Yeni Üyelik
40.
Bölüm

AA-40.BÖLÜM

@yazarnunur

 

 

YAYIMLANMA TARİHİ; 6 Ekim 2024...

 

 

AA- 40. BÖLÜM:

 

 

05** *** ** **: Pişt güzellik naber?

 

 

05** *** ** **: Heyt be şu zarafete bak. (ıslık çalma sesi)

 

 

05** *** ** **: E ama cevap versene bana. Görüyorum gördüğünü, mavi tik oluyor her mesaj. Neden cevap vermiyorsun?

 

 

Benim ilk başta yazdıklarımın aynısını yazdığında gülümseyerek oyununa ayak uydurdum.

 

 

Dünya Güzelim: Sen kimsin?

 

 

05** *** ** **: Hayatına girip seni üzmüş ama hemen pişman olduğu için bazı şeyleri düzeltmeye çalışan bir hayranın diyebiliriz.

 

 

Dünya Güzelim: Ya öyle mi?

 

 

Dünya Güzelim: Zerre umrumda değil , desem?

 

 

05** *** ** **: Aslında çok hoşuna gidiyor derim.

 

 

Dünya Güzelim: Nereden biliyorsun?

 

 

05** *** ** **: Çünkü seni tanıyorum.

 

 

Dünya Güzelim: Ne kadar tanıyorsun ki?

 

 

05** *** ** **: Güldüğün zaman gözlerinin kısıldığını

 

 

05** *** ** **: Dişlerini günde en az 2 kez fırçalamazsan eğer ağzının mikrop yuvası olmuş gibi hissettiğini

 

 

05** *** ** **: Spordan nefret etsen de yürüyerek sevdiğin ya da yeni yerleri gezmeyi sevdiğini

 

 

05** *** ** **: Çevrende olan sevdiğin kişilere çok değer verdiğini ve haklarında neredeyse her şeyi bildiğini

 

 

05** *** ** **: Eczacılık okumak isterken tıbbi labaratuvar teknikleri kazandığını

 

 

05** *** ** **: Abine çoğunlukla sinirlensen de ona çok değer verdiğini

 

 

05** *** ** **: Hep annen ve babanla güzel bir ilişkin olduğu için şükrettiğini

 

 

05** *** ** **: Yemek yemeği hele de tatlı yemeği çok sevdiğini

 

 

05** *** ** **: Uykuyu yemekten daha çok sevdiğini (uyurken biri sana 'kalk yemek yiyelim' dese kalkmaz uyumaya devam edersin)

 

 

05** *** ** **: Kitap okumayı sevdiğini

 

 

05** *** ** **: 19 yaşında olduğunu ama yaş aldıktan birkaç ay sonra kendi yaşının bir üst yaşta olduğunu söyleyerek yaşını büyülttüğünü

 

 

05** *** ** **: Bazen gözlerinin söylediklerinin tam tersi şeyleri söylediğini bilecek kadar tanıyorum seni.

 

 

05** *** ** **: Daha da var sayacak ama bence bu seferlik bu kadar yeter.

 

 

Yazdığı şeylerle derin bir nefes aldım.

 

 

Ay bir sıcakladım ben...

 

 

Benim hakkımda bu kadar şey bileceğini düşünmezdim ama...

 

 

05** *** ** **: Hey, neredesin?

 

 

05** *** ** **:Seni tanıyormuşum değil mi?

 

 

Dünya Güzelim: Sen kimsin?

 

 

Zamanında onun bana yaptığı gibi yapmaya karar verdim. Tamam belki Ozan ilk zamanlar gerçekten beni tanımıyordu ama madem baştan alıyoruz. Ben de bana yazan kişiyi tanımıyorum o zaman.

 

 

05** *** ** **: Birkaç aya sevgilin, 2 sene sonra nişanlın, nişanın 2 sene sonrasında da kocan. Yani tahminen en az bir 5 sene sonra da çocuklarının babası. Hazır konu açılmışken sence kaç çocuğumuz olsun yavrum?

 

 

Yazdığı şeyle fark etmeden oturduğum yatağımda kahkaha attım.

 

 

Manyak nasıl hepsini ezberlemişti!

 

 

Aynısını yazmıştı resmen.

 

 

Dünya Güzelim: Erkeksin yani?

