Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@yazarnunur

Yayımlanla tarihi; 8 Ekim 2024...

 

17. BÖLÜM;

 

"Naklimi buraya aldırdım. O yüzden okul ortasında döndüm." Ares konuştuğunda başımı hızlı bir şekilde ona döndürdüm.

 

Dönmüş müydü yani? Ama niye?

 

Şaşkın bakışlarımla ona bakarken o Ayla'ya verdiği cevabın ardından bakışları tekrar bana dönmüştü.

 

Benim şaşkın bakışlarım onun daha anlamlandıramadığım bakışlaryla kesiştiğinde yutkundum ve bu sefer bakışlarımı çekmeden özlediğim gözlerin bakmaya devam ettim.

 

"Hangi okula kayıt oldun peki?" Erim'in konuşmasıyla ona döndüm. Sağımdaki Kuzey'in yanında oturuyordu, onun yanında da Erim oturuyordu.

 

"Sis kolejine. Sizin oraya." Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

Gerçek ailem ortaya çıkmışken ve onların okuluna giderken dönmüştü. Bu ne demek farkındasınız değil mi?

 

Arda her şeyi söylüyormuş... Bu da demek oluyor ki her şeyi biliyor. O gittiğinde Ardalar ile yakın arkadaş olmuştum ve Arif'ten yani babam sandığım o şerefsizden en büyük kazığı yediğimde de Ardalara anlatmıştım. Bu 3 sene içinde gittiği için yaşadığım pişmanlıklar dahil bütün yaşadığım acıları biliyordu büyük ihtimalle.

 

"Ayyyy aynı okuldayız yani?" Ayla ağzını yaya yaya konuştuğunda Kuzey'in tarafına dönüp yüzümü buruşturdum sonra hemen ona döndüm.

 

"Öyle mi? Ben seni okulda hiç görmedim. Kaç yaşındasın sen?" Dediğimde Ayla zorla da olsa Ares'deki bakışlarını alıp bana yönlendirdi ve samimiyetsizce güldü.

 

"Ah bebeğim ben birkaç haftadır okula gidemedim ama okulun müdürünün kızıyla arkadaşım ve ben Aresle aynı yaştayım. Ah doğru sen Ares'i tanımıyorsun, 18 yaşındayım." Dediğinde dilimi ısırdım alaycı bir şekilde gülerek başımı Kuzey tarafına çevirdim.

 

"Aile dostlarının çocukları da arkadaş olmak zorunda mı?" Kısık sesle Kuzey'e soru sorduğumda güldü.

 

"Gülme! Komik bir şey demiyorum." Dediğimde tebessüm ederek bana baktı.

 

"Zorunda değil, biz de sevmeyiz zaten onu. O sadece İrem ile anlaşıyordu." Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

"Sen şimdi orada yenisindir. Kimse seninle arkadaş olmamıştır. Bizim gruba dahil olursun. " Ben Kuzey'e bakarken konuştuğunda kaşlarım alayla havaya kalktı. Yok ya almayayım ben. Yalnız kalırım ama yine de onlarla arkadaş olmam. Büyük konuşmayı pek sevmem ama bunda büyük konuşuyorum.

 

Ona döndüm ve konuştum.

 

"Gerek yok. Benim orada arkadaşlarım var yalnız kalmadım." Aynı onun gibi itici bir şekilde gülümsediğimde kaşları hafif çatılmıştı.

 

Önümdeki menüye dönmeden önce bıyık altından gülerek beni izleyen Ares'i fark ettim ama takmadım ve menüye bakmaya başladım. Beni niye izliyor ki? İzlemesin. Ben onu izleyemiyorum, o da izlemesin.

 

"Sevmedim, sevmedim, sevmedim. Ben bu kızı hiç sevmedim." Çok kısık bir şekilde konuştuğumda Kuzey gülmüştü.

 

Bacağımla bacağına vurarak onu susturdum. İyice kişnek çıktı ha bu. Her şeye gülüyor.

 

Yemekleri sipariş ettikten sonra büyükler kendi aralarında iş hakkında konuşmaya başladılar. Ben hiçbir şey demeden ve kimseye bakmadan sadece tabağıma bakıyordum. Çünkü başımı kaldırsam onunla göz göze geleceğimi biliyorum.

 

Yemekler geldikten ve yemeklerimizi yedikten sonra babam bize seslendi.

 

"Çocuklar isterseniz siz sizin için ayarladığımız masada takılabilirsiniz. Hem tanışmış kaynaşmış olursunuz." Dediğinde herkes babamı onaylayıp ayağa kalkınca ben de kalkmak zorunda kaldım.

 

Niye ya? Böyle iyiydik.

