Yeni Üyelik
4.
Bölüm

EA-4. BÖLÜM; SAKLAMBAÇ MI? BU YAŞTA MI?

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 14 EYLÜL 2024...

 

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Onlar bana bir motivasyon.

 

 

EA- 4. BÖLÜM; SAKLAMBAÇ MI? BU YAŞTA MI?

 

"O zaman ebe Mehmet olsun. Saklambaç oynayalım diyince bana çok garip baktın. İlk sen ol." Özlem sinsi bir gülüşle konuştuğunda Mehmet hepimize baktı ama bir destek çıkmayacağını anlayınca oflayarak kabul etmek zorunda kaldı.

 

Mehmet'in haline gülerken o da erik ağacına doğru ilerledi. Saymaya başladığında hızla havuzun ilerisindeki ağacın arkasına saklandım. Mehmet saymayı bitirdiğinde herkes saklanmıştı.

 

"Bakalım ilk kimi sobeleyeceğim." Mehmet elleri arkasında sağa sola bakarak yürürken konuştuğunda dudağımı ısırdım gülmemek için.

 

Cidden bu yaşta şu an bunu yapıyor olmamız aşırı komik gelmişti.

 

Neyse içimizdeki çocuğu öldürmüyoruz en azından.

 

"Hımmm, Bahar. Sanırım o boy ile oraya saklanmamalıydın. Bahar, sobe." Dediğinde Bahar oflayarak saklandığı yerden çıktı.

 

Bahar'ın ardından Mehmet diğer kişileri de aramaya koyulduğunda Ayşe saklandığı yerden çıkıp koşarak Mehmet'in yumduğu yere gitti ve dokunurken "Sobe!" Dediğinde benden iyice uzaklaşmış olan Mehmet'i fırsat bilerek ben de aynısını yaptım.

 

Ayşe'ye dönüp elimi uzattığımda o da büyük bir heyecanla elime vurdu. Mehmet bu halimize güldükten sonra geri kalanları aramaya başladığında onu izledik.

 

Herkes ortaya çıktığında Mehmet Özlem, Bahar, Mustafa ve Ali'yi sobeleyebilmişti sadece.

 

Bahar Mehmet yerine yumup saymaya başladığında herkes bir yere dağılmaya başladı. Kararsız bir şekilde sağa sola bakınırken Bahar neredeyse saymayı bitirecekti.

 

100'e kadar bu kadar hızlı sayamazsın be Bahar.

 

En sonunda derin bir nefes alıp koşarak Ömerlerin evinin arka tarafına çitlerin oraya gittim.

 

Bizim evin de Ömerlerin evinin arkası da çitlere çok yakındı. İki kişi yan yana gidemeyeceği bir mesafe vardı o yüzden burada eğilerek durursam iyi saklanmış olabilirdim.

 

Arka kısma koşarak gittikten sonra kenara saklanıp Bahar'a bakarak geri geri giderken birinin sırtına değince duraksadım ve hemen arkamı döndüğümde Ömer ile karşı karşıya geldim. Yakınlıktan çenem göğsüne değiyordu.

 

"Aysu?"

 

Yakınlığımız yutkunmama sebep olduğunda hemen işaret parmağımı dudaklarıma götürüp susmasını işaret ettim ve yarım adın geri çekilerek çenemin göğsü ile olan temasını kesmiş oldum.

 

"Bahar duyacak sessiz ol. Amacın ne bizi sobeletmek mi?" Olabildiğinde kısık bir sesle konuştuğumda gülümsedi.

 

Başımı çevirip Bahar'a baktığımda bizleri aramaya başladığını gördüm. Hızla Ömer'in kolunu tutup yere çöktüğümde o da mecbur benimle birlikte çökmek zorunda kaldı.

 

"Ne yapıyorsun?" Dediğinde yakınlığımızdan dolayı konuştuğunda çenesi başıma değmişti.

 

Bu oyunda da bana yakınlaşacağı tuttu herhalde. Hayır yani benim de bir kalbim var da. Maratona çıkınca beynim ve mantığım işlevini yitiriyor.

 

"Boyun kaç oldu senin ya? Maşallahı var da, gölgen düşüyor. Yakalanacağız."

 

Kısık sesli gülüşü kulağıma dolduğunda başımı kaldırıp yüzüne baktım ama keşke bakmasaydım. Gülerken başını eğdiği için ben de başımı kaldırınca burunlarımız arasında mesafeler kalmıştı.

 

E ama bakın bu benim yüreğime çok fazla hem yüreğime hem de beynime çok fazla.

 

Kalbim çok çalışınca beynim sizlere ömür oluyor da.

