Yeni Üyelik
1.
Bölüm

EA-1. BÖLÜM; TATİL BAŞLASIN!

@yazarnunur

Yazılmaya başlanma tarihi; 3 Nisan 2024

Kitappad'de yayımlanma tarihi; 25 Ağustos 2024.

 

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııın lütfen. Onlar bir motivasyon Gelişmelerden haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz

 

Siz ne zaman başladınız???

 

AE- 1. BÖLÜM; TATİL BAŞLASIN!

 

Yine başımda kavak yelleri

Bacayı sardı yarin alevleri

Deli yansa da gönül aldırmıyor

 

Radyodan sızan şarkıya tebessüm ederken açtığım camdan yüzüme vuran rüzgar bana derin bir nefes aldırmıştı. Özlemiştim buranın kokusunu, sesini, sessizliğini , huzurunu , mutluluğunu kısacası her şeyini. Bana yaşattıklarını ve yaşatmadıklarını.

 

"Az kaldı, var mı heyecan?" Babam yoldan gözünü ayırmadan konuştuğunda başımı çevirip dikiz aynasından gözlerine baktım.

 

"Evet!" Sefa alaycı bir hevesle konuştuğunda ona doğru uzanıp kafasına vurdum.

 

"Paşaya bak. Dalga geçmesene oğlum babamla. Sırf sen lisenin ilk yılının gerginliğini at liseye güzel başla diye gidiyoruz gelmiş yaptığı tavıra bak." Dediğimde sinirle bana baktı.

 

"Ne? Hatırlamıyorum bile ben orayı. Sen hatırlayıp seviyorsun diye ben de hatırlayıp sevmek zorunda mıyım abla?" Homurdandığında gözlerimi devirdim.

 

"Nasıl hatırlamıyorsun oğlum daha geçen sene gittik ya." Annem başını arkaya çevirip Sefa'ya bakarken konuştuğunda Sefa ofladı.

 

"Kışın gittik anne! Yazlığa biz kışın gittik. Kimse yokken ve ben çok sıkıldım. Bilgisayarım bile yoktu hiçbir şeyim yoktu! Ondan önceki senelerde yazın bir şey oldu diye gitmedik. Biz en son ben 9 yaşındayken falan geldik buraya yazın." Dediğinde ses tonundaki siteme güldüm.

 

"Sen hiç gülme tuzun kuru tabii. Sen benim aksime bir 15 yaşına kadar her sene gelmişsin tanırsın hatırlarsın burayı." Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"Sefa, en son geldiğimiz yaz sen 10 yaşındaykendi ve o zamana kadar sen de her yaz buraya geldin sadece tam hatırlamıyorsun çünkü telefonu tableti elinden sadece yüzmek için bırakıyordun!" Sitemle konuştuğumda gözlerini devirdi.

 

"Yaşıtım yoktu. Durmadan konuşup birbirinizin evine gittiğiniz kişilerin en küçük çocuğu seninle yaşıt. Aramızda 6 yaş var abla!" Bana dönüp sinirle baktığında derin bir nefes alıp ofladım.

 

"Az telefonu elinden bıraksaydın eğer karşı evdeki ailenin oğullarının seninle yaşıt olduğunu fark ederdin mankafa! Bana o sinirli ses tonuyla konuşma. Ergen." Söylediğim şeylerle gözleri kocaman oldu.

 

"Bana ergen diyene bak. 21 yaşına gelmiş ama kendinden 6 yaş küçük kardeşiyle laf dalaşına girmekten geri durmayan bir ergenden başka bir şey değilsin. Bu durumda asıl ergen de sen oluyorsun." Dediğinde kahkaha attım o da hıncını alamayıp koluma vurdu.

