Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 6 EKİM 2024...

 

11. BÖLÜM;

 

"O zaman eğer ben kazanırsam ,ki eminim ben kazanacağım, sen de benim kapıma köle olup seni affedene kadar her dediğim şeyi yapacaksın Erim." Dediğimde yutkundu.

 

Sırıttım ve boks pistine ilerleyip çıktığımda Erim elindeki bandajla geldi, benimkileri bana uzattığında aldım.

 

"Yardım ede-" cümlesini bitirmesine izin vermeden sağ elime hemen bandajı bağladığımda kaşları havalanmış bana bakıyordu.

 

"Kendimden emin olmasam sence sana meydan okur muyum Erim?" Gözlerinin içine bakarak konuştuktan sonra sol elime de bandajı bağlayıp ona baktım.

 

"Kural var mı?" Diye sorduğumda sırıttı.

 

"Yok."

 

"İyi, sen bilirsin. Ama mızıkçılık yapacaksan kural koyalım."

 

"Ben mızıkçılık yapmam ama senin yapmayacağından emin değilim. Asıl sen mızıkçılık yapacaksan kural koyalım güzelim. Kapışmamız bitince tırnağım kırıldı , canım yandı, yenildim diye ağlama da." Dediğinde dilimi dudağımda gezdirdim ve güldüm.

 

"Kimin ağlayıp ağlamadığını göreceğiz." Konuştuğumda yarım ağız sırıttı.

 

"Aynen." Dediğinde ellerine bandajı sarmıştı.

 

Ellerimi birbirine sürtüp biraz ısınma hareketi yaparken o da ısınma hareketleri yapmaya başladı.

 

"O zaman başlayalım." Boynumu esnettikten sonra konuştuğumda başını salladı ve yerinde hafif hafif zıplamaya başladı.

 

Sol ayağımı öne atıp sap ayağımı geriye attım ve ellerimi yumruk yapıp çenemin altına yakın yerde tuttum.

 

Hafif zıplaya zıplaya çevremde dönerken hareketlerini kestirmek amaçlı yerimde hafif zıplarken onu izledim.

 

"Ne oldu Defne?" Dediğinde sırıttım.

 

"Bir şey olduğu yok." Dedikten hemen sonra sol ayağımı iyice yere bastıktan sonra sağ bacağım ile sol tarafımda olan Erim'e dönerek tekme attım.

 

Ayağım tam burnunun ucundan geçerken şaşkınca bana baktı. Bilerek vurmamıştım. Bu onun için bir tehditti.

 

"Tehdit ha?" Tek kaşını kaldırarak soru sorduğunda güldüm.

 

"Evet, bir sorun mu var?" Dediğimde bana doğru hareket yaptı ve sol kolumu tutmaya yeltendiğinde eline yumruk attıktan sonra hemen geri gittim.

 

Dudağını yalayıp gözlerini kıstığında aniden üstüne yürüyüp kendisine korumasına izin vermeden seri şekilde karnına yumruk attım.

 

İnleyerek yere eğildiğinde derin bir nefes aldım.

 

Oh , içimin yağları eriyor. Oh olsun!

 

Eğikken aniden belimden tutup beni yere attıktan sonra üstüme çıktığında gözlerimi kıstım.

 

"Pes mi?" Dediğinde güldüm.

 

"Hemen mi?" Diyip bacaklarımı seri şekilde hareket ettirdim ve dengesini bozup yanıma düşmesini sağladıktan sonra ayağa kalktım.

 

Erim de hemen ayağa kalktığında ellerini aynı benim gibi yumruk yaptı ve karşıma geçti.

 

Sanırım artık beni ciddi bir rakip olarak görüyordu.

 

Eh iyi, maça renk geliyordu desenize.

 

Sağ yumruğunu bana doğru savurduğunda yere eğilip yumruğundan kurtuldum ve elini tutup çevirdikten sonra arkamı döndüm ve omzumun üzerinden kolunu tutarak Erim'i yere fırlattım.

 

İnlediğinde sırıttım.

 

"Ne oldu canım, tırnağın mı kırıldı?" Dediğimde gözlerime bakıp ayağa kalktı ve üzerime koşup beni belimden tuttuğu gibi yere attıktan sonra karnıma doğru yanlamasına uzandı ve bütün gücünü karnıma verdi. Bu hareketi nefes almamı zorlaştırmıştı ki amacı da nefes almamı zorlaştırıp pes etmimi sağlamaktı.

