Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@yazarnunur

Yayımlanma tarihi; 9 Ekim 2024...

 

19. BÖLÜM;

 

"Defne, benimle gelebilir misin? Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum." Dediğinde tek kaşım havalandı.

 

Hangi konu hakkında konuşacaktı acaba benimle?

 

"Tamam." Diyerek ayağa kalktığımda kantinin çıkışına ilerledi ben de peşinden gittim.

 

Acaba ne konuşacaktık? Hadi hayırlısı olsun bakalım.

 

Arka bahçeye çıktığımızda çok ilerlemeden hemen durup bana döndü.

 

"Adar ile tanışıyor musunuz?"

 

Hemen konuya girdiğinde tahmin ettiğim şey olmamasın istedim. Şimdi gelip ondan ayrıl o benim tarzı ergence tavırlara girerse sinirlenirim ama ben.

 

"Evet." Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

"Dün akşam konuşmalarınız bize kadar geldi. Siz sanırım birbirinizi seviyorsunuz. Ben o akşam tavırlarımdan dolayı seninle konuşmak istiyorum."

 

Kaşlarım havalandığında derin bir nefes alıp başımı salladım.

 

"Dinliyorum." Dediğimde burukça tebesüm etti.

 

"Ben Adar'ı çocukluğumdan tanırım aynı şekilde sizinkileri de. Ben çocukken Adar'a aşıktım am o beni hiçbir zaman hoşlanılacak biri olarak görmedi. Sana burada 'o benim, ondan uzak dur yoksa canını yakarım' tarzı cümleler söylemeyeceğim şükür o kadar ergen değilim. Delirmediğim sürece bundan sonra bu tarz cümleler duymazsın benden ya da seninle kavga etmeye de kalkışmam. Sadece mâdem birbirinizi seviyorsunuz korkma aranızda parazit olmam. Bunu söylemek istedim. Şimdiden mutluluklar dilerim size." Dedikten sonra kızarmış gözleriyle hızla yanımdan uzaklaştı.

 

Az önce ne oldu?

 

Ve bunu söyleme gereğini neden duydu?

 

Zil çaldığında derin bir nefes alıp okula doğru ilerledim.

 

👨‍👩‍👧‍👦👨‍👨‍👦‍👦

 

Eve geldiğimde gergince ellerimi birbirine sürttüm ve içeri girdim.

 

Salona geçtiğimde bütün aile üyelerinin orada olduğunu gördüm.

 

"Anne, baba. Gidelim." Gergince konuştuğumda kaşları çatılmıştı.

 

"Niye bu kadar gitmek istiyorsun kızım? Bizim bilmediğimiz bir şey mi var?" Babam konuştuğunda derin bir nefes aldım.

 

"Sizin bilmediğiniz çok şey var baba. Lütfen gidelim bir an önce."

 

Başlarını sallayıp ayağa kalktılar. Diğerleri de ayağa kalktığında başımı salladım.

 

"Annem ve babamla gitmek istiyorum sadece." Bana tuhaf bir şekilde baksalar da arkamı dönüp evden çıktım.

 

Annem ve babam yanıma geldiğinde arabaya bindik ve onların evine gittik.

 

Apartmanın kapısının şifresini girdiğimde değiştirmedikleri için açılmıştı. Onların dairesinin önüne geldiğimde içerden gelen kahkaha seslerini duymuştum.

 

Kapıyı çaldığımda bir sessizliğin ardından kapı açılmış ve o kadını gördüm. Annem sandığım kadını. Ayşe'yi.

 

"Ne işiniz var burada?" Sesi sert çıktığında duygusuz bir şekilde ona baktım. Aynı öncekiler gibi.

 

"İrem'le konuşmaya geldim." Dediğimde güldü alayla.

 

"Konuşamazsın." Dediğinde ben de aynı onun gibi güldüm.

 

"Sana sorduğumu sanmıyorum."

 

Hızla eve girdiğimde anne ve babam da peşimden gelmişti.

