@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 11 Ekim 2024... AA- 44. BÖLÜM: "Oya, kalk. Kalksana kızım. Kalk lan. Kalkmıyor musun? İyi sen bilirsin." Birinin vızıltısı kulağıma dolarken derin bir nefes aldım. Başımın altındaki yatık çekildiğinde kaşlarım çatıldı ki saniyeler sonra yüzüme inan yumuşak şeyle yani yastığımla çığlığı basarak gözlerimi açtım. Abim elinde tuttuğu yastığımı karnına yaslayıp kahkaha atarak bana baktığında sinirle bağırdım bu sefer. "Ya sen öküz müsün ya? Ya sen nerenin kaçkınısın sen? Mağaradan mı fırladın ben anlamıyorum. Yok bizim anne babamız bir olamaz ya. Kesin sen evlatlıksın oğlum. Bu salaklığın , bu öküzlüğün, bu hayvanlığın başka açıklaması yok çünkü." Dediğimde abimin gülmesi kesilmişti. Yastığımı yatağıma fırlattıktan sonra gözlerini devirdi. "Haddini aşma Oya. Abinim ben senin." Dediğinde ofladım. "Abi, böyle niye uyandırıyorsun beni. Agresif oluyorum işte. Yapma oğlum şunu ya." Dediğimde saçımı karıştırdı. "Hadi, kalk bana plan kurmakta yardım et." Söylediği şeyle derin bir nefes aldım. "Abi tamam plan yapalım yapmasına da daha çok erken. 21 yaşındasınız ikiniz de. Okul var daha ne evliliği ne teklifi." Dediğimde omuz silkti. "Ya ne bileyim? Dün akşamki düğün beni çok gaza getirdi." Dediğinde güldüm. Dün akşam babam ile konuşmamızın ardında düğünde bir kurtlarımızı dökmüşüzdür, bir dökmüşüzdür. Ayaklarım hâlâ acıyor hatta o derece yani. "Oğlum daha senin bir işin bile yok. Kim seni kızıyla evlendirsin." Dediğimde ofladı. "Ya Oya kes. Yardım et dediysem yardım et işte. Planı yapalım da gerisini ben düşünürüm." Dediğinde güldüm ve yataktan kalktım. "İyi madem. Bir çay koy da karnımızı doyururken konuşalım." Söylediğim şeylerin ardından hemen odamdan çıkıp tuvalete gittim. Abimin adım seslerinden mutfağa geçtiğini anlayınca sırıttım. Aferin oğluma nasıl da dinliyor ama beni? Yüzümü falan yıkandıktan sonra mutfağa geçtim. Hızla birkaç bir şey ayarlayıp salondaki masaya koyduktan sonra demlenmiş çayı da salona götürüp nihalenin üzerine koydum. Abim masaya oturduğunda ona baktım. "Üniversite bahçesinde pankart aç. Üzerinde benimle evlenir misin Pırıl'ım falan yazsın?" Dediğimde başını olumsuz manada salladı. "Olmaz. Pırıl utangaç bir kız hoşuna gitmez." Başımı sallayarak anladığımı belli ettikten sonra tavadaki yumurtalardan bir tanesini patlattım. "Mekan kapat?" "O kadar zengin değilim. Öğrenciyim ben kızım daha." Dediğinde alayla güldüm. "Evlilik düşünen bir öğrenci." Dedikten sonra ağzıma peynir attım. "Bir sinemaya götür reklamlara kendi videonu koydur ve öyle bir teklif yap?" "Güzelmiş aslında ama maaliyetli." Verdiği cevaba güldüm. "Güzel şiir yazıyorsun. Şiir yaz Pırıl'a özel." "Bak bu olabilir ama çok sade." Dediğinde ofladım. "Şarkı söylesem?" Bu sefer abim bir öneri sunduğunda göz devirdim. "Abi alınma ama sesin kötü. Kız kaçar." Dediğimde kafama vurdu. Vurduğu yeri ovuştururken yüzüne kötü kötü baktım. "Yardım etmiyorum. Allah Allah." Dediğimde güldü. "Tamam , tamam. Özür dilerim." Gülerek konuştuğunda göz devirdim. "Kiraz mevsimi dizisi vardı ya. Orada sevgili olmadan önce Öykü Ayaz'a bir video hazırlamıştı. Yaşadıkları anıları başka arkadaşlarıyla film çeker gibi videoya almıştı. Yönetici Öykü'ydü falan. Onun gibi videoya al. Video sonunda da Pırıl ile seni canlandıran kişiden oğlan yere çöksün yüzüğü kıza uzatsın. Teklif etsin. Sen araya gir. 