 

"Sefa! Aysun! Kavga etmeyin! Sefa ,ablana vurma!" Babamın otoriter sesi arabaya dolduğunda Sefa sinirle ellerini benden çekip önünde bağladı ve camdan dışarıyı izlemeye başladı ben de aklımdan bir türlü çıkmayan sorudan dolayı artık daha fazla rahat edemeyip anneme baktım.

 

"Anne Sevda teyzelerden bir haber var mı?" Dediğimde bana bakıp başını olumsuz manada saladı.

 

"Biliyorsun telefonum çalındıktan sonra sosyal medyada da çok aradım ama bulamadım. Hesaplarını kapattırdı herhalde, bilmiyorum o yüzden kızım." Verdiği cevapla ofladım.

 

Sevda teyzeler hemen evimizin yanındaki evin sahibi olan aileydi. Sevda Teyze , Semih Amca , Gökçen ve Ömer. Gökçen benimle aynı yaştaydı Ömer ise benden 4 yaş büyüktü. Yaklaşık bir 5 senedir görüşemiyorduk ama ben çocukluğumun geçtiği arkadaşlarımı çok özlemiştim.

 

"Sen ulaşmadın mı Ömer'e ya da Gökçen'e?" Annemin sorduğu soruyla güldüm.

 

"En son onlarla görüştüğümüzde 16 yaşındaydım anne ve ne telefonum ne de sosyal medyam olmadığı için bende Gökçen ve Ömer ile iletişime geçebileceğim bir şey yok. Aradım ikisini de sosyal medyada ama bulamadım. Gökçen ve Ömer adında kaç kişi var biliyor musun anne?" Dediğimde bir şey demedi.

 

Diyemez tabii inatla bana telefon almamışlardı o sene oysa şimdi Sefa'nın elinde telefonu vardı hem de 15 yaşında!

 

Adaletsizlik resmen!

 

"Ah yazık , senin 16 yaşındayken telefonun yok muydu? Benim var. " Sefa benimle dalga geçmeye başladığında gözlerimi kısıp ona baktım ama sonra hemen gülümsedim.

 

"Evet bebeğim yoktu ama 15 yaşında kendinin telefonu olmasına rağmen 1 ay bile telefonunu elinde tutamayan seni görünce bence aynı durumdayız çok da hava atmaya çalışma yani." Dediğimde sinirle nefes aldı.

 

Bu hâline gülüp göz kırptım ve başımı açık olan camıma çevirdim ki evimiz bakış açıma girince tebessüm ederek evimize baktım.

 

2 katlı bahçeli bir evimiz vardı. Giriş katta mutfak, salon, tuvalet varken üst katta 4 tane yatak odası vardı. Biri benim, biri annemlerin, biri Sefa'nın biri de misafir gelirse diye.

 

Gözlerimi kapatıp tekrar derin bir nefes aldığımda eve gelmiştik ve babam arabayı garaja park etmişti. Hızla arabadan indiğimizde annem babama bagajı açtırtmadı.

 

"İlk önce evin tozunu alalım. Tamam en son gelmemizin üzerinden belki birkaç ay geçti ama olsun." Annem hepimize bakarak konuştuğunda gülümsedim ve başımı salladım.

 

"O zaman ben bahçeyle ilgileniyorum her zamanki gibi." Babam anneme bakarak konuştuğunda bakışlarından onay beklediğini anladım. Annem gülümseyerek onay verdi ve Sefa ile bana döndü.

 

"Siz benimle evi toparlayacaksınız." Dedikten sonra eve ilerlediğinde Sefa ile birbirimize bakıp derin bir nefes aldık ve annemizin peşine takıldık.

 

☀️🌊🏡🌳

 

"Bitti, sonunda." Kendi kendime mırıldandıktan sonra kendimi yatağıma bıraktım.

 

Evi temizlemiş eşyalarımızı yerleştirmiştik , üzerine bir de duş almıştım ve sonunda bütün iş bitmişti ama aynı zamanda ben de bitmiştim...