 

Bize ayarladıkları masaya geçtiğimizde soluma Aras sağıma Emir oturdu. Emir'in yanına Erim, Erim'in karşısında Arda, Arda'nın sağında Ares, Ares'i sağında da Ayla vardı. Ares tam karşımdaydı.

 

Yine karşıma oturdu ama bu.

 

"Ay Adar, 3 sene ne yaptın Almanya'da?" Ayla Ares'e yaklaşarak soru sorduğunda kollarımı göğsümün altında toplayıp sandalyemde geriye yaslandım.

 

Bu kız ciddi miydi?

 

"Hiçbir şey." Bana bakarak Ayla'ya cevap verdiğinde bakışlarımı kafenin içinde dolandırdım. Bakmasana oğlum!

 

"Hadi ama, bana bakıp biraz neler yaptığından bahseder misin?" Dediğinde gözlerimi devirdim.

 

Elini Ares'in yanağına koyup kendine çevirdiğinde kaşlarım havalandı. Oha, cesarete bak. Şu cesaret bende olsa ya da yok ya olmasın benimki bana yetiyor. Bu cesaret değil yüzsüzlük.

 

"Ayla, dibime girme ve bana dokunma." Derken Ayla'nın elini itmişti.

 

Ayla biraz bozulsa da geriye gittiğinde sıkıntıyla derin nefes aldım.

 

"Defne?" Arda bana seslendiğinde yüzüne bakmadım tam tersi tarafta ve yanımda olan Aras'a döndüm.

 

"Sıkıldım." Dediğimde tebessüm etti ve burnumu sıktı.

 

"Niye?" Dediğinde hiçbir şey demedim.

 

"Özlemedin mi?" Sadece benim duyacağım bir ses tonuyla konuştuğunda Aras'a baktım. Yüzüne bakmadığım için özlemediğimi düşündü sanırım. Hayır özlemediğim için değil yüzüne uzun süre bakarsam ağlayacağım için bakmıyordum, bakamıyordum.

 

"Kendimi özlemem ama onu özlerim Aras. Niye böyle saçma bir soru sordun?" Kaşlarımı çatarak konuştuğumda tebessüm etti.

 

"Ben niye beni böyle seven birini bulamıyorum kardeşim?" Kendi kendine yakınırken güldüm.

 

Gülerken gözlerim beni izleyen Ares'in bakışlarıyla kesiştiğinde gülümsemem yüzümde dondu.

 

Onu özlemiştim ama niye geldiğini anlamıyordum. Hıçkırdığımda gözlerimi kapadım.

 

Tamam az çok tahmin ediyordum.

 

Herkes bana döndüğünde hiçbirine bakmadan ayağa kalktım ve büyüklerin oturduğu masaya gittim.

 

İyice sıkılmıştım ve biraz daha aynı ortamda durursam her an ağlamaya başlayabilirdim.

 

Babamın yanına ilerlediğimde bana baktı.

 

"Baba ben eve gidebilir miyim?" Dediğimde kaşları çatıldı.

 

"İyi misin? Bir şey mi oldu?" Telaşla konuştuğunda tebessüm ettim.

 

"Hayır, sadece biraz sıkıldım." Dediğimde başını salladı.

 

"Lodos seni götürsün o zaman." Dediğinde Lodos tepkimi beklemeden ayaklandı. Ben de geri gençlerin olduğu masaya gittim.

 

"Ben eve gidiyorum." Aras, Erim ve Emir'i bilgilendirmek amaçlı onlara bakarken konuştuğumda kaşlarını çatsalar da başlarını sallayarak beni onayladılar.

 

Masadaki diğer kişilere bakmadan çıkışa doğru ilerleyen Lodos'un yanına ilerledim. Tam kapıdan çıkarken masaya baktığımda Ares'in de kalktığını gördüm. Umursamadan kapıdan çıkıp Lodos'a doğru ilerlerken Ares'in adımı söylemesiyle durdum ve arkama baktım.

 

"İlda, konuşalım." Yanıma gelip konuştuğunda yüzüne baktım.

 

3 sene sonra adımı sesinden duymak...

 

Özlemişim.

 

"Hayır." Dedikten sonra kolumu tuttuğunda aklıma gelen anıyla yerimde kalakaldım.

 

13 TEMMUZ 2021.

 

Sıcak havaya inat gerginlikten buz tutmuş ellerimle Ares'in yanına kafeye gidiyordum.

 

Nasıl söyleyecektim gitmesini? Nasıl diyecektim git senden ayrılıyorum diye?

 

Derin bir nefes alarak geldiğim kafeye girdim ve Ares'in her zamanki yerinde oturduğunu gördüm.

 

Hiçbir tepki vermeden yanına ilerlediğimde bana kocaman gülümseyerek ayağa kalktı ve yanına geldiğimde sıkıca sarıldı.