 

Ama bu hareketi yaparken ellerimi tutmaması büyük bir aptallıktı.

 

Elimi saçına atıp kafasını kaldırdım, başını çok sert olmayacak ama sersemlemesine sebep olacak derecede yere çarptığımda inledi ve elimi tuttu.

 

Erim elimi tuttuktan sonra üzerimden hafif duğrulduğunda tırnaklarımı eline geçirip ellerinden ve diğer elimi yasladığım karnının yanından güç alarak kendimi yukarıya doğru ittim ve ardından karnının altında kalan dizimi kaldırıp karnına geçirdim.

 

İkinci aptallıkta üzerimdeki gücü hafiflemişken elimi tutmaktı.

 

Attığım darbeyle kendini yana atıp karnını tutarak bana baktığında yerden destek aldım ve ayağa kalktım.

 

"Oha." Kuzey'in hayret dolu mırıltısını işittiğimde sırıttım.

 

"Ay bebeğim, canın mı yandı?" Dalga geçer bir tonda konuştuğumda ayağa kalktı ve karşıma geçtiğinde sırıttım.

 

O lafları sana yedireceğim ve kazanıp canına okuyacağım Erim.

 

Dudaklarını yalayıp bana yumruk savurmaya başladığında kendimi savunmak için yumruklarından seri şekilde kaçtım.

 

Durduğunda ben de aynı şekilde ona yumruklarımı savurduğumda o da benim gibi yumruklarımdan kaçtı.

 

10-15 dakika bu şekilde aynı hareketleri yaptıktan sonra Erim kaybetmesine benim ise kazanmama sebep olan o hareketi yaptı.

 

Hızla bana doğru gelirken elimi tutmak için elini uzatmıştı ki sola doğru kaydım, kayarken elini tuttum ve hemen büküp arkasına geçtim. Arkasına geçer geçmez diz kapağının arkasına tekme atıp diz çökmesini sağlarken kolunu biraz kıvırdım. Bu hareketim inlemesine sebep olduğunda güldüm ve boşta kalan elimi sol omzuna koydum.

 

"Pes mi?" Dediğimde ses çıkartmayınca sol elini tutan sol elimi sıkıp kolunu biraz daha büktüm ve eş zamanlı olarak sağ elimle tuttuğum omzunu sıktım.

 

"Tamam, pes. Kazandın." Dediğinde sırıtarak onu serbest bıraktım ve karşısına geçip elimi uzattım.

 

Elimi tutup kalktığında sırıttım ve elimi elinden çekip omzuna koydum.

 

"Yeni işin hayırlı olsun köle. Şimdi gidiyorsun bana karam, karamio, Dido, laviva ve kare bitter çikolata alıp geliyorsun." Cümlemi bitirdikten sonra yanağından makas alıp ringden indim.

 

"İşte benim arkadaşım ya, nasıl da pes ettirdi ama." Diyen Atakan'a güldüğümde boynumun sağ tarafında hissettiğim dokunuşla yutkundum ve boynumdaki yaraya dokunun kişinin elini kıvırdım.

 

Kolunu kıvırdığım Aras acıyla inlediğinde hemen kolunu bırakıp ona döndüm.

 

"Özür dilerim, refleks oldu. Ben özür dilerim Aras. İyi misin?" Mahçup bir şekilde konuştuğumda elini tutarak bana bakıyordu.

 

"İyiyim." Dediğinde kaşlarını çatarak yarama bakmaya başladığında yutkundum.

 

Yara değil daha doğrusu oradaki çok ince olan ize bakıyordu.

 

Hayatımda koca bir yara açan ama bedenimde sadece silik bir iz olarak kalan o yara...

 

Gözlerini gözlerime çevirdiğinde gözlerimi sakince kapatıp açtıktan hemen sonra dudaklarımı oynattım.

 

"Sonra." Kısık ses çıkarmadan sadece dudaklarımı oynatarak söylediğim kelime başını sallamasına sebep olmuştu.

 

"Güzel dövüşüyorsun." Konuşan Güney'e başımı çevirdim ve sırıttım.

 

"Ne sandın paşam tabi ki de güzel dövüşüyorum." Dediğimde güldü.

 

"Peki, ne zamandır dövüşüyorsun, ne zaman öğrenmeye başladın?" Sorduğu soruyla derin bir nefes aldım.

