Yeni Üyelik
6.
Bölüm

EA-6. BÖLÜM; HOŞ GELDİN ÖMER.

@yazarnunur

 

YAYIMLANMA TARİHİ; 18 EYLÜL 2024...

 

 

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Onlar bana bir motivasyon.

 

 

EA- 6. BÖLÜM; HOŞ GELDİN ÖMER.

 

 

"Lan!" Uykumdan kafama yediğim yumuşak bir darbe ile sıçrayarak uyandığımda bağırmadan kendimi alıkoyamamıştım.

 

 

Kısık gözlerimle tepemde elinde yastık ile dikilen ve otuz iki diş sırıtan Sefa ile sinirle yatağımda oturur pozisyona geçtim.

 

 

"Şu sırıtışı sil, şu sırıtışı. Salak." Dediğimde omuz silkerek gülmesine devam etti.

 

 

"Oğlum bak-"

 

 

"Gidiyorum tamam." Cümlemi bitirmeme izin vermeden yastığı yüzüme fırlatıp odamdan koşarak çıktığında baygın bakışlarla arkasından baktım.

 

 

"Kapıyı kapatsan şaşarım. Hayır yani kapısız yerden mi çıktın sen ne yaptın?" Derken kendi kendime durdum ve sesimi düşürüp bu sefer kendi kendime konuşmaya başladım.

 

 

"Yani teorik olarak kapısız yerden çıktı. Anne rahminde kapı yok. Doğru." Kendi kendime mırıltım bittikten sonra başımı sağa sola salladım.

 

 

"Tövbe estağfurullah. Allah'ım ben günaha girmek istemiyorum ama Sefa zorluyor. Sabah sabah resmen beni elektron yüklü bir şekilde uyandırdı ya!" Söylenerek yatağımdan kalktığımda açık olan penceremden beni izleyen Ömer'i gördüm ve gözlerim kocaman oldu. Şaşkınlığıma gülüp bana el salladığında pencereye ilerledim.

 

 

Ulan Sefa, Ulan Sefa. Bir de pencereyi açmış. Salak çocuk. Allah'ım sabah sabah yine rezillik. Dakika bir gol bir ya.

 

 

"Günaydın." Dediğinde ben de tebessüm ettim.

 

 

"Günaydın." Derken utançla boynumu kaşıdım.

 

 

Aaaa ben niye utanıyorum canım? Ömer utansın. Niye izliyor bizi. Hoş şikayetçi değilim sabah onu görmekten ama rezil oldum işte ben.

 

 

"Sabah sabah insanları niye izliyorsun?" Hafif sitemli bir sesle konuştuğumda güldü.

 

 

"İzlemiyordum sadece ses geldi bir bakayım dedim." Dediğinde alayla güldüm.

 

 

"Bakınca izlememiş oluyorsun yani?" Alaylı gülüşüm sesime de yansıdığında o da keyifle gülümseyerek başını olumlu manada sallayıp beni onayladı.

 

 

"Senin Gökçen'in odasında ne işin var?" Ellerimi penceremin mermerine koyarak konuştuğumda o da penceresinin pervazına yaslandı.

 

 

"Odaları değiştik Gökçen ile. Burası artık benim odam." Dediğinde gözlerim kocaman oldu.

 

 

"Ne zaman?" Şaşırmış bir şekilde yüzüne baktığımda hafif bir tebessüm etti.

 

 

"3 sene önce." Diyerek sorumu cevapladığında başımı onaylar manada salladım.

 

 

"Neyse ben gideyim. Görüşürüz." Eller sallayarak pencereden uzaklaştığımda Ömer de bana el salladı. Hızla perdeyi kapattıktan sonra koşarak odamdaki banyoya gittiğimde aynada gördüğüm yansımamla şaşkınlık dolu bir nida dudaklarımın arasından kaçtı.

 

 

Ben cama bu tiple mi çıkmışım...

 

 

Rezillik üzerine rezillik.

 

 

Resmen sabah sabah çocuğun retinasını yaktım. Bu tip ne? Korku flimlerinden fırlamışım gibi.

 

 

Ah ulan! Kıvırcık saçlı olmanın bütün derdini çekiyorum resmen. Tamam tam kıvırcık sayılmam dalgalı ve kıvırcık arası saçlara sahibim ama artık akşam nasıl uyuduysam iyice kabarmış saçlarım.

 

 

"Offf!" Ayaklarımı yere vurarak tepindikten sonra hızla duşa girdim ve kısa bir duşun ardından hemen bornozumu giyip banyodan çıktım. Üzerime yazlık elbiselerimden bir tanesini geçirdikten sonra hemen saçıma şekil verdim ve hava sıcak olduğu için kurutmadım.