 

Son sarılmamız olduğunu bildiğim için ben de ona sıkıca sarıldım.

 

Gözlerimin dolmasını istemediğim için gözlerimi sımsıkı kapadım ve açtıktan sonra hemen geri çekildim.

 

Karşısındaki sandalyeye oturduğumda bana görüşmeyeli neler yaptığını anlattı ama ben onu dinleyemedim.

 

Sipariş ettiği çaylar geldiğinde gözlerimi Ares'e çevirdim.

 

"Ares." Dediğimde susup bana baktı.

 

"Sana yurt dışından gelen lise için teklifi reddettin mi?" Dediğimde kaşları çatıldı.

 

"Hayır ama kabul de etmedim güzelim. Bu hafta reddedeceğim." Sustuğunda başımı sallayarak onu onaylamadığımı belli ettim .

 

"Hayır, kabul et. Git Ares." Dediğimde kaşlarını çatmıştı ben de hıçkırmıştım. İçimden gitme derken dışımdan git diyordum, nasıl hıçkırmazdım?

 

"Ne diyorsun İlda?" Kafası karışmış gibi bana bakarken konuşmuştu. Gitmesini istemediğimi anlamıştı ama neden git dediğimi anlamıyordu. O karıştırmıştı kafasını, gitmesini istemediğimi hâlde git demem.

 

"Git diyorum Adar." Adar dediğimde şaşkınca bana baktı. Ben ona hep Ares derdim Adar demezdim ki.

 

"Neden?"

 

"Çünkü olmuyor işte. Görmüyor musun? İkimiz de çok küçüğüz. Olmuyor. Git." Dedim ve daha fazla konuşmak istemediğim ve hıçkırırken yakalanmamak için hızla ayağa kalkıp kafeden çıktım.

 

Peşimden geldiğini bana bağırmasıyla anladım. Durup yüzüne baktığımda bana baktı yalvaran gözlerle.

 

"İlda, konuşalım." Dediğinde başımı olumsuz manada salladım.

 

"Hayır." Diyip arkamı dönmüştüm ki bileğimi tuttu.

 

"Lütfen dur. Konuşalım güzelim. Git diyorsun. Neden?" Dediğinde bıkmış gibi bir tavırla ona döndüm.

 

"Az önce söyledim."

 

"Gerçekten gitmemi istiyor musun?" Dediğinde hiçbir şey demeden ona baktım ve arkamı dönüp oradan uzaklaştım. Bir şey diyemezdim çünkü dersem hıçkırırdım.

 

GÜNÜMÜZ.

 

Gözlerimi kırpıştırıp kolumu ellerinin arasından kurtardım ve hızla ilerlediğimde tekrar kolumu tuttu.

 

"Bırak. Anladın mı bırak? Neden döndün ki sen? 3 sene önce sen gittin. Niye döndün şimdi? 3 senede ne değişti?" Kolumu sertçe çekip ona döndüm ve bağırarak konuştuğumda boynundaki damarlar hafif belirginleşmeye başlamıştı.

 

Sinirlenmişti.

 

Ve bu ikimizin de birbirimize karşı kızgınlığımızı kusmaya başlayacağımızın belirtisiydi.

 

"Bana sen git dedin. Nasıl kalmamı bekliyordun? Bana git dedin ben seni o uçağa binerken de bekledim o uçaktan indikten sonra telefonunu da bekledim. O koskaca 3 sene boyunca beni arayıp gel demeni bekledim. Demedin. Şimdi döndüm ve bunu mu diyorsun? Bana sen git dedin İlda. Sen dedin. Git demene rağmen kalmamı mı bekliyordun?" O da bağırarak konuştuğunda sinirle güldüm.

 

"Sana git derken de gitme diyordum. Hıçkırarak bunu çokça belli etmiştim. Eminim sen de anlamıştın. Ama anlamamış olduğunu düşünerek diyorum, git dedim çünkü daha iyi bir eğitim alman lazımdı tamam mı? Ben sen iyi bir eğitim al diye git dedim. Niye o eğitimi bitirip dönmedin ki? Ben , sen ilerde en ufak bir pişmanlık yaşama diye kaldım senden ayrı. Ben , sen iyi yerlere gelebil diye kendimi sevildiğimi hissettiğim tek kişiden kopardım. Evet sana git dedim ama sonra gel de demedim. Git dedim gittin peki niye gel dememi beklemeden geldin? Madem git dediğimde kalmanı beklememeliydim niye gel demediğim hâlde geldin? Yoksa seni hâlâ sevdiğimi bilmekten mi güç aldın da döndün geri?" Sinirle bağırırken artık gözlerim dolmuş ve boğazım acımıştı.

 

"Biraz sakin olun."Arda konuştuğunda ona baktım.