 

Ömür de aynı Ömer gibi. Tövbe estağfurullah. İşte bundan bahsediyorum!!!

 

Kalbim ve mantığımın çalışması ters orantılı benim. Kalbim çok çalışınca mantığın işlem dışı kalıyor.

 

"Ben şuradaki ağacın arkasına saklanacağım." Yakınlığından kaçmak amaçlı arkamdaki ağacı elimle gösterdikten sonra hemen ona arkamı dönüp ağaca doğru ilerleyecektim ki bir anda bir eli bileğimi kavrarken diğer elini karnıma koyup beni kendine doğru çekmişti fakat ben Ömer'in bu ani hareketi ile zaten eğik olmamın da verdiği dengesizlikle hiç dengemi sağlayamamış ve geriye doğru düşmüştüm. Düşerken sırtım Ömer'in göğsüne çarpmış ve kendimle onu da düşürmüştüm ve şu an Ömer'in bacağında oturuyordum.

 

Ömer'in bacağında oturuyordum mu dedim ben!?

 

Allah'ımm, tamam Ömer'i çok özledim dedim gelsin göreyim dedim ama ben geldiğinde böyle bir yakınlık dilememiştim! Yani tamam çok da mutsuz değilim bu durumdan ama her an utançtan ölebilirim. Rezillik!!!

 

Nefes alıyorum, evet kalbim göğsümden çıkmıyor.

 

Hayır, sanırım çıkıyor!

 

"Biraz sakin olur musun? Amacın ne bizi sobeletmek mi?" Kulağıma doğru gülen sesiyle fısıldadığında nefesimi tutup hemen bacağından kalktım.

 

"Ben üzgünüm denge-" Cümlemi tamamlayamadan Ömer benim kalkmış olmamdan yararlanıp evin arkasından çıktı ağaca doğru koştuğunda Bahar'ın sesini duydum.

 

"Ömer, sobe!"

 

Ömer koşmayıp gülerek Bahar'ın olduğu kısma ilerlerken yandan bana bakmıştı. Bakışına yutkunduktan sonra derin bir nefes aldım.

 

"Kalbim, lütfen sakinleşir misin?" Sadece kendim duyacağım bir şekilde mırıldandıktan sonra kafam dağılsın diye oyuna konsantre olmaya çalıştım.

 

Bahar'ın boş bir anında gidip sobeledikten sonra tek ortaya çıkan kişi olan Ömer'in yanına gittim.

 

"1.90." Dediğinde hafif çatılmış kaşlarımla ona baktım.

 

"Boyum 1.90, sordun ya." Diyerek açıklık getirdiğinde başımı onaylar manada salladım. Bu hareketimle Ömer bana göz kırpıp Bahar'ın diğerlerini aramasını izlerken ben de çaktırmadan Ömer'i incelemeye başladım.

 

Çok değil ama hafif yapılıydı yani ne çok kaslıydı ne de çok sıskaydı tam ideal bir haldeydi. Koyu kahve saçları alnına dökülüyordu ve çok yumuşak durduğu için içimde dokunma isteği uyandırıyordu. Bu sabah görüğümde saçlarını arkaya atarak şekil vermişti ama akşam için uğraşmamış gibiydi ve bu dağınık hâli bile çok hoş duruyordu. Saçları uzun değildi ense kısmı kısaydı sadece ön tarafları hafif uzundu, anneannem görseydi kesin 'pöçüklü' diye dalga geçerdi. Yeşil gözleri vardı, kemikli bir yüzü vardı ve yüzü ne sert ne de çok yumuşak duruyordu tamamen yüz ifadesiyle birlikte değişiyordu, yüzüyle orantılı bir de buruna sahipti.

 

Kusursuzdu resmen.

 

Ben onu izlerken bir anda yeşil gözlerini bana çevirdiğinde hızla gözlerimi kaçırdım ve kafamı ters tarafa çevirip eğdim.

 

Ah, rezillik! Yakalandım.

 

"Aşağıdan birini incelemesi daha kolay beni inceledin bari kafanı kaldır ve bana bak da ben de seni inceleyeyim. Ödeşmiş oluruz." Dediğinde utançla gözlerimi sıkıca yumdum.

 

"Seni incelemiyordum sadece gözüm dalmış kusura bakma. Rahatsız ettim." Dedikten sonra uzaklaşmak için yeltenmiştim ki gülerek elimi tuttu ve beni durdurdu.

 

"Beni rahatsız etmedin , saçmalama Aysu."