 

 

"Aysun." Annem'in ismimi seslenmesi ile hemen odamdan çıkıp merdivenleri koşarak indiğimde merdivenlerin sonunda sırıtarak bana bakan Sefa'yı görünce göz devirerek yanından geçip annemlerin yanına salona gittim.

 

 

"Annem bugün Gökçenlere misafiriz akşam yemeğine." Annem içeri girdiğimi görünce bana hitaben konuştuğunda başımı onaylar manada sallayarak masaya ilerledim. Benim ardımdan içeri giren Sefa da sofraya geçtiğinde hepimiz kahvaltı yapmaya başladık. Kahvaltıyı bitirdiğimizde masayı toparlamaya başlamıştık ki kapı alacaklı gibi çalınmaya başladı.

 

 

Kapıya en yakın ben olduğum için hızla kapıya gidip açtığımda kapının bu kadar erken açılmasını beklemiyor olmalı ki Özlem içeriye doğru fırladığında ben de kenara çekilmiştim ve Özlem yeri boylamıştı.

 

 

"Yav kızım beni niye tutmuyorsun?" Özlem ağlanarak yerden kalkarken konuştuğunda güldüm .

 

 

"Sen de niye kapıyı alacaklı gibi çalıyorsun manyak." Dediğimde dirseğini sıvazlayarak bana döndü.

 

 

"Kolum acıdı." Asık yüzüyle dirseğini ovalarken konuştuğunda güldüm.

 

 

"Öpeyim de geçsin." Dediğimde hemen dirseğini bana uzatması kahkaha atmama sebep oldu. Gülerken aynı zamanda da dirseğini öptüm. Dirseğini öper öpmez kolunu çekti ve sırıttı.

 

 

"Neyse İnci Ömerlerin geldiğini öğrenmiş. Toplanalım diye tutturdu. Seni kaçırmaya geldim o yüzden." Hafif sinirli bir şekilde hızlı hızlı konuştuğunda annem bize doğru geliyordu.

 

 

"O kız ile aynı ortamda bulunmasanız sizin için daha iyi olur aslında." Yüzünü buruştururken konuştuğunda Özlem anneme döndü.

 

 

"Çok haklısın Burcu ablam ama işte mecbur." Özlem hayıflanarak konuştuğunda annem bu hâline güldü.

 

 

"Neyse akşam geç kalma eve , tamam mı?" Annem göz kırptığında başımı sallayarak onayladığımda gülümsedi.

 

 

"Neyse izin de çıktığına göre ben kızını kaçırıyorum Burcu abla." Dedikten sonra Özlem hemen elimi tutup beni çekiştirdiğinde gülerek ayakkabılarımı aldım ve evden çıktıktan sonra ayakkabılarımı giydiğimde Özlem hâlâ elimi bırakmamıştı.

 

 

"Özlem korkma kaçmayacağım." Gülerek konuştuğumda Özlem çocuk gibi omuz silkti.

 

 

"Olmaz mâzallah kaçarsın sen." Dediğinde güldüm. "Ömerlere de haber verdim bak çıkmışlar bizi bekliyorlar."

 

 

Bakışlarımı çitlerdeki çıkışa çevirdiğimde ilk Ömer ile göz göze geldim daha sonra hemen Gökçen'e baktığımda gözlerimi kaçırırken Ömer'in kaşlarını çattığını görmüştüm.

 

 

Bugün deli gibi rezil oldum. Bakamıyorum gözlerine.

 

 

Utandım, utandım...

 

 

"Ömer'de kaşlarını çattığında korkunç birine dönüyormuş he." Özlem onlara ilerlerken sadece benim duyacağım bir sesle konuştuğunda güldüm.

 

 

"Evet hadi gidelim gençler." Özlem Gökçen ve Ömer'in yanına gittiğimizde Gökçen'i de benim gibi tutup yürümeye başladığında gülümsedim.

 

 

"Ömer sen gelirsin ya. Malum üçüncü bir elim yok hoş olsa da seni sürüklemeye gücüm yetmez." Özlem Ömer'e göz ucuyla baktıktan sonra konuştuğunda Ömer güldü.

 

 

"Ne yani sen bize zargana mı diyorsun?" Dediğimde Ömer kahkaha atmış Özlem yan yan yüzüme bakmıştı.

 

 

"Cidden bunu dedin mi?" Yan yana bakarken iğneleyici şekilde konuştuğunda gözlerimi kıstım.

 

 

"Evet, dedim." Homurdanarak konuştuğumda güldü.