 

 

05** *** ** **: Yok Oya kızım. Adım da Macidiye.

 

 

05** *** ** **: Tövbe estağfurullah

 

 

05** *** ** **: Eeee ne dersin, sence oluru var mı?

 

 

Yazdığı şeyle tebessüm ettim.

 

 

Barışıp barışmama ihtimalimizi tartmaya çalışıyordu.

 

 

Dünya Güzelim: Kim bilir belki vardır, belki yoktur. Zaman gösterir onu.

 

 

Aslında evet oluru vardı. Büyük oranda sinirim geçmişti şu an ama bunu bilmesine gerek yoktu.

 

 

Biraz süründüreyim seni Ozan Bey. Bakalım ne kadar dayanacaksın.

 

 

📱📱📱📱📱

 

 

1 ay sonra;

 

 

Esnerken telefonumu alıp saate baktım.

 

 

Öğlen 12 olmuştu.

 

 

Neyse yarın okul başlıyordu zaten. Bir daha böyle geç kalkamazdım ki...

 

 

Yataktan kalkıp banyoya gittiğimde evdeki sessizlik ile sırıttım.

 

 

Abimin benim okuldan 1 hafta önce başlamıştı okulu. Oh mis gibi sessizdi ev.

 

 

Aklıma gelen şeyle gözlerimi devirdim.

 

 

Ozan ile kavga ettiğimiz gün abimin yaptığı ima doğruymuş! Abim ile Pırıl sevgili olmuş.

 

 

Pırıl bana anlatmadı diye azıcık canını okudum. Abim de Ozan ile benim arama çok giriyor diye intikamımı da yavaş yavaş alıyorum.

 

 

Tamam Pırıl'ı severim ama abim çok kaşınmıştı ama ya. Onun bana uyguladığı tarifenin aynısını abime uyguluyorum.

 

 

Nihahahahahahahahhaha , kötü kadın Oya gülüşü.

 

 

Ozan'a gelirsek. 1 aydır bana aynı numaradan yazıyor ama bir türlü karşıma çıkamadı beyefendi.

 

 

Ben karşıma çıksın bir özür dilesin diye bekliyorum çünkü yumuşadım ona karşı. Bir özür ile affedecek durumdayım şu an ama hâlinden memnun gibi. Karşıma çıkası yok herhalde.

 

 

Ama garip bir şekilde benim ona yazarken istediğim gibi bir boydan fotoğraf istemedi benden. Neyse daha iyi daha iyi. İsterse abime söylerim nihahahahahahahahhaha.

 

 

Artık keyfim yerindeydi şu 2 haftadır o yüzden çöpçatanlığa el atmıştım.

 

 

Kader ile Serkan'ı yapmak istemiştim ama Serkan 3 hafta önce Ankara'ya gitmişti. Hacettepe üniversitesi tıp kazanmıştı da... Zeki arkadaşım benim.

 

 

O gidince Kader de tam manası ile Serkan'dan vazgeçti 'zaten küçük bir hoşlantıydı kanka' dedi bana ama belli bir şey var onun aklında. Birinden hoşlanıyor ama bana söylemiyor daha çok söyleyemiyor gibi. Ben onun ahiretliğiyim nasıl söyleyemez ya!?

 

 

Evini basıp 'anlat yoksa seni döve döve anlattırırım' dememe azıcık kaldı.

 

 

Kader ek tercihler ile Topkapı üniversitesi gastronomi ve mutfak sanatları bölümünü kazandı.

 

 

Artık ailede bir şef var. Bütün tatlıları onu kitleyeceğim. Ahiretliğiyim onun yapsın bana ne. Ben de tahlillerini yaparım onun.

 

 

Şu an tek ciddi ilişkisi olan sanırım Esma abla ile Levent abi.

 

 

Çok garip ama şu 1 haftada nasıl olduğunu çözemediğim bir şekilde yakınlaştılar. Esma abla da Levent abi de bir şey anlatmıyor ki! Oysa onları sürekli yan yana getirmeye çalışan da bendim yani.

 

 

İlişkilerinin mimarı benim ama yine de benden bir şeyler saklıyorlar hainler.