'Biliyorum böyle bir anı olmadı ama sen arkanı dönersen olabilir.' de o arada diz çökmüş bir şekilde Pırıl'ın arkasında ol. Videoda oğlan ne dediyse Pırıl sana döndüğünde sende de ve cevabını bekle?" Dediğimde gözleri kocaman olarak bana baktı. "Nesin sen? Zeka küpü müsün kızım sen?" Dedikten sonda ellerini yanaklarıma koyup kafamı kendisine doğru çekti ve alnımı öptü. "İşte benim kardeşim be." Derken ellerini yanaklarımdan çekmişti. Hızla alnımı sildim. "Ya yemek bulaşıklı ağzınla niye alnımı öpüyorsun ya." Dediğimde güldü. "Ama abi. İstersen ben bir çaktırmadan Pırıl ile konuşayım. Belki erken bakıyordur evliliğe ki bence erken. Evliliğe erken bakıyorsa eğer teklife de erken bakar. Bir bakayım ona göre planı yürüt ?" Sorduğum soruyla başını salladı. "Olur hatta çok iyi olur." Hevesli bir şekilde cevap verdiğinden güldüm. İkimiz de karnımızı doyurmaya devam ettikten sonra ayağa kalktım. "Sofrayı ben kurdum. Sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkaması sende koçum. Ben de bir Pırıl ile görüşeyim. " Dedikten sonra omzuna hafifçe vurdum ve tuvalete gittim. Elimi ağzımı yıkandıktan sonda odama gidip telefonumu aldım ve Kader, Merve, Pırıl'a parkta buluşmak istediğimi söylediğim mesajları attım. Üzerimi değiştirdikten sonra evden çekirdeği aldım ve parka doğru ilerledim. Merve'den bardak, Kader'den kola, Pırıl'dan da cips istedikten sonra parktaki boş masalı banklardan birine oturdum. İlk Kader geldiğinde yanıma oturdu, Kader'in ardından Merve ve kısa süre sonra Pırıl geldiğinde onlar da karşımıza oturmuştu. "Bir şey mi oldu?" Pırıl konuştuğunda başımı olumsuz manada salladım. "Düğün kritiği yapalım dedim ya." Dediğimde güldüler. "Mahalleli Ozan ile beni fark etti mi sizce?" Cümleme devam ettiğimde hepsi başını onaylar manada salladı. "Neyse babam biliyor zaten sıkıntı yok." Dediğimde hepsinin kaşları havalandı. Babamın anlama olayını kısaca anlattığımda hepsi pür dikkat beni dinledi. "Dün Ozan bana evlenme göndermesi yaptı." Dediğimde Kader öksürmeye başladı. "Sizce sizin sevgiliniz bu aralar size evlenme teklifi etse ne cevap verirdiniz?" Dediğimde Kader kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Zeki kız nasıl da tanıyor beni. Anladı bir işler çevirdiğimi. "Ben Orkun bana okulum bitmeden evlenme teklifi etsin istemem. Ederse eğer onu çok sevdiğimi ama evlenmek için çok erken olduğunu o yüzden hayır demek zorunda olduğumu söylerdim. Evlenmek kolay bir şey değil. Ev geçindiriyorsun sonuçta. Bir işinin olması lazım. O yüzden şahsen ben bir işte çalışana kadar evlenmeyi düşünmüyorum." Pırıl'ın dediği şeylerle başımı salladım. "Noktasından virgülüne kadar katılıyorum." Merve de konuştuğunda ben de onları onayladım. "Zaten ben daha küçüğüm hayatta olmaz." Kader konuştuğunda kıkırdayarak onu da