 

"Hayatta kendini , kendinden başka kimsenin korumadığını öğrendiğim zamandan sonra başladım. O zamandır da dövüşüyorum." Dedim gülümseyerek sonra da göz kırptım.

 

Hayatta insanı kendinden başka kimse korumazdı ve ben bunu acı bir şekilde tecrübe etmiştim.

 

Başımı ringde durmuş bizi dinleyen Erim'e çevirdim.

 

"E, Erim niye hâlâ buradasın? Nerede benim çikolatalarım." Dediğimde homurdanarak spor salonundan çıktı.

 

Ardından gülerek sandalyelerden birinin üzerine bıraktığım hırkamın yanına gittim.

 

"Siz burada duracak mısınız bilmiyorum ama ben çok terledim terimi atmak istiyorum. O yüzden haydin eyvallah. Ben yıkanan kadar bir yere gitmeyin." Son cümlemi Şule ve Atakan'a söylediğimde Şule başını sallamış Atakan ise eliyle beni baş parmağını yukarı kaldırarak onaylamıştı.

 

Spor salonundan çıkıp odama gittim ve hızla bir duş aldıktan sonra banyodan çıktım ve giyinme odama gittim.

 

Üstüme herhangi bir eşofman takımımı giydikten sonra banyoya geri gittim , yarım yamalak saçlarımı kuruttum ve salık durmasına izin verdim.

 

Odamdan çıkıp salona gittiğimde Kuzey babama bir şey izletiyordu.

 

"İşte şampiyon geldi." Emir ben odaya girer girmez konuştuktan sonra ıslık çalıp alkışladığında güldüm.

 

"Maçınızı izletiyordu Kuzey'de tam bana kızım. Gel beraber izleyelim. Bakalım nasıl kapışmışsınız." Babam konuştuktan sonra kolunu bana doğru uzatınca yanına gidip Kuzey'i ittim ve babamın kolunun altına girdim.

 

"Yavaş gel güzelim." Kuzey homurdandığında ona baktım.

 

"Bir şey mi dedin? Anlamadım da." Tek kaşımı kaldırarak konuştuğumda sırıttı ve göz kırptığında kaşlarımı çattım.

 

Bu adam daha bu sabah bana laf atmıyor muydu Bartu'yla? Ne oluyoruz ulan? Erim bir bu iki. Ne oluyor? Dönme dolap bile böyle dönmemiştir kardeşim.

 

Telefondan videoyu açıp babama uzattığında başımı babamın göğsüne koyup videoyu izlemeye başladım.

 

Video bittiğinde babam bana gurur duyduğunu belli eden bir yüz ifadesiyle baktı.

 

"Aferin kızım. Kendini koru böyle. Gurur duyuyorum seninle." Dediğinde gözlerim doldu.

 

Bu yaşıma kadar kimse benimle gurur duymamıştı. Birinin seninle gurur duyduğunu bilmek çok güzel bir hismiş.

 

Hemen babama sarıldığımda o da bana sarıldı.

 

"E tabi gurur duyacaksın baba, hem güzel hem becerikli hem de kendini koruyan bir kızın var. Kardeşim bana çok benziyor. Ben de çok yakışıklıyım ve çok becerikliyim. Her konuda. Kardeşim ne kadar da abine yani bana benziyorsun sen." Güney konuşmaya başladığında babamdan ayrılıp onu dinledim. Sözü bittiğinde kendimi tutamayıp kahkaha attığımda odadakiler de bana eşlik etmişti.

 

Odaya Erim elinde poşetle girdiğinde kocaman gülümsedim.

 

Çikolata yiyeceğim oğlum manyak mısınız tabiki de sevineceğim.

 

Ellerimi poşete doğru uzattığımda Erim bu hareketime güldü ve poşeti kucağıma koyduğunda hemen poşetten bir tane laviva aldım ve babama uzattım.

 

"Çikolata yer misin yakışıklı?" Diyip göz kırptığımda salonda ikinci bir kahkaha dalgası olmuştu.

 

"Babana da yavşamazsın be güzelim." Güney tekrar konuştuğunda ona döndüm.

 

"Dedi annesine yavşayan oğlan." Dediğimde sırıttı.

 

"Ah bebeğim, nasıl da belli ediyor benim kardeşim olduğunu." Konuştuğunda gülerken başımı sağa sola salladım ve çikolatayı babama uzattığımda istemediğini belli eder gibi omzu silktiğinde başımı Emir'e çevirdim.