 

Evde Hakan abiyi ve ailesini gördüğümde onun olmaması şaşırtmıştı. O, Gürkan. Gürkan yoktu oysa hep en önce o gelirdi? Peki şimdi ne değişmişti de yoktu?

 

"Senin ne işin var burada?" Akif hızla ayağa kalktığında ona baktım.

 

"İrem'le konuşacağım." Hakan abi de ayağa kalktığında ona hafif bir şekilde tebessüm ettikten sonra konuşmuştum.

 

Gürkan'ın abisi olsa da bu ailede beni koruyup kollayan tek kişi oydu ve benim de sevdiğim tek kişiydi. Bir abim varmış gibi hissettirmişti bana hep.

 

"Defne gel çıkalım buradan." Hakan abi konuşup bana doğru ilerlerken Akif kolunu tuttu.

 

"Ne konuşacaksın kızımla?" Dediğinde güldüm.

 

"Benim hayatımı bok ettiğiniz gibi onun da hayatını bok ettiniz mi onu konuşacağım. Hem Gürkan nerede göremedim? Benim hayatımın içine eden baş insan yok. Ben olduğum zaman ilk önce o damlardı." Akif dediğime kahkaha attı.

 

"İrem'le kendini bir mi tutuyorsun? O benim kızım. Sence Gürkan'ın benim kızıma yaklaşmasına ve dokunmasına izin verir miyim?" Dediğinden başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.

 

"Ben de senin kızındım. O şerefsizi benim banyoma kadar sen soktun. İrem adına sevindim, anlaşılan onu koruyorsun ama ben de senin kızındım. En azından öyle biliyordun. Ne farkım var?" Bağırarak konuştuğumda sırıtışı dondu.

 

"Sen hem görünüş olarak hem de kafa yapısı olarak bize hiç benzemiyordun Defne. Ben seni hiçbir zaman kızım olarak görmedim. Çünkü olamazdın. Bir kere bize benzemiyordun. Sen benim kızım olamazdın ve yanılmamışım değilmişsin de. Sen hep böyleydin değil mi Defne? Kendin haricinde herkesi düşünen iyilik meleği. Ben de kötülüğün ta kendisiydim unuttun mu? Kendin demiştin bana. Sen benim tam tersimdin Defne. İyiydin, fedakârdın ama ben kötü ve çıkarıcıyım. Ben kötülük için herkese her şeyi yapabilirim. Bunu en iyi sen yaşadın eski kızım." Dediğinde sinirle dişlerimi sıktım.

 

Ne yani bütün her şeyi yaşama sebebim iyi ve onlardan dış görünüş olarak farklı biri olmam mıydı?

 

Bu nasıl hastalıklı bir düşünce!?

 

"Şimdi İrem yok evde ve için ferah olsun iyilik meleği ona sana davrandığımın tam tersi biçimde öteki kızlarıma nasıl davranıyorsam öyle davranıyorum. Şimdi evimden defol." Dediğinde babam kolumu tutmuştu.

 

Beni evden nasıl çıkarttı, nasıl eve geldik hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey hıçkıra hıçkıra ağlıyor oluşumdu.

 

Sırf onlardan daha iyiyim diye hayatımın içine etmişti ve bununla övünüyordu. İnsanlar gerçekten bu kadar kötü olmak zorunda mı?

 

Eve girdiğimizde ağlamıyordum ama bitik bir haldeydim.

 

"Abla." Halimi gören Emir korkuyla kalkıp bana yaklaştığında istemsizce babamın arkasına sığındım. Bu hareketim Emir'in durmasına sebep olmuştu.

 

Babam beni yanına aldıktan sonra elini sırtıma koyarak koltuklara ilerletti ve üçlü koltuklardan birine oturttuktan sonra bir yanıma babam bir yanıma annem geçti. Babam ellerimi ellerinin içine alıp bana baktı.

 

"Anlatmak ister misin?" Dediğinde gözlerimi ikimizin eline çevirdim.

