@yazarnunur
|
Yayımlanma tarihi; 12 Ekim 2024... AA- 48. BÖLÜM; Çalan kapıyla heyecanla yerimden fırladım. Bizimkiler gelmiş, annemle babam ve ev hazırdı. Şimdi de Ozanlar gelmişti. Hepimiz kapıya ilerlediğimizde tek sıra halinde kapıdan salona doğru dizildik. Evet akrabalarımdan kimse yoktu çünkü ya uzaklardı ya da okul dönemi diye gelememişlerdi. Neyse düğün zamanına kısmet olur belki. Kapıyı açtığımda önde elinde çiçek ve çikolata ile Ozan duruyordu arkasında da Mustafa amca ile Hatice teyze. Ozan çiçeği ve çikolatayı bana verdikten sonra anne ve babamın elini öptüğünde ben de elimdekileri anneme uzattım. Hatice teyze ve Mustafa amcanın elini öptükten sonra hepimiz salona geçtik. Büyükler koltuklara oturduğunda gençler olarak sandalyelere oturmak zorunda kalmıştık tabii sandalyeye oturan gençler içinde Ozan yoktu çünkü o anne ve babasının yanındaydı. Bir organizasyon yapmamıştık evde. Düz normal eskiden nasılsa aynı o şekilde sözlenecektik. Ben istememiştim evde organizasyon yapmak sonradan onun toparlanmasıyla uğraşamazdım. İki kat yorgunluk verecekti... Gerek yok. Bizimkiler kendi arasında sohbet etmeye başlamışlardı. Ozan gerginlikle arada bana bakarken ben de ona bakıyordum. Ay biz neden gerginiz ki? Ailemiz biliyordu zaten. Annem bana kaş göz yaptığında kahve yapmamın zamanı geldiğini anladım. Ayağa kalkıp mutfağa gittiğimde herkesin nasıl içtiğini bildiğim için kahveleri hazırlamaya başladım. "Ay çığlık atacağım." Kader , Merve ve Pırıl mutfağa girerken Kader söylendiğinde ona baktım. "Ne oldu?" Dediğimde homurdanarak yanıma geldi. "Aytaç!?" Dediğinde kıkırdadım. "Serkan yüzünden değil mi?" Gülerek konuştuğumda ofladı. "Allah'ım ya. Annemle babam var babam çakmasın diye uğraşıyorum çekip öpmediği kaldı bir." Dediğinde kıkırdadım. "Ya diyorum ki Serkan benim sadece arkadaşım. Düz arkadaşım. Ben sana aşığım, aşkı seninle öğrendim aslında ben Serkan'a hiçbir şey hissetmiyormuşum ama hiçbir halt bilmediğim için yanlış anlamışım duygularımı diyorum, ay bana mısın demiyor. Tamam çok da tatlı kıskanıyor pek şikayetçi sayılmam ama yani babam var babam." Derken kızlar da gülmüştü. "Abime bas isot, acı biber, karabiber, tuz, tarçın falan. Ne bulursan ekle kahvesine." Kahveleri fincanlara dökerken Kader sinsi bir ses tonuyla konuştuğunda kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım. "Amacın abini gıda zehirlenmesinden gebertmek mi?" Dediğimde sırıttı. "Yooo ama tepkisini izlemek eğlenceli olurdu." Dediğinde cık cıkladım. "Daha evlenmeden dul kalamam hem ayıp , ayıp. Neyse siz içeri geçin." Kahveleri doldurmam bittiğinde Kader gözlerini kıstı. "Teorik olarak evlenmediğin için dul kalamazsın zaten." Gözlerini kısarken konuştuğunda güldüm ve hiçbir şey demedim. "Ne yapacaksın? Kader'in dediklerini mi yapacaksın?" Pırıl merakla sorduğunda gülerek başımı olumsuz manada salladım. "Kahvesine bol şeker ekleyeceğim." Derken toz şekeri alıp Ozan'ın ayrı olan kahvesine 3 şeker kaşığı şeker ekleyip karıştırdım. "Veeee-" Derken elime tuzluğu aldıktan sonra devam ettim. "Suyuna tuz katacağım." Dedikten sonra