onayladım. "Haklısınız." Dedikten sonra çekirdek paketine elimi daldırıp bir avuç çekirdek aldım. "Eee siz anlatın." Dediğimde iç çektiler. "O kadar yoruldum ki ve de çok garip. Abimin evde olmaması. " Merve ağzına cips tıkıştırmadan önce konuştuğunda bir an düşündüm. Ay düşüncesi hoşuma gitmedi. Abimin olmadığı ve ona sataşamadığım bir ev düşüncesi hoşuma hiç gitmedi. Tamam beni çok sinir ediyor, bazen kendisini boğasım geliyor ama olmaz ya. Neyse bir şey yok daha abimin evlendiği yok. Ağlamayacağım. Ağlamayacağım... "Şahsen ben abim bir an önce evden gitsin isterdim. Biraz da Oya uğraşsın ya. Bana ne." Kader homurdanarak konuştuğunda kıkırdadım. "Birkaç sene sonra bana uyar Kader." Dediğimde hepsi güldü. "Okul nasıl gidiyor?" Pırıl'ın sorduğu soruyla ofladım. "Gitmiyor. Ya ben lisede yks'ye çalışırken biyolojide hücre konusunu falan da fişman da hep üniversitede görmeyeceğim zaten ya diyerek çalışıyordum. Bu bölümde hangi konuyu görmeyeceğim diye düşünsem o bölümü görüyorum! Hadi onu geçtim fizyoloji diye bir ders var Allah onu bildiği gibi yapsın. Gerçekten anatomi dersi bile daha sempatik." Yakınmam ile kahkaha attıklarında homurdandım. "Sizin tuzunuz kuru tabi. Gülün anam , gülün. Acı çeken benim sonuçta." Söylenmeye devam ettiğimde gülmeye devam ediyorlardı. "Siz neye bu kadar gülüyorsunuz da benim sevgilimin yüzü asık." Ozan'ın sesinin ardından omzumda Ozan'ın kolunu hissettiğimde yanıma oturdu ve yanağımı öptüğünde ona baktım. "Yine bölümünün derslerine yakınıyor." Kader abisine bakarak konuştuğunda Ozan gülümsedi. "Haklı benim yavrum. Dalga geçmeyin." Dediğinde gülümsedim. "Doğru dalga geçmeyin benimle." Gülerek konuştuğumda onlar da güldü. "Eee Kader sen bize ne zaman tatlı yapmaya başlayacaksın peki?" Merve konuştuğunda Kader'den önce ben atladım lafa. "Çıkmaz ayın son çarşambasında sanırım çünkü hiç öyle bir şey yapacak gibi değil. Şef ahiretliğimiz olacak dedik böbürlendik bir elinden tatlı ya da yemek yiyemedik gitti ya." Dediğimde Kader bana dil çıkardı. "Gitmeyin sevgilimin üzerine. İstediği zaman yapar tatlısını da yemeğini de." Aytaç abi de Kader'in yanına otururken konuştuğunda Aytaç abinin peşinden benim abim ve Kerem abi de geldi. Onlar da sevgililerinin yanına oturduğunda Aytaç abi bir avuç çekirdek aldı. "Eee ne dedikodu yapıyorsunuz kız. Bana da söyleyin ben de az bilgileneyim." Aytaç abi dedikoducu havasına bürünerek konuştuğunda güldüm. "Mahalleli bizim Ozan ile sevgili olduğumuzu anladı mı falan diye konuşuyorduk. Siz bir şey duydunuz mu?" Dediğimde Aytaç abim bana çekirdeğinin çöpünü attı. "Salak kız. Sen Büşra 'ya niye Ozan sevgilim dedin. Anasına söylemiş. O kızın ağzında hiç bakla ıslanır mı? Annesi de hemen mahalleye yaymış." Dediğinde başımı onaylar manada salladım. "Neyse iyi oldu. Oya'ya karşı ilgisi olan birkaç hıyar görmüştüm. Artık yok olur o ilgileri." Ozan elini belime koyarak beni kendine çektiği vakit konuştuğunda bu sefer abim yanında boşta olan karton bardaklardan birini avucunda sıkıp bize doğru attı. Kafama gelen karton bardak ile abime dik dik baktım. "Sizi onaylamış