Yeni Üyelik
34.
Bölüm

AA-34. BÖLÜM

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 2 Ekim 2024...

 

AA- 34. BÖLÜM:

 

"Var ya yemin ederim siz salaksınız. Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır demiş atalarımız. Herif çekmiş bıçağı siz hâlâ ama hâlâ kavgaya devam ediyorsunuz. Bir grup salağın söylediği o iğrenç tabirler bizi gerçekten öyle mi yapıyor? Hayır , yapmıyor. Az daha geberiyordunuz ya!" Kerem abi hızla hastanenin önünde durduğunda sözlerim bitmişti.

 

Abim Ozan'a destek vererek arabadan indirdiğinde ben de Ozan'ın diğer koluna girdim.

 

Oradaki o pezevenkler kızlarla bana laf atmış.

 

Şaşırdık mı? Hayır.

 

Ülkemizin pezevengi her gün kendini belli etmekten çekinmiyor çünkü.

 

Bizimkiler de onlara saldırdı işte. Ama içlerinden bir şerefsizin bıçağı varmış.

 

Ozan'ı bıçakladı pislik herif.

 

Ben , abim, Kerem abi, Aytaç abi, Pırıl ve Kader hep beraber Ozan'ı hastaneye götürürken. Serkan Esma ablayı mahalleye bırakmıştı.

 

Tekrar söylenmek için ağzımı açacaktım ki acil kapısından geçmeye çalışırken bir abiyle Ozan'ın arasında sıkışmıştım.

 

Başımı çevirdiğimde gördüğüm dev gibi herifle kaşlarım havalandı. Yaşı bizden büyüktü ve kucağında bir kadın taşıyordu.

 

"Geçebilir miyiz?"

 

Taşıdığı kadın konuştuğunda derin bir nefes aldım ve ilerlemek için adım atmaya çalıştım.

 

Ulan bizimkilerin yüzleri dağılmış, tipleri kaymış, Ozan bıçaklanmış. Gelmiş geçebilir miyiz diyor. Şaka mısın ablacım?

 

"Bizde geçmeye çalışıyoruz bir durun isterseniz." Dediğimde yanındaki abi kaşlarını çatar gibi bir şey oldu.

 

Ben bu heriften tırstım.

 

Boğazımı sıkmak için gücünün onda birini kullansa hık diye giderim sanırım.

 

"Bizim işimiz acil." Abla bana bakmaya devam ederken konuştuğunda yapmacık bir şekilde gülümsedim.

 

Ama ablacım bak benim sinirlerim bozuk, canım sıkkın. İçimdeki gıcık Oya'yı çıkartma işte.

 

"Bizimkisi hiç acil değil ablacım doğru. Zaten işimiz acil değilken bizim acilde ne işimiz var değil mi?" Dediğimde ablayı taşıyan abi beni omzuyla itekleyip geçtiğinde ağzım bir karış açıldı.

 

Öküzlere nefes almama cezası versinler.

 

Ya da dur vermesinler başta bizimkiler geberir.

 

Ama ayıp yani. Çok ayıp.

 

Kınıyorum şu an.

 

"Hadi Oya yürü." Abimin sesinin ardında hızla ilerledik.

 

Ozan'ı tedavi etmek için hemen bir yere aldıklarında sinirle bizimkilere baktım.

 

"Şu tipinize bakın ya. Tipiniz kaymış. Hiç 'bir de karşı tarafı gör' sözlerine girmeyin gördüm onları da ama yani siz manyak mısınız? Ne demek bıçaklı biriyle kavga etmek! Ödüm koptu ödüm! Ya o bıçak Ozan'ın başka bir yerine saplansaydı? Kahraman mısınız siz? Ölümsüz müsünüz? Ne bu cahil cesareti!" Sinirle konuşmaya devam ettiğimde hepsi ofladı.

 

"Oflamayın bana!"

 

Ben söylenmeye devam edecektim ki tekerlekli sandalye ile Ozan odadan çıktığında sandalyeyi süren hemşireye baktım.

 

"Yarası çok derin değil ama bir gece ne olur ne olmaz diye hastanemizde kalması gerekli." Dediğinde kaşlarım havalandı.

 

He he kesin ondandır. Yatak parası almak için değildir kesin. He he ondan.

 

Hemşire tekerlekli sandalyeyi sürmeye başlarken Ozan'ın yanında ilerlemeye başladım.

 

"Oya dediklerinin hepsini içerden duydum. Tekrar başlama güzelim. Zaten hem sıyırmış işte sadece. Bir şey yok." Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

Çok endişelenmiştim ve korkmuştum. Tamam şu an bunu belli edemiyor olabilirim ama cidden çok korkmuştum.

