Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@yazarnunur

YAYIMLANMA TARİHİ; 6 EKİM 2024...

 

14. BÖLÜM;

 

Asaf'ın yüzüne bakarken gözlerimi kaçırdım ve bakışlarımı yere diktim .

 

"Tanışıyor musunuz?" Erim konuştuktan hemen sonra zil çalınca okula gitmek için hareketlendim.

 

"Zil çaldı derse geç kalmayalım." Diyerek hiçbirine bakmadan okula ilerledim.

 

Hoca ders anlatırken tahtaya bakıyordum ama görmüyordum, hocayı dinliyordum ama duymuyordum.

 

Bedenen sınıftaydım ama ruhen yoktum çünkü yeni yeni fark ettiğim şey canımı yakıyordu.

 

Asaf'ı hatırlamamın şaşkınlığı geçtiğinde fark ettiğim şey yakıyordu canımı.

 

Arda'nın Adar'ın kuzeni olması.

 

Adar gittikten sonra lise başlamıştı, Ardalar dokuzuncu sınıfın ikinci dönemi gelmişlerdi okula. Nasıl tanıştığımızı biliyorsunuz.

 

Adar'ın gitmesinin, Arda'nın benim olduğum okula nakil aldırması ve beni başkalarının eziklemesinden kurtarması bence hiç de tesadüf değildi.

 

Ben Adar'dan bahsetmiş hatta resimlerimizi bile göstermiştim onlara.

 

Biliyorlardı ve bana tek kelime dahil etmemişlerdi.

 

Yoksa Adar mı istemişti Arda'nın lise değiştirmesini? Çünkü eğer o istemeseydi ben Adarla fotoğrafımı Arda'ya gösterdiğimde şaşırırdı ama onun yüzünde mimik dahil oynamamamıştı.

 

İlk defa birileri tarafından gerçekten arkadaş olarak sevildiğimi sanmıştım. Desenize o da oyunmuş.

 

Zil çaldığında daldığım düşüncelerden çıkıp hemen ayağa kalktım.

 

Ardaların yüzünü görmek şu an isteyeceğim en son şey bile değildi.

 

Kırgın ve kızgın hissediyordum kendimi.

 

Emir'in sınıfına gittiğimde arkadaşlarıyla konuştuğunu gördüm ve yanına gittim.

 

"Abla?" Emir geldiğimi gördüğünde başını kaldırıp bana baktı.

 

"Bebeğim?" Gülerek konuştuğumda o da tebessüm etti.

 

"Ben ablamla bahçeye çıkıyorum." Arkadaşlarına bakarak konuştuktan sonra elini belime koyup benimle bahçeye çıktığında onu ön bahçeye değil arka bahçeye yönlendirdim.

 

Arka bahçeye pek gitmiyordu öğrenciler ve ben de Ardaları görmek istemiyordum. En iyisi arka bahçeye gitmek.

 

"Niye arka bahçeye geldik abla?"

 

"Boş ver bebeğim." Banklardan birine oturup başımı omzuna koyduğumda derin bir nefes aldı.

 

"İyi misin ablam?" Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"İyiyim ama değilim de Emir. Kafam karışık. O yüzden soru sorma olur mu ablacım?"

 

Sessiz kalarak beni onayladığında gözlerimi kapadım.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Zil çaldığında hızla çantamı alıp Ardalar sınıfa gelmeden çıktım.

 

Çıkışa geldiğimde babamı ve Lodos'u gördüğümde hızla babamın yanına gidip sarıldım.

 

Şu an babama sarılmak beni daha iyi hissettirirdi belki.

 

"İyi misin güzel kızım?" Babam saçlarımı öptükten sonra kısık sesle konuştuğunda hiçbir şey demedim.

 

İyi değildim, yalan söyleyip hıçkırmak istemiyordum. En iyisi susmaktı.

 

Her zaman olduğu gibi yine en iyisi susmaktı.

 

Babamın kollarından çıkıp omuzlarına tutundum ve parmak uçlarımda kalktığımda babam da hafif eğildi ve yanağını öpmeme izin verdi.

 

İki yanağını da öpüp topuklarımın üzerine indim.

 

"Lodos benimle konuşmak istiyormuş. Ne hakkında olduğunu biliyor musun?" Babama soru sorduğumda cevap vermeden Lodos araya girdi.