 

 

Kerem abim ile Merve'ye hiç girmiyorum zaten. Hâlâ tartışarak birbirlerini yiyor manyaklar. Besbelli birbirlerinden hoşlandığı ama ölümüne bir inkâr aşamasındalar.

 

 

Düğünleri olunca 'çatlayın patlayın bakın dediğime geldiniz' diyerek hava atacağım onlara.

 

 

Tuvaletten çıktıktan sonra çalan zil ile hemen kapıya ilerledim.

 

 

Kapıyı açtığımda Kader hemen içeriye girdi.

 

 

"Acil konuşmamız lazım." Dediğinde kaşlarım havalandı.

 

 

Hele şükür sonunda birkaç haftadır kıvrandığı şeyi söyleyecekti. Yani sanırım.

 

 

"Tamam konuşalım. Odama geç." Dediğimde hızlı adımlarla odama ilerledi.

 

 

Odama geçip yatağıma oturduğunda arkasından odama girdim ve kapımı kapatıp yatakta karşısın oturdum.

 

 

"Evet , dinliyorum. Anlat." Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

 

"Bir an önce abim ile barışman lazım Oya." Söylediği şeyle karşıma havalandı.

 

 

"Neden ki?" Dediğimde el tırnağının kenarındaki etle oynamaya başladı.

 

 

"Çünkü sanırım ben Aytaç'a aşık oldum." Dediği şeyle ağzım kocaman açıldı ve farkında olmadan "Ne?" Diye bağırdım.

 

 

Annem bağırışımın üzerinden birkaç saniye sonra odama girdiğinde ikimiz de ona baktık.

 

 

"Bir şey mi oldu kızlar?" Dediği zaman şaşkınlıkla gülümsediğimde Kader zoraki bir gülümseme kondurdu dudaklarına.

 

 

"Yok annem. Ben işte ya öyle ani bir tepki verdim. Bir sorun yok yani." Dediğimde başını sallayarak odamdan çıktı ve ardından kapıyı kapattı.

 

 

"Şimdi dökül bakalım. Nasıl oldu?" Kader'e bir anda dönerek konuştuğumda derin bir nefes aldı.

 

 

"Aslında sınav sonucu yüzünden mutsuz mutsuz takılmamla başladı. Kanka o kadar ilgili ki. Yüksek ihtimalle beni kardeşi gibi gördüğü için bu denli ilgili ama bende ters etki yaptı işte. İlgisi aşık etti beni. Bilmiyor tabii aşık olduğumu. Bana yardım etmen lazım." Dediğinde kaşlarım havalandı.

 

 

"Ozan ile düğünümüzde bana Trabzon hasır seti ve beşi bir yerde takarsan eğer yardım ederim." Dediğimde gözleri kocaman oldu.

 

 

"Ben sana yardım ederken hiçbir şart koşmamıştım." Derken koluma vuruyordu. Bu haline güldüm.

 

 

"He he 'Abimi tavladığında evlendiğiniz zaman düğünde bir şey takmam ve ödeşiriz.' diyen de ebemdi zaten kanka." Dediğimde koluma vurmayı kesti.

 

 

"Hem şaka yaptım lan." Diye sözüme devam ettiğimde rahat bir nefes verdi.

 

 

"Ama her şakanın altından bir gerçeklik yatar." Gülerek konuştuğumda gözlerini kıstı.

 

 

"Nasıl yapmayı planlıyorsun? Yani nasıl kendine aşık edeceksin Aytaç abiyi." Dediğinde ellerini iki yana açıp beden diliyle 'bilmiyorum' dediğinde derin bir nefes aldım.

 

 

"Anonimden ben yazdım o tren kaçtı olmaz. Acaba nasıl kişilerden ve nelerden hoşlandığını öğrenip oradan mı yürüsen? Ya da erkeğin kalbine giden yok midesinden geçer derler gastronomi okuyorsun yemek yapıp yapıp Aytaç abiye götür hem o yemek yemeyi de sever. En olmadı sarhoş eder olmamış gibi olan olayı olmuş gibi gösterir 'artık namusumsun evlenmemiz lazım. Ya benimsin ya kara toprağın.' der racon kesersin." Son kısmı gülerek söylediğimde tepkisini koluma vurarak verdi.