 

"Nasıl sadece Ömer'i sobeleyebilirim ya? Paslanmışım resmen." Bahar'ın sinirli sesiyle ona baktığımda herkes ortaya çıkmıştı. Ömer elimi bıraktığında gözlerim Gökçen ile kesişti. Gözlerini kısmış ikimize bakıyordu.

 

Aha, yandım... O bakışlar hiç hayra alamet değildi.

 

"En azından beni sobeledin. O da olmayabilirdi."

 

Ömer gülerek ağaca doğru ilerleyip yumduğunda saymaya başladı.

 

Gökçen koşarak yanıma geldikten sonra dirseğimi tutup bana yaklaştı.

 

"Ne olduğunu bilmiyorum ama bir şey olduğu belli hissediyorum. Bunu sonra konuşacağız." Dedikten sonra kolumu bırakıp saklanmaya gittiğinde oflayıp hızla saklanacak yer aradım. Gözüme ilişen Ömerlerin arabasına ilerledim. Arabayı çite yakın park etmişlerdi. Araba ile çit arasına diz çöküp eğilerek saklandıktan sonra Ömer'in herkesi aramaya başlamasını bekledim.

 

Ömer yumduğu yerden çekilip saklananları aramaya başladığında dizlerimin üzerinde hafif kalkıp camdan arabanın diğer tarafındaki Ömer'e baktığımda az daha göz göze geliyorduk ki hemen eğildim.

 

Az daha yakalanıyordum!

 

Bir süre sonra tekrar camdan bakmak için dizlerimin üzerinde kalktığımda Ömer'in sırtının dönük olduğunu ve benim tam zıt tarafıma ilerlediğini gördüm. Biraz daha uzaklaşmasını bekledikten sonra arabanın arkasından gizlice çıkıp koşarak sobelediğimde bana baktı, güldükten sonra diğerlerini aramaya başladı.

 

Teker teker herkesi bulduğunda gözlerim kocaman oldu.

 

Nasıl herkesi buldu o ya?

 

"Oha ama yani. Mis gibi yere saklandım ben. Hem sen Aysu'yu nasıl görmedin oğlum. Arabanın arkasında olduğu bal gibi ortadaydı, onu bulamayıp nasıl beni buldun sen?" Mehmet homurdanarak konuştuğunda kaşlarımı çattım.

 

"Arabanın arkasında mıydı? Fark etmemişim." Ömer omuz silkerken konuştuğunda Mehmet göz devirdi.

 

"He kanka he. Kesin öyledir. Sarı sarı kafası belliydi oğlum. Güneş gibi parlıyordu resmen sokak lambasının ışığıyla." Mehmet devam ettiğinde elim istemsiz saçlarıma gitti.

 

"Görmedim dedim Mehmet." Ömer kesin bir dille reddettiğinde Özlem gülüyordu.

 

"Neyse Aysu dışında herkes yakalandı bu kadar kişi yakalandığımıza ve gece de baya çöktüğünde göre yeter gibi bu kadar eğlence?" Ayşe sakince konuştuğunda herkes kafasını sallayarak Ayşe'ye katıldığını belli etti.

 

"Aynen saat 12'yi geçiyor." Mustafa bileğindeki saate bakarak konuştuğunda herkes hareketlenmeye başladı.

 

"Yarın falan haberleşiriz o zaman." Savaş masadan kaseyi alırken dediği şeylerle herkes tekrar başını onaylar manada salladığında gülümsedim.

 

Mutfağa Sefalara seslendim ve onlar da gelince herkes gittiğinde Ömer ve Gökçen kalmıştı sadece.

 

"E buraları toplayıp bizimkilerin yanına geçelim mi? Hava biraz da serinledi." Gökçen hafif titrediğinde masaya doğru ilerledim.

 

"İstersen şal da getirebilirim içerden?" Dediğimde başını olumsuz manada salladı.

 

"Yok ya içeri gidelim bakalım ne konuşuyorlar." Gökçe de bana masayı toplamaya yardım ederken konuştuğunda Sefa'ya baktım.

 

"Ne duruyorsun orada? Yardım etsene." Derken Ömer masaya doğru geliyordu.

 

"İçerde dedikodunuzu yapıyorlar bence hiç girmeyin. Bir ara Mustafa abinin ablama bakışları günden oldu babam bir sinir oldu 'olmaz öyle şey yanlış görmüşsünüzdür' falan diyerek atarlandı, bir ara annem ve sizin anneniz Ömer abi ile ablamı yakıştırdı dediler yapalım bunları. Bir ara Gökçen ablanın sevgilisi olduğu muhabbeti döndü." Sefa konuşmaya başladığında Mustafa ile alâkalı kısımda kaşlarım çatılırken Ömer ile ilgili kısımda elimdeki çatallar masaya düşmüştü ve şaşkınlıkla Ömer'e baktığımda o da tek kaşı kalkmış bana bakıyordu ki Gökçen ile ilgili konuşmayı duyunca hemen başı Gökçen'e döndü.