 

"Benden öğren Defne. O yüzden gidelim biz artık." Dediğinde ilk ona baktım sonra babama baktığımda başını sallayarak Lodos'u onayladı.

 

Lodos'un arabasına ilerleyip bindiğimde o da ses çıkarmadan binmiş ve arabayı çalıştırmıştı.

 

"Nereye gidiyoruz?"

 

"Gittiğimizde görürsün."

 

"Ne kadar sürecek?"

 

"10-15 dakikaya orada oluruz."

 

Aramızda soğuk bir konuşma geçtikten sonra başımı cama çevirip dışarıyı izlemeye başladım.

 

Bir süre sonra araba bir kafenin önünde durduğunda bakışlarımı Lodos'a çevirdim.

 

Bana bir şey demeden arabadan indiğinde ben de indim ve yanına gittim.

 

Yüzüme bakmadan kafeye doğru ilerlediğinde kaşlarımı çattım.

 

Ne oluyor be?

 

Kafeye girip oradan da bahçeye çıktı ve en kuytu köşede olan masaya oturduğunda çatık kaşlarımla yanına gittim.

 

İlk başta bana çok ön yargılı davranmış ve terslemiş olsa da öldürmezdi değil mi? Kuytu köşeye gitmeler falan. İşgillendim.

 

"Korkma, bir şey yapmayacağım. Sadece seninle konuşmak istiyorum." Yüzüme bakmadan bahçedeki küçük kuşlar için yapılmış süs havuzuna bakarak konuştuğunda çaprazındaki sandalyeye oturdum.

 

"Evet, ne konuşmak istiyorsun? Dinliyorum." Dediğimde derin bir nefes alış gözlerini bana çevirdi.

 

"Daha 28 yaşındaydım, deli gibi bir kızı seviyordum. Adı Asuman'dı. En mutlu olduğum zamanlarımda hep o vardı. Asuman benim için mutluluk ve huzur demekti." Derin bir nefes alırken gözleri dolmuştu.

 

Ne oluyor ulan? Bunları bana niye anlatıyor? Madem bu kadar seviyorsun git onun yanına.

 

"Niye bunu anlattığımı merak ediyorsundur şimdi. Sana soğuk ve mesafeli olmamın sebebi o çünkü." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Anlamadım?"

 

"İrem o zamanlar 15 yaşındaydı ve babamız yaşında bir adamla sevgili olmuştu. Bunu ben fark etmiştim. Telefonuna el koyup annemle babama anlatmıştım. Öyle olunca İrem'e ceza vermişlerdi. Telefonunu birkaç ay el koymak üzere benden almışlardı. Çok sinirliydi. Sürekli bizimle kavga ediyor, huzursuzluk çıkarıyordu. Bir akşam Erim, Emir, Kuzey, Güney ve ben sahile gitmeye karar vermiştik. Annem belki aramız düzelir diye İrem'i de peşimize takmıştı. Sahile giderken Asuman'ı da aldık yanımıza." Yutkundu ve derin bir nefes aldığında elleri yumruk olmuştu.

 

"Sahile geldik. Asuman ne kadar 28 yaşında olsa dahil 5 yaşında bir kız çocuğu gibiydi. Yetimdi. Yetimhanede büyümüştü ve çocukluğunu yaşayamamıştı , benim yanımda çocukluğuna dönüyordu 'Yaşayamadığım çocukluğu senin yanında yaşıyorum.' derdi hep. Neyse, sahile geldiğimizde bir pamuk şekerci görmüştü Asuman ikisine pamuk şeker almamı rica etmişti." Gözlerini açarken burukça tebesüm etti.

 

Beyazı kızarmaya başlamış gözlerini gözlerime dikti.

 

"Ben pamuk şeker almaya gitmişken Erim, Emir, Kuzey ve Güney dolaşmak için Asuman ve İrem'den uzaklaşmışlardı. İçim hiç rahat etmese de Asuman ile İrem'i yalnız bırakmıştım çünkü zaten görüş açımdan olacaklardı. Sorun olmaz sanmıştım." Dudaklarını yalayıp bakışlarını ellerine çevirdi.