 

"Orada bahsettiğim Gürkan denilen şerefsiz tarafından ilk tacize uğradığımda daha 7 yaşındaydım. Hiç unutmuyorum. Sonra büyüdükçe tacizinin büyüklüğü de büyüdü niyeyse. Tacizin büyüğü küçüğü olmaz ama işte. Hakan abi , Gürkan'ın abisi kardeşi tarafından tacize uğradığımı öğrenince beni korumaya başladı. Gürkan'ı dövdüğünü hatırlıyorum o zaman daha 10 yaşındaydım. O dayak sanırım onu sinirlendirmişti. Bana kinlenmişti. Anlamıştım. Her onlara gittiğimizde ya da onlar bize geldiğinde Hakan abi beni yanından ayırmazdı o da bana dokunamazdı o yüzden. Hakan abi dayanamamış söylemiş Gürkan'ın beni taciz ettiğini. Babam sandığım o pislik onca insanın arasında bana tokat atıp 'size inanmıyorum, benim yeğenim yapmaz. Kesin sen kuyruk salladın da geri dönüş alamadığın için böyle bir şey planladın zaten giydiğin pardon giymediğin kıyafetler ile bedenini orta malı gibi sergiliyorsun, bunu da yapmışsımdır sen. Şaşırmam' gibi şeyler demişti. Attığı tokada değil de söylediği sözlere canım yanmıştı. Hiç unutmam." Gözlerim dolduğunda gözlerimi kırpıştırdım ve derin bir nefes aldım.

 

"15 yaşıma geldiğimde bir gün Gürkan bizde kaldı. Benim odamda kaldı. Sabah Akif saçım yağlandığı için bana kızmıştı. Onun değişik huyları var. Kendi banyolarında yıkanılmasını istemez. Herkesin odasında banyo vardır ve herkes kendi banyosunda yıkanır illa , ha bir de yağlı saç görmeye de dayanamaz. O gün Gürkan benim odamda uyurken banyo etmemi yoksa beni döveceğini söylemişti. Ben de dayak yemek yerine banyonun kapısını kilitler yıkanırım diye düşündüm. Banyoya gittim kapımı kilitledim. Sırf bornozla dışarı çıkmayayım diye giyecek kıyafetlerimi de banyoya almıştım. Yıkanırken bir anda kapının açılıp kapanma sesini duydum." Aklıma gelen anılarla bedenim korkuyla titrediğinde babam ellerimi daha sıkı tuttu.

 

"Gürkan'dı içeriye giren. Anahtarı babam olacak herif vermiş öyle söylemişti. Bana..." Dedikten sonra gözlerimi kapatıp yutkundum. Gözlerimi kapatırken babamın bakışından anlamıştım anladığını. Derin bir nefes alıp gözlerimi açtım ve devam ettim.

 

"Nasıl oldu bilmiyorum ama bana hiçbir zaman yardım etmeyen annem o gün bağırışlarımı duyup beni kurtarmıştı. Tecavüze uğramamış kıl payı kurtulmuştum ama ruhumun yarısı ölmüştü. Çocuk tarafım ölmüştü. Hoş ben hiçbir zaman çocuk olamamıştım ki." Dedikten sonra hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmemeye başladı.

 

Ardı arkasına nefes alamadan hıçkırarak ağlarken ağlama krizine girdiğimi fark etmiştim.

 

Bu nefes alamamayışım beni korkutmazken ölsem her şeyin biteceğini düşündüm.

 

Gerçekten de ölsem benim açımdan her şey sona ermez miydi? Hem kurtulurdum belki bu acıdan. Peki ya sevdiklerim? Onlar? Onlara bunu yapabilir miydim?

 

Sırf onlar için yaşıyorum ya ben.

 

Sırf onlar için yaşıyorken onların gözleri önünde böylece ölebilir miydim?