 

"Yavrum, kaybedenin mallarını yememe yardımcı olmak ister misin?" Sırıtarak konuştuğumda hemen ayağa kalktı.

 

"Büyük bir zevkle yavrum." Benim gibi yavrum dediğinde güldüm ve koltukta ona yer açtığımda hemen yanıma kuruldu.

 

Çikolataların yarısını yemiştik ki poşet bir anda kucağımdan alınınca kaşlarımı çattım.

 

"Hey ne oluyor?" Başımı elinde çikolata poşetim olan Kuzey'e çevirdim.

 

"Güzelim çok çikolata yemek zararlı, yeter o kadar yediğiniz." Dediğinde kaşlarımı çattın.

 

"Sana ne ya doktor musun sen? Ver poşetimi."

 

Salakmışım ve saçma bir şey demişim gibi yüzüme bakarken konuştu "Evet doktorum."

 

"Haaaa, evet sen doktordun ama bu gerçek benim yediğim çikolata sayısına karışma haddini sana vermiyor." Dedikten sonra ellerimi açtığımda poşetin ağzını bağladı ve Lodos'a verdiğinde kaşlarımı çattım.

 

Heh yiyorsa Lodos'tan iste Defne. Hadi.

 

"Şeker komana girmeni istemeyiz güzelim."

 

"Güzelim diyip diyip durma ıslak yosun." Dediğimde Emir ve Erim kahkaha atarken Kuzey kaşlarını çatıp yüzüme baktı.

 

"Islak yosun?" Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

"Gözlerinin yeşili yosunun rengine benziyor. Bu hayatta en gıcık olduğum şeylerden biri denizde ayağa değen o ıslak yosunlar ve sen de beni bu eve geldiğimden beri gıcık ettiğini düşünürsek tam senlik bir lakap. Hoş ben denize girmeyi de sevmem ama Neyse poşetimi istiyorum." Dediğimde Kuzey hiçbir şey demeden koltuğa oturduğunda Lodos konuştu.

 

"Kuzey haklı şeker komasına girmeni istemeyiz. O yüzden yeter o kadar yediğin çikolata." Dediğinde bu sefer dayanamadım ve konuştum.

 

Sanki son 10 dakikadır konuşmuyormuş gibi dayanamayıp konuştum demem...

 

"Ya siz ben bu eve geldikten beri beni sinir etmek için uğraşmış hatta başarmış ve önyargıyla yaklaşmışken çok merak ediyorum bir anda ne oldu da bu kadar ilgili oldunuz acaba? Size ne ya yediğim çikolata sayısından. Ver poşetimi." Dediğimde Lodos dişlerini sıkmıştı.

 

"Vermiyorum, gel al." Sesi sert çıktığında yutkundum.

 

Vay pislik Kuzey, bir eksi puan daha aldın oğlum benden. Korkup yaklaşamayayım diye verdin değil mi Lodos'a poşeti. Çok doğru bir karar. Ama ben ve benim inatçı ruhum korkumu hiç önemsemez. Zaten başıma ne geldiyse şu inatçı manyak ruhumdan dolayı geldi. Kimseye boyun eğmemekten geldi.

 

Başımı Kuzey'e çevirdim ve konuştum.

 

"Korkacağımı düşündüğün için poşeti Lodos'a verdin değil mi?" Dediğimde sırıtarak başını salladı.

 

"Ama yanıldın canım." Dedikten hemen sonra hıçkırdım.

 

"Yani yanıldın çünkü ben o poşeti alırım." Der demez Lodos'un elinden poşeti kapıp kaçtığımda içerden kahkaha sesleri geliyordu.

 

Rezil oldum ulan. Yav onu boş verin de Lodos böylece ondan korktuğumu anladı.

 

Aras'tan değilse bazen sendromumu unuttuğumu ben de düşünmeye başlıyorum ha.

 

Ulan mal, hıçkıracağını bile bile niye yalan söylüyorsun? Al işte öğrendi.

 

Odama çıktığımda poşeti yatağımın altına koyduktan sonra odamdan geri çıktım ve hoplaya zıplaya merdivenlerden inmeye başladım.

 

Niye mal gibi merdivenden indiğimi ve asansörü kullanmadığımı sormayın çünkü ben de bilmiyorum.

