde ofladı.

 

"Kısasa kısas diyorsun, ha?"

 

Kendi kendine konuşmaya devam ettiğinde sanki abim burada değilmiş gibi davranmaya devam ettim.

 

"Kime kurabiyeler?" Tekrar konuştuğunda yine duymamış gibi yaptım ve bu sefer abim elini karın boşluğumun yan tarafına götürdüğünde tikimden dolayı gövdem o tarafa doğru kaydı.

 

Elimdeki kaseyi düşürmemek için sıkıca tuttuğumda abim güldü.

 

"Bak eğer konuşmazsan benimle tikinle oynamaya devam ederim." Gülerek söylediği şeyle kaşlarımı çattım.

 

Şerefsiz ya.

 

"Anne!" Mutfaktan anneme doğru seslendiğimde annem birkaç saniye içinde mutfağa gelmişti.

 

"Orkun! Kızın elleri dolu niye oynuyorsun?! Çek elini. Hadi odana git. Rahat bırak kızımı." Annem mutfağa girince iki büklüm halimi görüp söylenmeye başlamıştı.

 

Mor şeytan emojisi gibi sırıtmaya başladığımda abim elini çekip benden uzaklaştı.

 

"Seninle uğraşmam bitti sanıyorsan yanılıyorsun böcek. Sadece şimdilik elimden kurtuldun." Dedikten sonra mutfaktan çıktığında annem abimin arkasından ayıplar gibi birkaç mırıltı çıkardı.

 

Annem de bana göz kırpıp çıktığında kurabiyelere şekil verip fırına attım ve odama gittim.

 

MELEĞİM: Şimdi ben uzun zamandır Instagram'a post atmadım tamam mı?

 

MELEĞİM: Post atasım geldi.

 

MELEĞİM: Geçen de ben hani arkadaşlarım ile pikniğe gittim ya.

 

MELEĞİM: Orada fotoğrafımı çekmişlerdi benim.

 

MELEĞİM: Böyle güzel de çıkmışım falan.

 

MELEĞİM: Mükemmelim hatta.

 

MELEĞİM: Dur fotoğrafı atayım sana.

 

MELEĞİM: ( 📷 Fotoğraf)

 

MELEĞİM: Diyorum ki bunu atayım ben.

 

MELEĞİM: Ama altına ne yazacağım bilemedim.

 

MELEĞİM: Sence ne yazayım?

 

KOCACIMCIMCIM: Kalbine beni etiketle altına da bir şey yazmana gerek yok o zaman.

 

MELEĞİM: Ya olmaz saçmalamaaaa babam falan takip ediyor beni.

 

MELEĞİM: Ne yazayım altına?

 

KOCACIMCIMCIM: Attığın fotoğraf beynimi uyuşturdu. Bekle biraz bulurum belki o zaman bir şeyler.

 

MELEĞİM: Nasıl ya o kadar mı kötü?

 

KOCACIMCIMCIM: Hayır aksine o kadar güzel ki...

 

KOCACIMCIMCIM: Güzelliğini anlatacak bir cümle yok .

 

KOCACIMCIMCIM: Güzelliğini anlatacak bir kelimenin de olmadığı gibi.

 

MELEĞİM: Şey neyse size geldiğimde Kader ile buluruz bir şeyler.

 

KOCACIMCIMCIM: Utandın mı?

 

MELEĞİM: Yoo ne münasebet.

 

KOCACIMCIMCIM: Hı hım. Kesin utanmamışsındır.

 

MELEĞİM: Utanmadım dedim ya.

 

KOCACIMCIMCIM: Tamam güzelim ben de utanmadığını söylüyorum zaten.

 

MELEĞİM: Bak beni gıcık etme yoksa size gelmem.

 

KOCACIMCIMCIM: Bir , iki, üç , tıp. Bir şey demedim.

 

Yazdığı şeyle kıkırdadıktan sonra derin bir nefes alıp ayağa kalktım.

 

Pijamalarımı çıkartıp üzerime bir pantolon bir de tişört geçirdikten sonra odamdan çıktım ve mutfağa gidip fırındaki kurabiyeleri çıkarttım.

 

Dolabı açıp saklama kabı aldığımda annem de mutfağa girdi.

