Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. BÖLÜM

@yazarnunur

Yayımlanma tarihi: 30 Eylül 2024...

2. Bölüm;

 

Gözlerimi alarmın sesi ile homurdanarak açtım demeyi çok isterdim her klasik watty kızları gibi fakat yine bir Defne farkı ile gözlerimi yataktan düşmem sonucunda açtım.

 

"Ulan niye ya? Niye abi niye? Cidden ilk kaldığın evin sabahında yere düşerek mi uyanmam gerekiyordu? Bu ne hoş geldin hediyesi falan mı?" Söylenerek yerden kalkıp üzerimi silkelerken odanın içindeki tuvalete girdim.

 

"Allah'ım, bu ne? Kör oldum!" Tuvalette bile hakim olan pembe rengi ile gözlerimi ellerim ile örttüm.

 

"Öyk, kusacağım! Bu nasıl bir pembe sevdasıdır arkadaş? Hadi toz pembe falan sevse neyse de burası resmen fosforlu kalem pembesi. Iyk. "

 

Gözlerimi açıp aynaya döndüğümde ağlamaklı sesler çıkardım.

 

"Kız resmen evin prensesiymiş, tuvalette niye ışıklı ayna var abi?Ulan bu kız evin prensesi gibiyse niye bu aileyi istemedi acaba? Manyak mı bu kız?"

 

Aynanın lambalarını ve önündeki kozmetik ürünlere kısa bir şekilde bakış atıp suyu açtım.

 

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra tuvaletimi yapıp tuvaletten çıktım.

 

Tiksinmeyin tiksinmeyin elimi yıkadım çıkmadan. Pislik bir insanım ama Allah'a şükür daha o kadar iğrençleşmedim.

 

Kapıya doğru ilerlerken gördüğüm beden ile durdum. Emir karşımda durmuş bana bakıyordu.

 

"Sonunda çıktın." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Hızlı mı olmam gerekiyordu?" Sert bir ses tonu ile konuşmam kaşlarını hafif çatmasına sebep olmuştu.

 

"Evet çünkü beni beklettin."

 

"Ah paşam ya çok üzgünüm. Tüh seni beklettim. Ah vah ne kadar kötü ne kadar kötü. Görüyor musun sırf seni beklettiğim için çok üzüldüm, kahroldum, öldüm bittim falan." Gözlerimi devirip konuştuğumda bu sefer gerçekten de kaşlarını çatmıştı.

 

"Neyse niye odamdasın velet?"

 

"İlk olarak ben bir velet değilim ikinci olarak da annem seni kahvaltıya çağırmamı istedi." Sıkkın ve biraz da sinirli bir şekilde konuştuğunda başımı salladım.

 

"İyi o zaman gidelim, velet." Yanından geçip giderken konuşmamın ardından arkamdan söylendi.

 

"Ben velet değilim dedim."

 

Dediğine yalandan başımı sallayarak merdivenlere ilerlediğimde kolumdan tutup asansöre sürükledi beni.

 

"Yemek odası giriş katta o kadar kat inemem. Ben olmadan da yemek odasına gidemezsin yani asansöre binmek zorundasın. Hiç öyle bakma." Dediğinde bakışlarımdan dolayı açıklama tarzı bir şey yaptığını anlamıştım.

 

"İyi, tamam."

 

Asansörden inip yemek odasına gittiğimizde Leyla Hanım, Özgür bey ve Erim'in masada bizi beklediğini gördüm.

 

"Sonunda uyanabildin demek ki prenses." İğneler bir tonda konuşan Erim'e döndüm.

 

"Yok uyanamadım şu an uyur gezerim." Gözlerimi devirerek konuştuğumda tam cevap vermek için ağzını açmıştı ki Özgür Bey ellerini birbirine vurdu.

 

Evet , herkese geri cevap veren bir ergenim arkadaşlar. Başka soru?

 

"Hadi oturun da kahvaltımızı yapalım çocuklar sonra da senin hem kimlik hem de okul işini halledelim kızım. Seni Erim ile Emir'in okuluna yazdıracağım." Dediğinde başımı salladım.

 

"Bunu yapmak zorunda değilsiniz aslında." Dediğimde kaşlarını çattı.

 

"Hayır sen artık bir Marsis'sin ve kardeşlerin ile aynı okulda olman daha uygun olur hem kaynaşmış olursunuz. Çok güzel olmaz mı?" Diyen Leyla hanıma baktım.

