@yazarnunur
|
YAYIMLANMA TARİHİ; 18 EYLÜL 2024...
Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen. Onlar bana bir motivasyon.
EA- 7. BÖLÜM; ÖMER VE KISKANÇLIK?
Ömer'in hâlinden belli olan kıskançlığı hafif kaşlarımı çatmama sebep olurken gözlerim Gökçen'den Ömer'e çevrildi.
"Bir şey dediği yok. Sadece ne düşündüğümü sordu." Dediğimde Ömer'in bakışları bana döndü ve hiçbir şey demeden bakışlarını Mustafa'ya çevirdikten sonra kafasını sallayarak beni onayladı.
"Tamam." Dediğinde Özlem boğazını temizleyerek Özge'nin getirdiği çekirdeği açıp ortaya koydu.
"Hadi bol bol çekirdek yiyip bol bol sivilce çıkartalım." Gülerek konuştuğunda havada hafif de olsa var olan gerginlik kırılmıştı.
"Ay ben sivilce istemiyorum, yemem." İnci neredeyse cırlar gibi konuştuğunda herkes gözlerini devirmişti.
"Yeme İnci." Özge en sonunda homurdanarak konuştuğunda İnci omuz silkti.
"Yemeyeceğim zaten." Dediğinde Ömer bir avuç çekirdek alıp yemeye başladığında herkes Ömer'in ardından çekirdek yemeye başlamıştı.
"Hatırlıyor musunuz?" Savaş sessizliği böldüğünde herkes ona baktı. Savaş herkesin dikkati onda olduğunu anladıktan sonra sözüne devam etti.
"Bir 10 yıl önce yine böyle çekirdek çitlerken Ali'nin her zaman yaptığı saçma esprilerine gülen Bahar dengesini kaybedip yere düşmüş ve elindeki içecek de üzerine dökülmüştü. O sıralar da hepimizin kavgalı olduğu bir çocuk vardı Yiğit. O Bahar'a yardım etmeye çalışmıştı da sırf Ali bu yüzden çocuğu dövmüştü." Dediğinde gülerek başımızı salladık.
"Bahar ve sakarlıkları. Yiğit Bahar'a platonikti ama bence. Hoş ondan sonra bir iki yıl gördük sonra hiç görmedik onları da."
"Ne oldu ki onlara?" Benim ardımdan Savaş soru sorduğunda herkes düşünmeye başlamıştı Yiğit'i hatırlamaya çalışır gibi.
"Ailesinin maddi sıkıntısı olmuştu o yüzden yazlığı satmak zorunda kalmışlardı." Dediğinde Ali tek kaşını kaldırıp Bahar'a baktı.
"He biliyorsun neden gittiğini yani. Nereden biliyorsun?"
"Gitmeden önce benimle konuşmak istemişti. O zaman söyledi."
"He konuştunuz yani ve bize söylemedin?" Savaş bir Ali'ye bir Bahar'a bakara konuşarak ortalığı kızıştırırken aynı zamanda çekirdek çitliyordu.
Savaş da az şerefsiz değildi he. Ortalığı karıştıran yengeler gibi ortalığı karıştırıp dedikoducu karılar gibi çekirdek çitliyordu bir de.
"Ya sevmiyordunuz çocuğu ki gidince hiç umursamadınız da. Ben de söyleyemedim. Söylersem kızacaktınız çünkü. Çocuk aklıyla korktum." Yerinde rahatsızca kıpırdanırken konuştuğunda kimse bir şey demedi.
"Hazır eskilerden konu açılmışken bir de şey vardı hatırlıyor musunuz? Hakan." Dediğimde hepsi başını salladı.
"Onlar da aynı Yiğitler ile o dönemlerde gitmişlerdi. Pek zaman geçiremiyorduk hepimizin dönmesine 1 hafta kala mı ne geliyordu onlar ama iyi bir çocuktu." Barış konuştuğunda başım onaylar manada salladım.
"O da birkaç sene önce sosyal medyadan bulmuş beni. Bana yazdı." Dediğimde Ömer ve Mustafa bana aynı anda bakıp konuştular.
"Ne dedi?" Dediklerinde hafif kaşlarım çatıldı.