 

Erim, Emir, Aras ve Arda dışarı çıkmış yanımıza gelmişti Lodos ise arabasına yaslamış bizi izliyordu.

 

İnsan bir gelir ayırır, höst biradar yavaş gel, der. Ama durmuş izliyor. Belki de en doğru olanı yapıyor, kim bilir?

 

"Ah evet ya, 2 buçuk sene sana laf taşıması için arkadaşım olarak yanıma gönderdiğin Arda her şeyi anlattı değil mi sana? Nasıl pişman olduğumu. Seni nasıl sevdiğimi. Her şeyi anlattı değil mi sana? Aslında ailemin bir yalan olduğunu, babam senden faydalanmasın ve senin güzel bir eğitim alman için senden ayrıldığımı, sana git dememin sebeplerini her şeyi anlattı değil mi? Sen gittiğin zamandan sonra hayatıma dahil olduğunda ve ona güvenip anlattığım her şeyi sana yetiştirdi, değil mi? Teşekkür ederim ikinize. Evet benim hayatım yalanmış ama ben arkadaşlarımın sevgisini gerçek sanmıştım. Teşekkür ederim Arda onun da bir oyun olduğunu benim tamamen yalan bir hayat yaşadığımı , aslında gerçek ailemi bulana kadar yaşadığım çoğu duyguların yalan olduğunu bana öğrettiğin öğretttiğiniz için. Teşekkür ederim." En sonunda avazım çıktığı kadar bağırdığımda aynı zamanda ağlıyordum da.

 

Hızla arkamı dönüp giderken Ares'in dedikleriyle durdum.

 

"Bencilsin sen. İlerde yurtdışında okumadığım için seni suçlayacağımı düşünüp kendini garanti altına almak için benden ayrılacak kadar bencilsin. Seni sevdiğimi bilmene rağmen babana sana bir şey yapmasın diye para verdiğim için bana git diyecek kadar bencilsin. Kendini ne kadar fedakâr göstersen de o yaptığın fedakarlıklarda bile kendine bir çıkarın olduğu için bencilsin." Arkamdan bağırdığında hırsla ona döndüm ve yanına gidip tokat attım.

 

"Evet bencilim. Seni düşündüğüm için bencilim. Seni sevdiğim için bencilim. Sen mutlu ol diye kendi mutluluğumu elimden aldığım için bencilim. Sırf sen ileride güzel yerlere gelebil, mutlu ol diye senden ayrılıp ayrı kaldığımız her gün içimdeki sevginin beni yiyip bitirmesine sebep olduğum için bencilim. Sen döndüğünde belki karşıma çıkarsan beni ölü değil de canlı bul diye yaşadığım için bencilim. Haklısın. Ben en bencil insanım." Dedikten sonra bu sefer koşarak Lodos'un arabasına doğru gittim. Giderken de kendime bencil dediğim için hıçkıyordum.

 

Bencil değildim ki ben. Ben sadece sevmiştim.

 

Arabaya bindiğimde Lodos da bindi ve arabayı çalıştırdı.

 

Lodos arabayı sürerken ben de ağlıyordum. Bir anda böyle yüzleşmek ağır gelmişti. Ve dolaylı yoldan bir aralar ölmeyi düşündüğümü de söylemiş olmak da canımı sıkmıştı. Hoş Arda onu da söylemiştir ya.

 

Eve geldiğimizde Lodos'a bir şey demeden arabadan indim ve koşarak eve oradan da odama girdim. Hızla üstümü değiştirip yatağa oturdum ve bacaklarımı kendime çekip alnımı dizlerime yasladım.

 

Kapımın hafif açılma sesini duyunca kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım.

 

"Gelebilir miyim?" Lodos konuştuğunda gözyaşlarımı silip başımı salladım.

 

Yanıma gelip oturdu ve elini saçıma götürüp okşadığında ona baktım.

 

"Niye dönmedin?" Dediğimde tebessüm etti hafifçe.

 

"Seni yalnız bırakmak istemedim."

 

"Niye?"

 

"Çünkü sevdiğinden ayrı kalmanın ne demek olduğunu biliyorum." Dediğinde yutkundum.

 

Elini omzuma koyup beni kendine çekti ve başımı omzuna koymamı sağladı. Bu yaptığı hareket gözyaşlarımın tekrardan akmasına sebep oldu ve ben bu sefer kendimi tutmadan hıçkırarak ağlamaya başladım.

 

BÖLÜM SONU...

 

Bittiiiiii. Ares Adar tam manasıyla kitaba geldi.

 

Yüzleşme nasıldı?

 

Sizce kim haklı?

 

Defne İlda mı?

 

Ares Adar mı?

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereeee.

 

Bölüme yorum yapmayı ve bölümü oylamayı ihmal etmeyin lütfeeeen.

 

 

Loading...
0%