 

Bıçağın o giriş anını görmek hiç de iç açıcı bir şey değildi yani.

 

"Ya bir şey yok diyorsun bir de ya! Daha ne olacaktı ? Adam böbreğinle özel bir ameliyata girip onu satacak mıydı? Tövbe estağfurullah. Bir şey yok diyor ya. Şaka gibi." Odaya girerken söylenerek odadaki perdeye ilerledim.

 

"Alt tarafı sıyırdı Oya, abartma." Orkun konuşurken başka kimsenin olmadığını düşünüp daha rahat sığalım diye perdeyi araladım.

 

Ama tabii ki odadan yalnız değildik.

 

Kapıda beni omzuyla uçuran abi ve hasta yatağında yatan karısıyla o abinin baya benzeri bir abi daha odadaydı.

 

"Odaya da sığarız umarım. Kaldığımıza göre ikimizin de işi acil duruyor." Ablaya bakarak konuştuğumda derin bir nefes alıp önüne döndü. Ben de Ozan'ın yanına gidip sırtına birkaç yastık koydum. Abimle Kerem abi yatağa oturtmuştu şükür.

 

Ablanın kocası olduğunu düşündüğüm kişi ( onu taşıyordu ondan öyle düşündüm) ayaklanıp alnına öpücük kondurduktan sonra konuştu.

 

"Lavaboya gidip geliyorum güzelim."

 

Sonra dibindeki ona çok benzeyen abiye döndü.

 

"Sana emanet abicim."

 

Ozan beni dürttüp yanındaki hastayı gözleriyle gösterdiğinde ellerimi iki yana açtı.

 

"Ne yapayım Ozan? Alnını öpüp güzelim mi diyeyim bende sana?" Dediğimde bu hareketime gülümsedi.

 

Onlar kendi aralarında konuşurlarken odaya giren hemşire ve onu tutan bir herif gördüğümde Ozan da ben de oraya dikkat kesilmiştik.

 

Adam hemşirenin kolunu canını yakacak şekilde tutmuştu ama hemşire kolunu kurtardı. Adam tekrar tutmaya çalıştığında Ozan dayanamadı ve yaralı haliyle hâlâ tam olarak neyine güvendiğini bilmediğim bir özgüvenle konuştu

 

"Birader sen hayırdır ya? Kız istemiyor işte seninle konuşmak belli ediyor bunu fazlaca. Daha ne zorluyorsun sen?"

 

Ozan'ın sesiyle yan taraftaki abi konuştuğunda kaşlarım havalandı.

 

"Güzelliğim?"

 

Aha sevgilisi çıktı ya kız.

 

Abi kocaman bir şeysin bence adamı dövmelisin.

 

Adam geri geri giderken az önce konuşan abi sanki benim iç sesimi duymuş gibi oturduğu yerden ayaklandı. Adamın peşinden koşarak gittiğinde sırıttım ve Ozan'a bakım.

 

"O benim..." Yandaki hasta abla konuştuğunda başımızı ona çevirdik.

 

Hemşireyi işaret ettikten sonra devam etti.

 

"Eltim olur. Teşekkür ederim, dünyada hala cesur yürekli iyi insanların olduğunu bilmek güzel bir şey."

 

Tabii ablacım ne sandın? Kimin sevgili o.

 

Ozan başını sessizce aşağı yukarı salladı.

 

"Geçmiş olsun."

 

Doktor odaya girdiğinde yandaki hasta ablanın yatağının ucunda durdu.

 

Hasta abla, hasta ablanın kocası falan diyip duruyordum da acaba isimleri neydi?

 

"Taze annemiz çok iyi maşallah. Bebeğimiz de öyle. Kanda herhangi bir sıkıntıya rastlamadık. Ama yine de bu akşam misafirimizsiniz."

 

Abla derin bir oh çektiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

Hamile miymiş? Oy bak şimdi kapıda artistlik yaptığım için bir moralim bozuldu.

 

Ozan'ın yarası ağır değildi bunun farkındaydım ve eğer kadının hamile olduğunu bilsem kapıda öyle demezdim...

 

"Hamile miydiniz? Abimin de dediği gibi sadece bıçak sıyırmıştı. Cidden de sizin durumunuz bizden daha vahimmiş. Bilseydim kapıda öyle davranmazdım. Kusura bakmayın." Yanlarına ilerlerken konuşup ensemi kaşıdım.

 

Bunu dile getirmesem içim içimi yerdi...