 

Ya yeni yeni tanıdığım ve sevmeye başladığım huzuru bulmaya mutluluğu tatmaya başladığım ailem? Onlardan kopabilir miydim? İster miydim bunu? İstemezdim. Kim mutluluğu bulmuşken bırakmak isterdi ki? Bir kere yapmıştım o hatayı, bir kez daha yapamazdım ki.

 

Ağlama krizine girdiğimi fark eden Kuzey koşarak yanıma geldi ve beni kucağına alıp bahçeye çıkardı. Yere çöktükten sonra beni kucağına çekerken başımı göğsüne yasladı. Yüzüme yapışan saçlarımı geriye çekip nefes almam ve ferahlamam için eliyle yüzüme yelpaze yaparken konuşmaya başladı.

 

"Güzelim bizimlesin. Gerçek ailenin yanındasın. Seni sevenlerin yanındasın. Orada değilsin."

 

Ama onun o iğrenç dokunuşları hâlâ bedenimde, nefesi boynumda, sesi kulaklırımda, gözlerindeki o iğrenç ifade hâlâ gözlerimin önünde...

 

"Bebeğim. Güzel kardeşim. Güvendesin. Ne olur nefes al. Sana yeni kavuşmuşken gitme." Erim'in kısık ve boğuk çıkan sesi kulağıma dolduğunda gözlerimi kapadım.

 

Hıçkırıklarım yavaş yavaş azalmaya nefes almaya başladığımda Kuzey'in saçımı okşadığını fark ettim.

 

"Özür dilerim." Babam yanımda durmuş sayıklarken gözlerimi sıktım.

 

"Daha erken fark etmediğim için özür dilerim, seni onları yaşamadan bulamadığım için özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim." Babam sayıklarken hıçkırıklarım dinmişti ama devam ederse artacaktı.

 

"Dileme. Baba senin suçun değil ki. Dileme. Dilersen ben daha kötü olurum. Daha çok dibe batarım yapma. Dileme." Dedikten sonra babama bakıp Kuzey'in kucağından kalktım.

 

Babamın karşısına geçip diz çöktüm.

 

"Hem belki bunları yaşamadan bulamadınız beni ama bunları yaşadıktan sonra yaralarıma merhem olursunuz, olmaz mı? Ben çocukluğumdan beri yaşamadığım bütün güzel duyguları sizinle tattım. Kendini harap etme baba. Yapma bunu bana." Derken babamla beraber ağlıyorduk.

 

Dizlerimin üzerinde doğrulup babama sarıldığımda ikimizi saran başka bir kol hissettim. Kokusundan annem olduğunu anladığımda sessiz sessiz ağlıyordum.

 

Belki geç olmuştu ama olmuştu ya, gerçek anne baba sevgisini, gerçek aile huzurunu öğrenmiştim. Ölsem de gam yemezdim ya artık.

 

Babam biraz geri çekilip alnımı öptükten sonra konuştu.

 

"Sana söz veriyorum güzel kızım. Mutlu olman, iyileşmen için her şeyi yapacağım. Ve bunu yaparken her şeyi göze alacağım. Söz veriyorum."

 

BÖLÜM SONU...

 

UTK bittikten sonra da (wattpadde okuyanlar bu bölümde değişikliğe gittiğimi bilirler yani en azından hatırlayanlar) bu bölümde yazdığım geçmişe dönüşü silmeyi düşünüyordum. Kitabı düzenlerken silecektim falan.

 

Şahsen ben silerken sahneyi okumadım. Direkt sildim. Siz de okuyun istemedim açıkçası. Zaten şu 1 haftada olan şeyler o kadar ağırdı ki bir de bunu okuyup daha fazla psikolojik olarak zorlanalım istemedim.

 

İnşallah hiçbirinizin başına bunun gibi bir şey gelmemiştir.

 

Umudum o yönde ama o kadar eminim bir çok kişinin başına bu tarz şeylerin geldiğinden...

 

Kendinize dikkat edin tamam mı? Lütfen...

 

Allah'a emanet olun.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere...

Loading...
0%