 

"Haklısınız." Dedikten sonra hemen hıçkırdığımda dilimi ısırdım.

 

Demek ki güzel olmazmış. Haklı değilmiş.

 

'Niye öyle dedin?' diye soruyorsanız hemen cevap vereyim. Bende Pinokyo sendromu var. Yalan söylediğim zaman hıçkırırım. Biliyorum, biliyorum , biliyorum çok kötü. Bu yüzden yalan söylemiyorum bu sendromumu bilen kişilerin yanında. Söylesem de bildikleri için yalan olduğunu anlıyorlar ama gerçek ailem bu sendromumdan haberdar olmadığını düşünürsek ,yani en azından ben öyle düşünüyorum, yanlarında yalan söylemem bir sıkıntı doğurmayacaktır.

 

Onlara bakmadan kahvaltımı yapıp ayaklandığımda Özgür Bey'in bana seslenmesi ile durup ona baktım.

 

"Kızım okul çıkışında bekle beraber nüfus dairesine gidelim. Kimlik çıkartımı için. Tamam mı?" Dediğinde başımı salladım.

 

"Benim o evden almam gereken birkaç şey var o yüzden sonra da onların evine geçebilir miyiz Özgür Bey?"

 

Bey dediğim zaman dudaklarındaki tebessüm hafif solsa da sonradan tekrar genişletip başını salladı.

 

"Tamam kızım, gideriz."

 

Ben de başımı salladım. "Ben okula geçeceğim. Size afiyet olsun." Dedikten sonra bir şey demelerini beklemeden evden çıktım.

 

Kıkırdayarak yürümeye başladım çünkü az önce resmen her kasiste başı sallanan araba süsü olarak kullanılan köpekler gibi başımızı sallayıp durduk. Tuhaf ama komikti.

 

Evin bahçesindeyken demir kapıya doğru ilerlediğim sırada önüme çıkan adama baktım.

 

"Defne Hanım, sizi okula bırakayım." Dediğinde kaşlarım havalandı.

 

"Yok ağabey, okuluma ben kendim giderim. Dün gelirken gördüm zaten 5 dakikalık yol var durağa. Otobüse binerim otobüs zaten okulun önünde indiriyor araştırdım ben. Okula bırakmayı önerdiğin için eyvallah ama ben hallederim. Hadi Allah'a emanet."

 

Elimi sallayıp yanından geçtiğimde peşimden gelmemişti şükürler olsun.

 

Demir kapıdan çıkıp hoplaya zıplaya durağa doğru ilerledim.

 

"Pişt güzellik nereye gidiyorsan bırakalım." Yanımda yavaş yavaş ilerleyen arabadan gelen ses ile durdum ve yere baktım.

 

"Gel güzelim bırakalım." Aynı ses konuşmaya devam ederken yerde gördüğüm taşı elime alıp havaya kaldırdım ve arabaya doğru ilerlediğimde gördüğüm kişiyle durdum.

 

"Atakan Allah canını almaya emi. Ödüm bokuma karıştı şerefsiz." Elimdeki taşı kaldırıma doğru atarken arabanın içindeki Atakan kahkahalar ile gülüyordu.

 

Arabanın yanına gidip camdan doğru kafasına tokat attığımda başını arabanın içine çekti.

 

"Ne vuruyorsun kızım ?" Dediğinde arabanın kapısını açıp bindim.

 

"Yaptığın şey komik miydi? Veletsin oğlum sen. Büyümemiş velet."

 

Kıkırdayarak bana bakarken göz kırpıp 'hayırdır?' der gibi başını salladı.

 

"Hayırdır? Senin burada ne işin var?" Dediğinde onlara dün olan hiçbir şeyi anlatmadığım geldi aklıma.

 

"Of öyle şeyler oldu ki. Şaşkınlıktan aklını kaybedeceksin. Ama şimdi anlatamam bizimkilerle birlikte anlatırım."

 

Tek kaşını kaldırdı heyecanla. "Niye ya? İlk bana anlat sonra onlara anlatırsın." Dediğinde güldüm ve başımı sallayarak Atakan'ı reddettim.

 

"O zaman hızlı ol Sinan abi okula çabuk gitmemiz lazım." Şoför Sinan abiye seslendiğinde kıkırdadım.