 

 

"Saçmalama tabi son dediğin asla olmayacak ama şu yemek olayı ve nasıl kişilerden hoşlandığı olayını düşünebilirim." Dediğinde gülümsedim.

 

 

"Ne kadar sıklıkla görüşüyorsunuz?" Dediğimde dudağını ısırdı.

 

 

"Her gün?" Söylediği şeyle gözlerim kocaman oldu.

 

 

"Ben bile Ozan ile sevgiliyken her gün görüşmüyordum. Aç mesajları. Mesajlarınızı okuyacağım. Bakalım nasıl yaklaşıyor." Dediğimde hemen telefonunu çıkarıp kilidini açtı ve bana uzattı.

 

 

Mesajları okurken yavaş yavaş gözlerim büyüdü.

 

 

E bunlar dümdüz flörtleşiyor.

 

 

Aytaç abi bana asla böyle cevap vermez.

 

 

"Aşkım siz zaten flörtleşiyorsunuz ki." Dediğimde Kader öksürmeye başladı.

 

 

Hızla sırtına vurduğumda öksürüğü durdu ve havalanmış kaşlarıyla bana baktı.

 

 

Çok havasız kalmışlar da kaşları o yüzden havalanmışlar.

 

 

Tamam buz gibi bir espiri yaptıktan sonra gönül rahatlığıyla devam edebilirim.

 

 

"Nasıl?" Dediğinde telefonumu çıkarıp Aytaç abiyle olan konuşmamıza girdim.

 

 

"Bak. Bir benimle konuşurken kurduğu cümlelere bir de seninle konuşurken kurduğu cümlelere bak. Düpedüz flörtleşiyorsunuz. Yoksa Aytaç abi Ozan ile beni bu kadar çabuk kabullenmesi ve gördüğünde bir şey dememesinin sebebi sen miydin? Sana mı aşıktı yani? O yüzden mi büyük bir tepki vermedi?" Şaşkın şaşkın konuşurken Kader de aynı benim gibi şaşkındı.

 

 

Kader'den değilse bir an önce Ozan ile barışmam lazımdı.

 

 

Tabii bu benim işime gelirdi ama bir sebebi de Kader ve Aytaç abiyi korumak içindi.

 

 

Eğer Ozan bir şey demeye kalkarsa bizi hatırlatır sustururdum.

 

 

Evet, bir an önce barışmalıydık! Ama hâlâ odun gibi duruyordu bu herif ya!

 

 

"Bir tanem abinle barışayım barışmasına da. Baştan aldık mesajlar üzerinden onu tanımıyor gibi davranıyorum barışmamız için karşıma çıkması lazım. Oyunu kurallarına göre oynayalım değil mi? Ama öyle bir şey yapmıyor paşam." Dediğimde Kader ellerini birbirine vurdu.

 

 

"Kanka ben senden gizli abime sesli mesaj atıyor gibi yapayım. Sen de bu dediklerini de. Artık abim de harekete geçsin. Ne dersin?" Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

 

"İyi tamam öyle yapalım." Söylediğim şeyle hemen telefonundan Ozan ile konuşmasına girdi ve sesli mesaja bastığında az önce dediklerimi dedim.

 

 

"Yani Abimi affettin gibi bir şey?" Hâlâ sesli mesaj devam ederken sorduğu soruyla tebessüm ettim.

 

 

"Şu olay için son bir kez özür dilese hiçbir sorun kalmayacak ama ya Ozan vazgeçti artık çabalamaktan ya da soğudu benden ve barışmak istemiyor ki harekete geçmiyor." Dediğimde ikimiz de sessizleştik ve Kader Ozan'a sesli mesajı gönderdi.

 

 

"Soruyu sormamın sebebi abimin sesli mesajı planlayarak attığımı anlamsın diyeydi." Mesajı attıktan kısa bir süre sonra konuştuğunda gülümsedim.

 

 

"Anladım yavrum anladım. Sorun yok ama dediklerim benim gerçek düşüncelerimdi zaten." Dediğimde kaşları havalandı.

 

 

Tam bir şey diyecekti ki zil çalınca ayağa kalktım.

 

 

Hızlı bir şekilde kapıya gidip açtığımda Merve söylenerek eve girmişti.