olabilirim, yanımda sevgilim de olabilir ama bu önümde bu kadar dip dibe olacağınız anlamına gelmez. Uzaklaşın." Dediğinde sinirle soludum. "Ben Ozan'dan uzaklaşırsam Pırıl da senden uzaklaşır. Değil mi yenge?" Dediğimde Pırıl hemen başını salladı. Yenge ve görümce birliği kazanacak! İnanıyorum ben. "Oya ve Ozan'a karışma Orkun. Oya'nın dediği gibi uzaklaşırlarsa ben de senden uzaklaşırım hem o kadar da yakın değiller. Saçmalıyorsun. Biz nasılsak onlar da öyle." Pırıl beni onaylar nitelikte konuştuğunda abim iç çekti. "Sevgilim ile kız kardeşim birlik olmuş bana oynuyor resmen. Güzel Pırıl'ım. Sen benim sevgilimsin Oya'ya gıcık olup karşı durman lazım. Yandaş olmaman lazım." Dediğinde abim dışında hepimiz güldük. "Bak ben Aytaç ile Kader'e karışıyor muyum Orkun? Hayır. Sen de karışma kardeşim." Ozan gülerek konuştuğunda Kader kahkaha attı. "Dedi evde beni binbir çeşit tehdit ile tehdit eden abim." Kader gülmesi arasında söylediği şeyle hızla Ozan'a döndüm. "Ozan!" Dediğimde Ozan elini belimden çektikten sonra iki elini de başının hizasında teslim olur gibi havaya kaldırdı. "Gerçekten de öyle bir şey yok Oya'm. Kader olacak kardeş müsveddesinin uydurduğu içi boş iftiralardan biri sadece o. İnanma ona Oya'm yapma bunu bize." Yalancı bir dramatiklik ile konuştuğunda bu haline güldüm ve koluna vurdum. "Tehdit etme Kader'i." Dediğimde gülerek ellerini indirip bir elini belime koydu. "Sen ne istersen o olsun bari. Tamam, etmem." Derken belimi okşadığında gülümsedim. Ben düştükçe düşüyorum ama. Olmaz ki böyle. "Levent abi ile Esma abla ne zaman dönecekler?" Merve'ye bakarak sorduğum soruyla Merve bana baktı. "2 haftaya dönecekler." Dediğinde başımı salladım. Levent abi ile Esma abla Antalya'ya balayına gitmişlerdi. Tuttukları ev de hemen bizim 2-3 yan apartmanımızdı. Ev hem Esma ablaların ailesine hem de Levent abinin ailesine yakındı. İkisi de mahalle dışına çıkmak istemediği için mahalle içinden bir ev almışlardı. "Bu süreçte acaba seni sık sık kaçırsam mı?" Kerem abime göğsüne çektiği Merve'ye bakarak konuştuğunda Merve güldü. "Olmaz. Annem daha alışamadı abimin gitmesine." Dediğinde Kerem abi başını salladı. "O zaman ben gelip annenle tanışayım. Bir oğlun daha var anne artık, diyeyim?" Dediğinde Merve Kerem abinin göğsünden başını kaldırdı. "Ciddi misin?" Dediğinde Kerem abi gülerek başını salladı. "Evet hem fazla bile geç kaldım bence." Dediğinde Merve'nin kaşlar havalandı. "Tamam ama şimdi olmaz. Ben dediğim zaman annemle görüşür kızınızın sevgilisiyim dersin." Dediğinde Kerem abi göz kırparak başını salladı. "Benim babam da dün akşam bizi öğrendi. Düğünde." Dediğimde Ozan'ın içtiği kola boğazına durmuş olmalı ki öksürdü. Sırtına vurduktan birkaç saniye sonra kendine gelip bana baktı. "Ne dedi? O yüzden beni sürekli göz hapsine aldı yani." Dediğinde güldüm. "Bir şey demedi. Sadece bu akşam eve davetlisin." Dediğimde belimdeki elinin tutuşu sertleşti. Oy sen gerildin mi sen? "Tamam." Dediğinde bu hâline güldüm. Telefonum çaldığında elime aldım ve açtım. Arayan annemle konuştuktan sonra kapatınca ayağa kalktım. "Babam