 

Okula gelene kadar ikimizin de arasında tek bir konuşma geçmezken ben bir yandan da başımdan geçen olayı nasıl anlatmaya başlayacağımı düşünüyordum. En iyi pat diye söylemekti sanırım.

 

Okula geldiğimizde ikimizde arabadan inip bankta oturan Arda ve Şule'nin yanına gittik.

 

"Evet kanka dökül. Anlat. Hadisene kız."

 

Bizimkilerin yanına gelir gelmez anlatmam için baskı uygulayan Atakan ile güldüm.

 

"Atakan haklıymışsın kanka. Acaba müneccim boku yemiş olabilir misin? Gerçekten de onların kızı değil başkasının kızıymışım , hemşire dikkatsizlikten dolayı çocukları karıştırmış. Dün biyolojik ailemin yanına taşındım bugün çıkışta biyolojik babam olduğunu öğrendiğim adam gelecek ve kimlik kartımı çıkartacağız sonra da beni başka bir okula kayıt ettirecek o yüzden hazır olun başka bir okula gideceğiz. Ben hangi okula kayıt olacağımı öğrenir öğrenmez size söylerim. Söylemek istediğim şeyler bu kadardı." Hızlı ve seri bir şekilde konuştuğumda bizimkilerin donmuş yüzlerine baktım.

 

Resmen kal gelmişti üçüne de.

 

Ama ben de yırtık çoraptan çıkan parmağın şokunu yaşatmak ister gibi bir anda her şeyi anlatmıştım. Normaldi yani.

 

"Evet müneccim boku yemişim." Diyen Atakan ile güldüm.

 

Arda ve Şule hâlâ şoku üstlerinden atamazken güldüm.

 

"Bu sırada okul devlet mi olur özel mi?" Tekrar konuşan Atakan'a baktım ve ellerimi iki yana açıp omuzumu kaldırıp indirerek bilmediğimi gösterdim.

 

"Ne fark eder her türlü gidebiliriz." Diyen Arda'yı başımı sallayarak onayladım.

 

Üçü de zengin. Evet zengin arkadaşlarım var. Hoş artık ben de zenginim. Koleje gitmek yerine neden devlet lisesine gittiklerini ben de bilmiyordum.

 

Bu Arda niye bu kadar zeki ya?

 

"İşte Arda farkı. Nasıl da konuştu ama. Kimin kuzeni be!" Diyen Şule ile kırkırdadım.

 

Şule ve Arda aile dostlar, Atakan ile anaokulundan beri arkadaşlar ben de aralarına lisede katılmıştım. O günü hiç unutmam çünkü benim için hem çok can yakıcı hem de çok güzel bir dostluğun başlangıç günüydü.

 

15 Mayıs 2019

 

Elimdeki tarağım ile saçlarımı tararken aynadan kendime bakıyordum.

 

"Ay valla çok güzel kızım ha. Tü tü maşallah. Şu boya , şu gözlere, şu saçımın rengine ve boyuna bakar mısınız lütfen ya? Benim gibi afet bir kız güzel olmayacak da kim güzel olacak. Taş gibiyim taş." Diye mırıldanırken odaya giren ablamı ve kız kardeşimin farkında değildim.

 

"Sen ne demek istiyorsun? Yani biz güzel değil miyiz şimdi?" Dolu gözlerle bana bakan kız kardeşime döndüğümde yutkundum.

 

"Hayır ablacım öyle demek istemedim. Çok güzelsiniz. Nasıl güzel değilsiniz derim ki size? Çok güzelsiniz siz." Dediğimde başını olumsuz manada sallamıştı ablam.

 

"Hayır sen bize çirkin dedin işte." Konuşurken ikisininde gözlerinden yaşlar akmaya ve dudaklarından hıçkırıklar düşmeye başlamıştı.

 

Ağlamaları şiddetlendiğinden ben onları sakinleştirmeye ve güzel olduklarını anlatmaya çalışıyordum ki odaya babam girmişti.

 

"Bebeklerim, ne oldu size niye ağlıyorsunuz?" Şevkat dolu bir sesle konuştuğunda istemsizce kalbim acımıştı.

 

Bana hiç öyle bir ses tonuyla konuşmamıştı çünkü.

 

"O-o bize ç-çirkin dedi ba-ba"

 

Ablam parmağı ile konuşurken bir yandan da beni gösterdi. "Onun saçları çok güzel ve uzunmuş ama bizimkiler değilmiş." Sözünü devam ettirdiğinde babam kaşlarını çattı.