 

"N-ne hamilesi Hira?" Odaya giren ve sonunda adının Hira olduğunu öğrendiğim ablanın eşi konuştuğunda onu yeni fark etmiştim.

 

"Yok karıştırdı doktor, hamile falan değilim ben. Yanlış anlaşılma oldu." Hira abla hızlı hızlı konuştuğunda bir abiye bir de Hira ablaya bakıyordum.

 

"Ne demek yanlış anlaması abla, doktor dedi işte. Hem de eşinizin beni zaten uzaya fırlatmak ister gibi fırlatmasından belliydi. Hayırlı olsun."

 

Evet alttan laf sokmasam olmaz. Bana ne.

 

"Yok doktor beni karıştırdı Hira demedi, Hera dedi ondan hemen gitti zaten! Yalan borcum mu var size?

 

Ablacım doktor adını bile söylemedi...

 

Kıvıramıyorsun.

 

Lan bir dakika yine pot kırdım.

 

"Eşiniz bilmiyor muydu? Ben özür dilerim. Biliyor sanmıştım o kadar endişelendiğini görünce malum beni kolumdan tutup fırlatınca öyle sandım. Üzgünüm. Pot kırdım sanırım."

 

Mahçup bir ses tonuyla onlara bakarak konuştuğumda Kerem abi yanıma geldi ve kulağıma eğildi.

 

"Lan Oya kendi hayatında kırdığın potlar yetmiyormuş gibi bir de başkalarının hayatında da mı pot kırıyorsun? Artık sana minik Oyacık demeyeceğim, pot kırma kraliçesi diyeceğim." Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

Neyse minik Oyacık lakabından iyidir.

 

Az önce odadan çıkan abi odaya girdiğinde sevgilisi ayaklandı.

 

"Hallettim piç kurusunu." Abi konuştuğunda Ozan'ın yanına gitmiştim bile.

 

Dedim bu abi kesin iç sesimi duydu.

 

"Babama söyleyelim bir adana, urfa alsın gelsin. Karnım açlıktan kazına kazına dibini gördü artık." Ozan çocuk gibi konuştuğunda kıkırdadım.

 

"Sen benim sevdiğim kadını o şerefsize karşı korudun. Bu devirde senin gibi delikanlı bulmak zor. Canınız ne çekiyorsa, ne yemek istiyorsanız bana söylüyorsunuz. Borcumu ödemiş olamaz ama en azından işe yaramış olur." Gelen ses ile konuşan abiye hepimiz baktık.

 

Aklıma nedense 'sen bizim kanımızı yerde bırakmadın. Namusumuzu kirletmedin.' diyen töre dizileri geldi. Ne alâka ya?

 

Neyse valla bana uyar. Bu zamanda dürüm ne kadar pahalı sizin haberiniz var mı? Bunlar da zengin duruyor zaten. Olur olur, yeriz yeriz.

 

"Gelsene buraya, kıskandım omzuna koyacağım başımı."

 

Hira abla elini eşine uzatıp konuştuğunda Ozan'ın az önce beni dürtüklemesi gibi ben de onu dürtükledim.

 

"Göğsüme mi yatmak istiyorsun yoksa ben mi öyle demeliyim?" Sırıtarak konuştuğunda kafasına vurdum hafif.

 

Allah'tan abim Pırıl ile konuşuyordu da duymadı.

 

"Abim burada canım sevgilim." Derken yatağının kenarına oturdum.

 

Herkes bir yerde otururken ben niye ayaktaydım zaten ya Allah Allah.

 

Abim ile Pırıl'ın konuşması Pırıl'ın telefonuna gelen bildirim sesi ve Pırıl'ın moralinin bozulması ile yarım kalmıştı.

 

"Yine mi o fake hesaptaki sapık fotoğraf atmış?" Dayanamayıp konuştuğımda Pırıl başını salladı.

 

"Ne fake hesabı, ne fotoğrafı?" Abim kaşlarını çatarak olaya atıldığında ofladım.

 

"Bende bugün öğrendim yaklaşık bir haftadır bir şerefsiz Pırıl'a fake hesaptan fotoğraf atıyormuş. Pırıl ilk başta kazayla açmış fotoğrafı gördüğünden dolayı bir daha da bakamamış ama adam hala atmaya devam ediyormuş." Dediğimde abimin öfkeli bakışları Pırıl'ın telefonuna kaydı.

 

"Bir sıkıntı mı var kızlar?" Hira ablanın sesini duyduğumda ona başımı çevirdim ve Pırıl başını olumsuz manada salladığı için başımı olumsuz manada salladım.

 

Yani daha yeni tanıştığımız insanlar. Gerek yok söylemeye, hoş duydular kesin.