 

"Kızım bizim karşı dairenin yeni sahipleri taşınıyor. Yazık bu hengamede bir şey yapamazlar. Bir küçük tencere yemek yaptım komşumuza sen de yaptığın kurabiyeden birkaç tane koyup giderken bir komşuya uğrayıp onları verdikten sonra gitsen olur mu?" Annem de benim gibi bir saklama kabı alırken konuştuğunda başımı salladım.

 

"Tamam annem sen ayarla götüreceğim şeyleri. Giderken uğrarım." Dediğimde başını salladı.

 

"Sen giyinmişsin nereye gidiyorsun?"

 

"Evde birkaç şey eksik onları almam lazım." Sorduğum soruya verdiği cevapla başımı salladım.

 

Annem saklama kabına birkaç tane kurabiye koyduktan sonra yanağımı öpüp evden çıktığında ben de Ozan ve Kader'e götüreceğim kurabiyeleri kaba koydum.

 

Ozanlara götüreceğim kabı bir poşete koyduktan sonra tencereyi ve komşuya götüreceğim saklama kabını alıp kapıya ilerledim.

 

"Annem ben Ozanlara gidiyorum." Abime inat annem evde olmamasına rağmen bağırdığımda abimin odasından bir homurtu yükseldi.

 

"Sanki bana inat söylediğini anlamıyorum ben hem ilişkinize artık bir şey demiyor olabilirim ama bu kadar da gözüme sokma. Bir de Ozan'a çok yaklaşma he." Odasından bağırdığında gülmemek için dudağımı dişleyerek evden çıktım ve ayakkabılarımı giyip ardımdan kapıyı kapattım.

 

Elimdeki poşeti koluma taktıktan sonra karşı daireye ilerleyip serçe parmağımla kapının ziline bastığımda evden birkaç sesleniş duyduktan kısa süre sonra kapı açıldı.

 

Karşıma benim gibi siyah saçlı ama benim aksime mavi gözlü bir kız çıktığında beni gördüğü vakit kaşları havalandı ve duraksadı.

 

"Merhaba?" Dediğimde boğazını temizleyerek gözlerini birkaç kere açıp kapattı.

 

"Ben Oya. Karşı dairenizde oturuyorum. Annem bunları size gönderdi o kadar iş içinde yemek yapamazsınız diye düşünmüş." Derken elimdekileri kıza uzattım .

 

Aşağı yukarı abimle aynı yaşta duruyordu.

 

"Teşekkür ederiz. Ben de Merve." Dediğinde başımı onayladım.

 

"Tanıştığıma memnun oldum ve afiyet olsun şimdiden. Kolay gelsin daha fazla tutmayayım sizi. İyi günler." Dediğimde Merve ağzının içinde bir şeyler geveledi.

 

Başımla ufak bir selam verdikten sonra merdivenlerden inmeye başladığımda daha bir kat inmiştim ki kapı kapanma sesini yeni duydum.

 

Apartmandan çıktıktan sonra Kaderlerin evinde gittim ve zillerini çaldığımda hemen kapı açıldı.

 

Seri adımlarla merdivenleri çıktığımda kapıda gördüğüm Hatice Teyze ile tebessüm ettim.

 

Acaba Ozan ile sevgili olduğumu biliyor mu?

 

Hatice Teyze kapıya geldiğimde bana sıkıca sarıldığında ben de aynı şekilde karşılık verdim.

 

"Hoş geldin kızım." Dediğinde tebessüm ettim.

 

"Hoş buldum Hatice Teyze."

 

"A-aa ne teyzesi anne de artık bana." Derken göz kırptığında kapıya doğru gelen Ozan'ı gördüğümde hafiften yanaklarım yanmaya başlamıştı.

 

Ay ama bir anda pat diye öyle denir mi?

 

Utandım ya...

 

"Utandırmasana anne gelinini." Kapıya doğru gelen Kader alayla konuştuğunda gözümü kısıp ona baktım.

 

Hatice Teyze halime gülerken beni evin içine doğru çekti.

 

"Ay ilahi çocuklar. Neyse sizinle konuşmayı isterdim fakat gitmem lazım benim. Size iyi eğlenceler." Dedikten sonra ayakkabılarını giyip bize el salladıktan sonra kapıyı kapatarak evden çıktı.

 

"Kurabiye mi yaptın?" Kader elimdeki poşete doğru gelirken poşeti arkama sakladım.