Ömer kaşlarını çatıp Mustafa'ya baktığında kaşlarım tam manasıyla çatıldı.
Ne oluyordu buna gerçekten de?
"Onların taşındıkları sene biz daha geç dönmüştük ya o zamanlar size göre Hakan ile daha çok vakit geçirdim ben. Yani sizin Hakan ile geçirdiğiniz vakitten daha fazla vakit geçirdim. Annemler taşınmalarına yardım falan ettiler. Oradan adımı soyadımı hatırlıyormuş bulmuş. Ondan sonra aynı üniversiteyi kazandığımızı öğrendik, aynı okulun farklı bölümlerindeyiz yani. Yakın arkadaşız. Hazır konu açılmışken aklıma geldi. Selamı vardı sizlere. Hepinizi özlediğini söyledi." Dediğimde herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu ama Ömer hariç. Onun kaşlar az önceki kadar olmasa da hâlâ çatıktı.
"Bunu yeni mi söylüyorsun?" Bahar hafif bir sitem ile konuşunca gülümsedim.
"Unuttum hem daha dün geldim." Dediğim zaman gözlerini kıstığında öpücük attım.
"Demek Hakan ile yakınsın. Az çok hatırlıyorum Hakan'ı. Nasıl biri olmuş?" Ömer merakla bana bakarak konuştuğunda ona baktım.
"1 saniye fotoğrafını göstereyim." Derken işaret parmağımı havaya kaldırdım ve ardından telefonumun galerisine girip en son çekildiğimiz fotoğraflardan birini açtım masanın ortasına koyduğumda herkes telefona bakıyordu.
"Ulan kaç senelik arkadaşız bizimle fotoğrafın yok, Hakan'la var. Şaka mı?" Özlem kıskançlıkla konuştuğunda güldüm ve telefonun ekranını kapattım.
"Uzun zamandır buraya gelemedim ki en son geldiğimde telefonum da yoktu malum ama bu sene bol bol fotoğraf çekiniriz? Hakan'ı da merak ettiniz o yüzden gösterdim." Dedikten sonra göz kırptığımda gülümseyip başını salladı.
"Tamam affettim." Gülerek konuştuğunda ben de güldüm.
"Bu arada sizinle konuşmak istiyordu. Ne zaman konuşmak istersiniz?" Dediğimde Ömer elini ağzına götürdüğünde İnci'nin kaşları havalandı.
"Niye hiçbir zaman dedin?" Merakla sorduğunda meraktan havalanmış kaşlarımla yüzüne baktım.
O konuşma olayına hiçbir zaman mı demişti kendi kendine?
"Bir şey düşünüyordum ona." Dediğinde kaşlarım havalandı, yalan söylemişti çünkü o yalan söylerken elini saçına götürüp saçını arkaya yatırır ve gözlerini kaçırırdı, şu an da tam olarak onları yapmıştı.
"E şimdi konuşalım." Savaş ortaya atladığında başımı olumsuz manada salladım.
"Olmaz onun bütünlemesi vardı. O yüzden bu saatlerde ders çalışıyor olması lazım." Dediğimde başlarını salladılar.
"Biz tatildeyiz sürekli boşuz zaten o ne zaman boşsa ona göre ayarlayalım o zaman." Mehmet'in söylediğini herkes onayladığında Ömer rahatsızca yerinde kıpırdandı.
"Bir şey mi oldu? Rahat edemiyor musun? İstersen biraz yürüyebiliriz Ömerciğim." İnci Ömer'in koluna sarılırken konuştuğunda herkes onlara bakmıştı.
Allah'ım fenalık geçireceğim şimdi!
"İnci, böyle yakın temas sevmiyorum. Lütfen biraz mesafe koyar mısın araya?" Ömer koluna sarılı olan İnci'yi kolundan çekerken söylediği şeylerle İnci iyice bozulduğunda bakışlarımı Ömer'e çevirdim.
"Neyse ben kalkayım. Size iyi eğlenceler." İnci ayaklandığında herkes iyi günler diledi. Uzaklaştığı zaman masada hâlâ bir sessizlik hakimdi.
"Neyse annem erken gel demişti ben de kalkayım." Ayaklanırken konuştuğumda Mustafa da ayaklandı.