 

Merdivenden inerken duyduğum sesler ile durdum.

 

Sesler Kuzey'in odasından geliyordu.

 

Sessiz bir şekilde merdivenden aşağıya doğru sarkıp konuşmaları dinlemeye başladım. Şimdi birkaç adım atsam beni görür ya da adım seslerimi duyarlar o yüzden en iyisi merdivenin korkuluğundan sarkmak. İnşallah kafa üstü yere çakılmam, amin.

 

"Niye Defne'ye bilerek kaybettin Erim?" Lodos konuştuğunda kaşlarımı çattım.

 

Bilerek mi kaybetti? Hadi lan oradan. Ben kendi emeğim ve gücümle yendim onu.

 

"Hani affetmesini istemiyorsun diye kaybettin diyeceğim de öyle bir şey isteseydin iddian seni affetmesi olmazdı." Bu sefer Kuzey konuştuğunda kaşlarımı çattım.

 

Ulan bu cidden bilerek mi kaybetti? Manyak mı bu? Onu boş verin de ben kendi emeğim ile kazanmadım mı yani?

 

"Defne beni affetsin istiyorum tabiki. Ama Defne de gururlu. Sizin gibi. Sizin kadar gereksiz bir aşırılığı yok gururunun anladığım kadarıyla ama gururlu işte. Eğer kazanırsam ve beni öyle affetmek zorunda kalsaydı bana çektirmediği için içi rahat olamayacak ve belki de bana karşı hiç çok samimi olmayacaktı. En azından şimdi çektirirse içine sinerek affeder beni. Emir'i bile ne kadar bekletti ki pek bir şey de yapmadı Emir. Anladınız mı?" Dediğinde nefesimi tuttum.

 

Yaaaa şapşik, içime sinerek affedeyim diye mi kaybetti yani?

 

Neyse bu ona çektireceğim gerçeğini değiştirmiyor. Canına okuyacağım. NİHAHAHAHAHHA , kötü kadın kahkahası.

 

"Peki siz nasıl affettireceksinizi kendinizi? Yoksa şu saçma sapan gereksiz gururunuz ile ilk nasıl karşıladıysanız aynı şekilde mi davranacaksınız kıza? Saçmalayın. Sakin öyle bir şey yapmayın. Ne yaşadı bilmiyorum ama kızı tüketmişler. Aras boynundaki o silik ize dokunduğunda nasıl beti benzi attı siz de gördünüz. Kim bilir ne hatırladı da öyle oldu. Oradan kurtulmuşken daha fazla yakmayın canını." Erim bir kez daha konuştuğunda yutkundum. Gözlerimin dolmasına engel olamazken bir yandan da tebessüm ettim.

 

İyi hepsi pişman olmuş. Hoş zaten benim gibi tatlı, güzel ve zeki birine karşı öyle davrandıkları için pişman olmamaları garip olurdu.

 

Derin bir nefes alıp gözlerimi sildikten sonra pata küte aşağıya inerken Erim'e bağırmaya başladım.

 

"Erim, köle neredesin?"

 

Lodos , Kuzey ve Erim odadan çıktığında sırıtarak onlara ve Erim'e baktım.

 

"Heh buradasın. Bana kahve yapsana ya." Dediğimde ellerini ceplerine soktu.

 

"Ayşe Hanım'a söylerim yapar." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Oldu, Ayşe abladan isteseydim ona söylerdim. Senden istiyorum ki sana söylüyorum. Sen yapacaksın. Hadi köle mızıkçılık yapma. Hadi." Sırıtarak bir şey demesine izin vermeden arkamı dönüp merdivenden yine pata küte inmeye başladığımda arkadan onların da geldiğini belli eden sesleri duydum.

 

Ayşe Hanım kim mi? Bizim mutfakta çalışan abla. Ayşe abla ve kızı Esma beraber yemek yapıyor. Valla elleri de çok lezzetli.

 

Salona gittiğimde Güney ve Emir'in dizi izlediğini gördüm.

 

"Şu Ozan var ya şu Ozan. Mal ha." Emir konuştuğunda ona baktım.

 

"Ah! İlhancığım mı var? İlhan yavrum bırak onu bana gel." Anne ve babamın odada olmamasının rahatlığıyla konuşarak koltuğa oturduğumda Emir bana tuhaf bir şekilde bakıyordu.

 

"Kim kime geliyor lan?" Dediğinde kafasına yastığı fırlattım.