 

 

"Şu Kerem'i siz nasıl çekiyorsunuz ya? Adamı her gördüğümde sinir katsayım artıyor benim. Bir vuracağım ağzına o olacak en sonunda." Odama girdiği zaman sustuğunda ben de arkasından odama girdim.

 

 

"Ah kusura bakmayın. Kader'in burada olduğunu bilmiyordum." Dediğinde Kader omuz silkti.

 

 

"Doğru diyorsun. Ben de bazen Kerem abiyi dövmek istiyorum. İnsanı sinir etmekte üzerine yok." Kader gülerek konuştuğunda ben de kıkırdadım ve kendimi yatağıma attım.

 

 

"Onun her zamanki hâli o ya. Sevdiği kişilere karşı gıcık davranır ama sana daha ayrı bir gıcık davranıyor sanki. Sebebini bir düşün derim." İma ile konuştuğumda yatağıma oturup yastığımı aldı ve kafama vurdu.

 

 

"Oya senin yüzünden aşık olmasam bile Kerem'e aşık olacağım ya." Dediğinde kıkırdadım.

 

 

"Bence aşıksın ama neyse. Sen bilirsin." Dediğimde tekrar yastıkla kafama vurdu.

 

 

Allah'ım Yarabbim ya. Doğruları söylemek de suç resmen!

 

 

"Neyse dışarı çıkalım mı? Sıkıldım ben." Dediğimde Kader ile Merve bana baktı.

 

 

"Olur gidelim." Merve beni onaylayarak ayağa kalktığında Kader de ayaklandı.

 

 

"Hadi sen de giyin." Kader konuştuktan sonra odadan çıktığında Merve de peşinden gitti.

 

 

Üzerime hızla bir şeyler giydikten sonra odamdan çıktım ve yanıma aldığım küçük el çantama telefonumu ve evin anahtarını koydum.

 

 

"Anne biz kızlar ile dışarı çıkıyoruz." Salona girip konuştuğumda kızlar da salondaydı.

 

 

"Biliyorum kızım. Kızlar söyledi." Annem gülümseyerek konuştuğunda yanına gidip onu öptüm.

 

 

Kızlarla beraber evden çıktığımızda sağ koluma Merve sol koluma da Kader girdi.

 

 

Otobüs durağına ilerlediğimizde kaşlarım havalandı.

 

 

"Nereye gideceğimiz belli mi?" Sorduğum soruyla Kader başını salladı.

 

 

Gelen otobüse bindiğimizde nereye gideceğimizi anladım.

 

 

Bunlar beni adaparka götürüyordu. Neden?

 

 

Otobüs yolculuğu biraz Kader'in Kerem abi hakkın söylemeleri benim Ozan hakkında yakınmam ve komik olan birkaç anı ile bitmişti.

 

 

Tahmin ettiğim gibi Adapark'a geldiğimizde kızlara döndüm.

 

 

"Neden Adapark'a geldik ki?" Adapark'ın kapısından içeri girdiğimizde durup kızlara döndüğümde sorduğumda sorunun ardından arkamdan birinin eli kızlar ile arama girip yüzümün önüne pamuk şeker tuttuğunda kaşlarım çatıldı.

 

 

Arkamı döndüğümde Ozan'ı görmüştüm.

 

 

"Anonimin ile tanışma zamanın geldi diye düşündüm." Dediğinde bu sefer kaşlarım havalandı.

 

 

"Benim ile birkaç saat geçirebilir misin?" Derken elindeki pamuk şekeri tekrar yüzümün önüne getirdi.

 

 

Gülerek elindeki pamuk şekeri aldım.

 

 

"Geçirelim bari." Dediğimde gülerek sağ elini bana doğru uzattığında elini tuttum.

 

 

Hiç naz yapamayacağım arkadaşlar bir ay oldu. Yeterince naz yaptım bence.

 

 

"İyi bari Merve biz de beraber takılalım." Kader homurdanarak konuştuğunda kıkırdadım.

 

 

"İsterseniz siz de bizimle takılın?" Ozan'ın yanına gelen Kerem abi ve Aytaç abiden Aytaç abi konuştuğunda onlara baktım.

 

 

Kerem abi Merve'ye kağıt helva uzattığında kaşlarım havalandı.

 

 

"Pamuk şeker değil de kağıt helva daha çok sevdiğini söylemiştin." Dediğinde gözlerim kocaman oldu.