 

 

"Hayır zargana değilsin sen bir premsessin." Gülerek konuştuğunda ben de güldüm.

 

 

"Parkta mı buluşulacaktı?" Ömer adımlarını hızlandırıp benim yanıma geldikten sonra Özlem'e bakarak konuştuğunda Özlem başını onaylar manada salladı.

 

 

"Yani abi seninki de soru başka neresi olacak Allah aşkına?"

 

 

"Bence sana hâlâ sinirim geçmemişken sınırlarını zorlama Gökçen." Ömer homurdandığında Özlem bir Ömer'e bir Gökçen'e baktı.

 

 

"Bir şey mi oldu?" Dediğinde Gökçen iç çekti.

 

 

"Sonra anlatırım. Şimdi değil." Dediğinde Özlem başını salladı.

 

 

"Ömer!" Parka yaklaştığımızda ilk önce sesi gelen İnci'nin ardından bedeni Ömer'in önünde durup neredeyse üzerine atlayarak sarılmıştı.

 

 

"İlk önce görüntü sonra ses değil miydi?" Yanımdaki Özlem fısıltıyla konuştuğunda gülememiştim çünkü şu an İnci'nin o kolları Ömer'e temas ediyordu ve ben saniyeler geçtikçe sinirim artıyordu. Gözlerim kısılırken fark ettiğim şey ile kaşlarımı havalandı. Şöyle bir şey vardı ki Ömer İnci'ye sarılmıyordu. Elleri hâlâ ceplerindeydi.

 

 

Sanırım buna gülebilirim.

 

 

İnci Ömer'in ona sarılmayacağını anlamış olmalı ki hafif bozulan bir yüzle geri çekildiğinde göz ucuyla Gökçen'e baktı.

 

 

"Hoş geldiniz. Çok özlemişim sizi." Dediğinde Gökçen ve Özlem ile saniyelik bir bakıştık.

 

 

Ya ya kesin çok özlemiştir ikisini de hareketleri de tam olarak öyle diyordu zaten.

 

 

"Ya ya kesin." Gökçen gözlerini devirerek konuştuğunda İnci ona döndü.

 

 

"Ama neden öyle diyorsun Gökçenciğim." Dedikten sonra hızla Gökçen'in yanına gidip boynuna sarıldığında gözlerimi kıstım.

 

 

"Sakin ol, kızı parçalayacakmışsın gibi bakma. Sadece sarılıyorlar." Ömer kulağıma eğilip konuştuğunda zaten İnci ona sarıldığı için var olan sinir ve kıskançlığımın bir de Gökçen'e de sarılması ile artmasından dolayı kendimi tutamayıp dirseğimi sert olmayacak şekilde karnına geçirdim.

 

 

"Sus sen." Dediğimde Ömer vurduğum yeri tutup hafif acı çeker gibi sesler çıkarttı.

 

 

"Bacak kadar boyu var türlü türlü gücü var." Derken alay eder gibi gülüyordu.

 

 

"Daha sert vurmamı mı istiyorsun Ömer? Amacın ne?" Başımı ona çevirdiğimde bana doğru eğilmiş olduğu için yüzlerimiz yakındı. Bir adım uzaklaşmak için tam adım atacaktım ki vazgeçip uzaklaşmadım.

 

 

Dibime giren kendisiydi, uzaklaşmıyorum. İnat ettim bana ne.

 

 

Gözlerini yüzümden ayırmazken yan bir şekilde gülümsedi.

 

 

"Hıhım, daha sert vursana. Bakalım acıtabilecek misin?" Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

 

Gülme Aysu! Aysu gülme! İradeni koru. Sakin ol, kalbinin hızını yavaşlat ve gülme! Sakın. Ses tonuna da düşme ya da düş ama belli etme. Sakın!!!

 

 

"Te Allah'ım ya. Tövbe estağfurullah." Ağzımın içinde mırıldandığımda Ömer de gülmüştü.

 

 

"Ne konuşuyorsunuz? Hih , Ömer! Karnın mı acıyor?" İnci hemen Ömer'in yanına gelip elindeki karnını tuttuğunda Ömer elini çekti.

 

 

"Hayır." Dedikten sonra parka doğru bakıp İnci'nin yanından geçti parka ilerledi. İnci göz ucuyla bize baksa da hemen Ömer'in peşinden gittiğinde Özlem gülmemek için dudaklarını ısırıyordu.

 

 

"Gülmemeye çalışmama bakmayın. İnci'ye üzülüyorum arada." Özlem'in gülümsemesi bir anda söndüğü zaman konuştuktan sonra iç çektiğinde göz devirdim.