 

"Aysun hadi baban yemekleri getirdi." Annem aşağıdan bağırdığını duyunca hemen yattığım yerden kalktım.

 

Aşağıya inip bahçeye çıkan kapının oradaki terliklerimi ayağıma geçirdikten sonra bahçadeki masaya ilerledim.

 

"Babacım, bahçeyi süper yapmışsın." Oturan babama arkadan sarılıp yanağını öptükten sonra geri çekildim ve masada bana ayırdıkları yere oturduğumda gözüm hemen yan evimize kaydı. O kısımda hiçbir hareketlilik yoktu.

 

"Sanırım gelmeyecekler bu sene." Annem konuştuğunda ona baktım bana bakıyordu. Başımı hafif sağa doğru yatırıp omuzlarımı da hafif yukarı kaldırıp indirdim.

 

"Nasip, kader kısmet annem." Dediğimde gülümsedi.

 

"Sen de bu sene sıkılacaksın. Oh canıma değsin." Sefa alayla konuştuğunda gözlerimi devirdim ama cevap vermedim.

 

Tahmininin aksine sıkılmazdım, burada benim başka arkadaşlarım da vardı çünkü.

 

"Sen bana laf edeceğine bu tatilde az kendine arkadaş bulmaya çalış. En fazla bir haftaya tatil yapacakların hepsi gelir. Bir arkadaşım gelmezse diğeri gelir yani benim. Sen önce kendini düşün bacaksız. Sinir etme beni." Dayanamayıp konuştuğumda güldü.

 

"Dayanamadı yine cevap verdi. Bana laf etmeden duramıyorsun işte kabul et abla." Dediğinde güldüm alay karışık bir sinirle ve bu sefer bir şey demeden karnımı doyurmaya başladım.

 

Hepimiz karnımızı doyurduktan sonra odalarımıza çekildik ve günümüzü güzel bir uykuyla sonlandırdık.

 

☀️🌊🏡🌳

 

Esneyerek yürürken derin bir nefes aldım.

 

Sefa Bey kalkmadığı için yine ekmek almaya ben yollanmıştım ama sorun değil. Kemal amcayı falan da özlemiştim yeri ayrıydı. Küçükken her bakkala gittiğimizde çocuklara bedavaya istedikleri bir dondurma ya da çikolata verirdi. Günlük hep bir hakkımız olurdu o yüzden yeri başkadır hem şimdi Sefa gitseydi ergen ergen konuşurdu adamla.

 

"Günaydın Kemal amca. 2 ekmek alabilir miyim?" Bakkala girer girmez konuştuğumda kasadaki Kemal amca hemen bana baktı.

 

"Aysun? Ne zaman geldiniz siz?" Derken poşete ekmekleri koyuyordu.

 

"Dün sabah geldik de ev temizleme telaşından hiç dışarı çıkamadık." Dediğimde başını sallayarak beni onayladı.

 

"Ne kadar süre kalacaksınız peki?" Ekmeği uzatırken sorduğu soruyla duraksadım.

 

"O konuyu pek konuşmadık Kemal amca ya. Sefa bu sene liseye başlayacak okullar açıklanana kadar falan dururuz, hiç bilmiyorum ki. Ne dersem yalan olur şimdi ama en az 1 ay rahat buradayızdır." Derken poşeti almış parayı uzatmıştım.

 

"İyi iyi. Bizim çocuklar da seni ve Sefa'yı soruyorlardı. Bu sene gelmeniz iyi oldu. Biraz zar zor getirdim bizimkileri buraya. Kimse gelmiyor diye söylene söylene geldiler. Umarım bu sene herkes gelir de bir 6-7 yıl önceki gibi zaman geçiririz. Uzun zaman sonra güzel gider hem bizimkilerin dilinden de kurtulmuş olurum." Dediğinde iç çektim.

 

"İnşallah."

 

"Ömerler falan yoklar mı? Görmedim." Merakla sorduğunda burukça tebessüm ettim.