 

 

Merve bunu dedi ve Kerem abi bunu hâlâ unutmadı?

 

 

Olmuş bu iş işte.

 

 

İnatlarına ısırgan otu sardıklarım. Hâlâ inat hâlâ inat.

 

 

Sanki ben inatçı değilmişim gibi sarf ettiğim cümlelere bakar mısınız?

 

 

"Sen de ikisini aynı seviyordun." Aytaç abi Kader'e pamuk şeker ve kağıt helva uzattığında kaşlarım havalandı.

 

 

Ozan'a döndüğümde Aytaç abinin dediğinden ve tavrından rahatsız olmamış gibiydi.

 

 

Demek ki hâlâ bir şey fark etmedi.

 

 

"Dönme dolap?" Dediğinde başımı onaylar manada salladım.

 

 

İkimiz Ozan'ın aldığı jetonlar ile dönme dolaba bindiğimizde elimdeki pamuk şekeri yiyordum.

 

 

"Oya." Dediğinde başımı Ozan'a çevirdim.

 

 

"Özür dilerim. O an sana değil ona bağırmalıydım. Özür dilerim. Seni bir daha bu tarz olaylar yüzünden asla üzmeyeceğim. Bir daha böyle bir şey olmayacak. Affet." Dediğinde gülümsedim.

 

 

"Ben seni yaklaşık bir iki haftadır affettim zaten Ozan." Dediğimde o da gülümsedi.

 

 

"Fark etmiştim ama sadece tekrar özür dilemek istedim. Affedildiğime göre geçen sefer tam olmayan teklifimi tekrar yapmak istiyorum." Dedikten sonra pantolonunun cebinden küçük bir paket çıkardı. Paketi açtığında beni çok güzel bir kolye karşıladı.

 

 

Kolyenin ucunda bir ay vardı ve aydan sarkan beş tane minik yıldızlar vardı.

 

 

"Beni affeder ve tekrar sevgilim olur musun?" Dediğinde gülümseyerek başımı salladım.

 

 

"Olurum." Dediğimde kolyeyi çıkarıp boynuma taktıktam sonra ona döndüm, elini saçıma götürüp okşadı ve beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

 

 

"Bu sefer ayı ve yıldızı boynuna kondurmak istedim." Kulağıma fısıldadığında tebessümüm büyüdü.

 

 

Saçlarıma burnunu dayayıp derin bir nefes aldığında gözlerimi kapatıp ben de ona sarıldım.

 

 

Şey ben biraz özlemiş olabilirim.

 

 

Dönme dolabın ikinci turunu da sarılarak bitirdiğimizde kabinden indik.

 

 

"O zaman çarpışan arabalar?" Dediğimde Kaderler ve Merveler de yanımıza gelmişti.

 

 

"Aynen. Çarpışan arabalar." Onlar da beni onayladıklarında çarpışan arabalara ilerledik ve o günü abim olmadığı için uyarıları ve engellemeleri olmadan güzel bir şekilde tamamladık.

 

 

Ve Ozan hâlâ Kader ile Aytaç arasında olan şeylerin farkına varmadı. Merve ile Kerem de sözde hâlâ birbirilerinden nefret ediyor.

 

 

Ama onlar öyle sansınlar.

 

 

Ne demişler? En büyük aşklar nefretle başlar.

 

 

Nihahahahahahahahhaha.

 

 

BÖLÜM SONU...

 

 

Wattpadde yayımladığımda kolye nasıl bir şeydi hiç hatırlamadığım için yeni bir kolye koydum bu sefer sdkşfjlsjdf.

 

 

Bölüm nasıldı?

 

 

Ozan ile Oya'nın barışması nasıldı?

 

 

Kader ile Aytaç?

 

 

Merve ile Kerem?

 

 

Bölümü beğendiyseniz eğer oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

 

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeee. (Bugünün son bölümü buydu. UTK'ye bölüm gelir de AA'ya bugün başka bölüm gelmeyecek. Zaten kitap 50 bölüm +3 özel bölümü var. Bir haftaya biter kitap. O yüzden bugünlük bu kadar dmdmdm)

 

 

Kendinize iyi bakın.

 

 

Allah'a emanet olun.

Loading...
0%