bir şeker kaşığı tuzu Ozan'ın suyuna katıp tuz tanecikleri kalmayana kadar karıştırdım. "Vaay sağ gösterip sol vuracaksın. Mantıklı, beğendim." Merve gülerek konuştuğunda Kader de gülüyordu. "Ay çok hain bir kardeşim ama çok çektim. Bana ne." Kader konuştuktan sonra saçlarını savurup mutfaktan çıktığında kızlar da gülerek mutfaktan çıkmıştı. Kahveleri herkese dağıttıktan sonra en son Ozan'ın kahve ve suyunu da önüne bıraktım. Ben yerime oturduğumda Mustafa amca boğazını temizledi. "Kahvelerimiz de geldiğine ve ben de hanımımdan mesajı aldığıma göre demek ki artık sebebi ziyaretimizi açıklama zamanı geldi." Dedikten sonra oturduğu yerde dikleşti. "Bilirsin beni Murat. Nereden baksan bir 18 yıllık arkadaşlığımız var. Bizim çocuklar, Ozan ve Oya birbirini görmüş, beğenmiş, sevmişler. Tam olarak ne zamandan beri seviyorlar bilemem fakat onlar birbirini severken bize düşen şey Ozan'ın babası olarak senden Oya'yı istemek. Uzun lafın kısası. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızımız Oya'yı oğlumuz Ozan'a istiyoruz." Mustafa amca sustuğunda herkes babama bakıyordu. "Evet, doğru söylüyorsun Mustafa. Tanırım sizi. Dediğin gibi çocuklar birbirini sevmiş bu durumda da bana sevgilerine saygı duymak düşer. Kızımı Ozan'a vermekten ziyade onu ona emanet ediyorum." Dediğinde herkes derin bir nefes aldı. "O zaman sözü keselim." Hatice teyze konuştuğunda Ozan ceketinin iç cebinden yüzük kutusunu çıkarttı. Salonda herkesin ortasında yan yana durduğumuzda yüzükler takıldı ve büyüklerin elleri öpüldüğünde rahat bir nefes alıp Ozan'a baktım. E artık evliliğe girişin ilk aşamasını da atlattığımıza göre rahat bir nefes alabilirim, değil mi? Geri oturduğumuzda herkes kahvesini içmeye başladı. Ay heyecandan kahveleri unuttuk ya. Ozan gerilerek kahvesinden bir yudum aldığında şaşkınca bana baktı. Hızla kahvesini bitirdikten sonra suyu kafasına diktiğinde püskürtecek gibi olmuştu ki son anda kendini engelleyip suyu yuttuktan sonra öksürmeye başladı. Gülmemeye çalışarak kendi suyumu uzattığımda yavaş yavaş suyu içti. "Sen var ya çok fenasın." Dediğinde gülerek bizimkilere bakmaya devam ettiğimde herkes kendi hâlinde konuşmaya dalmıştı bile. 📱📱📱📱📱 "Sıkıldım. Sıkıldım. Sıkıldım. Sıkıldım. Sıkıldım." "Tamam , Oya. Yeter. Anladık sıkıldın." Abim cümlemi kestiğinde ona döndüm. "O zaman bir şey yapalım, yeter!" Dediğimde herkes beni onayladı. Sözün ardından bir gün geçmişti. Pırıl , abim, Aytaç abi, Kader, Kerem abi, Merve, Levent abi, Esma abla, Ozan ve ben hepimiz Esma ablaların evinde oturuyorduk. Maalesef Serkan bu sabah geri okuluna dönmüştü... "Evde tabuu var, tabuu oynayalım? Betül de uyudu zaten. Biraz eğlenmek istiyorum ben de." Esma abla konuştuğunda hevesle başımı salladım. "Ay süper olur." Dediğimde güldü ve ayağa kalktı. "O zaman 5'erli gruplara ayrılın ben oyunu getirene kadar." Dedikten sonra salondan çıktığında Ozan elini belime koyup oturduğumuz koltukta beni kendine çekti. "Ben sözlümden ayrılmam." Dediğinde abim homurdanarak gözlerini devirdi. " Ya hayır. Kızlar ve erkekler olarak ayrılıyoruz. Aksini