 

"Pamuk şekeri yaptırırken sahil kenarında olan hareketlilik dikkatimi çekti. İrem ile Asuman sahilin kenarına gitmişlerdi. Asuman'ın arkası bana dönüktü sağında da deniz vardı, İrem ise Asuman'ın tam karşısındaydı. Ben onlara baktığımda İrem başını kaldırıp bana bakmıştı ve ani bir şekilde Asuman'ı itmişti." Dolan gözlerinden bir yaş aktığında bu hikayenin sonunu anlamıştım.

 

"Gözlerimin içine baka baka Asuman'ı itmişti ve Asuman denize düşmüştü. O andan sonra ne olduğunu tam hatırlamıyorum. Nasıl oraya koştum? Nasıl suya atladım? Nasıl Asuman'ı sudan çıkardım? Hastaneye nasıl gittik? Hiçbir şeyi tam hatırlamıyorum ama Asuman'ın ölüm sebebini hiç unutmuyorum." Bakışlarını bana çevirdi.

 

"Boğuldu." Sanki biri tarafından bıçaklanıyormuş da onun acısını çekiyormuş gibi bir şekilde konuştu.

 

"Asuman yüzme bilmezdi ve İrem onu ittiğinde dengesini sağlayamamış başını betona çarpmıştı. Bilinci de gidince ben yanlarına gidip onu o kararmış denizden çıkarana kadar ciğerleri suyla dolmuştu."

 

Sustuğunda konuşamadım. Şaşkın gözlerimi yüzünden ayıramıyordum ne diyeceğimi bilemiyordum.

 

Bu azımsanacak bir acı değildi. Bu çok kötüydü...

 

"Ben-"

 

"Senin bir şey demene gerek yok. Bunu anlattım çünkü benim sevdiğim sandığım kız kardeşimin benden her şeyimi nasıl aldığını öğren istedim. Bunu anlattım çünkü kız kardeşin bende açtığı yarayı bil istedim. Bunu anlattım çünkü sana çok saçma bir şekilde sert davranığım için af dilemeye yüzüm yokken bari neden böyle davrandığımı bil istedim."

 

Söylediği şeylerle yutkundum. Derin bir nefes aldı.

 

"Senden af dilesem dahil bana karşı kızgınlığın ya da öfken geçmeyecek biliyorum. Bana acı ve bu acıman bana karşı kızgınlığını örtsün diye anlatmadım bunları. Sadece sen geldiğinden giden kız kardeşim canımı yeterince söküp almışken sen de onun gibi daha fazla canımı alma istedim. Evet bu sana göre ön yargı ama bana göre kendini koruma iç güdüsüydü. Bilemezsin. Sana beni affet diyemem ama zamana bırak diyebilirim. Zaman çoğu şeyin ilacıdır. Belki bana karşı kızgınlığına merhem olur." Dediğinde yutkundum ve gözlerimi kırpıştırdım.

 

Gözlerimi gözlerine diktim. Gözlerinde dediklerinde samimi olduğunu gördüğümde yutkundum.

 

"Üzüldüm."

 

"Üzül diye anlatmadım. Bil istedim." Dediğinde başımı salladım.

 

"Buraya seni getirmemin sebebi de şu. Burası Asuman'ın işlettiği kafe." Cümlesini bitirdiğinde şaşkınca etrafına baktım.

 

Sanki daha bir hüzünlü gelmişti kafenin içi.

 

İkimiz de sessiz bir şekilde otururken ben Lodos'un dediklerini düşünürek çevreyi incelerken Lodos'da bana bakıyordu.

 

İkimizin sessizliğini bozan şey Lodos'un telefonunun çalmasıydı.

 

"Efendim baba." Telefonu açıp hemen konuştuktan sonra susup babamdan cevap gelmesini bekledi.

 

"Tamam, geliyoruz." Bana bakarak konuştuktan sonra telefonu kapadı ve ayaklandı.

 

"Yemek masasını hazırlamaya başlamışlar. Hava da kararmaya başladığı için eve çağırıyor." Dediğinde ayağa kalktım.

 

Yan yana yürürken ellerini cebine soktu.

 

"Eee, sen anlat. Sen ne yaptın o evde?" Dediğinde buruk bir şekilde gülümsedim.

 

"Çokça dayak yedim, tacize uğradım, dışlandım, tecavüze uğramaktan kıl payı kurtuldum, aşık oldum, sevdiğim adamdan babam onu kullanmasın diye ayrıldım. Kısacası mükemmel (!) zamanlar yaşadım o evde." Dediğimde adımları durmuştu.