 

"Yoklar. Gelecekler mi bilmiyoruz." Dediğimde anladığını belli eder gibi başını salladığında bakkala hızla bir genç girdi.

 

"Ya baba şu kapının önündeki kedilere mamayı acaba biraz daha bakkaldan uzak bir köşede mi versen ya korku- Aysu!" Göz göze geldiğimizde sözünü yarım bırakıp ismimi neredeyse haykıran Özlem ile güldüm. Kemal amcanın en büyük kızıydı. Kemal amcanın da iki kızı vardı Özlem ile Öykü.

 

"Özlem!" Ben de aynı heyecan ile tepki verdiğimde koşarak üzerime atladı ve sıkıca sarıldı.

 

"Sonunda geldiniz be kızım! Deli gibi özlemişim ama az daha tanıyamıyordum seni!!! Ne olmuş kızım sana. 16 yaşındaki Aysu'dan hiçbir şey kalmamış resmen bambaşka biri olmuşsun." Bıcır bıcır konuşmaya başladığında güldüm.

 

"Saçmalama, o kadar da değişmedim. Sen kendine baksana bir. Güzeldin daha güzel olmuşsun." Dediğimde geri çekilmişti.

 

"Lens mi takmaya başladın?" Söylediğimi duymamış gibi yaptığında güldüm.

 

"Hayır, gözlerimi çizdirdim."

 

Gözleri kocaman olduğunda yüzünü yüzüme yaklaştırıp gözlerime hafif gözlerini kısarak bakmaya başladı.

 

"Az daha yaklaş az daha. Biraz daha gir dibime." Gülerek dediklerimin üzerine gülerek uzaklaştırmıştı yüzünü.

 

"Annem her an arayabilir. Ben eve geçeyim hem gün içinde konuşuruz buradayız zaten." Dediğimde hemen telefonunu çıkarttı.

 

"Numara artı instagram adı alayım yavrum." Telefonunun kilidini açarken dediği şeylerle güldüm ve istediklerini verdikten sonra daha fazla zaman kaybetmeden oradan ayrıldım.

 

Biraz uzaklaşmıştım ki telefonum çaldığında arayan kişiye baktım. Özlem arıyordu. Gülerek aramayı kabul ettim.

 

"Öğlen 1'de önceden her zaman buluştuğumuz yerde buluşalım ben gelen herkesi toplayacağım. Öptüm bebeğim görüşürüz." Dedikten sonra cevap beklemeden telefonu kapattığında güldüm.

 

Özlem işte ya. Yerinde duramaz hiç.

 

Gülümseyerek hızlı adımlarla eve geldiğimde bizimkiler bahçeye masayı hazırlamışlardı bile.

 

"Nerede kaldın abla ya?!" Sefa sitemle konuşunca gözlerimi devirdim.

 

"Kalkıp kendin alsaydın bana sitem edeceğine. Neyse gitmediğin iyi olmuş. Özlem'i gördüm. Kemal amca zar zor çocukları getirdim dedi. Daha geç kalmayayım diye Özlem'e kim var kim yok diye soramadım. Bu öğlen buluşacağım Özlem'le. Gelen herkesi toplayıp getireceğim dedi. Sefa da gelsin isterse tabii." Konuşmamı Sefa'ya bakarak başladıktan sonra annem ve babama bakarak sonlandırmıştım.

 

"Öykü de gelmiş mi?" Sefa merakla sorduğunda tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım.

 

"Hayırdır? Sen arkadaş mı edinmiştin?" Dediğimde ofladı.

 

"Abla buradaki tek arkadaşımın Öykü olduğunu bilmiyorsun sanki." Homurdandığında güldüm.

 

"Hee, şu tabletin son 1 hafta bozulduğu zaman sen Öykü ile arkadaş olmuştun, doğru. Unutmuşum. Malum her yıl sadece telefon ve tablet ile oynayınca en son gelişimizin son haftası gözümden kaçmış." Alayla konuştuğumda ofladı.