gelmiş. Annem eve çağırıyor bizi aynı zamanda Ozan'ı da." Dediğimde Ozan da hemen benim gibi ayağa kalktı. Herkesle vedalaştıktan sonra sessizce eve gitmeye başlamıştık ki aklıma gelen şeyle abime baktım. "Pırıl'ın ağzından laf aldım. Okul bitmeden evlenme teklifi edilme ihtimaline sıcak bakmıyor. Kabul etmem dedi. Orkun'a onu sevdiğimi söyler ama reddederim dedi. O yüzden bu işi mezun olduktan sonraya ertele hatta iş bulup çalışmaya başladıktan sonraya." Dediğimde abim başını salladı. "Zaten bir anda gaza geldim düğünden sonra. Doğru okul bitip çalışmaya başlamadan olmaz öyle bir şey. Olmamalı." Dediğinde sessizce abimi onayladım. Ondan sonra konuşmadan Eve geldiğimizde annem masayı hazırlamış bizi bekliyordu. Ellerimizi yıkandıktan sonra masaya geçtiğimizde sanırım Ozan bu eve geldiğinden beri yaşadığı en büyük gerginliği yaşıyordu. Sessizce karnımızı doyurduğumuzda anneme yardım etmek için salondan çıkacaktım ki babamın adımı söylemesiyle durdum. "Oya sen kal kızım. Orkun sen annene yardım et." Babamın söyledikleriyle salonda kaldığımda baban gözleriyle Ozan'ın yanını işaret ettiğinde koltukta oraya oturdum. "Ozan oğlum bu kadar gerilmene gerek yok. Biz buraya geldiğimizde sen 5 yaşındaydın. Elimizde büyüdün gibi bir şey. Tanırım seni. Huyunu suyunu bilirim. Kızımın senin gibi düzgün birini bulmasına sevindim ama dediğim gibi kızım. Oya benim kızım Ozan. Sen ne kadar iyi bir çocuk olsan da, elimde büyümüş olsan da Oya benim can parçam. Can parçamı parçalarsan eğer o parçalar ile ben de senin canını yakarım ama biliyorum ki ne sen öyle bir şey yaparsın ne de ben öyle bir şey yapmak zorunda kalırım ne de Oya seni üzer. En başta da dediğim gibi oğlum. Artık sen de benim oğlumsun. Şu an bu konuşmayı yapma sebebim mahalleli ilişkinizi biliyor ama ikiniz de çocuksunuz. Bizim mahalle malûm evlilik lafı döndürürler ortamda. Takmayın kafanıza. İlk önce okul. Eğitim önemli." Dedikten sonra derin bir nefes aldı ve gülümsedi. "Biliyorum bizi üzecek , mahçup edecek şeyler yapmazsınız. Aklı başında birer gençsiniz siz. Güveniyorum size. Arkanızdayım sizin. Birbirinizi üzmeyin, kırmayın. En ufak şeyde kavga edip ayrılmayın. İlişki biraz birbirine anlayış göstermekle alakalıdır. Her şeye boyun eğin demiyorum ama hemen birbirinizi hayatınızdan atmayın." Gülümseyerek ellerini birbirine vurdu. "Amacım çok konuşup sizi germek ya da mutsuz etmek değil. Sizi biliyorum ve onaylıyorum. Demek istediğim şey en kısa haliyle bu." Dedikten sonra sustuğunda Ozan ile anlık bir bakışma yaşadık. "Teşekkür ederim efendim." Ozan gülümseyerek babama baktığında babam da gülümsedi. "Efendim demene gerek yok , oğlum." Dedikten sonra ayağa kalktığında Ozan ile ben de ayağa kalktım. Sırayla babamın elini öptüğümüzde babam bize sarıldı. Ve böylece biz Ozan ile artık daha rahat buluşup görüşebileceğiz değil mi? Yaşasın be! BÖLÜM SONU...
Bölümü beğendiyseniz eğer oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi ihmal etmeyin lütfen.
Kendinize iyi bakıııın.
Allah'a emanet olun.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee. |
0% |