"Beraber gidelim istersen. Tek gitme." Dediğinde Mustafa'ya istemsizce tip tip baktım.
"Neden? Tek gidersem ne olur ki? Bir şey olmaz. Evin de evimin ters istikametinde kalıyor boş yere yolunu uzatma." Dediğimde Ömer ayaklanmıştı.
"Aysu doğru söylüyor kardeşim. Sen yorulma bizim de eve gitmemiz lazım zaten. Beraber döneriz."
Gökçen'e baş hareketiyle komut verdiğinde Gökçen de yerinden kalkmıştı. Ömer Mustafa'nın karşısına geçip elini omzuna koyduğunda hafif sıktığını elinin hareketinden gördüm.
"O zaman daha sonra tekrar görüşelim." Ömer eli Mustafa'nın omzunda masaya bakarak konuştuğunda anlamaz bakışlarımla ona baktıktan sonra ilk Gökçen ile göz göze geldim o da anlamaz bakışlarla ilk abisine sonra bana bakmıştı. Sırayla Özlem ve Bahar ile göz göze geldiğimde onların da bakışlarında anlamamazlık vardı. Ama Ayşe ile göz göze geldiğimde o gülümsememek için kendini kastığı yüzünden belli olsa da bakışlarında bir şeyler vardı. Kazanmışlık gibi bir şey vardı daha çok 'ben biliyordum' der gibiydi.
"Hadi gidelim." Ömer Mustafa'nın omzundan elini çektiğinde Gökçen ve biz de herkesle vedalaştık ve parktan uzaklaşmaya başladık.
"İyi misin?" Yürürken Ömer'e bakarak konuştuğumda başını olumlu manada salladı.
"İyiyim, ne oldu ki?" Dediğinde önüme döndüm.
"Bir şey olmadı, öylesine."
O konuşmanın ardından sessizlik olduğunda eve gelmiştik. Biz bahçeye girdiğimizde annemler evden çıkmış Ömerlerin evine ilerliyorlardı.
"En sevdiğim şey senden ayrılmadan hemen bize gelmen. Kanka ya sen temelli bizim evde yaşasana." Gökçen koluma girip beni evlerine yöneltirken konuştuğunda güldüm.
"Baban beni evlatlık mı alsın yani Gökçen?" Güldüğümden dolayı titreyen sesimle konuştuğumda başını olumsuz manada salladı.
"Yoo abim seni nikahına alsın." Dediğinde anında başımı ona çevirdim.
"Gökçen." Ömer ile aynı anda uyarır gibi konuştuğumuzda gözlerim Ömer'e döndü. Ömer kızaran yanaklarımdan bakışlarını gözlerime çevirdi.
"Tamam ya dalga geçtim. Siz de yani." Dediğinde bakışlarımı anca Ömer'den çekebilmiştim.
Tamam Ömer, korkma evlenmeyiz.
Hadi ben utandığım için dedim de... Neyse sen de ironisine olan muhabbeti bile mideni bulandırdığı için demişsindir. Sonuçta kim kardeşi gibi gördüğü bir kız ile arasında nikah dalgası geçsin ister ki, değil mi?
Allah'ım sinirlerime hakim ol.
Kapıya geldikten sonra içeri girdiğimizde ilk önce ellerimizi yıkadık ardından da hemen yemeğe geçtik. Büyükler kendi arasında konuşurlarken biz sadece karnımızı doyurduk ve muhabbete dahil olmadık.
"Ee, Aysu. Nasıl gidiyor? Ne var ne yok?" Sevda Teyze konuştuğunda tabağımdaki bakışlarımı kaldırıp ona baktım.
"İyi Sevda abla nasıl olsun. Okul ev derken öyle gidiyor işte." Diyerek cevapladığımda gülümsedi.
"Hayatında biri var mı?" Diye sorduğunda babam öksürmeye başlamıştı.
"Bu soruyu benim yanımda sormasan daha iyi olurdu sanki Sevda." Babam öksürmesi geçtiğinde konuşunca annem babama döndü.
"Neden Burak? Bizim kızımızın sevgilisi olamaz mı?" Annem sinirle konuştuğunda babam telaşla anneme döndü.
"Hiç alâkası yok güzelim. Sadece ben babasıyım ve bana sorarsan kızıma kimse layık değil. Ondan..." Dediğinde annem kaşlarını çatmaya devam ettti.