kabul etmiyorum." Kader konuştuğunda söylediği fikir aklıma yattığı için oturduğum koltuktan kalktım. "Üzgünüm sözlüm ama kardeşin mantıklı konuştu." Dediğimde Ozan Kader'e tip tip baktı. "Evde görüşeceğiz." Dediğinde Ozan'ın ayağına vurdum. "Saçmalama Ozan." Derken Kader'in yanına ilerledim. Esma abla salona geldiğinde kızlar ve erkekler olarak gruplara ayrıldık. Kuralları konuştuktan sonra ilk ben ayağa kalktım. Ozan da yanıma geldiğinde Kerem abi süreyi başlatınca hemen karta baktım. Feris. Bu kolaymış ya. "Şimdi ben bir ara menajerimi ara dizisinde bir çifte takıntılıydım." Dediğimde Kader hemen söze atladı. "Emir ve Dicle?" Başımı olumsuz manada salladım. "Barış Dicle?" Bu sefer Pırıl sorduğunda yine başımı olumsuz manada salladım. "Serkan ve Feris?" Merve doğrusunu söyleyince başımı olumlu manada salladım. Ulan kız beni o zamanlar tanımazken bile bildi be! "Serkan'ı at." "Feris!" Kader konuştuğunda hemen kartı değiştirdim. İstanbul beyefendisi. "Ben bir kitap okuyorum ya Vişneli Brownie diye onun baş karakteri vardı, Alkın Aktan Marsis. Ben onun için ne diyorum?" "Yakışıklı?" Merve tahmin ettiğinde başımı olumsuz manada salladım. "Taş ?" Kader öneride bulunduğunda başımı olumsuz manada salladım. "Mükemmellik abidesi?" Kader tekrar öneride bulunduğunda ofladım. "Ya hayır, bu tarz olanları geçmişte kaldı. Günümüzde yok." Dediğimde Kader bir an duraksasa da aklına gelmiş ki hemen cevap verdi. "İstanbul beyefendisi?" Dediğinde gülerek başımla onayladım ve diğer karta geçtim. Fenerbahçe. "Iııııı şimdi erkekler bunu oynamayı da izlemeyi de çok sever hatta her yaştaki erkek, mahallede falan da oynarlar." Dediğimde kızlar kaşlarını çattı. "Maç?" Pırıl konuştuğunda başımı salladım. "Aynen, maçlar bir şeyler arasında olur." Dediğimde tekrar Pırıl söze atıldı. "Takım." "Benim tuttuğum takım ne ?" Dediğimde kızların dördü de konuştu. "Fenerbahçe." "Süre bitti." Kerem abinin sesiyle diğer karta geçemediğimde dudağımı sarkıttım. "Demek yakışıklı, taş, mükemmellik abidesi olan kişi ben değilim de başkası." Ozan kulağımın dibinde fısıldadığında yutkundum. Ehe. Yandım... "Ben anlatırım." Ozan elimdeki kağıtları aldığında derin bir nefes aldım. Ben de kontrol etmek amaçlı durmak için oturmadığımda Kader süreyi başlattı. Roman. "Oya çok düşkün buna. Odasında çok fazla var." "Kitap." Kerem abi abimden önce davrandığında abim ona tip tip baktı. "Tamam ama bir çeşidi işte. O kitaplar ne kitabı?" Dediğinde abim atıldı bu sefer. "Roman." Ozan başını salladıktan sonra diğer karta geçti. Siyah. "Beşiktaş'ın formasının üzerinde var ve aynı zamanda Oya da çok sever, o tarz kıyafetler giyer." Dediğinde Levent abi, Kerem abi ve Aytaç abi anlamamış ama abim anlamıştı. "Siyah." Dediğinde Ozan hemen kart değiştirdi. Aşk. "Ben Oya'ya bir duygu besliyorum. O duygunun adı ne?" "Aşk." Levent abi konuştuğunda Ozan tekrar kart değiştirdi. Sarhoş. "Oya'nın kokusu beni bir şey ediyor ama bunu midemize gidip sonradan kanımıza karışan başka bir şey de yapıyor, hiç kullanmadık onu daha ama kullanan pek kendinde olmuyor, kafası uçmuş diyoruz