 

"Senin sevgilin mi var?" Hafif sinirli bir şekilde konuştuğunda Sefa'ya döndüm.

 

"İyi bok yedin." Dişlerimin arasından kısık bir şekilde konuştuğumda sırıttı ve elindeki tabakları gösterip mutfağa doğru ilerledi.

 

Yardım et dedim diye inadına yapmıştı şu an şerefsiz.

 

"Abi..." Gökçen ne diyeceğini bilemediği için kısık sesle konuştuğunda hızla çatalları Gökçen'in eline tutuşturdum.

 

"Bunları mutfağa götürür müsün?" Derken Gökçen'in çevirip mutfağa doğru ittiğimde o da hızla mutfağa doğru ilerledi.

 

"Ne yapıyorsun?" Ömer sinirli gözlerini bana çevirdiğinde ona baktım.

 

"Sevgilisi olabilir farkında mısın? 21 yaşında bir genç kız o. Olabilir?" Dediğimde dişlerini sıkıyordu.

 

"Senin var mı?" Sorduğu soruyla kaşlarım çatıldı.

 

"Konuyla ne alâkası var şu an?" Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

"25 yaşındayım ve bu yaşa kadar tek bir sevgilim olmadı. Acelesi ne?" Hiddetli bir şekilde konuştuğudan ofladım.

 

Gençleştim resmen bu kadar mı fark eder?

 

Durun şu an sevgilisi olmadığına ve hiç sevgilisi olmamış olmasına sevinemem.

 

"Senin sevgilinin olmamış olması kardeşinin de olmayacağı anlamına gelmiyor Ömer. Herkes bir değildir hem ne acelesinden bahsediyorsun? Kız ben evleniyorum mu diyor?" Dediğimde karşımda elini masaya yaslayıp masanın üzerinden bana doğru eğildi.

 

"Bana sevgilisinin olduğunu söyleyecekti o zaman. Bunu bu şekilde mi öğrenmem gerekiyordu?" Söylediği şeyle derin bir nefes aldım.

 

"Geçmişte kızla en ufak bir konuşmaya çalışan erkekleri ateş ederek püskürttüğünü göz önünde bulundurursak söylemesi o kadar da kolay değil bence ve şu anki tepkini de düşünürsek doğru yapmış gibi duruyor." Dediğimde duraksadı.

 

Bir sessizlik çöktüğünde masadaki kaseleri iç içe koydum.

 

"Yok bu arada." Dediğimde bana baktı.

 

"Sevgilim yani. Yok, olmadı da." Bakışları yüzünden açıklama isteği duyduğumda yüzüme bakmaya devam etti.

 

"Tamam kıyaslamak için sordun yüksek ihtimalle ama büyüğüm olduğun için cevapsız bırakmak istemedim. Neyse kıyaslamak için kullanma sakın bunu kıza karşı." Dediğimde alayla güldüğünde gözlerinde hafif bir sinir gördüm gibi oldu.

 

Tamam şu an saçmaladım. Tamam saçmaladım ama yüzüme o kadar boş baktı ki gerildim!

 

"O zaman sen de benim küçüğüm olarak büyüğüne akıl vermeye kalkma." Küçüğüm ve büyüğün kelimelerini üzerine basa basa teleffuz ettikten sonra cümlesine devam etti "Ve iki kardeş arasında bir muhabbete de karışma. Kardeşimle ne konuşacağımı iyi bilirim ben."

 

Sadece gözlerine baktım ve hiçbir şey demeden topladığım kaseleri alıp mutfağa ilerlemeye başlamadan önce Ömer'in gözlerini hızla kapattığını görmüştüm.

 

Mükemmel güzel başlayan akşamı içine ederek sonlandırmıştık.

 

Ne güzel ama.

 

Mükemmel.

 

Ğıııaaa sessiz çığlıklar.

 

BÖLÜM SONU...

 

Şşşşhhh bişiyok bişiyok bişiyok sdknfşksdnf

 

Sakiiin knfgşksd

 

Bölüm nasıldı?

 

Bölümü beğendiniz mi?

 

En sevdiğiniz sahne hangisiydi?

 

Kendinize iyi bakın.

 

Allah'a emanet olun benim minik tatlı erikleriiiiiim.

Loading...
0%