 

"Öyle bir şey demedim baba. Yemin ederim ki demedim." Korkuyla sesim titreyerek konuştuğumda sinirle yüzüme baktı.

 

"Yalancı seni." Dediğinde kaşlarım hayretle yukarı kalktı.

 

Hıçkırmamıştım ki bu yalan söylemediğim anlamına gelirdi. Niye bana yalancı demişti ki?

 

"Sen bekle burada. Bu yaşta yalana başlayıp başımıza iş mi çıkaracaksın lan sen?!" Dediğinde hızla odadan çıkmıştı ama ben ardından hâlâ hıçkırmadığımı fark etmesini bekliyordum.

 

Odama geldiğinde elindeki makas ile yutkundum. Yanıma gelip arkama geçtiğinde ne yapacağını anlamıştım.

 

Saçımı tutup sertçe arkaya doğru çektiğinde saç diplerinde oluşan sızı ile inledim. İniltim odada dağılırken peşini de makasın açılıp kapanma ve saçlarımın kesilme sesi takip etmişti.

 

İşini kısa sürede halledip beni öne doğru ittiğinde yüzüme gelen hafif esinti yanaklarımda yaşlardan dolayı oluşan ıslaklığı soğuttuğunda farkına varmıştım ağladığımın.

 

Gözlerimi aralayıp aynaya baktığımda saçlarımın yamuk yumuk olduğunu fark ettim.

 

Bakışlarımı sırıtan ablama ve kardeşime çevirdiğimde onların dudaklarının kıvrıldığı mesafenin bin katı kadar canım yanmıştı.

 

"B-ben okula gidiyorum." Yerdeki çantamı alıp odadan çıkmadan zar zor kurduğum cümle ile koşarak evden çıkıp okula gittim.

 

Okula doğru ilerlerken biri ayağıma çelme takmasıyla yere kapaklanmam bir oldu.

 

"Yamuk saç mı oldum sen? Çok komik olmuşsun." Kendince komik bir şey söylediğini düşünen bir çocuğa arkadaşları da katılıp kahkaha atmaya başlamışlardı.

 

"Emin ol senin kadar komik olamaz Azra." Başımda dikilen kişinin konuşmasıyla ona baktım.

 

Elini bana uzattığında çekingen bir ifade ile ilk eline sonra yüzüne baktım. Gözlerini yavaşça kapatıp açtığında korkarak da olsa elini yutup ayağa kalktım.

 

Azra dediği kıza kötü kötü bakıp beni bir yere götürmeye başladı.

 

Bir banka yaklaştığımızda bankta bir kız bir erkek oturuyordu. Erkek beni gördüğünde ayağa kalktı.

 

Ardayla ikisinin önünde durduğumuzda ikisi de saçlarıma bakıyordu.

 

"Vay canına saçların ne güzel olmuş. Ne güzel tarzın var." Oğlan konuştuğunda istemsizce tebessüm etmiştim. Saçlarımın görünüşünü beğenmediği gözlerinden belliyken beni üzmemek için kurduğu cümle tebessüm etmeme sebep olmuştu işte.

 

Günümüz.

 

İşte bizimkilerle tanışmam böyleydi. O gün okul çıkışında beni zorla kuaföre götürüp saçımı düz bir şekilde kestirmişlerdi ve ücreti sonra benden almamışlardı.

 

O gün benim için çok şey ifade ediyordu. O gün babamın gözünde bir değerimin olmadığını tam manasıyla anladığım günken bir diğer yandan da dostlarım, kardeşlerim ile karşılaştığım gündü ve ben o gün ile ilgili yaşadığım hiçbir şey için şu an pişman değildim.

 

BÖLÜM SONU..

 

Bölümleri okumadığım için bugün ilk 3 bölümü falan atmayı planlıyorum ldmdmsmsksksks bir dahaki bölüm de yüksek ihtimalle bir yarım saat sonra gelir.

Bölüm nasıldı? Beğendiniz mi?

Beğendiyseniz eğer oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlardan belirtmeyi ihmal etmeyin lütfeeeeen.

Kendinize dikkat ediiiin.

Allah'a emanet oluuun.

Bir yarım saat sonra 3. Bölüm ile görüşürüz fkfmdmdmdö

Loading...
0%