"Ben de babamın kızıydım babam senin hakkında öyle düşünseydi peki?"
"Haklı derdim yavrum. Çünkü ben sana layık değilim. Sen mükemmelsin. Sana da kimse layık değil." Dediğinde annemin gözlerinde eridiğini gördüm.
Babam işini biliyordu he.
Zeki adam.
"Sana da bir şey denmiyor." Annem homurdanırken tabağına başını eğmiş gülmemek için kendini sıkıyordu. Babam annemin bu hâlini tatlı bir gülümseme ile izlediğinde derin bir nefes aldım.
Beni babamın annemi sevdiği gibi seven birini bulmazsam gelin yüzüme tükürün. Bulacağım ulan , bulacağım! Ömrümün sonuna kadar Ömer'e aşık kalamam ya. Elbet birini bulacağım.
"Ben sorumun cevabını alamadım. Niye benim sorumu gömbürtüye gitmesine sebep oldun Burak?" Sevda Teyze çakma bir sinirle konuştuğunda gülümsedim.
"Yok Sevda Teyze." Dediğimde bana bakıp başını sallayarak gülümsedi.
"Güzel kızsın aslında." Dediğinde tebessüm ettim.
Yok işte Sevda Teyze. Yok yani. Olmadı, olmuyor sanırım da olmayacak.
Yalnız az önce bulacağım diyip şimdi olmayacak demem... Ben ve benim mükemmel kararlılık seviyem.
"Benim oğlumun da yok biliyor musun?" Sevda Teyze konuşmaya devam ettiğinde gülüşünün ve ses tonunun ardındaki ima içtiğim suyun genzime kaçmasını sağladığında öksürmeye başladım.
"Helal." Yanımdaki Ömer hafif sırtıma vurarak konuştuğunda yandan yandan ona bakıp tekrar Sevda teyzeye baktım.
"Senin oğlun da yakışıklı aslında Sevda. Bulurlar zamanla birilerini. Genç çocuklar sonuçta." Annem benim utandığımın farkına varmış olmalı ki söze atladığında minnetle ona baktım.
"Demek ki olay güzellik veya yakışıklılık değil. Zaman önemli , zaman." Babam annemin sözlerine ekleme yaptığında herkes başını sallayarak onaylamıştı.
Bu konuşmadan sonra büyükler kendi arasında muhabbet etmeye devam ettiklerini ben de bana alttan alttan sırıtan Gökçen'le göz göze gelmiştim. Gözlerimi kıstığımda daha da sırıttı.
"İyi misin?" Yanımdaki Ömer dirseğini masaya yaslayarak hafif bana yaklaştıktan sonra konuştu ve ardından bir kaşık yemek ağzına attı. Yemek yiyormuş gibi rol kesti yani.
"Evet." Dedikten sonra ben de ağzıma bir kaşık yemek tıktım ve hafif bir sinirle çiğnemeye başladım.
Yani konuştuğumuz görülse ne olur? Neden rol kesiyorsun ki sen? Hayır yani onlar bizim anne ve babalarımız. Sevda Teyze bizimle dalga geçiyor ciddi bile değil o? Bu kadar mı bir ihtimal dahilinde olmak istemiyorsun sen?
Ya bugün Ömer'in dediği her cümle niye bana batıyor ya? Sanırım regl olacağım.
Herkes karnını doyurduğunda masayı topladık. Büyükler salona geçerken Gökçen ile ben Gökçen'in odasına Ömer ise kendi odasına gitti.
Gökçen benim ardımdan odaya girdikten sonra kapıyı kapattığında ona baktım.
"Kız gecesi yapmaya ne dersin?" Dediğinde kocaman gülümsedim ve hevesle başımı salladım.
"Tabii ki de evet derim."
O zaman kız gecesi başlasın bakalım!
BÖLÜM SONU...
Kız gecesi başlasın o zamaaaaan.
Görüşmeyeli nasılsınız? İyi misiniz?
Bu bölüm halkında düşünceleriniz neler? Bölümü beğendiniz mi?
En çok hangi sahneyi beğendiniz?
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın benim minik tatlı eriklerim. |
0% |