 

"Yok sana kurabiye falan. Avucunu yala hain ahiretlik." Dediğimde alt dudağını sarkıttı.

 

"Ama kurabiye..." Dediğinde başımı olumsuz manada sallayıp çakma bir sinirle suratına baktım.

 

"Ama bana var değil mi?" Ozan bana doğru ilerlerken konuştuğunda yüzümdeki çakma siniri silip gülümsedim ve başımı sallayarak onayladım.

 

Bu kadar çabuk yumuşuyor olmam haksızlık ama ya!

 

"Evet, sana var." Dediğimde gülerek beni göğsüne çekip sarıldığında ben de kollarımı beline dolamıştım ki Kader bundan istifade edip elimdeki poşeti çekip aldı.

 

"Kader!" Dediğimde kıkırdayarak salona kaçtığında Ozan'dan ayrılıp salona gidecektim ki Ozan elini arkadan belime dolayıp sırtımı göğsüne yasladı.

 

"Az dur özlediğim kokunla özlem gidereyim." Derken başını eğip burnunu boynuma değdirdiğinde kıkırdayarak omzularımı yukarıya doğru kaldırdım.

 

Belimde olduğu gibi boynumdan da tikim vardı benim ama ya!

 

"Hımm. Hâlâ gıdıklanıyorsun demek ki?" Kulağımın dibinde eğlenir bir ses tonuyla konuştuğunda başımı onaylar manada salladım.

 

"Çok uğraşma bak kitleniyorum sonra." Gülerek konuştuğumda başımı çevirip yüzüne baktım. Dudaklarındaki o hınzır gülüşe gözlerindeki pırıltı da eşlik ediyordu.

 

"Ozan sak-" Dememe kalmadan eğilip boynumu öptüğünde gülerek kollarından kurtulmaya çalıştım.

 

"Yapma bak tekme at-"

 

Tekrar boynumu öpüp konuşmamı kestiğinde gülmem şiddetlenmişti.

 

Birkaç kere daha boynumu öptükten sonra geri çekildiğinde nefes nefese Ozan'dan uzaklaştım ama omuzlarımı aşağıya indiremiyordum.

 

"Al kitlendim işte." Hayıflanır bir şekilde konuştuğumda karşımdaki Ozan sırıtarak bana bakarken göz kırptı.

 

Omzumu indirmeye çalışırken aynı zamanda sırıtmaya devam ediyordum.

 

"İstersen devam edeyim o zaman geçer." Derken üzerime doğru gelmeye başlamıştı ki ellerimi önüme doğru uzattım.

 

"Yo , yo , yooo... Almayayım canım sağ ol." Dediğimde küçük bir kahkaha attı.

 

"Oh senin için hava hoş tabi." Derken yavaşça omuzlarımı indirdiğimde Allah'tan bu sefer geri kalkmamıştı.

 

Uzun süre biri boynumdaki tikimle oynadığında omuzlarımı aşağıya indiremiyordum indirsem de saniyesinde sanki biri tekrar boynuma dokunmuş gibi omzumu geri yukarı kaldırıyordum ve öyle kitleniyordum taa ki üzerinden biraz zaman geçip etkisi geçene kadar.

 

Bu sefer etkisi çok uzun sürmemişti, şükürler olsun.

 

Derin bir nefes verdiğimde güldü.

 

"Cilveleşmeniz bittiyse gelin de kurabiye yiyelim artık." Kader salondan bağırdığında gülerek salona doğru ilerlediğimde Ozan'da peşimden geliyordu.

 

Ozan parmağını enseme sürttüğünde tekrar omuzlarımı kaldırmama sebep olmuştu.

 

"Ozan!" Hafif yüksek bir sesle adını söylediğimde kahkaha atarak kendini koltuğa attı.

 

Artık tikimle oynaya oynaya canıma okuyacaktı anlaşılan...

 

Ben yandım...

 

BÖLÜM SONU...

 

Şey ya ben romantik sahne yazamıyorum sanırım dfbjsdbfsd

 

Bölüm nasıldı , beğendiniz mi?

 

Bölümü beğendiyseniz eğer yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. Yorumların ve oy sayısının bana verdiği mutluluğu bilemezsiniz.

 

Kendinize iyi bakın...

 

Allah'a emanet olun.

Loading...
0%