 

"Sus pis civciv. İlhancığım ile arama girme." Dedikten sonra kanal değiştiğinde kaşlarımı çattım ve kumanda elinde olan Güney'e baktım.

 

"Abinin yanında niye adama sulanıyorsun? Diziden soğudum." Dediğinde güldüm.

 

"Diziyi zaten bok etmişler ben İlhan bebeğime yavşadım diye mi soğudun yani. Aç ya bir gözümüz gönlümüz şenlensin." Ben konuşurken Lodos ve Kuzey'de içeriye girmişti.

 

"Açmıyorum başka bir şey izleyeceğiz." Dediğinde omuz silktim.

 

"İyi açma."

 

Sonuçta telefon diye bir icat var. Ehehehehe.

 

"Ne izliyoruz?" Kuzey konuştuğunda koltukta iyice yayıldım.

 

"Hızlı ve öfkeli 9 internete düşmüş onu izleyelim." Erim elinde kahvem ile içeri girdiğinde ona baktım.

 

"Siz zengin değil misiniz oğlum, internete düşmesini falan mı beklediniz? Hadi ben beklesem neyse de." Dediğimde Lodos konuştu.

 

"Sen de zenginsin Defne" dediğinde ona baktım.

 

"Aaaaa evet. Oha ben de artık zenginim."

 

Jetonum yeni düştü arkadaşlar. Ben artık zenginim lan gerçekten de. Şaka gibi.

 

"Hızlı ve öfkeli 9 izleyelim işte." Erim kahveyi bana uzattığında elindeki Nescafe kupasındaki kahveye baktım.

 

"Neli bu?"

 

"Şekerli." Dediğinde elimle kupayı ittim.

 

"İlk olarak ben kahve, çay gibi içecekleri şekerli içmem. İkinci olarak ne tür bir kahve istediğimi sormadan kahve yapmışsın ve yanlış kahveyi yapmışsın. Bunu içen başka birine ver ve bana sade türk kahvesi yap canım." Cümlemi bitirdikten sonra göz kırptığımda derin bir nefes aldı.

 

Canına okuyacağım dedim ben.

 

Elimdeki kahveyi Emir'e verip odadan çıktığında sırıttım ve Emir'e göz kırptım.

 

"Eyvallah abla." Dediğinde kıkırdadım.

 

"O zaman hızlı ve öfkeli izliyoruz?" Güney onaylanmak ister gibi konuştuğunda başımı salladım.

 

"İzleyelim." Dediğimde bana baktılar hafif şaşkın bir şekilde.

 

"Sen sıkılma? Ne bileyim romantik film falan izlemek istemez misin? Sen kızsın ya " Kuzey konuştuğunda gözlerimi devirdim.

 

"Kızlar romantik erkekler aksiyon izler diye bir kural mı var ? Ben romantik-komedi de izliyorum komedi de izliyorum korku da izliyorum aksiyon da izliyorum. Hızlı ve öfkeli serisini de izledim. 9'u da izlemek istiyorum. Bitti mi kafandaki sorgulama işlemi?" Kuzey'e bakarak konuştuğumda sırıttı.

 

"Bitti güzelim." Dediğinde gözlerimi devirdim tekrardan.

 

Allah'tan güzelim deme de dedik ha. Kafasına buyruk gıcık.

 

Güney internetten Hızlı ve Öfkeli'yi açarken Erim'de gelmişti ve kahvemi verip başka bir koltuğa oturmuştu. Böylece film gecesi başlamış oldu.

 

BÖLÜM SONU...

 

Nasıldı peki bölüm? Ne düşünüyorsunuz Erim, Lodos ve Kuzey hakkında?

 

Peki Erim'in bilerek yenilmesi... Ah minnoş kalplim.

 

Ve fark ettiniz mi kendimi kitabıma koydum. Yapmazsam olamazdı. Benim kitabım tabiki de olacağım (neredeyse her kitabımda ben varım) dmdmfmfmdm

 

Oy vermeyi ve yorum atmayı, gelişmelerden haberdar olmak için beni takip etmeyi unutmayın.

 

Bu kızın hem Erik Ağacı'nı (yayımda olan kitabım) hem de Afotik'i okuması (hatırlamam lazım sdknşfşskd) ve bölüm yazması lazım ama yapamıyor... Keyifsizim bu konu yüzünden sdkşfskşdjfş

Loading...
0%