hatta. O kendinde olmama hali." "Sarhoş." Aytaç abi konuştuğunda Kader ayaklandı. "Süre bitti." Dediğinde Ozan kartları Kader'e uzattı. Bana bakıp göz kırptıktan sonra koltuğa doğru ilerlediğinde Aytaç abi kalkmış Ozan oturmuştu. Ben de koltuğa oturduğumda gözlerim hâlâ Ozan'daydı. O az önce bütün kelimeleri benim üzerimden mi anlatmıştı? O kadar saniyede her kelimede direkt ben mi gelmiştim aklına? E bu çocuğun her şeyi ben olmuşum ki. Ayyayayayayaya çıldırırım... Süre başladığında Kader de aynı zamanda bize kelimeleri anlatmaya başlamıştı. "Ben trip atarken savurmayı çok seviyorum." Dediğinde güldüm. "Saç." Dediğimde başını sallayarak diğer kelimeye geçti. "Aaaa bak Oya bunu bilirsin." Dediğinde dikkat kesildim. "Okuduğun kitapta Yaşam polislere yardıma geldi. Neden yardıma gitti?" "Cinayet?" Başını olumsuz manada salladı. "Seri katil?" Dediğimde kaşlarını çattı. "Ya hayır çağırılma sebebi ne? Olayı demiyorum, sebep." Dediğinde başımı salladım. "Dedektif olduğu için, araştırsın diye. Dedektif?" Başını olumlu manada sallayıp başka karta geçecekti ki süre bittiği için durdu. Sırayla herkes anlattığında Betül uyandığı için devam edememiştik ama erkekler bizleri yenmişti. "Keşke iddia koysaymışız ortaya be." Kerem abi gülerek konuştuğunda homurdandım. "Geçti bugünün pazarı Kerem abi, yapacak bir şey yok." Kader konuştuğunda başımı sallayarak onu onayladım. "Neyse artık bir dahaki sefere." Aytaç abi Kerem abiye destek verir gibi konuştuğunda başımı Kader'in omzuna yasladım. Esma abla ayağa kalkıp Betül'ü kucağıma bıraktığında sorgularcasına Esma ablaya baktım. "Sen güzel ilgileniyorsun." Bakışlarımı anlamış olmalı ki verdiği cevaba güldüm. Betül ile oynamaya başladığımda Kader yanımdan kalkıp salondan çıkmıştı. Kader'in kalkmasını fırsat bilen Ozan oturduğu yerden kalkıp yanıma oturduğunda o da Betül ile oynamaya başladı. "İleride çok güzel bir anne olacaksın biliyor musun güzelim?" Ozan bana bakarak konuştuğunda ona baktım. "Sen de çok iyi bir baba olacaksın." Dediğimde gülümseyerek saçlarımı öptü. "Ver bakayım bana minik pıtırcığı." Ozan Betül'ü kucağına alıp omzuna yatırdığında ne yapmaya çalıştığını anlamak için ona baktım. "Senin omzunda uyuyor ya belki benim omzumda da uyur." Diyerek yapmaya çalıştığı şeyi açıkladığında güldüm. "Yeni uyandı, uyumaz ki. Maşallah baya da uyudu. O yüzden uyutmaya çalışma ağlatırsın bak." Dediğimde hemen omzundan kollarına indirdi Betül'ü. "Aman Allah korusun ağlamasın da." Dediğinde tepkisine güldüm. Biz gülerken abim ayaklandığında ona baktım. "Baya oturduk biz kalkalım artık." Dediğinde ben de ayağa kalktım. Betül'ü Esma ablaya verdiğimde bizimle beraber diğerleri de ayaklanmıştı. "Tekrar gelin gençler." Levent abi konuştuğunda hepimiz başımızı sallayarak onu onayladıktan sonra çıktık ve vedalaşarak evlerimize ayrıldık. BÖLÜM SONU...
Bölüm nasıldı? Beğendiniz mi? Bölümü beğendiyseniz eğer oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi ihmal etmeyin lütfen. Kendinize iyi bakıııın. Allah'a emanet olun. Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeeee.
|
0% |