 

Durmasını aldırmadan hiçbir şey dememişim gibi arabaya ilerledim.

 

Ne sanmıştı ki? O evde gerçekten de mutlu olduğumu falan mı? Hem üstünkörü söylediğim bu gerçekler onu böyle etkilediyse her şeyi öğrendiği zaman ne yapacaktı?

 

Ben bunlarla yaşamayı öğrenmiştim, o da öğrenirdi.

 

"Yalan?" Dediğinde ona baktım.

 

"Yalan söyleseydim hıçkırırdım."

 

Derin bir nefes alıp elimi kapının kulbuna attım.

 

"Hadi çok acıktım eve gidelim. Ha bu sırada, az önce dediklerimi anne babama söyleme. Hazır mutlu olmuşken tekrar mutsuz olsunlar istemiyorum. Zamanı gelince öğrenirler." Dediğimde yanıma gelmiş ve arabanın kilidini açmıştı.

 

"Hepsini anlatıcak mısın?"

 

"Kim bilir?"

 

Verdiğim cevaptan sonra bir süre durdu ama bir şey demedi ve arabaya bindi.

 

Ben de arabaya bindikten sonra çalıştırdı ve kısa bir süre içinde eve geldik.

 

Kapıdan girdiğim zaman burnuma dolan kokuyla derin bir nefes aldım.

 

Yemek odasından çıkan annem hemen yanıma geldi.

 

"Hemen üstünüzü değişin elinizi yıkayın gelin." Annem ikimize hitaben konuşunca koşa koşa asansöre bindim. Lodos da asansöre binince kat düğmesine bastım.

 

Odamın olduğu kata gelince indim ve yine koşa koşa odama gittim. Hızlı bir şekilde giynip elimi yıkandıktan sonra yemek odasına indim.

 

"Çok acıktım." Masada Erim ve Emir'in arasına oturduktan sonra konuştuğumda Lodos'un masada olduğunu fark ettim.

 

O kadar da hızlı hazırlanmıştım. Bu adam ne ara geldi ya. Işık hızıyla yaşıyor sanırım mübarek.

 

"O zaman hemen başlayalım." Babam gülerek konuştuğunda başımı hevesle salladım ve yemek yemeye başladım.

 

Şu hayatta en güzel şeylerden biri yemek yemektir arkadaşlar. Yiyin ama bir sınırı olsun. Her şeyin fazlası zarardır çünkü.

 

Yemek bitip masadan kalktıktan sonra salona gittik.

 

Koltukta oturan Güney abimin yanına oturup başımı göğsüne yasladım.

 

Hepimiz sessiz bir şekilde televizyon izlerken annemin boğazını temizleme sesiyle ona döndük.

 

"Kızım artık baba tarafı ve aile dostlarımızla tanışman gerektiğini düşündüğümüz için bir karar aldık. Bu hafta aile dostlarımızla bir yemek düzenleyeceğiz onlarla bu hafta tanışacaksın. Baba tarafıyla da sınavların başlamadan tanış diye bir dahaki haftaya okuldan izin alacağız ve Kastamonu'ya gideceğiz." Dediğinde şaşkınca yüzüne baktım.

 

Bu hafta aile dostları bir dahaki hafta da baba tarafıyla mı tanışacaktım ben şimdi?

 

Ben Arda'yla yüzleşmemek için ondan kaçıyorum ne demek aile dostlarıyla aynı yemek yemek. Onu geçtim Adar'ın ailesi aile dostumuz. Ben 3 sene sonra onları görmek için hiç hazır değilim ki...

 

BÖLÜM SONU...

 

Ehehehehe enişte Bey'in gelmesine bir bölüm kaldı (eğer bir değişiklik olmazsa).

 

Ay heyecan yaptım.

 

Yalnız ben deli gibi Lodos ve Asuman'ın hikayesini yazmak istiyorum. (istiyormuşum yani o zamanlar ama bir düşününce hâlâ istiyorum. Güzel olurdu aslında ama yazılmayı bekleyen sürüyle kurgum olunca çok arkada kalıyor bu istek maaalesef ki dsşknfşds)

 

Neyse bölüm nasıldı?

 

Beğendiniz mi?

 

Beğendiyseniz eğer oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın lütfeeen.

 

Kendinize iyi bakııın.

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeee.

Loading...
0%