 

"Tamam Aysun. Gidersiniz arkadaşlarınla buluşmaya. Bizi de Sevilay gördü , çağırdı evlerine." Annem Sefa ile konuşmamızı böldüğünde başımı çevirip ona baktım.

 

"Savaş ve Cihan da gelmiş mi?" Merakla sorduğumda güldü ve başını sallayarak beni onayladı.

 

Sevilay ablalar birkaç ev yanımızda oturan kişilerdi. Onların da 3 çocuğu var Savaş, Cihan ve Beyza abla.

 

"Beyza abla?" Dediğimde başını olumsuz manada salladı.

 

Beyza abla zaten bizden yaşça çok büyük olduğu için pek bize takılmazdı.

 

Burada geniş bir arkadaş grubumuz vardı. Savaş, Cihan, Özge, Gökçen, Ömer, Ayşe, Ali ve ben. Biz kendi aramızda daha yakındık çünkü neredeyse her yıl yazlığa gelen aileler sadece bizim ailelerde ama diğer gençler olarak daha fazla kişiydik. Bazı akşamlar yaptığımız genel buluşma dışında herkes çoğunlukla diğer yakın olduğu kişilerle dolanırdı. Bizim 8 kişilik grupta ne kadar yakın olsa da Ömer ve Gökçen ile diğerlerinden daha çok görüşürdük, tek sebebi de evimizdi.

 

Evlerimiz hem yan yanaydı hem de bahçe ve havuzumuz ortaktı. Bir de aileler ve çocuklar olarak yakındık. Ama şimdi yoklar...

 

Hızlı bir şekilde karnımızı doyurduktan sonra masayı ve mutfağı toparladık.

 

"Ben hazırlanıyorum." Merdivenlerden çıkarken bizimkilere seslendiğimde onların da onaylayan mırıltılarını duydum. Hızla odama çıkıp dolabımın kapağını açtım ve içinden dizimin 4 parmak üstünde biten beyaz çiçekli mor eteğimi aldıktan sonra üzerine beyaz kısa kol tişörtümü alıp giydim. Tişörtün uçlarını eteğin içine soktuktan sonra saçımı iki yandan birer tane balıksırtı yaptım. Güneş kremimi de sürdükten sonra odamdan çıktığımda odasından çıkan Sefa ile karşılaştım.

 

"Benimle geliyorsun?" Dediğimde başını sallayarak beni onayladı.

 

"Hadi o zaman tatilimiz başlasın!!!" Sağ yumruğumu havaya kaldırarak büyük bir hevesle konuştuktan sonra merdivenlerden inmeye başladım.

 

Gerçekten de tatilimiz başlasın o zaman!

 

BÖLÜM SONU...

 

Merhabalaaaar. Burada yayımladığım ilk kurgum işe herkese merhaba demek istiyorum.

Wattpad'de tamamladığım bazı kurgularımı da burada yayınlamayı düşünüyorum. Wattpad'de de çok büyük bir kitlem yoktu ama oradan gelip beni tanıyan varsa Abimin Arkadaşı olsun Ufal Tefek Karışıklıklar olsun eğer üşenmezsem burada da yayınmamayı düşünüyorum.

Kpss çalışmam arasında (1 Eylül'de sınav var da...) ilk bölümü atayım dedim. Her gün 1 bölüm atacağım (en azında KPSS'ye kadar ondan sonra bölüm günleri uzar kesin kendimi biliyorum ben)

Yaz havası veren bir kurgu yazmak istemiştim. Umarım istediğim havayı verebilirim ve sizler de seversiniz.

Neyse 

 

Nasılsınız?

 

İlk bölüm nasıldı?

 

Bir dahaki bölümde görüşürüz. Hepinizi kocaman öptüm benim minik tatlı erikleriiiiim.

Loading...
0%