 

"Nişanlım hacker, siz benim eltimi korudunuz..." Hira abla anlık Ozan'a bakarak konuştuktan sonra geri bana baktı be sözlerine devam etti.

 

"Doğan'da senin görümceni korur."

 

O az önce hacker mı dedi?

 

Oha çok havalı.

 

Kaşlarım havalanmış bir şekilde onlara bakarken abim Hira ablanın nişanlısı yani Doğan abiye döndü.

 

Lan bir dakika nişanlım dedi.

 

E ben bunları evli sanmıştım.

 

Doğan abi başını onaylar manada salladığında abim lafa atıldı.

 

"Kim olduğunu bulabilir miyiz?"

 

Doğan abi telefonunu çıkarıp birkaç şeye bastıktan sonra Pırıl'a baktı.

 

"Hesabın adını alabilir miyim?"

 

Pırıl direkt telefonu uzattığında Doğan abi telefonunda birkaç şey daha yaptıktan sonra birkaç tane isim sordu.

 

Hiçbirini tanımıyorduk.

 

İsimleri sormayı bitirdikten sonra Pırıl tedirgin bir şekilde konuştu.

 

"Peki bana ulaşmasını engelleyebilir miyim?"

 

Doğan abi başını salladı.

 

"Telefonunu alabilir miyim?" Dediğinde az önce Pırıl'a geri verdiği telefonu aldı ve birkaç bir şey yaptıktan sonra tekrar Pırıl'a uzattı.

 

"O ve onun adına kayıtlı sim kartı takılı, seri numarası yazılı ve o cihazın yanındaki konumlarda bulunan kimse artık senin telefonuna bir nokta dahi göndermeyecek." Dediği şeyle gözlerim kocaman olurken ağzım bir karış açılmıştı.

 

Abi çok havalı.

 

Oha aşırı iyi olay ama bu.

 

"Ço-çok sağ ol." Pırıl şaşkınca konuştuğunda Doğan abi başını olumsuz manada salladı.

 

"Ziyanı yok." Dediğinde Pırıl geri yanımıza döndü.

 

Hira ablaya teşekkür eden bir tebessüm yolladığımda o da bana tebessüm etti.

 

"O kadar da hayran hayran bakma. Asabım bozuldu. Sadece bana öyle baksana sen." Ozan'ın homurtusunu duyduğumda kıkırdadım.

 

"Ozan'ın yanında ben kalırım." Aklıma gelen şeyle konuştuğumda Kader başını olumsuz manada salladı.

 

"O benim abim Oya ben kalırım." Dediğinde güldüm.

 

"Benim de sevgilim. İkimiz beraber kalalım?" Dediğimde güldü ve başını salladı.

 

Hepsi ne kadar belli etmese de endişelenmişti farkındaydım çok normaldi. Beraber büyümüştük.

 

Birbirimiz için değerimiz hiçbir zaman azımsanacak gibi değildi.

 

"Biz de kalalım." Abim konuştuğunda Ozan olumsuz manada başını salladı.

 

"Çok kalabalık olur kardeşim." Dediğinde abim biraz duraksadı.

 

Gitmek istemediğini belli eden bakışlar attıktan sonra oflayıp başını salladı.

 

"Neyse akşam gideriz o zaman." Dediğinde bu haline güldüm.

 

Sanki birkaç ay önce Ozan'ı hastanelik edecek kadar döven kişi kendisi değilmiş gibi sergilediği harekete bakar mısınız?

 

Ama işte dediğim gibi. Birbirimizde yerimiz o kadar farklıydı ki kimse anlayamazdı.

 

Hiç kimsenin hiçbir zaman bir başkasını anlamaması gibi.

 

BÖLÜM SONU...

 

Aslında bu bölüm 35. Bölüm için bir hazırlık gibi bir şeydi veeee ortak bir bölümdü o yüzden okurken kafanız karışmış olabilir fkşngşdfşgs.

 

Yazarzeeyzey ile ortak yazdığımız bir bölüm.

 

@yazarzeezey

 

Burada olan karakterler ahiretliğimin Yanlış D' kitabının karakterleri. ( Doğan, Hira, o hemşire, Doğan'ın kardeşi) Hoş o daha kitappadde yayımlamıyor bu kitabı ama wattpadde yayımladığı zamanlar yazdığım bölüm olduğu ve değiştiremediğim için kusura bakmayın biraz beyniniz yandı sdkşnfsdfsl

 

Bölümü beğendiniz mi?

 

Beğendiyseniz eğer yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.

 

Kendinize iyi bakın.

 

Sağlıcakla kalıııın.

Loading...
0%