 

 

"Ben üzülmüyorum." Dediğimde bana baktı.

 

 

"Normal, çok çektin ondan sonuçta." Gökçen'in söylediği şeyle başımı onaylar manda salladıktan sonra göz devirmiştim.

 

 

"Neyse hadi gidelim yanlarına Ömer neredeyse herkesle sarıldı Gökçen koş." Dediğimde Gökçen gülmüştü.

 

 

Hep beraber çocuklara yaklaştığımızda Gökçen de Ömer'in ardından herkesle selamlaştı.

 

 

"Siz daha önce karşılaştınız mı?" İnci anlamış olmalı ki sorduğunda Ali başını salladı.

 

 

"Dün Aysulara gittik. Çok aniden gelişti. Orada karşılaştık." Dediğinde İnci inanmamış gözlerle Ali'ye baktı.

 

 

"Aniden gelişti?" Dediğinde Mustafa da başını onaylar manada salladı.

 

 

"Peki." Alıngan bir şekilde konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

 

Pardon da benim zamanında alerjim olan şeyi yememe sebep olmuş bir şeytanın üzülüp alınması zerre umrumda değil.

 

 

"Madem özlem giderdiniz siz. O zaman onları boş ver benimle konuş Ömer." İnci Ömer'in yanına gidip kolunu tutarken konuştuğunda Ömer kolunu çekip banka doğru ilerledi.

 

 

"Tam özlem giderdik sayılmaz pek konuşmadık zaten dün. Ee ne var ne yok?" Derken masalı banklardan birine oturmuştu. Hepimiz peşinden gittiğimizde İnci hemen Ömer'in yanına oturmuştu. Ayşe beni tam Ömer'in karşısına oturttuğunda ona baktım. Bana göz kırptığında kaşlarım havalandı. Mustafa yanıma oturduğunda Ayşe Ali'nin yanına oturmuştu. Herkes bir yere oturduğunda Özge elindeki poşeti masaya koydu.

 

 

"Çekirdek , bardak ve kayısı suyu getirdim." Derken poşettekileri çıkartıyordu.

 

 

"Ay ama ben kayısı suyu içmem ki." İnci burun kıvırarak konuştuğunda göz devirdim.

 

 

"İçmezsin o zaman İnci." Dediğimde göz ucuyla bana baktıktan sonra bakışlarını Ömer'e çevirdi.

 

 

"Nasılsın Ömer? Neler yaptın buralara gelmeyeli?"

 

 

"Sadece Ömer ile mi konuşacaksın gerçekten de?" Ayşe iğneleyici bir ses tonuyla konuştuğunda herkes ona baktı.

 

 

"Ee sizinle dün konuştuk zaten Ayşe. Ömer ile konuşmadım sadece." İnci Ayşe'yi cevaplayınca Ayşe bir şey demedi ama gözlerinde gördüğüm sinir ile başımı olumsuz manada salladım.

 

 

Boş yere sinirleniyordu. İnci böyleydi işte. En baştan da bizimle arkadaş olma sebebi Ömer'di zaten. Hatırlıyordum.

 

 

"Ne oldu? Niye başını olumsuz manada sallıyorsun? Yine ne düşünüyorsun?" Mustafa kısık sesle konuşurken ben duyayım diye biraz bana eğildiğinde hafif geri çekildim.

 

 

Ömer ve birkaç yakın arkadaşım dışındaki bir erkek bana doğru eğildiğinde pek rahat edemiyorum Mustafa, üzerine alınma lütfen.

 

 

"Hiçbir şey yapmadım İnci. Neyse ee Mustafa fısır fısır ne diyorsun Aysu'ya?" Ömer gözlerini Mustafa'ya dikmiş İnci'yi geçiştirerek konuştuğunda ona baktım.

 

 

"Önemli bir şey değil kardeşim." Dediğinde Ömer gülümsedi.

 

 

"E önemli değilse söyleyin biz de bilelim ne olacak?" Ömer'in dudaklarında eğreti duran gülümseyiş ile söylediği şeyler çaprazımda oturan Gökçen ile göz göze gelmeme sebep olmuştu.

 

 

Çünkü içimizde o ses tonunun, mimiklerin ne anlama geldiğini biliyorduk.

 

 

Kıskançlık belirtileriydi onlar.

 

 

Kıskançlık.

 

 

BÖLÜM SONU...

 

 

Aaaaaa neler oluyor böyle fmfmfmfmf

 

 

Bölüm nasıldı?

 

 

En beğendiğiniz sahne neydi?

 

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereee. Kendinize iyi bakın. Allah'a emanet olun benim minik güzel eriklerim✨✨✨

Loading...
0%